| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .01.2015 |
SÜMER ORAL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hakikaten ben de çok uzun konuşma niyetinde değilim. Esasen saatlerdir kıymetli arkadaşlarımız olayın ve teklifin bütün maddeleri üzerinde enine boyuna durdular ve çok da güzel şeyler söylendi. Ancak bu arkadaşlarımızın hakikaten çok inandırıcı açıklamalarına karşı da Hükûmet cenahından ve önerge sahiplerinden aynı inandırıcılıkta cevap da alamadığımız bir gerçek. Genellikle "Eğer isterseniz burada birtakım değişiklikler yaparız. Onu çıkarırız..." O zaman, bu, teklifin çok iyi hazırlanarak gelmediğini gösterir.
Sayın Başkan, Türkiye devlet hayatında kanun yapma tekniği, kodifikasyon fevkalade önem verilmiş bir uygulamadır yani kanun yapmaya devletimiz başlangıcından beri son derece önem vermiştir çünkü kanun yapmak da hepinizin kabul edeceği gibi fevkalade önemli bir uygulamadır. Hatta cumhuriyetin kuruluşunda bu Kanun ve Kararlar ünitesi kurulmuştur, o günden başlamıştır. Gerek Başbakanlıkta ve gerek Mecliste Kanun ve Kararlar ünitesi cumhuriyetle birlikte kurulmuştur ve işlevini de tam yapmıştır. Ben siyasete girmeden evvel Maliye bürokrasisinde çalıştım. Maliye Bakanlığında hazırlanıp Başbakanlığa giden tasarılar günlerce incelenir ve Başbakanlığa gidip Kanun ve Kararlarda o gönderdiğimiz tasarının saatlerce incelendiğini, genel müdür muavini olarak, genel müdür olarak hesap verdiğimizi biliriz. Bu ne anlama geliyor? Çünkü kanun yaparken deyim birliği, ifade birliği ve bütünlük son derece önemlidir. Yoksa, bunlara riayet etmediğiniz zaman sonunda tuhaf bir durum meydana gelir. Üzülerek ifade ediyorum: Son yıllarda bu Kanun ve Kararlar tam, titiz bir şekilde işlevini göremiyor. Onların kabahati değil ama onlarla uzun uzun bunlar incelenmiyor. Şimdi, genelde Başbakanlıkta müsteşar olan kimseler devlette çok uzun tecrübe görmüş ve birikimleri yüksek arkadaşlar olmuştur, üstatlarımız olmuştur ve kolay kolay da geçirmemişlerdir. Bazen biz Maliye Bakanlığında hazırladığımız bir tasarıda bir şeyi atlamış olabiliriz, bu mümkündür ama bunun Başbakanlıkta çevrileceğine inanırdık ve orası âdeta bir kesin süzgeç durumunda olurdu. Ama, şimdi önümüze gelen tekliflere bakıyoruz, bunlar Kanun ve Kararlardan nasıl geçmiştir, hayret içerisinde kalıyoruz. İşte, dün bir örneğini gördük. Kanun ve Kararların verdiği rapor çok net ama "O öyle desin, önemli değil, kararı burası verecek." deniyor. O zaman Kanun ve Kararların kesinlikle bir değeri, kıymeti kalmamış oluyor. Bunlara fevkalade dikkat etmek lazım. Tasarı ve tekliflerin mutlaka Kanun ve Kararlardan gereği kadar incelenerek geçmiş olması lazım. Aksi takdirde, gerçekten Komisyonumuzun da, Genel Kurulun da, Meclisimizin de prestiji hâliyle tartışılabilir. Bu torba kanuna arkadaşlarımız "Dünyada pek görülmemiş." demişti. Bizim uygulamamızda da, Adalet ve Kalkınma Partisinden önce de sanıyorum çok az uygulaması olan bir kanun şekliydi ama bu şimdi genel hâle geldi. Bundan vazgeçmek lazım. Kaldı ki...
