| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe'nin, Türkiye'de Covid-19 pandemisi sürecinde gelinen nokta ve Bakanlığın çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .07.2020 |
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sizler de hoş geldiniz Sayın Bakan Yardımcılarım.
Şimdi, Sağlık Komisyonumuz; meşhur bir 5'inci madde vardı, bu, KHK'yle uzaklaştırılmış olan sağlık personelinin ihraç edilmesiyle ilgili ve kamuda da özel sektörde de çalışamamasıyla ilgili; o kanun teklifinden beri hiç toplanmadı. Yaklaşık -tarihe bakayım- iki yıl falan oluyor Sayın Bakanım, 10/9/2018'den beri toplanmamışız.
Sağlık Bakanlığına 25 soru önergesi verdim, 2018 yılından beri henüz cevap verilmedi, herhâlde çok yoğun olduğu için.
Şimdi, Covid'le ilgili sürece gelince, Covid'in sağlık personeliyle ilgili önemli kısımlarından bir tanesi olan, meslek hastalıkları statüsüne alınması konusu için toplanmamız gerekiyor. Covid'de biz -İtalya 31 Ocakta OHAL ilan etmişti- İtalya ve Almanya girişlerini kapatmadık, İran ve Çin girişlerini kapattık, 14 Martta da Avrupa'dan girişleri kaldırdık; 14 Marta kadar bir gecikme.
26 Şubat tarihinde İtalya ve Almanya'ya Komisyon olarak giden milletvekilleri vardı. Hatta Şirin Payzın'a -ismini de zikretmekte sakınca yok- Sağlık Bakanımız "Karşıdan iyi görünüyordunuz." dedi ve test yapılmadan Türkiye'ye girmişti; Şirin Payzın başta olmak üzere bir sürü insanımız ve yabancılar da.
İlk vakayı açıklamada geciktik. Şimdi parça parça söyleyeceğim çünkü konu da dağınık, biz de bu konuda dağınık davrandık.
Sağlık personeline test yapılmadı. Demin test stratejinizde söylemiştiniz. Benim eşim de hekim, kızım da hekim. Kızımda PCR pozitif, "İmmünoglobülin G" pozitif ama çalıştığı üniversitede aynı serviste çalışanlar da dâhil olmak üzere ve hiçbir aile hekimine periyodik olarak dahi olsa test yapılmadı, yapılmıyor, onu söyleyeyim.
Maske konusuna girmeyeceğim.
Pandemi hastanesi kırk beş günde yapıldı. Burası da lokal, onu da size söyleyeyim. Kütahya'da on sekiz yıldır devlet hastanesi yapılamadı. Kırk beş günde hastane yapılan yerde. Ve şu anda Kütahya faciayı yaşıyor, tüm yoğun bakım tıklım tıklım, full dolu. Onun ötesinde -siz bilirsiniz Sayın Başkanım eskiden- FTR hastanesi olarak yapılan hastane, ayaktan tedavi sunulan hastane şu anda pandemi hastanesi yapıldı. Bakın, ayaktan tedavi sunulan bir hastane pandemi hastanesi yapıldı. Üniversite içinde bulunan, Sağlık Bakanlığına ait olan yer pandemi hastanesi yapıldı.
Şimdi, polemiğe girmeyeceğim ama dut pekmezinin faydasını da size ayrıca soracağım.
Başlangıçta biz stratejik hata yaptık, okulları sadece iki hafta kapattık, uygun olacağını düşündük, değil.
PCR şu anda Türkiye'de ücretli bakılıyor, 110 lira; devlet hastanelerinde de ücretli bakılıyor, onu söyleyeyim.
Bakanlık olarak -ben şunu demek isterdim yani- yapılan bazı yanlışlara ne zaman "yanlış" diyeceksiniz? O çok önemli.
Şimdi, ilçe hıfzıssıhha kurullarının ve il hıfzıssıhha kurullarının vermiş olduğu kararlar var. Burada bir tekdüzelik yok, artı, çok ciddi facialar yaşandı. Mesela ben size bir hıfzıssıhha kurulu kararını isterseniz ulaştırabilirim, Bakanlığa. Kütahya Emet ilçesinde kaymakamlığın topladığı ilçe hıfzıssıhha kurulu kararı şu şekilde: Etibor'a Tavşanlı'dan ve Hisarcık'tan gelenler gelmesinler -sadece Etibor'da 7-8 kişide tespit ediliyor- Emet'tekiler gelsinler. Üç vardiya olan yeri 140-140 iki vardiyaya düşürüyorlar, maden işçisi... Onun ötesinde, alınan karar şu şekilde: Buradan evinize gidebilirsiniz, evden dışarı çıkmayın -kim kontrol edecekse- on iki-on iki çalışın. Bu adamlar çarşı pazarda geziniyor; anne, babası, dedesi, amcası neyse onlarla geziniyor. Ve Emet karantinaya alındı, Hisarcık Kaymakamı evde takip edildi, Kaymakam evden çıkamadı. Öyle acayip hıfzıssıhha kurulu kararları var ki akıllara durgunluk verir ve burada genelde bir üst şablon mekanizma yok. İki gün sonra Kaymakam Bey'i aradığımda kendisi hıfzıssıhha kurulu kararını değiştirdi. Ve şu anda Emet faciayı yaşıyor, Kütahya faciayı yaşıyor, onu söyleyeyim.
