KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli üyeler; aslında birçok arkadaşımız buna muhalefet ederken dile getirdi. Burada tekrar tercih meselesi öne çıkıyor. Tercih gerçekten halkın sağlığı mı çevre mi doğa mı? Değil. Ama bir taraftan da bir düzenlemeye ihtiyaç var. Gerek az önce Sayın Yılmaz'ın da söylediği gibi eğitimle ilgili hele bu dönemde pandemiyle beraber iletişimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Bir düzenlemeye ihtiyaç var ama pandeminin kendisi bile derinlemesine ele aldığımızda insanların doğaya hükmetmesiyle, doğayı kirletmesiyle çıkan bir sonuca dönüşüyor. Bir taraftan yaptığımız şeyler, sonrasında daha bir kötü şekilde bizim sağlığımızı etkiliyor. Sağlık dediğiniz şey, sadece bir hastane değil; sağlık dediğiniz şey, tümüyle, hep beraber korumamız gereken ve önce de zarar vermememiz gereken bir konu. Buna dikkat edersek belki de birçok hastalığı önlemiş olacağız. Ama biz şu anda daha çok hastalığı önlemek yerine hastalıkların çıkması için bir ortam yaratıyoruz.

Arkadaşlarımız da dile getirdi. Yani burada bir de maddenin bu düzenlemesinde 3194 sayılı İmar Kanunu'na bir ek madde getirilerek haberleşme altyapısının daha sağlıklı... Yani haberleşmenin daha sağlıklısını düşünüyoruz da doğada, insanda, çevrede niye bunlara dikkat etmiyoruz? Şimdi, denecek ki: "Bu çok tartışılıyor, zarar vermiyor." Dünden beri burada hiçbir sivil toplum örgütü yok. Keşke şimdi çevre örgütleri olsa, çeşitli üniversitelerde bu konuda çalışmış insanlar olsa, görüş bildirseler. Yoksa bu operatör firmaların kim olduğu belli, dönem dönem bu konuda kamuoyunu ikna etmek için özel araştırmalar yaptıklarını, basın yoluyla başka yollarla bir çaba harcadıklarını da biliyoruz. Yani "Zararı yok, hiçbir şey ortaya çıkmıyor." Ama bunun da ötesinde biz biliyoruz ki Türkiye'de son yıllarda işte, Dilovası'nda, Trakya bölgesinde doğayla ilgili yapılan kanserojen işlemleri açıklayanlar, bu konuda araştırma yapanlar yargılandılar, kamudan ihraç edildiler. Yani kamunun lehine bir şeyi söylediğinizde öcü gibi görünüyorsunuz ama kamuyu kirletenlere her türlü olanağı açıyorsunuz. Üstüne üstlük bugüne kadar ceza ödemeyen, bugüne kadar bunu hiç yerine getirmeyen, yapması gerekenleri yapmayanları da affediyorsunuz. Bir taraftan, işte, Türkiye'de bu son dönem pandemiyle beraber ekonomi ciddi bir sıkıntıda iken gelebilecek, bir katkı olabilecek her şey reddedilip vatandaşa bütün açıklamalarda yüklenmekteyiz. Bugün açıklandı açlık sınırı, asgari ücretin üstüne çıkmış artık. Bu tümüyle bir ödül ve dikkate almama yani dünyadaki gelişmeler de dikkate alınmıyor. Dönem dönem biz diyoruz ki "Dünyaya örnek oluyoruz, Avrupa'ya örnek oluyoruz." filan ama bununla ilgili düzenlemelere dikkat etmek lazım; Avrupa Birliğinde, dünyada bu konuda nasıl çalışılıyor, neler yapılıyor.

Bir başka açıdan da baktığımızda, birazdan tekrar konuşacağız yerel yönetimlerle ilgili mahalle düzenlemesini ve diğer düzenlemeleri, işte, meclis kararları lazım. Burada yerel yönetimleri de inisiyatifsiz, yetkisiz bir duruma getiriyoruz ve hiçbir çaba harcamıyoruz. Gönül ister ki evet, buna ihtiyaç varsa her ilde yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, eğer üniversitesi varsa bir kurulun bağımsız bir şekilde inceleme yapıp ihtiyaçlara göre bir düzenleme yapmasıdır. Bunu yapmadığımız zaman gerçekten bugün bu şekilde çıkması, bir, ekonomik kayıp; iki, bugün ve yarına çocuklarımız ve biz ciddi bir halk sağlığı tehdidiyle karşı karşıya kalacağız. Bunun geri çekilmesi lazım.

Şimdilik söyleyeceğim bunlar.