KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, her zaman gördüğümüz, alışık da olduğumuz ama bir dönem söz verilmesine rağmen bir türlü bu alışkanlıktan kurtulamadığımız bir torba kanunla karşı karşıyayız. Çok hayırlı işler yapacağımızı ifade ediyoruz, çok iyi olacağını düşünüyoruz, umut da ediyoruz. Genç bir kardeşimizin bu konuda öncü olması da beni mutlu etti. Ben Sayın Selman Vekili de hem takip eder hem severim, beraber mesai yapmışlığımız da var. Hayırlı bir iş yapacağız ama Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderiyoruz "Yoğunuz, bakamayız, konuşamayız, görüşemeyiz." diyor. İçişleri Komisyonu aynı şekilde "Bizim işimiz gücümüz çok, biz Çevre Komisyonuna gelen bu kanunla ilgilenemeyiz." diyor. Birçoğumuz uluslararası birçok toplantıya gitmişizdir, orada bulunmuşuzdur. En önemli gündem maddesi "climate change" yani iklim değişikliği yani Çevre Komisyonunun gündemi olan konular. Her ne kadar Anayasa Komisyonu kadar, Plan ve Bütçe Komisyonu kadar, İçişleri Komisyonu kadar karizmatik olmasa da isim olarak en önemli komisyon herhâlde bizim Komisyonumuz diye düşünüyorum. Yani daha fazla vakit harcamamız gereken, daha fazla çalışmamız gereken, daha çok emek harcamamız gereken komisyon bu Komisyon.

Ben bu Komisyonda ilk defa toplantıya katılıyorum, Erdin Ağabey -rahmetli- vefat ettikten sonra bu Komisyona seçildim, iki yıl boyunca da bu Komisyona hiçbir şekilde gelmedik. Yani Çevre Komisyonu benim gördüğüm kadarıyla kör, sağır ve dilsiz, net bir şekilde. Yani hiç mi yüreğimizi bir şey yaralamıyor? Yani sadece bir yasa geldiğinde mi toplanır bu Komisyon? Hiç mi inceleme yapılacak bir alan, bir ihlal, bir olay, bir iş, bir işlem yoktur bu memlekette yahu? Kaz Dağları yağmalanır, ses çıkmaz; altın madencileri ülkede istediği gibi cirit atar, ses çıkmaz; maden kanunlarıyla ilgili bir şey yapar, Komisyondan ses çıkmaz; Salda Gölü'ne kamyonlar girer, oradan kumlar taşınır, Komisyondan ses çıkmaz. Ya bu Komisyon sadece bir vekil... Ben Selman'a teşekkür ediyorum, iyi ki bu kanunu hazırlamış yoksa biz gene toplanmayız yani bir araya gelemeyecektik, sayenizde bir araya geldik; o anlamıyla da teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı iş ve işlemlerle ilgili biraz da bu komisyonlar. Bu Bakanlığın şehircilikle ilgili kısmı iyi çalışıyor ama bu şehircilik kısmını, iyi çalışan kısmını aslında biraz da denetlemesi gereken komisyon da bu Komisyon. Adam tarım arazisini getiriyor, belediye planlamıyor diye şahsına münhasır bir şekilde planlıyor, geçiyor, veriyor, imara açıyor ama bizim Çevre Komisyonu olarak "Ya bu ülkenin verimli tarım alanlarının, orman alanlarının korunması gerekir." ya da "Burada verimli su kaynakları var, buraların korunması gerekir, yapmayın." dememiz gerekir. Yani Komisyon olarak böyle şeylerle pek ilgilenmiyoruz; zaten gündemimizde de değil, herhâlde görev ve yetki alanımızda da değil diye düşünüyorum.

