| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 62 Milletvekilinin; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 15 .10.2020 |
YUSUF ZİYA YILMAZ (Samsun) - Çok teşekkür ediyorum, çok Saygıdeğer Başkanım, çok saygıdeğer milletvekillerimiz, Komisyonumuzun çok saygıdeğer üyeleri.
1990 yılıydı -hiç unutmuyorum- bir toplantıda bir kamu yöneticisi -ben o zaman Karayollarında baş mühendistim- o zaman bir otoyol hamlesi vardı, otoyollar yapılıyor Türkiye'de "Arkadaşlar, Türkiye'de şu anda plakalı araç sayısı 4 milyon. Bu, önümüzdeki on yıl içerisinde 8 milyon olacak, yani 2000 yılında 8 milyon olacak. Yani bu öngörüyle Türkiye'de yol ağını, yol standartlarını iyileştirmek, büyütmek, hatta onu bırakın yol ağını ve yol standartlarını iyileştirmeyi, Türkiye'nin en büyük sorunu otopark problemi olacak. Özellikle büyük kentlerde, özellikle metropol ilçelerde. İstanbul yaşanmaz hâle gelecek, Ankara yaşanmaz hâle gelecek, İzmir ve Bursa yaşanmaz hâle gelecek. Çünkü gelir seviyesi arttıkça araç sahipliği oranı artacak." dedi. Hiç unutmuyorum. 1990 yılında 4 milyon araç sayısı, 2020 yılında yani ondan 30 yıl sonra 25 milyon oldu. "25 milyon olacak." dese bu abimiz biraz hayalî bir şey söylüyor herhâlde, 25 ne, o zaman Türkiye'nin nüfusu 60 milyon civarındaydı. Yani bu, mümkün olmaz gibi geliyordu. Türkiye'de şu anda 25 milyon araç var ve o ağabeyimizin dediği gibi büyükşehirler yaşanmaz hâle geldi.
Ve büyükşehirlerde otopark meselesi her seçim öncesi bütün siyasi partilerin büyükşehir adayları, ilçe belediyesi adayları "Otopark problemini çözeceğim." diye siyasi platformlarda sözler söyler, vaatlerde bulunur, taahhütlerde bulunur. Ama arkadaşlar, otopark yapma işi zordur, çünkü otopark geliri çok cazip bir gelir değildir, otoparktan para kazanan bir belediye hiç olmamıştır bugüne kadar, dolayısıyla büyükşehir belediyeleri bedava bir yer bulurlarsa, bir şekilde kamudan, hazineden, şuradan, buradan bir yer bulurlarsa orayı çevirirler, orayla ilgili bir tahsisat kaldırırlar, altına belki otopark yaparlar, üstüne yeşil alan yapacaklarsa taahhüt ettikleri gibi bir yeşil alan yaparlar ama orada bir otopark problemini çözmek isterler. Otopark işini yerin altına koymak demek yukarıya yapacağınız bir otoparktan çok daha pahalı bir çözüm olduğu için o da maliyet itibarıyla büyükşehir belediyelerini iki büklüm eder. Şimdi, bunun çözümü peki, ne olur? Otopark meselesini cazip, yapılabilir, yapılması gereken, yapıldığında yapana çok iyi para kazandıran bir kalem hâline getirmekten başka bir çaresi olmadığı beni hep düşündürmüştür. Ben, hatta Samsun'daki bazı yap-satçıları otopark yapmaya özendirmeye çalışmışımdır "Ya, falan yerde sen bir şey yapıyorsun. Gördüğüm kadarıyla gideceksin Migrosa kiraya vereceksin. Tamam yani o kurumsal firmalar iyi kiralar veriyor ama benim de belediye başkanı olarak burada, bu otopark probleminin çözümüne dönük çok sıkıntım var. Otopark yap sen." dediğimde bana biraz önce söylediğim gibi yaptığı hesabı, maliyeti söylemiştir. Arkadaşlar, bırakın ilçe belediyelerine otopark yapma yani bölge otoparkı yapma hakkı vermeyi -samimi söylüyorum- özel sektöre bile otopark yapma konusunda cezbedici, teşvik edici avantajlar sağlayacak çözümler bulmalıyız. Size çok samimi bir şey söylüyorum: Hepimizin oturduğu değil ama belki birçoğumuzun oturduğu binaların altında otoparklar var. Hepsi uyduruk otopark. Bunların hiçbiri aslında... Belki çok usta bir şoförle girilebilen, çıkılabilen yerler. Ne bileyim, usta şoför olmayan kişilerin çok zor girip çıktığı yerler, dolayısıyla da oralar çok kullanılmıyor, yine yollara koyuyoruz arabalarımızı. Sonuç olarak, bu işin içerisinde, yıllarını vermiş birisi olarak şunu söylemek istiyorum: İlçe belediyelerine de bu hakları verelim, özel sektöre de bu konuda teşvik edici imtiyazlar verelim ve ülkemizin gelecekte otopark problemiyle ilgili bu stresini, bu bunalımını azaltalım.
Ben, şuna da inanıyorum, size çok samimi bir şey söyleyeyim: Şimdi bu hesaba göre 1990'dan 2020'ye kadar bu otuz sene de 6 kat artmış ya araç miktarı, peki, önümüzdeki bir yirmi yıl sonra bıraktım 6 katı ama 4 kat artsa demek ki 2040 yılında Türkiye'nin yollarında 100 milyon plakalı araç olacak. Şehirler yaşanmaz hâle geldiyse biraz daha fazla yaşanmaz hâle gelecek. Size içtenlikle söylüyorum: İlçe belediyelerine de verelim, özel sektöre de özendirici birtakım avantajlar içeren şeyler verelim. Otopark işi hakikaten gelecekte ciddi sorunumuz olacak. Buna "Yani büyükşehirden yetki alınıyor, ona veriliyor." falan gibi lütfen bakmayalım, büyükşehrin bölge otoparkı yapma hakkı elinden alınmıyor ama ilçe belediyeleri de yapsın. Diyeceksiniz ki...
MURAT BAKAN (İzmir) - Onların o hakkı var.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Samsun) - İlçe belediyesinin var da, şöyle: Otopark yapma hakkı var, büyükşehrin hakkı gibi gözüktüğü için birçok idari yargı ilçe belediyesinin karşılaştığı bir kamulaştırma sorununda, şunda, bunda idari yargılar bu senin görevin değil büyükşehrin görevi diye yargı ilçe belediyesinin aleyhine karar veriyor.
MURAT BAKAN (İzmir) - Güzel bir şey kamulaştırmasız el atma davalarında büyükşehir öder bu parayı Sayın Başkan.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Samsun) - Ya olmasın yani ilçe belediyesi de yapmak istiyorsa yapsın. Yapmak isteyen herkes otopark yapsın diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.