ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan Yardımcılarım, değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; ben de konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan Yardımcım Emine Alp Meşe'yle biz aynı dönem, aynı hastanede ihtisasa başladık. Kendisi enfeksiyon hastalıklarında, ben de kadın doğumda ihtisasa başladım. Tabii, ben kadın doğumu tercih etmeseydim Emine Hanım kadın doğum uzmanı olarak bugün burada olacaktı. İyi ki de enfeksiyon hastalıklarını tercih etmiş; gerçekten, Kayseri'de çok değerli çalışmalar yaptı kendisi ve kendisinin döneminde ifade ettiği gibi hastane enfeksiyonlarında yüzde 50 oranında azalma oldu. Ve bu süreçte Covid salgını sürecinde de Bakan Yardımcısı olarak görev yapması Türkiye adına bir şans. Ben kendisini tekrar bu değerli çalışmalarından dolayı kutluyorum.

Tabii, Sayın Bakan Yardımcım "Türkiye'deki ölüm oranlarının Avrupa ülkelerine göre daha az olduğunu söyledi. Burada, bunun az olmasının temel nedeni sağlık çalışanlarımızın özverili çalışması yani gerçekten, diğer Avrupa ülkelerindeki gibi, Amerika'daki gibi hastalarını bırakıp kaçmadılar; alışıklardı 300 hastaya, 400 hastaya bakmaya ve kendi hayatları pahasına, yakalanırlarsa öleceklerini bile bile vatandaşlarımızın hayatını kurtarmak için büyük mücadele verdiler. Ben buradan, bir kez daha, başhekiminden hasta bakıcısına kadar tüm sağlık çalışanlarını yürekten kutluyorum.

Tabii, Sayın Bakan Yardımcımız değerli bilgiler verdi ancak burada, atama bekleyen yardımcı sağlık personeli, 3600 ek göstergeyi bekleyen sağlık çalışanları ve Covid-19 salgını sırasında hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılması konusunda bir çalışmanın olup olmadığı ve sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda da birtakım bilgiler vermesini arzu ederdik ancak bu konulara hiç değinilmedi.

Sayın Bakan Yardımcım, bu süreçte sağlık çalışanlarını yeterince koruduğunuzu düşünüyor musunuz? Bakınız, hayatını kaybeden sağlık çalışanı Doktor Salih Cenap Çevli Bey'in paylaşımını okumak istiyorum: "Hâlâ koruyucu giysimiz yok. Ellerimiz alkolden hışır oldu. Bulaşma korkusuyla yemek yiyemez olduk, evde çocuğumuza sarılmaya korkuyoruz. Hastalar kutuyla dezenfektan, eldiven, maske çaldı. Yurt dışından gelen 2 doktor arkadaş da pozitif çıktı. Bizi kim koruyacak?" diyor. Yeterince koruduğunuzu düşünüyor musunuz sağlık çalışanlarını? Yine, bir başka doktor arkadaşımızın paylaşımını sizlerle paylaşmak istiyorum: "Bugün bir doktor arkadaşımız coronavirüsten dolayı hayatını kaybetti." Aynı sebeple annesini, babasını ve kardeşini kaybeden Doktor Yavuz Kalaycı'nın son mesajı: "Kızlarım küçük, sahip çıkarsınız, değil mi?" Gerçekten, küçücük 2 minik yavrusu var. Siz Bakanlık olarak bu doktor beyin, Yavuz Kalaycı'nın bu 2 minik yavrusuyla temas kurdunuz mu, herhangi bir girişimde bulundunuz mu, bu çocukların durumu nedir ya da bunlara bir sonraki süreçte nasıl sahip çıkılacak diye bir çalışmanız oldu mu?

