KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şimdi, -kimseyi dinlemiyorsunuz üzerinden- EngelliWeb 2019 "Buzdağının Görünmeyen Yüzü" diye bir rapor var. Aslında burada 2019 yılı, 2018 yılına ilişkin çok ciddi bir araştırma yapılmış ve buna dair değerlendirmeleri de sunmuşlar arkadaşlar, keşke bu raporları dikkate alabilseydiniz.

Şimdi, İfade Özgürlüğü Derneği tarafından hazırlanmış bu raporda 2019 EngelliWeb raporu kapsamında, Türkiye'den 2019 yılı sonu itibarıyla 408.494 "web" sitesi ve alan adına erişimin engellendiği tespit edilmiş. EngelliWeb çalışması kapsamında 2007 yılı içerisinde 40; 2008 yılı içerisinde 1.017; 2009 yılı içerisinde 5.150; 2010 yılı içinde 1.732; 2011 yılı içinde 7.490; 2012 yılında 8.699; 2013 yılı içinde 19.732; 2014 yılı içinde 38.250; 2015 yılı içinde 34.642; 2016 yılı içinde 44.4644; 2017 yılı içinde 91.218; 2018 yılı içinde 94.233 ve 2019 yılı içerisinde 61.049 "web" sitesi ve alan adının erişimi engellendiği tespit edilmiş. Türkiye'den 2019 yılı sonu itibarıyla erişimi engellen 408.494 "web" sitesi ve alan adı, 689 farklı kurum tarafından verilen toplam 350.769 farklı kararla erişime engellenmiştir.

2019 sonu itibarıyla Türkiye'den erişime engellen "web" sitelerinin 129.124 tanesi kapatılana kadar TİB, 237.086 tanesi TİB kapatıldıktan sonra BTK Başkanı tarafından olmak üzere 366.210 tanesi idari tedbir kararları ile 5651 sayılı Kanun'un 8'inci maddesi kapsamında erişime engellenmiş. 32.741 alan adı ve "web" sitesine de sulh ceza hakimlikleri, savcılıklar ya da mahkemeler tarafından erişim engellenmesi kararları verilmiş. Genel toplamda 7.362 "web" sitesi Sağlık Bakanlığı tarafından, 607 "web" sitesi Spor Toto Başkanlığı tarafından, 497 "web" sitesi Sermaye Piyasası Kurulu tarafından, 483 "web" sitesi Millî Piyango tarafından, 207 "web" sitesi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, 184 "web" sitesi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından, 97 "web" sitesi Türkiye Jokey Kulübü tarafından, 49 "web" sitesi icra müdürlükleri tarafından, 35 "web" sitesi Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı tarafından, 12 "web" sitesi Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından, 5'er "web" sitesi de Yüksek Seçim kurulu ve Maliye Bakanlığı tarafından erişime engellenmiş.

Diğer taraftan EngelliWeb projesi kapsamında bugüne kadar 5651 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesi kapsamında erişime engellenen toplam 16.358 haber adresi ve içerik ve haber siteleri tarafından silinen veya kaldırılan 8.523 haber adresi tespit edilmiş. Bu haberler 408 farklı sulh ceza hakimliği tarafından verilen 4.158 farklı kararla erişime engellenmiş. Yıllık bazda 5.599 erişime engellenen toplam haberle 2019 birinci sırada yer alırken, 2019 ayrıca 3.528 toplam haberle en çok haber silinen veya çıkartılan yıl olmuş. Dolayısıyla, haber siteleri tarafından 2018 içinde sıklıkla uygulanmaya başlayan oto-sansür 2019 içinde de dikkat çekici seviyede artış göstermiş.

