| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3037) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .07.2020 |
KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve Komisyon üyeleri; sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum, Sayın Başkan, size de başarılar diliyorum.
Ülkemizde her gün ortalama 6 işçi iş kazası sonucu maalesef hayatını kaybetmektedir. 2017 yılında 2.006 işçi kazalar sebebiyle hayatını kaybetmiştir, 2018 yılında ise 1.923 işçi yaşamını yitirmiştir. Ne yazık ki 2019 yılında ise en az 1.736 işçi yaşamını yitirmiştir. 2020 yılının ilk yarısında ise iş cinayetlerinde en az 934 işçi arkadaşımızı kaybettik. İşçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri alınmadığından dolayı, on sekiz yıllık AKP iktidarında en az 25 bin işçi hayatını kaybetmiştir. Şimdi, bu ertelemeyle, yeni ölümlerin, cinayetlerin maalesef önünü açmaktayız.
14 Temmuz 2020'de Meclise sunulan yasa teklifiyle, Covid-19 nedeniyle çalışma yaşamında hâlen uygulanan bazı tedbirlerin yanında ek tedbirler alınması öngörülmektedir ancak teklifle, işverenlere kolaylıklar, işçiye ise yeni yükler getirilmektedir. Her şeyden önce, bu teklif hazırlanırken düzenlemeler konusunda sendikaların görüşü alınmadı ve Üçlü Danışma Kurulu toplanmadı. Teklif, muhtemelen işverenlerin görüşleri alınarak hazırlandı ancak sendikaların görüş ve önerileri maalesef alınmadı.
Teklifin 2'nci maddesi kısa çalışma ödeneği konusunda Cumhurbaşkanına 31 Aralık 2020'e kadar tanınan uzatma yetkisinin sektörel olarak ayrı ayrı kullanabilmesine olanak tanımaktadır ancak kısa çalışma ödeneği yararlanma koşulları zorunluluğu korunmaktadır. Son üç yılda dört yüz elli gün çalışma ve son atmış gün aralıksız çalışma koşulu, kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları kaldırılmalı ve Covid-19 döneminde işçilerin kısa çalışma ödeneğinden koşulsuz yararlanması sağlanmalıdır.
Teklifin 3'üncü maddesiyle İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarından işverenlere yeni teşvikler aktarılması öngörülmektedir. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin uygulamasına tabi tutulan işçilerin normal çalışma düzenine dönmesi durumunda işverenlere, işçi ve işveren payı dâhil, Sosyal Güvenlik Kurumu prim desteği sunulacaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin tamamı, brüt ücretin yaklaşık yüzde 35'i Fon tarafından ödenecek, böylece İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarından işverenlere çok daha fazla kaynak aktarılmış olacak.
Bilindiği gibi, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverenlere yüksek miktarda teşvik verilmektedir. Bu teşvikler daha da artacak; oysa bu Fon'un amacı işverenlere kaynak aktarmak değildir. Ayrıca teşvikler istihdamı artırmamaktadır. İŞKUR, son üç yılda, istihdamı artırmak adına 63 milyar TL harcadı ama son üç yılda istihdam 3 milyon civarında azaldı. İşçinin parasıyla işverenlere teşvik verilmesi uygulamasına bana göre artık son verilmelidir.
Teklifin 4'üncü maddesiyle, işten çıkarma yasağının ve ücretsiz izin uygulamasının 30 Haziran 2021'e kadar sürmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Ücretsiz izin uygulamasının, nakdî ücret desteğinin neredeyse bir yıl daha uzatılması, işçilerin ayda 1.168 TL'ye mahkûm edilmesi, işçinin fesih haklarını kullanamamaları ve kıdem tazminatlarını alamamaları anlamına gelmektedir. İşten çıkarma yasağı devam etmeli ancak ücretsiz izin uygulaması kesinlikle verilmemelidir. Bunun yerine, fesih yasağı döneminde işçiye kısa çalışma ödeneğindeki oranlar üzerinden ödeme yapılmalıdır. Hükûmet, her fırsatta işverenleri koruma çabasından vazgeçmelidir. Meclis kapanırken, adetâ yangından mal kaçırırken gündeme getirilen ve işverenlere yeni avantajlar, işçiye yeni yükler getiren teklifin bu maddelerinin kesinlikle geri çekilmesi gerekmektedir.