BAŞKAN - Daha önce KHK'larla çözmüşler, "kanun hükmünde kararnameler" demişler AK PARTİ'den önce, 600 civarında.
SÜMER ORAL (Manisa) - Yani, ille geçmişten, geçmişin birtakım şartlarından pek tasvip etmeyeceğimiz uygulamaları getirmenin ne faydası var ki? Biz devamlı daha iyiye, mükemmele gitmek durumundayız. Geçmişten böyle arayıp, bir şey bulup çıkarmanın... Onların hepsinin o gün için bir şeyi vardır. O zaman, yarın, bu uygulamalara da herhâlde sizin gibi orada oturan arkadaşlar aynı şeyi söyleyecekler "Kötü bir uygulama." diye.
BAŞKAN - İnşallah, önümüzdeki dönem İç Tüzük'ü çıkarırız Sayın Bakanım da...
SÜMER ORAL (Manisa) - Hayır, ben zaman olarak da... Ben meselenin ilkesi üzerinde duruyorum.
Arkadaşlarımız -başlangıçta da söyledim- çok doğru şeyler söylediler yani özellikle bu üniversiteyle ilgili ama verilen cevaplar tam karşılığı olmadı. İşte "Şuna bir daha bakalım, bir daha yapalım..." Ben teklif sahibi bir arkadaşımıza da biraz evvel arada ifade etmiştim, bu üniversiteyi yapmakla amacımız ne? Belli bir amaç var. Bu amacı mevcut yapımızla karşılama imkânımız yok mu? Yani, bugüne kadar bu sistem böyle gelmiş, yürümüş, şu anda bir problem hâline gelmişse ve beklenen amacı sağlayamamışsa mevcut yapı içerisinde bunu acaba sağlayamaz mıyız? Her şeyden evvel birinci şeyde bunun düşünülmesi lazım. "Hayır, bunu sağlayamayız." Bunun açıklanması lazım. "Şu şu şu nedenle açıklayamıyoruz, onu sağlayamıyoruz." denmesi lazım. O konular flu kalıyor ve tekrar kendi getirdikleri modelin savunması yapılıyor ama ortada da bir yapı var. Bu yapı bugüne kadar gelmiş, on iki senede siz de hiçbir değişiklik yapmamışsınız. Bugün niye bu ihtiyaç hâline geldi, bunun çok net bir şekilde gösterilmesi lazım. Onu göremedik.
Bir de dikkatimi çeken -bu zaman zaman oluyor tekliflerde- "Adrese teslim madde var." deniyor. Eğer hakikaten bir teklifte gelen bir maddeyle ilgili ifade ediliyorsa o teklif sahibinin yeri göğü inletmesi lazım. "Ne demek bu? Hangi adrese biz bir madde vermişiz?" deyip... Böyle olurdu bu.
BAŞKAN - Hangi madde için söylediler onu, duymadım ben.
SÜMER ORAL (Manisa) - Söyleniyor, bir iki madde için söylediler. Belki siz değildiniz. Onun çok açıklığa kavuşması lazım hiçbir şekilde bununla ilgisi olmadığına dair. Şimdi bu da dikkat çeken bir konu.
Şimdi, "torba" diyoruz. Yani torbanın da esas itibarıyla bir fonksiyonu vardır, şeyi bellidir yani küçük, iplikten yapılmış, içine ancak belli miktarda şeyler konulan bir torbadır. Yani ona da haksızlık ediyoruz bu tür "torba" diyerek.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Çuval aslında.
SÜMER ORAL (Manisa) - Bugünkü Sayın Başbakan, ilk açıklamalarının birinde "Bir daha bu torba kanun uygulamalarına gitmeyeceğiz." dedi ama...
BAŞKAN -"Torba tasarı" dediler evet, efendim. Bu, teklif olarak geldi.
SÜMER ORAL (Manisa) - Fakat torba kanunu şeklinde de yine değişen bir şey yok.
Diğer konuları maddelerde görüşürüz.
Herhâlde uzun olmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayır efendim.
SÜMER ORAL (Manisa) - Teşekkür ederim.