Şimdi, geçen hafta bunu Komisyonda da söylemiştim, Plan ve Bütçe Komisyonunda. Şöyle bir şey var: Mesafe kuralına sayın milletvekilleri de uymadılar, uyamadılar. Geçen gün burada 15 Temmuz heykeli açılırken veya toplantı yapılırken Sayın Cumhurbaşkanının bir talebi var, o yazı bize de geldi "Covid testi yaptırmayanlar gelmesin." Şu anda benim bildiğim 2 milletvekilimiz yoğun bakımda. Saadet Partisi Konya Milletvekili Sayın Abdulkadir Bey de şu anda yoğun bakımda, o şekilde bir mesaj aldık.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, ne kanunu çıkarıyoruz, ben onu anlayamadım. Plan ve Bütçeye torba kanunlar geliyor, torbanın içinde sağlıkla ilgili şeyler var. İki yıldır Sağlık Komisyonu toplanmıyor, Sağlık Komisyonuna gelmeyen kanun teklifleri var. Sağlıkla ilgili -demin değerli meslektaşım Habip Bey de söyledi- iş sağlığı ve güvenliği ve iş yeri hekimliğini üç yıl daha erteliyorsunuz, üç yıl daha. Ya, burası Sağlık Komisyonu, buraya gelmiyor. Sağlıkla ilgili, sağlıkta şiddetle ilgili -ki bu kadın cinayetleri, kadına yönelik saldırıları da içeriyor- bu kanun teklifi buraya gelmiyor. Ne gariptir ki 11 Marttan beri Sağlık Bakanlığı sorulara ne doğru dürüst cevap veriyor ne toplantılar yapıyor. Kaçıncı talebimiz, o taleplere cevap verilmedi.
Şimdi, kervan yolda mı düzülür yoksa bindik bir alamete gidiyoruz mu, bilemiyorum. Benim şahsi kanaatim şudur ki kadroya... Şunu da ayrıca beyan etmeden geçemeyeceğim: "Sağlık personelinin ücretlerine iyileştirme yapacağız." denildi. Bakın, kadrosu en üst düzeyde olan sağlık personeline yapılan ek ödeme bin lira civarındaydı ve ay itibarıyla artık bir üst vergi dilimine girdiği için şu anda hiçbir şey alamıyorlar. Size daha ilgincini söyleyeyim, kadroya alınamayan temizlik personeli, artı, tıbbi sekreterler vesaire, bu arkadaşlara günlük iyileştirme yapıldı. Ne kadar biliyor musunuz arkadaşlar?
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım; 2 TL iyileştirme yapıldı, simit parası. Onu da söyleyeyim, temmuz ayı itibarıyla vergi dilimine tekrar girdi. Zannedersem sistem şöyle algılıyor: Bakın, yaklaşık beş ay geçmiş, beş ay zarfında toplam ölü sayımız 5 bin civarında falan; ha 5 bin olmuş, ha 40 bin olmuş. Bence sistem o şekilde algılıyor.
Bu "normale dönüş" adı altında üniversite öğrencilerimizi, 2 milyona yakın üniversite öğrencimizi... Yaz okulları için tedbir almadınız, yaz okulları olur ise... 1 milyonun üzerinde yaz okulu mağduru var. Bununla ilgili görüş belirtmedi Sağlık Bakanlığı, keşke belirtseydi. 1 milyon öğrenci gelecek sene sisteme dâhil olacak. Onu da merak ediyorum, gelecek sene Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtları ve özel yurtlarda harfiyen uyacağınız, o başka ülkelerin "2 metre mesafe" dediği mesafeyi biz 1 metreye indireceğiz, okullarda mesafe 1 metre olacak. "Mesafe 1,5 metre." diye Bakan sık sık söylüyor ama okullarda neden 1 metre uyguluyorsunuz? Sağlık Bakanlığının şu anda okullara yönelik hazırlamış olduğu yönetmelikte var. "1,5 metre" deyip de neden 1 metre uyguluyorsunuz? Yani bu ne perhiz, bu ne lahanaya geliyor. Ben size onu da söyleyeyim, günlük 20 ölü sayısını hiç istemeyiz ama bilgisayarlı tomografisi pozitif, PCR negatif, o hastaların ICD kodlarını kodlarken eğer coronalı olarak kabul etmezseniz, sayınız bu kadar da düşük olabilir. Ben, hiç istemem bir tek can... Çin Büyükelçisinin -zannedersem Büyükelçinin- açıkladığı bir şey var. Dediler ki: "Sizin ülkenizde ölü sayısı çok az." "Her insan candır, bir insan bile bizim için çok önemlidir." dedi. Bir insanın bile, milletvekilleri de dâhil olmak üzere... Biz, burada baktırabiliyoruz PCR'a ama halkımız baktıramıyor, teste istediğimiz zaman baktırıyoruz. Mecliste mesafeye uyuyor muyuz, uymuyor muyuz bilmiyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda, diğer komisyonlarda uyamıyoruz. Acayip acayip kanunlar çıkarıyoruz, Türkiye yanıyor ama biz başka şeylerle oyalanıyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, Sayın Bakan Yardımcılarım.