Evet, güzel bir kanun, Çevre Ajansının kurulmasına eyvallah, biz de katkı sunarız. Depozito güzel, sempatik bir şey yani bir atığın değerlendirilmesi, ekonomiye kazandırılması; bunlar güzel bir şey ama dediğim gibi, torba kanun olduğu için Sayın Bakan Yardımcımız da Selman kardeşim de bahsedemedi, bu teklifin içine kaçak kaçak bir sürü şey sıkıştırılmış; otopark sıkışmış, ÇED sıkışmış. Yani sen gittin "scooter"ları inceledin, İTÜ'de falan bunları güzel güzel inceledin ama herhâlde İTÜ "Yahu, şu otoparkları ilçe belediyelerine verin." demedi, hocalar "İlçe belediyeleri şu işlere bir baksın, bu memleketin gelişimi önünde..." ya da "Çevre Komisyonunun böyle bir gündemi olsun." falan demedi diye düşünüyorum ben. Bakıyoruz, güzel, motor yağlarını falan filan topluyoruz. Bunlar da iyi ama bir yetki devri var burada. Ne yapıyor? Bakanlık bir ajans kuruyor, bu Bakanlık bu ajansa diyor ki: "Ben sana yetkimi devredeceğim." Sayın Vekil de çok güzel ifade etti, kamu-özel iş birliğiyle bu işler yapılmazsa başarılı olamıyor. Yani demek ki burada, 4'üncü maddede de belirtildiği gibi depozito yönetim sistemini kurmak, kurdurmak, işletmek, işlettirmek... Yani burada bu işler öyle gözüküyor ki özel şirketlere bir şekliyle verilecek, özel şirketler yapacak bu işi. Nasıl yapacak özel şirketler? Yapı denetim şirketinin yaptığı gibi yapacak. Nasıl o inşaatı denetliyorsa bizim buradaki şirketler de çevreyle ilgili alanları denetleyecek. Nasıl ki iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili şirketler fabrikaların ya da o alanlardaki, iş sağlığı alanındaki denetlemeleri yapıyorsa... Yani birilerine parasını ödeyeceğiz "Gel bizi denetle." diyeceğiz; ben onu anladım buradan. Yani varsa, yok, öyle olmayacak bu iş, bu daha değişik olacak... Yani sonuç itibarıyla yapı denetim şirketinin parasını veriyoruz "Gel denetle." diyoruz. İş sağlığı ve güvenliği uzmanına parasını veriyoruz "Gel denetle." diyoruz. İnşallah, bu bundan daha farklı bir şeydir, daha farklı bir olaydır ama gördüğüm kadarıyla, burada bir...

Yani Sayın Bakan da güzel şeyler söyledi.

Bir de Selman, Sayın Cumhurbaşkanımıza da haksızlık etmiş. Yahu, Sayın Cumhurbaşkanının o kadar işi gücü var, her iş bitti de bu Türkiye Çevre Ajansının ihalesiyle ilgili işleri de Cumhurbaşkanının belirleme işine nereden girdik yani bir Kamu İhale Kanunu, burası kamu tüzel kişiliği. Her ne kadar yapısal olarak, benim de gördüğüm kadarıyla tüzel kişilik de olsa bütçe kullanımı anlamıyla da kamu tüzel kişiliği burası. Burası, özel bir madde konulmadığı için Sayıştay tarafından denetleniyor, evet. Ya, bari yapılan ihaleleri de Kamu İhale Kanunu'na göre yapalım. Yani acil olan hizmet nedir de, biz o acil olan hizmete münhasır olarak bu işi böyle hemen bu alanın dışına çıkarıyoruz. Bunun da ben çok doğru olduğunu düşünmüyorum ama dediğim gibi bu Komisyon önemli bir Komisyon. Tabii ki güzel kanunlar, maddeler var ama bu işin başı da sonu da hepimiz kabul etmeliyiz ki eğitim. Biz çocuklarımızı bu konuda eğitemediğimiz sürece, bu eğitimleri veremediğimiz sürece, evde atık ayrıştırmayı yapamadığımız sürece o güzel sıfır atık projesi hayata da geçmez. Bu Çevre Ajansının da sadece yapacağı iş, yetkisi devredilmiş kişiler gider, bu belirlenmiş yüksek miktardaki cezaları da ilgililere keser, bunun harici de bir şey olmaz, kestiği cezayı da tahsil edemez, ondan sonra da gene biz bir afla o cezaları da affederiz, bu işin içinden çıkarız.

Burada tabii, Bakana yetkiler var; Bakan yönetim kurulu atıyor, başkan atıyor, 2 yardımcı atıyor, 4 üye var -onlar kendi içinden- ondan sonra 11 tane danışma kurulu var. Ben burada baktım, bizim arkadaşlar da inceledi, biraz da uğraştık, ettik, bu başkan ne kadar maaş alacak diye bir hesap yaptık, 30 bin lira civarında bir maaş alacak bu başkan. Bakan bilmiyorum kaç para alıyor ama herhâlde Bakandan fazla alacak yani bakanın atadığı adam bakandan fazla mı maaş alacak? Sayın Bakan Yardımcısı, herhâlde fazla alacak, öyle gözüküyor yani bakmak lazım, yönetim kurulu üyeleri ne kadar alacak? Bakmak gerekiyor. Yani biz hemen bir şeyi kuruyoruz... Sayın Bakan işi tanıtırken dedi: "Çöp toplanacak, bakkala ya da bir nokta var, oraya gideceğiz, depozitomuzu vereceğiz, paramızı alacağız." Yani sadece bu kanunu o alışverişe indirgedik, o depozitoya indirgedik. Öyleyse kanuna gerek yok. Zaten geçmişte de vardı, yani bu bir bilinç meselesi, eğitim meselesi. Toplum olgunlaşır zaten. Bunun değeri olursa vallahi bizim millet çöpe atmaz, bunu gider parasını verir de, alır da. Böyle ajansa falan da gerek kalmaz bu işlerde.

Maddeler üzerinde daha sonra tabii ki detaylı bir şekilde bu konuyla ilgili görüşlerimizi belirteceğiz, ben şimdilik bu kadar yeter diyorum.

Herkese çok teşekkür ediyorum.