Türkiye'de gitgide artan sansür uygulamalarının sosyal medya platformları tarafından açıklanan yıllık şeffaflık raporlarında da dikkat çekici bir seviyeye ulaştığı raporlarla da değerlendirilmiş. Türkiye'nin durumu özellikle Twitter şeffaflık raporlarında diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Diğer sosyal medya platformlarına oranla Türkiye'de Twitter daha çok siyasal söylem ve siyasi tartışma için kullanılırken özellikle istatistiki veriler bakımından da en yakın takipçisi olan Rusya ve Japonya'ya göre toplam çıkarma talep sayıları ve çıkarılması ve kaldırılması istenen hesap ve "tweet" sayıları da oldukça yüksek. Bir taraftan sistematik bir şekilde yüzlerce erişimin engellenmesi kararı verilirken Anayasa Mahkemesinin internete erişim, ifade ve basın özgürlüğüyle ilgili yaklaşımı da 2019 raporlarında değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesinin performansına bakıldığı zaman, Anayasa Mahkemesinin 2019 içinde erişiminin engellenmesiyle ilgili bölümler ve Genel Kurul düzeyinde 17 farklı başvuruyu karara bağladığı, bu başvurulardan 13 tanesinde ifade ve/veya basın özgürlüğünün ihlaline karar verdiği görülüyor. 2015'ten beri yapılmış olan çok sayıda başvurunun da henüz gündeme alınmadığı, karar verilmediği gerçekliği de duruyor kenarda. Anayasa Mahkemesinin Wikipedia platformuyla ilgili kararını vermesi için ise tam iki buçuk yıl geçmesi gerekiyor. İnternet gibi hayati nitelikteki bir iletişim mecrasına yapılan ve ancak sansür olarak tanımlanabilecek müdahalelerle ilgili başvuruların daha hızlı bir şekilde değerlendirilmesinin mümkün kılınması gerekirken Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bu kararlar, erişim engelleme kararlarını veren sulh ceza hâkimlikleri tarafından hiçe sayılmakta, erişim engelleme kararları, Anayasa Mahkemesi hiç karar vermemiş veya yokmuş gibi verilmeye devam etmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 5651 sayılı Kanun'un gerek 8/a gerekse 9'uncu maddesi kapsamında vermiş olduğu ilkesel kararlar ve bu kararları 2019 içinde uyguladığı diğer kararlarda da görüldüğü üzere, erişimi engelleme kararlarının sulh ceza hâkimlikleri tarafından ancak istisnai durumlarda ve "ilk bakışta ihlal" ilkeleri çerçevesinde ihlalin apaçık belli olduğu durumlarda uygulanması gerektiği defalarca belirtilmiştir. Fakat istisnai durumlarda ve ancak Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenen ilkeler kapsamında alınması gereken kararlarda bu rapor kapsamında yapılan değerlendirmelerde sulh ceza hâkimliklerinin Anayasa Mahkemesinin belirlediği ilkesel yaklaşımı tamamen göz ardı ettiği tespitleri yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesinin 5651 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesiyle ilgili, "ilk bakışta ihlal" ilkelerini ilk defa ortaya koyduğu Ali Kıdık kararına, 2019 içinde sulh ceza hâkimlikleri tarafından sadece -dikkatinizi çekiyorum Anayasa Mahkemesi kararının yerel mahkemeler tarafından, sulh ceza hâkimlikleri tarafından ne kadar dikkate alındığı oranını veriyor- binde 11 oranında atıf yapıldığı, bu kararların da ancak üçte 1'inde bu ilkelerin uygulandığı görülmüştür. Dolayısıyla yaklaşık 6.200 karardan sadece 22 tanesinde "ilk bakışta ihlal" ilkesinin uygulandığı tespit edilmiş. Diğer taraftan, 8/a uygulamalarında ise ne 2019 öncesinde ne de 2019 içinde verilen kararlarda ne Ali Kıdık kararına ne de Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık kararından 8/a maddesine uyguladığı BirGün'le ilgili, BirGün gazetesiyle ilgili kararına herhangi bir atıf yapılmadığı da tespit edilmiş. Sonuç olarak diyor ki: 5651 sayılı Yasa'yla yaşamaya başladığımız, uzun yıldan beri devletin karmaşık internet sansür mekanizması daha önce olmadığı kadar canlı ve aktif şekilde işlemeye ve gelişmeye devam etmektedir diyor. 2020 içinde RTÜK'ün de internetle ilgili yetkisini kullanacağı ve Covid-19 salgını sırasında krizi fırsata çevirme anlayışıyla ortaya çıkan soysal medya yasal düzenlemesinin, durumu daha da vahim hâle getireceğini tespit ediyor.

Şimdi, hani bu yargı kararlarından, yargıya uymaktan falan bahsediyorsunuz ya, ısrarla uyulmadığını söylüyorsunuz, Anayasa Mahkemesinin kararına bile uymayan kurumsal yapılarımız var, sulh ceza hâkimlikleri var, hiçbir şekilde bu kararı temel almayan mahkeme kararları var, sulh ceza hâkimlikleri kararları var. Biraz önce uzunca anlatmaya çalıştık, biz yargı kararlarına nasıl güveneceğiz, gerçek anlamda adaletin sağlanmasının hedeflenmediği, iktidarın sadece ihtiyaçları ve bekası için alınan kararlar ortadayken, Anayasa Mahkemesinin kararını bile tanımayan bir karar ortadayken, gerçi son soruya işte, Anayasa Mahkemesi de artık AİHM kararını bile tanımama noktasına gelmişken biz hangi hukuka, hangi kurallara, hangi yargı kararına güvenerek insanların özgürlüklerinin, ifade özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün, haber alma özgürlüğünün engellenmesine yönelik bu düzenlemeye güveneceğiz? Nasıl uygulanacağını nereden bileceğiz? Bugüne kadar uygulama pratiği aslında, gerçekte bu yasanın çıkmasından sonra nasıl uygulanacağının da açıkça gösterildiği bir durum değil midir? Bu nedenle bu yasa düzenlemesinin bir an önce geri çekilmesi gerekir.