KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, maalesef bu kadar çabaya rağmen, bu kadar eleştirilere rağmen, bu kadar olumlu ve yapıcı eleştirilere rağmen yine bu kanun teklifinde hiçbir maddenin virgülüne dahi dokunmadan bu şekilde geçmesine gerçekten anlam vermiş değiliz, anlam da veremiyoruz.

Şimdi, ben çok fazla zamanınızı almayacağım yani gerçekten herkes çok yoruldu fakat Özgür Bey de biraz önce söyledi ya, bunun sebebi gerçekten muhalefet değil, eminim ki sizler de değilsiniz. Yani burada herkesin bu saatte bekletilmiş olmasının sebebi sizler de değilsiniz.

Bakın, Türkiye'de maalesef bütün özgürlük alanları, bütün demokrasi alanları saldırı altında. Bu, yeni değil değerli arkadaşlar, son beş yıldır, son altı yıldır maalesef bu iktidarın yönetiminde Türkiye'de yaşanan olaylar. Peki, neler oluyor? Bakın, bir iki tane örnek vererek bu mevcut olan yasaya geçmek istiyorum. 62 tane belediyeyi biz halkımızın iradesiyle aldık, şimdi elimizde sadece 10 tane belediye kaldı. Bakın, 10 binden fazla siyasetçimiz şu anda cezaevlerinde. Sokağa çıkma yasakları uygulanıyor ve mahkemelere verilmemiş hiç kimse kalmadı, sulh ceza mahkemeleri tutuklama makinesi hâline getirildi. Bakın, bu kolay bir süreç değil.

Düşünce hürriyeti tarihsel geçmişi olan bir olaydır. Bu, düşünce hürriyetinin de ayrı bir versiyonudur; bu, Türkiye'nin aynı zamanda başka bir tablosudur. Bir ülkenin özgürlük ölçütü, düşünceye verilen saygıdır ve düşünceye biçilen rolden geçmektedir ancak bu ülkede maalesef bugünkü yasayla da getirilmek istenen husus bunun yok sayıldığının başka gerçek bir kanıtıdır. Bakın, bu düşünce hürriyeti, düşünceye ilişkin olan gelişme ve mücadele bugün değil, 1925 yılından bu yana maalesef devam eden bir serüvendir. Bakın, en son 250'ye göre yetkili olan mahkemelerle şu anda düşünce maalesef baskı altında ve baskı altında tutuluyor.

Bakın, ben gerçekten çok fazla da uzatmak istemiyorum ama önemli olduğunu düşündüğüm bir iki tane cümleyle... Bu siyasi iktidarın, bu demokrasinin tezahürü seçimlerle oluyor, seçimlerle sağlanan bir şey. Seçim sonucunda Mecliste 5 tane parti şu anda temsil ediliyor. Fakat bu halkın ileri sürmüş olduğu, halkın teveccüh ettiği demokratik anlayış şunu gösteriyor: Parmak hesabıyla kanunları geçirebilecek bir partiye veya birden fazla partiye bu yetkiyi vermiş olmaları bu partilere her türlü alanda, özellikle demokratik alanda özellikle kişi hak ve hürriyetlerini değiştirme yetkisini vermiyor. Bakın, halk bu; bu Meclisin, bu Komisyonun oluşması halkın takdiridir. Burada halk şunu söylüyor: "Burada uzlaşarak bunu yapacaksınız. Eğer uzlaşarak bunu yapmazsanız karşınızda beni bulursunuz." Halkın nitekim mevcut olan son yönelimi de bu yöndedir. Dolayısıyla iktidarın sadece parmak hesabıyla bu temel yasaları değiştirmesi, kişi ve hak hürriyetlerini ortadan kaldıracak nitelikteki bu yönelimi doğru değildir; uzlaşma gerektiren bir alandır ve Anayasa'nın yasalardan üstün olan ilkelerinin de ihlali anlamına geldiğini burada belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, parmak hesabıyla bilimsel bir olguyu siz yok sayamazsınız yani parmak hesabıyla yerçekimi kuralını da yok sayamazsınız. Bu da o kadar gerçek olan bir olaydır.

Bugün ben son cümlemi de şu şekilde bitirmek istiyorum.

SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Yeter artık ama...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Ben devam ettirmek istiyorsam edeceğim, ben konuşuyorum.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Koç...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Ben konuşmaya devam edeceğim, bak, bu şekilde yaparsanız konuşmaya devam edeceğim.

SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Konuş, konuş...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Tabii ki konuşacağım.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, müdahale etmeyin.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bakın, sabahtan biz genelde tek kişi konuştuk, biraz saygı duyun.

SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Konuş, konuşacaksan konuş.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - E konuşuyorum, benim ne konuştuğuma sen mi karar vereceksin?

SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - "Parmak hesabı, parmak hesabı" diyorsun.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - İstediği kelimeyi kullanır sana mı soracak?

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Parmak hesabı değil mi peki bu? Böyle bir şey değil mi peki? Karışmazsanız ben bitireceğim. Yasak mı yani? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Koç, siz devam edin. Siz bazen müdahale ettiğiniz için onlar da size müdahale ediyor.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Hayır, kimse müdahale etmedi Sayın Başkan.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Hayır hayır, Sayın Koç, siz tamamlayın, zaten cümlenizi bağlamak üzereydiniz.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Ben bir şeyden bahsediyorum, Türkiye'deki demokrasi anlayışından bahsediyorum.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ama müdahale oradan geldi, siz bize atıyorsunuz, müdahale oradan geldiği için biz cevap verdik.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Hayır, size atmadım, bana sordu.

Buyurun Sayın Koç, siz tamamlayın.

ABDULAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, bakın, bugün 24 Temmuz Basın Bayramı. Peki, Basın Bayramı'nda Türkiye'nin tablosu nedir? 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre 180 ülke arasında 50,02'yle 154'üncü sırada Türkiye şu anda. 17 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla en az 93 gazeteci tutuklu ya da hükümlü, işinden edilen gazeteci sayısı 10 binin üzerinde. İlk altı aylık dönemde en az 19 gazeteci yazar, yayıncı hapse mahkûm edildi, 16 gazeteci sadece tutuklandı. RTÜK, Basın İlan Kurumu ve BTK en az 158 basın yayın kurumu ve internet sitesi hakkında erişim yasağı getirdi. Bakın, Türkiye'nin tablosu bu. Bir iki tane daha örnek verip kapatacağım. Bakın, 2002 yılında 17 basın mensubu; 2011 yılında 36; 2016 yılında 145; 2019'da 130 gazeteci tutuklandı.

Değerli arkadaşlar, bakın, sizin bugün getirmek istediğiniz yasa da aynen bu nitelikte olan bir yasadır. Bakın, biraz önce de söyledim, toplumun, STK'lerin ve muhalefetin söylediklerine biraz kulak asın çünkü Türkiye'yi başka bir ortama sürüklüyorsunuz. Bu nedenle bu kanunun derhâl geri çekilmesini biz talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.