| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Serap Yaşar'ın, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyesi olarak hazırladığı Avrupa'da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar Raporu hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .07.2020 |
AVRUPA KONSEYİ PARLAMENTER MECLİSİ TÜRK GRUBU ÜYESİ SERAP YAŞAR (İstanbul) - Şöyle bir şey: Aslında bunu ben söylemiyorum. İlk yola çıkış nedenim olarak Brian Donald'ın "Guardian"daki röportajını söylemiştim, sonrasında komiteye de bu raporu biz hazırlarken gelip sunum yaptı Brian Donald, Europol'ün en tepe yetkilisi. Şöyle bir şey anlattı ve ben bunu hiç unutmuyorum: "Bir Afrika ülkesinden bir gemi geldi Almanya'da bir limana, 270 kız çocuğu vardı ve bu geminin neden geldiğini biz bilmiyoruz ama birileri biliyor. Biz de eğer gerekli özeni gösterseydik bunu bilebilir, belki engel olabilirdik." O 270 kız çocuğundan haber yok, kimse bilmiyor ne olduğunu. E, bu yeterince bir şey yani. Burada ne olmuş olabilir yani? Ya organ mafyası ya fuhuş veya herhangi başka kötü bir şey, iyi bir şey olmadığı kesin de. Kötülüğün de bir sınırı yok, o hayal gücü nerede duracak ben bilmiyorum ama o hayal gücü daha fazla ileriye gitmeden bence bizim buradan bir ses vermemiz gerekiyor. Farkındalığı artırmak da en az, konuya somut çözüm önermek kadar önemli. Bilmiyor insanlar, sahiden bir kısım insanlar bir kısım ülkelerde böyle bir sorunun varlığından haberdar değil. Diliyorum ki bu rapordan yola çıkarak önce farkındalık artar, sonra da kolaydan zora çözüm önerileri dikkate alınır.
Şu anda şöyle bir şey de var: Ben belki genel raportör olacağım yani bunu çok istiyorum. Çünkü hukukçu olarak da benim için biraz somut sonuç almak yani büyük büyük teorilerden somut sonuç almak, adım atmak en az o kadar kıymetli. Onun için, takibini yapmak istiyorum eğer bu fırsatım olursa. İnşallah, farkındalığı artırarak, birtakım önerdiğimiz çözümleri de devletlerin yerine getirmesini sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - O zaman, ben bir şey söyleyeyim, ilave edeyim: Şimdi, bize anlattığınız raporu, bunları biz gördük, anladık ama son söylediğiniz şey en az anlattıklarınız kadar, bir cümlede söylediklerinizin değerli olduğunu hissettim. Yani bazen bir resim sayfalar dolusu kitabı anlatabilir size. İşte, aslında, bu bahsettiğiniz somut olay üzerinden, bu iz üzerinden devam ederek gitmekte fayda mülahaza ediyorum ben. Bunun gibi başka örnekler var mı mesela sizin zihninizde?
AVRUPA KONSEYİ PARLAMENTER MECLİSİ TÜRK GRUBU ÜYESİ SERAP YAŞAR (İstanbul) - Mesela, Nazari olayını anlatayım size, çok anlatmak istiyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Anlatın lütfen, anlatın.
AVRUPA KONSEYİ PARLAMENTER MECLİSİ TÜRK GRUBU ÜYESİ SERAP YAŞAR (İstanbul) - Bu Nazari olayı şöyle bir şey: Afgan kökenli bir aile çocuklarıyla beraber Yunan sınırını geçiyorlar ve 3 yaşındaki Elif Nazari ile 20 yaşındaki ağabeyini Yunan polisi alıkoyuyor, aileyi "deport" ediyor. Ben aslında ilk kez sosyal medyadan gördüm bu haberi ve Konseyde de resmî bir görevim var "Acaba ben ne yapabilirim?" dedim. Kendimi onun yerine koydum, 3 yaşında bir kız çocuğu, başına neler gelebilir diye düşündüm ve üzüldüm. Aslında, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun sosyal medya "Twitter" hesabından gördüm, onları aradım, onlar da bana hikâyeyi anlattılar "Üç yıldır çaba sarf ediyoruz ama bir arpa boyu yol gidemedik." dediler. Neyse, bunun üzerine Dışişleri Bakanlığımız, Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüz, Atina Büyükelçiliğimiz, hepsi bir tarafa, bunlar benim kendi ülkemde yaptığım şeyler ama onun dışında da -Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Göç Komitesinde iki dönem Başkan Yardımcılığını yaptım- Göç Komitesinin Başkanı Mösyö Fridez'e mektup yazdım, dedim ki: "Böyle bir vaka var ve ben çok kaygılıyım, pandemi sebebiyle zaten koşullar çok kötüydü, bu çocuğun mutlaka ve mutlaka geri alınması lazım." Neyse, bir iki gün bekledik, yine bir... Çocuğun yeri belli. Şunu söylemem gerekiyor: Yunan makamları Göç İdaremize resmî yazı göndermiş "Böyle bir çocuk yok." diye. Çocuk orada, biz biliyoruz; kimliği var, her şeyi var. Göç İdaremizden aldım resmî yazıyı, bunu ben böyle, şey gibi saklıyorum. "Çocuk yok." diyorlar. Neyse, bir iki gün bekledim ve bu arada da Komiteyi yönlendiriyorum çünkü bizim Heyet Başkanımızın yani Sayın Başkanımın oradaki, Yunanistan'daki karşılığı, şimdiki AKPM Yunanistan Heyet Başkanı eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni. Dolayısıyla Fridez'i yönlendirdim "Dora'ya yazın." diye, Dora'nın Ağabeyi de Miçotakis'miş. Yani biraz böyle "Onu yazalım, buna yazalım." derken bu çocuğu ailesine kavuşturduk. Bunların hepsi de gerçekleşti ama nedeni şuydu: Bu raporla ben orada bu konuya olan ilgimi ispat etmiş oldum, onlar da sahiden izini sürdüler. Dora'ya yazıldı, yazışmalar falan derken sonra, on üç gün sonunda Kızılay ve Kızılhaç üzerinden, orada Kızılhaç sınıra kadar getirdi, Edirne'den de bizim Valimiz, Göç İdaresi yetkilileri ve Kızılay yetkilileri çocuğu aldılar, Ankara'da ailesinin yanına getirdiler. Şunu gördüm: Kızılayın Aile Bağlarının Yeniden Tesisi Projesi'nin güzel bir proje olarak rapora girmesini sağlamıştım ama somut olayda da bunun, bilinen çocuk kayıplarına engel olacak en önemli proje olduğunu da gördüm. Düşünün, siz getirmek istersiniz de onun güvenli biçimde geleceğini, yolda kaybolmayacağını ne biliyorsunuz, topu topu 3 yaşında. Dolayısıyla onların hepsinin, o elemanların, Kızılay yetkilerinin eğitilmesiyle, o bilince ulaşmasıyla onu güvenli biçimde ailesine kavuşturduk ama somut bir veri olarak da elimde var böyle bir şey. Dolayısıyla iz sürmek... Bu bir tane vaka ama bugün şu anda biz burada oturuyorken kaç çocuk kayboluyor ve başına ne geliyor, biz bunları bilmiyoruz. Onun için, biz yeterince ilgi gösterirsek bunu bilebilir, belki de engel olabiliriz. Bence kilit cümle bu. Biz artık biliyoruz, rapora girdi ve burada da dinledik. İnşallah, engel olmak için de hep birlikte çaba göstermemiz bence faydalı olacaktır, iyi olacaktır yani ümitvarım ben.