KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, tabii bu gelen kanun teklifiyle özel sektör iş yerlerinde kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar ile nakdî ücret desteğinden yararlananların çalıştıkları iş yerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönmesi amaçlanıyor -normalleşme sürecine- ve dönmeleri hâlinde de asgari günlük kazancı geçmemek üzere sigortalı ve işveren paylarının tamamının 31/12/2020 tarihini geçmemek üzere üç ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması amaçlanıyor.

Şimdi, tabii burada arkadaşlarımız da Komisyon üyelerimiz de değiniyorlar, birkaç sorun var. Yani öncelikle tabii ki biz yani devlet, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir taraftan işvereni de çalışanı da dengeli bir şekilde düşünmek zorundayız. Sonuçta çalışan olmadan işveren iş yapamaz, işveren olmadan da çalışan para kazanamaz. Yani, öncelikle bunu belirtelim ne işçiye karşı ne çalışana karşı bir düzenleme yapmamamız gerekiyor burada.

Ancak, buradaki en büyük sıkıntı şu: Esnaf ve işverenlere SGK prim desteği verilmesi belki özünde doğruymuş gibi görülebilir yani ihtiyaç var, bir pandemi sürecindeyiz, sıkıntı var, esnafın da iş yerini açık tutmasına destek olmak gerekiyor filan ama şimdi yanlış olan gerçekten burada İşsizlik Sigortası Fonu'nun kullanılıyor olması. Yani, artık dilimizde bunu söyleye söyleye tüy bitti gerçekten. Aysbergin görünen yüzüyle uğraşıyoruz, böyle denizin üzerinde küçücük; ya, aşağıda çok büyük bir problem var. Bu düzenlemeler, bu getirdiğimiz düzenlemeler yapısal hiçbir değişikliğe yol açmıyor, hiçbir şekilde etkisi olmuyor hakikaten; işsizlik rakamları düşmüyor, insanların açlık sınırı sürekli yükseliyor, aldıkları gelirler düşük. Yani, bu getirilen kanun teklifleri daha iyi değerlendirilmeli. Bakın, iki ay önce geldi bu maddeler, şimdi iki ay sonra tekrar aynı şeyleri burada konuşuyoruz.

Şimdi, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması doğru bir şey değil öncelikle. İşsizlik Sigortası Fonu'ndan aslında çalışanlara ücret desteği, nakit desteği vermek zorundayız, bunu vermiyoruz; hakikaten ortalamalara baktığımız zaman dünya ülkelerinin çok gerisindeyiz. İşte o zaman burada denge bozuluyor Sayın Başkan, denge bozuluyor. Biraz önce bahsettiğim işveren ve işçi arasında dengeli bir dağılım yapma... İşverene sahip çıkarken işçiye, emekçiye sahip çıkma noktasındaki dengeyi bozuyoruz. O zaman onlara da nakdî ücret desteği verelim, İşsizlik Fonu onların hakkı asıl.

Ayrıca arkadaşlarıma da katılıyorum yani eğer bir prim desteği veriliyorsa neden işçiden hâlâ bir kesinti yapılıyor bu süreçte? O kesinti de yapılmasın işçiden.

Ya, şimdi, bir de baktığımız zaman ben şu nakdî ücret desteğine bir değinmek istiyorum, bu İŞKUR'un haziran bülteninde yayınladığı rakamlar üzerinden, ücretsiz izin uygulanmasıyla ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ne aldılar? Günlük 39,24; aylık 1.177 TL bir gelir onlara verilmesi öngörüldü ama rakamlara baktığımızda Nisan-Haziran 2020 döneminde 1 milyon 705 bin 147 kişi nakdî ücret desteği almış, bu kapsamda yapılan ödemeye baktığımız zaman ve bir işlem yaptığımızda aslında işçilere aylık 547 TL verildiğini görüyoruz. Yani bu gelir işçinin cebine de girmemiş, böyle de bir durum var ve şimdi biz bu insanları, bir süre daha -Cumhurbaşkanına üçer aylık sürelerle altı ay daha süreyi uzatma yetkisi de vererek- bu ücretlere mahkûm hâle getiriyoruz. Zaten, bu uzatılan kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği desteği miktarıyla, çalışanlara kredi ve kredi kartı borcu sonucunu doğurdu; insanlar geçinemediler, kredi kartlarına yüklendiler, krediler çekmek zorunda kaldılar.

Şimdi, baktığımız zaman çalışanın maaşı kaç lira olursa olsun ona bu süreçte 1.168 TL ya da 1.700 küsur TL ücretsiz izin aylığı -ve işten çıkış yasağı nedeniyle de- bunu veriyoruz. İşten çıkışı da yasak, e, geçinemiyor, ekonomik sıkıntı içerisinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben geneli üzerinde yaptığım konuşmada da belirtmiştim: İşçi sıkışmış durumda, emekçi sıkışmış durumda; çareyi sadece borçlanmayla arıyor artık, borçlanıyor, bir çıkmaza giriyor. Bakın, biz çok ciddi bir krizle karşı karşıya kalacağız. Yani üç ay, üç ay, üç ay... Bu şekilde bu iş yürümez, daha yapısal çözümler bulmak zorundayız. Yani, işverenlere verilecek destek kadar çalışanlara da destek vermek zorundayız. En azından, mesela, bu süreçte neden asgari ücret ve asgari ücrete yakın geliri olanlardan vergi alınmamasını konuşmuyoruz? Neden onları biraz daha bu anlamda da rahatlatmıyoruz?

Yani, benim söyleyeceklerim, bu maddeyle birlikte hiçbir çözüme ulaşılmayacaktır; işçi yine sıkışmaya, borçlanmaya devam edecektir ve işverenin de işinin daha iyi olmasına, istihdamı artırmasına hiçbir katkısı olmayacaktır.

Teşekkür ediyorum.