| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .10.2020 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok konuşuldu, gerçekten daha da konuşulması gereken maddeler ama kısa keseceğim. Bu 2 maddenin her 2'si de aynı kanuna eklenen geçici maddeler ama sanki farklı kalemden çıkmış yazım itibarıyla fakat tabii ki özler aynı. Sayın Öztürk, bunu gerçekten sizin yazmadığınızı düşünüyorum. Bir yasa maddesi nasıl yazılmaz; işte, yanıt verilebilir. Öğrencilere hukuk fakültesinden mezuniyet ödevi olarak bir ödev verseniz "Böyle yazılmaz." biçiminde bir sonuç çıkar. Çok üzgünüm bunu beyan ettiğim için ama biz "nitelikli yasa" derken nasıl yazılmaması gerektiğini de beyan etmek durumundayız.
İçeriğe girecek olursam, şimdi, tabii biz bir kısmımız çalışanlardan yana, bir kısmımız işverenden yana olabiliriz. Bu, sınıfsal bakış açısıyla anlaşılabilir bir durumdur fakat burada, bir yasal düzenlemede bizim böyle bir lüksümüz yok. Hangi ölçütleri dikkate almamız gerekir? Bir, çalışma barışı; iki, Anayasa'nın amir hükümleri; üç, kamu yararı. Şimdi, bu bakımdan, hani çalışma barışı ile kamu yararını kuşkusuz uzunca tartışabiliriz ama anayasal açıdan baktığımız zaman -biraz önce madde 48 ve 49'u belirtmiştim- özellikle girişim özgürlüğü ve çalışma hakkı açısından, burada arkadaşlarımızın belirttiği 60'ıncı madde şu yönüyle de vurgulanmaya değer bir maddedir: Sınırlanma getirilmeyen bir madde yani 1982 Anayasası'nın hakkında sınırlama kaydı öngörmediği birkaç maddeden biridir. Çok açık "Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." Yani "Bunu sınırlandırır, kayıtlar." biçiminde bir kural içermemektedir ve bu çok istisnaidir 1982 Anayasası'nda. Bu açıdan da -tekrara girmemek açısından- vurguluyorum, madde 60 açısından çok açık aykırılıklar söz konusudur, yeniden ele alınması gerekiyor. Bu bakımdan, 48 ve 49 ışığında okunarak 60'ıncı madde yönünden Anayasa'ya açıkça aykırı oluşu nedeniyle yeniden ele alınması gerekiyor.
Son nokta, biraz önce bana yanıt verirken "Cumhurbaşkanı yürütmedir." biçimindeki yanıtınızla somutlaştırmıştınız. Burada bakan giriyor devreye. Hani "Bakan niçin girmiyor?" Burada bakan giriyor devreye. Şimdi, her 2 maddenin son fıkrasında bakan yetkili oluyor fakat ondan önceki dördüncü fıkrada Cumhurbaşkanı. Düşündüm, acaba parlamenter rejim olsaydı Başbakan mı denirdi yoksa Bakanlar Kurulu mu denirdi? Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman, her ne kadar her iki yetki alanı farklı ise de bu tür düzenlemeler birinci olarak hep Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı... Bu, esasen bizim savunduğumuz sisteme, rejime gitmek açısından kolaylaştırıyor yani Cumhurbaşkanlığı sisteminin neden yürümeyeceğini... Bütün yetkileri tek kişiye mi vermeli bu örnekte olduğu gibi? O zaman sonuç olarak bürokratlar yapacak ama acaba anayasal düzenleme olduğu için anayasal kurum olduğu için bakanlar ve bakanlıklar, bakanlara vermek daha doğru değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Kaboğlu buyurun, tamamlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)- Bu tür tartışmalı olan konularda Cumhurbaşkanına verilmesi, açıkça gerek olmayan konuların bakanlara verilmesi hem geleneksel Türk kamu yönetimi açısından da daha uygun değil mi? Çünkü her ne kadar bakanlar siyaseten sorumlu olmasalar da kendi birimlerinin hiyerarşik amiri konumundadırlar. Bu nedenle ben, her 2 maddedeki Cumhurbaşkanı ve bakanlara verilen yetki ayrım ölçütlerini tam olarak anayasal sistemimizde yerli yerine oturtamadım.
Teşekkür ederim.