KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de öncelikle sizin bu Komisyon çalışmasındaki tavrınız, hoşgörünüz ve hemen hemen bütün arkadaşlarımıza söz hakkı vermeniz ve kesmeden, bu inceliği gösterdiğiniz için size gerçekten ve diğer arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yine, bu Komisyonun başından itibaren muhalefet sergileyen ve âdeta bu Komisyon çalışmasını bir bilimsel sempozyuma dönüştüren bütün milletvekili arkadaşlarıma, katkı sunan bütün çalışanlara ve Meclisteki çalışan arkadaşlarımıza, aynı zamanda, yine, her ne kadar karşılıklı olarak sataşmalarımız olsa da iktidar mensubu milletvekili arkadaşlarıma ve bütün Komisyonda çalışan arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, demokrasi mücadelesini biz parti olarak veriyoruz. Biz demokrasi mücadelemizi sokakta veriyoruz. Biz demokrasi mücadelemizi Mecliste veriyoruz. Biz demokrasi mücadelemizi halkımızla birlikte veriyoruz.

Bakın, Türkiye'de çok ciddi sorunlarla biz karşı karşıyayız. Her şeyden önce, rafa kaldırılan temel hak ve hürriyetler sorunuyla biz karşı karşıyayız. Tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş olan bir yargı problemiyle biz karşı karşıyayız. Türkiye'de temel sorunları ayyuka çıkmış ve çok ciddi boyutlara ulaşmış olan Kürt sorunu, işsizlik sorunu, inanç sorunu, toplumsal barış problemi ve bütün bunların çözüm noktası olacak olan bir toplumsal sözleşme yani Anayasa sorunuyla biz karşı karşıyayız. Şimdi, tam da bu noktada, bu kanun teklifinin görüşüldüğü bu süreçte biz neyle karşı karşıya kaldık? Değerli arkadaşlar, biz Türkiye'nin bir demokrasi fotoğrafını bu ortamda tartıştık ve hep beraber karşılıklı olarak bu mecrada bunu dile getirdik. Biz, bu kanun teklifinin görüşme sürecinde yargının fotoğrafını çektik, yargının sorunlarının ne derecede büyük boyutlarda olduğunu hep beraber karşılıklı olarak bu mecrada dile getirdik.

Biz başka ne tartıştık bu mecrada? Değerli arkadaşlar, biz her şeyden önce yargının en önemli ayağı olan avukatlık mesleğinin, savunma mesleğinin sorunlarını çok boyutlu bir şekilde dile getirdik ve hep beraber burada tartıştık. Peki, biz, bu süreci yaparken iktidar mensubu olan arkadaşlarımız, milletvekili olan arkadaşlarımız ne yaptı? Maalesef, bu konuda bizim bütün eleştirilerimize rağmen susmayı tercih ettiler fakat muhalefet, sonuna kadar bunun gereklerini ve bu kanunun geçmemesi gerektiğine ilişkin eleştirilerini çok boyutlu bir şekilde dile getirdi. İktidar mensubu olan milletvekili arkadaşlarımızın susmalarının sebebini de biz şu şekilde yorumlamak isteriz: Her şeyden önce inandıkları bir kanun teklifinin olmadığını biz düşünüyoruz ve dolayısıyla -bir ironi yapacağım- buradaki bütün Komisyon üyelerinin de bu kanuna muhalif olduklarını biz belirtmek istiyoruz. Muhalifler, neden muhalifler? Çünkü çoğunlukta olan arkadaşların hepsi hukukçu ama neredeyse hiç kimse kendisini bu kanunu savunacak nitelikte, savunacak aşamada görmüyor.

En temel sorunun başında olan bir diğer husus da şudur değerli arkadaşlar: Bakın, bizim doğruya ulaşabilmemizin yöntemi tez, antitez ve sentezdir. Bu bilimsel üçlemeyi ne yazık ki biz uzun bir süredir bu meclis çatısı altında yaşatamıyoruz ve bunun sonucunu alamıyoruz.

Bir diğer en önemli meselemiz değerli arkadaşlar, toplumsal tepkiyi, toplumsal duyarlılığı yok sayıyoruz ve Adalet Komisyonu bu tür tepkileri de neredeyse görmezden geliyor. Dolayısıyla, biz bu kanun teklifine olan itirazlarımızı, bu kanun teklifinin Anayasa'ya olan aykırılıklarını bütünüyle, arkadaşlarımızla beraber sonuna kadar savunduk ve sonuna kadar gerekçeleriyle beraber ortaya koyduk. Fakat görüyoruz ki bu çoklu baroyu meydana getiren, çoklu baroyu vücuda getiren maddede bile çok ciddi çelişki olmasına rağmen bu Komisyonda herhangi bir redakte yapılmadı, hiçbir eleştirimiz gözetilmedi.

Dolayısıyla ezcümle ve sonuç olarak şunu belirtmek istiyoruz: Biz, bu antidemokratik yasama çalışmalarına, topluma reva görülen bu antidemokratik uygulamalara karşı toplumumuzla birlikte, halklarımızla birlikte, meslek örgütleriyle birlikte mücadelemizi her aşamada devam ettireceğiz, Genel Kurulda da sonuna kadar bu demokratik mücadelemizi devam ettireceğiz ve bu kanunun geçmemesi için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Her şeyden önce Türkiye'nin yepyeni bir ana sözleşmeye ihtiyacı olduğunu biz biliyoruz ve yepyeni bir Anayasa'nın, demokratik bir Anayasa'nın yapılması için de çabalarımızı sürdüreceğiz.

Hepinize beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum, sağ olun.