Aynı şeyi Soma maden işçileri için yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun, tamamlayın.
KANİ BEKO (İzmir) - Teşekkür ederim.
Yıllardır kıdem tazminatlarını alamayan maden işçilerinin bu sorunu çözülüyor. Elbette bu olumlu bir gelişmedir ancak yapılan düzenlemeyle patronların ödemesi gereken bir yükümlülük, bir kamu işletmesi aracılığıyla kapatılmış olmaktadır yani yine patronları koruyan bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Patronlar için aceleyle bir yasa teklifi getirilmiştir. Oysaki işçilerin, emekçilerin beklediği ve bu teklife eklenmesi gereken önemli konular vardır. Birincisi: Taşeron işçilerin kadro konusu, olağanüstü hâl döneminde, 24 Aralık 2017 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle düzenlenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 750 bin kamu taşeron işçisi merkezî ve yerel yönetimlerde kadroya alınmış, yaklaşık 275 bin işçi kadrosuz kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun, tamamlayın.
KANİ BEKO (İzmir) - Kamu iktisadi teşekküllerinde yani KİT ve bağlı ortaklıklarında çalışan taşeron işçiler kadroya alınmamıştır. Belediyelerde, il özel idarelerinde ve bağlı kuruluşlarda çalışanlar ise kamu işçisi olarak kadroya alınmamış, bu işçiler belediye şirketlerinde işe alınmışlardır. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle işçilere eşit hak ve ücretler sağlanmadığı gibi, işçilerin bünyesine geçtikleri kamu idaresi ya da belediye şirketlerindeki toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları da engellenmiştir. İşçilerin önemli bir kısmının geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketlerinin iş kolundaki sendikalara üye olmasına, mevcut kadrolu işçiler ya da şirket işçileriyle aynı sendika çatısı altında bir araya gelmesine de engel konulmuştur. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle işçilere yılda "yüzde 4 + yüzde 4" ücret artışı getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bitiriyor muyuz?
KANİ BEKO (İzmir) - Toparlıyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Hemen bitirelim, lütfen.
KANİ BEKO (İzmir) - Bu işçilere "yüzde 4 + yüzde 4" ücret verilerek işçi kardeşlerimiz üç yıldan bu yana bu şekilde çalıştırılmıştır. Bu konuda acil olarak bir çözüm üretilmeli, kamuya geçirilen taşeron işçilere 2020 yılı sonunda kesinlikle, ekonomik, demokratik sendikal hak ve özgürlükleri kendilerine verilmelidir.
İkincisi: Türkiye, en kötü sendikalaşma oranı ve düşük toplu iş sözleşmesi kapsamında, OECD ülkelerinin sonuncusudur. Baraj ve yetki sisteminin işçilerin sendikal haklarını kullanmasının önünde büyük bir engel olduğu açıktır. Sendikal barajların kaldırılması, iş yerlerinde yetkili sendikanın Bakanlıkça belirlendiği antidemokratik düzene son verilmesi, yetkinin işten alınması, iş yerlerinde referandumla yetkili sendikanın belirlenmesi gerekmektedir. Bir kez daha altını çizmek istiyorum: Bu konuda verilecek bir önergeyle yapılacak bir değişiklik sorunu çözebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KANİ BEKO (İzmir) - Son cümlem: Bu, torba teklife kesinlikle eklenmeli. Bunların yanı sıra, Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında İŞKUR'a kayıtlı işsizler, dokuz ayı geçmemek üzere, çevre temizliği, ağaçlandırma, park düzenlemesi, okullarda bakım onarım, temizlik, vadi ve dere islahı, erozyon engelleme gibi işlerde çalıştırılmaktadırlar fakat bu son süreçte, Covid-19 salgınıyla birlikte onlar da çok zor durumda kalmışlardır. Bu kapsamda çalışan kişilere de kalıcı istihdam yolları açılmalı, mağduriyetleri giderilmelidir diyorum, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.