KOMİSYON KONUŞMASI

İSMET UÇMA (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım. Ben de son olarak, gene görsel medyaya vurgu yapıyorum dikkat ederseniz.

Sevgili arkadaşlar, günümüzde annenin, babanın, okulun, ailenin ve başka eğitim unsurlarının yerini alan bir didi baba var, o da medya, görsel, sosyal ve yazılı medya yani dominant olan bu, belirleyici olan bu. Yani, artık çağımız bilişim ve iletişim çağı, bunlar çok belirleyici ve bunlar akşama kadar izleniyor. Özellikle ben bir iki örnek vereyim. Mesela, bizim kanallarımızda buna çare bulmamız lazım, televizyonlarla hakikaten şiddet bir el uzaklığı kadar yakın, çok yakın. Hiçbirimiz görsel ve yazılı medya kadar, sosyal medya kadar etkili olamıyoruz. Size rağmen çocuğunuz bir başkası tarafından eğitiliyor, size rağmen aile bir başkası tarafından eğitiliyor, size rağmen kadın ya da erkek bir başkası tarafından yönlendiriliyor. Pembe diziler izleyen hanımefendi o hayali kurarak işe başlıyor, bunları talep etmeye başlıyor, sınırlar zorlanıyor, zorlanıyor, zorlanıyor. Hep söylüyorum, hiçbir şiddet ya da başka sosyal olay tek taraflı olamaz, bu mümkün değildir ama bu ana belirleyici unsuru ıslah etmek çok önemli bir durum. Mesela, bizde dizi ve haber programları şiddet sahneleriyle dolu. Adam bir trafik kazasını verecek, hakikaten böyle bir şey olamaz. Şiddeti asıl öğreten yani başat öğreten, diğerleri de elbette yan unsurlardır, bu tür medya yaklaşımları. Diziler bir suç işlendiği zaman onu örtme metotları ve yöntemleriyle dolu. Şimdi, yabancı kanallarla kıyas edin, bizde çığlıktan geçilmez bir şeyi izlerken. Mesela, "Kurtlar Vadisi" konsept olarak hepimizin çok beğendiği bir dizidir ama işkence sahneleriyle dolu, vücut üzerinde çakmakla plastik bardak yakıldığını biliyorsunuz yani plastik bardağı çakmakla işkence yaptığı adamın üzerinde eritiyor, vücudunun üzerinde eritiyor ama bu çok beğeni topluyor dikkat ederseniz. Yani, bütün bir toplumu yönlendiren bu görsel medya ve malzeme, topyekûn toplumu zaman içerisinde başka arzu edilmeyen konuda eğitiyor, eğitiyor, eğitiyor ve sonra patlamalar meydana geliyor.

ATV mesela, Memati'ye iş bulmak için iki yıldır hepimiz uğraşıyoruz, değil mi arkadaşlar? Orada "Kaçak" isimli bir dizi var. Her sahnesinde binlerce farklı işkence yöntemi var. Kahramanların nasıl psikopat olabileceğini ve psikopatlığa nasıl övgüler düzdüklerini hepimiz görüyoruz, gördük, izledik. Efendim, diyeceksiniz ki: "Bunlar özel televizyonlar." Peki, iyi de, reyting uğruna geleceğimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi paramparça eden... Şimdi, doğrusu -belki bu TÜİK'in işi ama siz de belki merak edersiniz- bu sosyal ağ -bunlar tabii ki olacak ama süreçleri yönetme konusunu söylüyorum- görsel ve yazılı medyanın bu kadar ülkemizi, dünyayı küçültmediği zamanlardaki arzu edilmeyen olaylarla bunlardan sonra meydana gelen olayların bir mukayesesini yapmak lazım. Ben başında söyledim, bu toplumda iyilik adına ne varsa buna medyanın büyük katkısı vardır, kötülük adına ne varsa da medyanın büyük katkısı vardır. Bizim medyamız da maşallah daha çok kötücül dürtüler tarafını tercih etmektedir. Yani, Başkanım rapora belki de ilk madde olarak girmesi gereken özellikle görsel medyanın ıslahıdır. Size rağmen sizin evinizi yönetiyor, size rağmen yönetiyor ama. Yani, peki, çocukları bundan... Hayır, olmaz böyle bir şey.

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Var olanı yasaklayamazsınız.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Evet. Çağın trendi bu ama bu trendi yöneteceksiniz. Yani, macun tüpten çıkınca onu bir daha tüpe koymaya çalışmak yerine o süreci yönetmeye çalışacaksınız. Bu ıslah edilmediği sürece, o asparagas haberler özendirici ve hayatın gerçeğiyle örtüşmeyen renkli hayatlar, şiddet sahneleri, diziler, bunlar toplumun kendi değer yargılarıyla barışık ve bir medeniyet bileşkesi oluşturma yönünde adım atmayacaklarsa işimiz biraz daha zorlaşacak demektir.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.