KOMİSYON KONUŞMASI

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Aslında, biz de cezaevi ziyaretimizde kısa da olsa birkaç mahkûmla görüştük. Verdiğiniz her vaka örneği aslında ibret dolu, çok örnek alınması gereken öyküler. Yalnız, biz burada, daha ziyade, dikkatimizi o olguların, mahkûmların mahkûmiyet süreçleri, haklılıkları veya bunun üzerine yoğunlaştırmaktan ziyade aile içi şiddetle ilişkili olan bu sonuca götüren nedenler üstünde yoğunlaştırıyoruz. Yani, bu Komisyonun amaçlarından bir tanesi: Acaba bu geliştirilecek politikalara nasıl katkıda bulunabiliriz? Yani, bu önleyici yahut da daha sonra birtakım koruyucu tedbirler itibarıyla mevzuatımızla ya da politikalarımızla ne gibi iyileştirmeler yapılmalı? Dolayısıyla, her bir vakanın kendi öyküsü, ceza sonucundan ziyade aslında en büyük beklentimiz bunlardan özüt itibarıyla -sonuçta biz 2 tane mahkûmla karşı karşıya kalabildik ama siz hem yüzlerce vaka örneği biliyorsunuz- bu noktadaki net tespit ve önerileriniz. Yani, bu vakalardan elde ettiğiniz izlenimlere göre, ne olsaydı bu süreç bunları buraya, bu aşamaya getirmezdi ve bu sonuca yol açmazdı? Bence dikkat etmemiz gereken en önemli konu bu. Bizim merak ettiğimiz ve sizlere sorduğumuz da bu aslında.

Şimdi, bir şey daha belirteyim: Yani, mevzuat her zaman yeterli bir çözüm de olmuyor. Yani, yasalar... Ne kadar, ne yaparsanız yapın, sonuçta taksiden indirip bir kimseyi öldürmede... Benim şahsi kanaatim müebbet ile, efendim, hafif müebbet ile ağırlaştırılmış müebbet hatta idam arasında çok da ayırt edici bir fark yok, sonuçta otuz altı yıl hafif cezayla yatmış olan bir insanın da -idamdan belki bana kalırsa daha ağır da bir ceza ama- yani "İdam olsa önlenir, bunu yapmazdı." diyemiyorum.

Nitekim, bir örnek de vererek: Benim kendi ilçemde bir kadın kocası tarafından kendi iş yerlerinde ölesiye kurşunlanmış. Ve biz "Öldü." gözüyle bakarken bir -işte, Allah'ın lütfu- kadıncağız hayatta şu anda; 1 tane kurşun da içinde, omuriliğinin yanında duruyor. Ve bu kadın tekrar bizlere de ulaştı ve biz kendisine hem moral desteğimizi hem de bununla ilişkili destekleri vereceğimizi ifade ettik, aradık, sorduk. Kendisinin geçenlerde bir endişesi oldu. Davası sürüyor, kocası hapiste. Diyor ki: "Cezaevinden çıkarsa ben ne olacağım? Endişem var, bunlar gene bana saldırır, hırsla saldırır." Biz de kendisinin haklarıyla ilgili bilgiler verdik, dedik ki: "Avukatına söyle, avukatın bu haklardan yararlanma konusunda -işte, denetimli serbestlikler var, işte, elektronik uygulamalar var- bununla ilgili ne varsa başvursun, eğer bir eksiklik olursa bize de hemen şey yapsın, biz gereken eksikliği dolduralım." diye. Bugün haber geldi: "Dava devam ediyor." Gerçi kocası çıkmamış hapisten, cezaevinden ama adliyede dava görülürken kocasının yakınları bunu dövmüşler tekrar, kadını. Başka türlü bir şey de yapabilirlerdi. Bu göz göre göre gelen bir şey, konuştuğumuz hâlde, avukata söylediğimiz hâlde. Ben Emniyet Müdürünü aradım bu sefer. Kendisine neredeyse talimat anlamında verdik, dedik ki: "Bunu koruyacaksın. Bunu koruyamadığın takdirde, bundan sonra üstüne düşen vazifeyi yapmadığın takdirde ben senden de hesap sorarım. Eğer seni aşan, yapmadığın bir şey varsa, olmadı, söyle, biz bakalım." diye ama bunu şunun için anlatıyorum: Mevzuatımız var, ne yapılacağı belli, her türlü uygulama var ama artık bu ya oradaki insanların bilgi eksikliği, kültür eksikliği, iyi bilmeme, dönüşüm eksikliği, yani, sonuçta bu iş bir şekilde devam ediyor. Yani, onun için bizim bunlarla ilgili acaba biz bunları hangi yöntemlerle aşabiliriz, buna biraz daha konsantre olmamız gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.