Bu da Hemşire Dilek Hanım, 2015'te kansere yakalanmış, 2 çocuğu var ve de görevi başında coronadan hayatını kaybetmiş. Bu bir risk hastası, kanser hastası. Hangi koşullarda çalıştırıldı? Kanser hastası olduğu biline biline niçin çalıştırıldı? Bu konuda Bakanlık olarak bir çalışma yaptınız mı? Yani kanser hastası bir hemşire hanım niçin çalıştırıldı, bu konuda bilgi almak isterim.

Yine, bu da başka bir hemşire hanım, Dilek Akçabelen. 34 haftalık hamileyken görevi başında coronadan hayatını kaybetti. Tabii ki hamilelik de bir risktir, siz de biliyorsunuz. Bu hemşire hanımların hangi koşullarda ve niçin çalıştırıldığı konusunda Bakanlık olarak bir araştırma yapıp yapmadığınızı, yaptıysanız bunun sonucunu öğrenmek istiyorum.

Zonguldak Valisinin, pandemi süresince ilinde 567 corona vakasından 137'si sağlık çalışanı çıkınca "Bu sağlık çalışanları bize yük oldu." diye bir açıklaması vardı. Bu konuda Bakanlık olarak niçin sessiz kaldınız, niçin herhangi bir açıklama yapmadınız, bunu merak ediyorum ya da yaptıysanız nasıl bir açıklama yaptınız?

Burada, Sayın Bakan pandemi süresince, üç ay tavandan ödeme yapılacağını söyledi. Bunun da ayrım yapılmaksızın bütün sağlık çalışanlarına yapılacağını söylemişti ama daha sonra bu, başhekimlerin inisiyatifine bırakıldı. Çoğu hastanede sağlık teknisyenleri istedi, ek ödeme vermediniz; röntgen teknisyeni istedi, vermediniz; hasta bakıcı istedi, vermediniz. Doktorlar arasında "pandemi kurulunda çalışan-çalışmayan" diye ayrım yapıldı. Tabii, bu süreçte bazı bürokratların üçer beşer maaş alırken böyle hassas bir dönemde sağlık çalışanlarına ayrım yapılmasını nasıl buluyorsunuz? Bu konuda gerçekten görüşlerinizi merak ediyorum.

Ve şu anda sağlık çalışanlarıyla konuştuğunuz zaman gerçekten, coronadan daha çok emekli olmaktan korkuyorlar yani onurlu bir yaşam sürmek istiyorlar emekli olduktan sonra da, 3600 ek gösterge konusunda titizlikle çalışılmasını istiyorlar, bunu da bölgemize gittiğimizde her daim soruyorlar. Bu konuda Bakanlık olarak ne düşünüyorsunuz, bir çalışmanız var mı?

Tabii, zaman uzadı, daha çok uzatmak istemiyorum ama bir de ilimden bir örnek vermek istiyorum. İl sağlık müdürümüz geçen günlerde AK PARTİ İl Başkanını ziyaret etti. Tabii ki sağlık müdürü siyasi partilerin il başkanlarını ziyaret edebilir ama ziyareti sadece iktidar partisiyle kısıtlı kaldı ve basında da "İl müdürleri hizaya çekiliyor." diye bir açıklamada bulunuldu ya da basına böyle yansıdı. Bu konuda brifingi valiye vermesi gereken bir sağlık müdürünün bir siyasi partinin il başkanına vermesini nasıl karşılıyorsunuz? Ya da eğer ki bu bir bilgilendirme ise bir iktidar, bir ilin siyasilerini bilgilendirme ise niçin Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı ziyaret edilmedi. Hâlbuki bu pandemi süresince Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanları yönetimi -partim adına konuşuyorum tabii ki- Sayın Sağlık Müdürünü makamında ziyaret edip gerekli önlemlerin alınması konusunda her türlü desteği de vereceklerini söylemişken nezaketen eğer ki bir sağlık müdürü bir partiye gidiyorsa diğer partilere gitmemesini nasıl karşılıyorsunuz?

Ben tekrar başarılı çalışmalarınızdan dolayı sizi kutluyorum.

Teşekkür ederim.