KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tabii, bugün 5 Temmuzu bitirdik, 6 Temmuz. Ben de sözlerime Başbağlar katliamını kınayarak başlıyorum. Yine, aynı şekilde, Hendek'te hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tabii, içimizde kanayan bir yara Urumçi katliamının da 9'uncu yılı. Maalesef biz, 21 Haziran 2019'da yani yaklaşık bundan bir yıl önce bununla ilgili, Urumçi katliamının araştırılmasına yönelik Parlamentoda bir araştırma önergesi vermiştik. O zaman da bunu reddetmiştiniz ama maalesef bugün Amerikan Senatosu dahi Urumçi katliamıyla ilgili tanımaya yönelik adımlar atarken maalesef bizim Hükûmetimizden çıt çıkmıyor. Ümit ediyorum ki önümüzdeki hafta en azından Hükûmetimizin de bunu telin eden, kınayan bir beyanatı olur. Hatta Meclisten de böyle bir karar çıkarsa bundan da ayrıca mutluluk duyarız. Ben şahsen önümüzdeki hafta Urumçi katliamının araştırılmasına yönelik... Siz reddetseniz bile bizim görevimiz bunları tekrar tekrar gündeme getirmek. Önümüzdeki hafta bu konuyla ilgili yine bir araştırma önergesini Meclise getireceğiz. Ümit ediyorum ki bu sefer bu olayların aydınlatılmasına yönelik çalışmalara biraz katkı verirsiniz.

Diğer taraftan, hâkimlik, savcılık, avukatlık adalet arayışının unsurlarıdır. Mahkemeler adaletin ortaya çıktığı mekânlardır. Bunlar, bu nitelikte ete kemiğe bürününce adalet mülkün temeli olur. Türkiye'de bunların tamamında sorun var, onun için de her dönem adalet arayışı Türkiye'de dönem dönem herkesin ortak çığlığı olmuştur. 2002'de partinizi kurarken de "adalet ve kalkınma" diyerek yola çıktınız hatta onun yanı sıra 3 tane de "Y"niz vardı: "Yoksullukla mücadele, yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele" demiştiniz yani çıkışınızın altında yatan temel faktör de adaletti. Şimdi bir baktığınız zaman, yoksullukla ilgili ne oldu? Bakın o günden bu güne Türkiye'de yoksullaşma oranı arttı. Sizler diyorsunuz ki: "8 milyon vatandaşımıza yardım veriyoruz." Şimdi, yoksul sayısının artışıyla övünen bir iktidarı herhâlde ilk defa görüyoruz. Gayet tabii devlet, sosyal devlettir ama zenginleşen, kalkınan... Hani bir ikinci kısmınız var ya adaletin yanı sıra kalkınmadan bahsediyorsunuz. İşte seviyemizi... Mesela 2002'de biz 16'ıncı sıradaydık dünyadaki ekonomilerde, bugün 18'lere düştük, korkuyoruz ki 20'nin de altına düşeriz. Dolayısıyla biz, sizleri uyarıyoruz, muhalefet olarak sizin icraatlarınızla ilgili dikkatinizi çekmeye çalışıyoruz.

Diğer taraftan "yolsuzluk" diyorsunuz yani bizim dememize hiç gerek yok bugün yolsuzluklar konusunda maalesef dünya liginde... Keşke hep beklediğimiz şu üniversitelerde ilk 500'e girelim, ilimde, araştırmada, patentte hep yükseklere girelim diyoruz ama biz hep olumsuzluklarda dünya rekorları kırmaya devam ediyoruz.

Üçüncüsü yasaklar, bunu da biliyoruz. İşte bugün karşınızda muhalif olarak gördüğünüz, sizinle aynı görüşü paylaşmayan her şeye karşı tavrınız açık ve de net. Bugün görüyoruz ki bakın en basitinden 132 tane hukuk fakültesi var. Bugün barolarla ilgili kanun teklifini görüşüyoruz, hiçbir hukuk fakültesinden çıt çıkmıyor. Hâlbuki üniversiteler demokratik ortamlardır, fikir ve düşüncelerini net olarak ifade eder diye bekliyoruz, beklemeye devam ediyoruz ama maalesef bunların hiçbir tanesinin sesi çıkmıyor. İşte görüyoruz; hukuk fakültesini yöneten ve idare edenlerin hukukçu bile olmadığı bir ülkede artık sonuçları sizler tahmin edin. Bunlar niye konuşmuyorlar, neden konuşmuyorlar, neden fikir beyan etmiyorlar? Bunu da ben sizlerin takdirlerine sunuyorum. Ama şöyle deniliyor: "İnsanlar insanlara değil, Allah'a ve kanuna itaat etmelidir. Bu söz hakikatli bir sözdür ve her hakikatli söz gibi taşınması, içselleştirilmesi yüksek bir karakter, güçlü bir şahsiyet gerektirir ancak yüksek karakterli ve güçlü şahsiyetli insanlar Allah'a ve kanuna itaat ederler." Şimdi biz de biliyoruz ki bir gün adaletle hükmeden hükümdarlar -onu sizler de biliyorsunuz ki- bir ömür boyu yaptığı ibadetten daha yüksek sevaba nail olurlar diyoruz. Onun için adalet duygusu sıradan bir duygu değil. Bunu, biz, size tekrar tekrar hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyoruz. Şunu da unutmayın ki: Bütün bu düzenlemeleri, hiç iktidardan gitmeyecekmiş gibi kendinize yontma hesabıyla yapıyorsunuz. Özellikle yargı alanında yapılanlar bumerang gibidir, yarın sizi de hedef alacağından hiç şüpheniz olmasın değerli arkadaşlar.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bütün bunlar Türkiye'nin ekonomik gündemini, ekonomik sorunlarını orta yerden kaldırmıyor. Yarından itibaren... İşte pandemi sürecini yaşıyoruz, hâlâ 1.000'in altına maalesef düşemedik, sosyal mesafeyi koruyalım diyoruz ama burası Meclisin Adalet Komisyonu salonu maalesef yan yana oturuyoruz yani burada bile bu kadar aceleye getiriyoruz. Tabii, İbrahim Bey tek başına oturuyor Erzurum'u temsilen, problem yok, ona bir şey olmaz, inşallah olmaz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz kurallara uyarız.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Divan da tabii bizim gibi yan yana oturuyor. Hakikaten Sağlık Bakanımız hep uyarıyor, diyor ki: Bakın, bu konularla ilgili sosyal mesafeyi koruyun." Ama biz burada korunamıyoruz maalesef.

Dolayısıyla, arkadaşlar, öncelikle Başkanıma bize tanıdığı, gösterdiği hoşgörüden dolayı, kendisine yönetiminden dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum. İnşallah bu kanun teklifi Genel Kuruldan geçmez, Sayın Cumhurbaşkanımız da imzalamaz, hep beraber onun mutluluğunu yaşarız diyor, hepinize saygılar sunuyorum.