SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Burada konuşmak istiyorum, şundan: Şimdi, kanun tasarısıyla işverenlere teşvik gelmektedir. Şimdi, teşvik edilmesini iyi buluyorum ama neye bu teşvik yapılıyor? İşverenlerin uygulamalarından kaynaklı, gayet güzel; ölümlü iş kazası olmayan işverenlere böyle bir teşvik geliyor. Peki, işçiler nedir burada yani bu işveren yalnız tek başına mı yapıyor bu süreci? İşçilerin hani bu sürece hiç katkısı olmuyor mu? Sırf işveren... İşçileri "kurallara uymuyor" diye demin infaz ettiniz. Hani, siz yoktunuz, onun için bunu söylüyorum. Siz dediniz ki: "Ceza yaptırımı parasal olarak olabilir." Üç defa uyarı almasına rağmen işçinin kıdem tazminatsız işten çıkarılmasına olanak veren bir düzenleme demin geçti. Hatta, burada Cemal Bey verdiği bir önergeyle dedi ki: Bir yıl içerisinde en azından -siz böyle bir söz vermiştiniz- bir yıl içerisinde böyle bir uyarı olur da yapılmazsa o zaman yapılsın üç defa uyarı yani yedi yıla, sekiz yıla, dokuz yıla, on yıla tekabül etmesin. Ama bakın, burada üç yıllan sınırlandırıyoruz ve üç içinde ölümlü kazası falan olmayanlarla ilgili bir indirime gidiliyor. Bu indirimle ilgili... Ee, işverenler teşvik ediliyor. Tamam edilsin. Ee işçiler? Bu işe hiç katkı sunmuyorlar mı orada çalışanlar. Birincisi bu.

İkincisi: Bu, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanıyor bu para. Yani, işçiler hiç teşvik almadığı gibi karşılanan yer de İşsizlik Sigortası Fonu. Bizim burada söylediğimiz nedir? Bizim önergemizde bu teşvikin, iş kazası ve meslek hastalıklarıyla ilgili olduğu için işsizlik sigortasındaki prim indirimi yerine iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası prim indirimi olarak yapılmasını öneriyoruz. İş kazalarını bildirmeyen işverenlere de uygulanacak idari para cezasının 10 kat olmasını öneriyoruz. Yani, çok net. Bunu bildirmeyenler bir yaptırıma uğramayacak mı diye, ciddi bir yaptırıma uğraması gerektiğini düşündüğümüz için bu önerimizi yapmış bulunmaktayız efendim.

Teşekkür ederim.