| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .10.2020 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten de tartıştığımız bu madde, 44 madde içinde bence en önemli maddelerden biri, hatta en önemlisi. Demin, şahit olduğumuz gibi 3 tane işçi konfederasyonu bu maddenin geri çekilmesini önerirken işveren temsilcisi ise bunun tersini savundu yani genelleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Şimdi, ben doğrusunu isterseniz, demin, Sayın Cemal Bey'e bir soru sordum ama cevabını da alamadım esasında. Yani, gerçekten biz ne bekliyoruz, ne yapıyoruz? Yani bu maddelerin ima ettiği şeyin adını açıkça koyalım, neoliberalizim dediğimiz şeydir. Neoliberal mantık, bu çerçevede esnek çalışma koşullarının yaratılmasıyla işçilerin sendikalaşmasının önüne geçerek iş ücretlerinin daha esnek hâle getirilmesini sağlamaya çalışan bir anlayışa sahipti. Fakat arkadaşlar izlemiyor musunuz? Bu iş bitti. Yani en son Davos'tan gelen sesleri duyduysanız, bu işin bittiğini, dünyanın en önemli ekonomik sorunlarının temelinde gelir dağılımındaki problemler olduğunu, bozukluk olduğunu söylüyorlar.
Şimdi, ben diyorum ki demin sordum, yani işverene bazı indirimler ve destekler veriyoruz. Niçin veriyoruz? Şimdi de aynı şeyi soracağım: Neden emek piyasasını esnekleştirmeye çalışıyoruz? Ücretler düşsün diye mi? Ya, zaten insanlar geçinemiyor. Ne yapmaya çalışıyoruz? Yani bunun sonucu açıktır ki bir kaynak transferidir bu, devletin gücüyle sağlanmış bir devlet transferidir başka bir şey değildir. Nasıl bir transferdir? Çalışanların daha az ücrete razı olarak işverenlerin kârlarını artırılmasına ilişkin bir transferdir. Ha şu olabilseydi, hani, bu tartışılabilir bir şeydi belki: Yani bu kârlılıkların artması sonucunda, işte, üretim artacak, yatırımlar artacak gibi bir meselede bizi ikna edecek argümanlarınız olsaydı, hani, belki o zaman bu benim açımdan da tartışılabilirdi. Çünkü ülke refahı çok daha önemli vesaire. Fakat böyle bir durum da yok bence. Dolayısıyla da ben, bunun hâlâ hangi mantıkla yapıldığını anlamış değilim. Çünkü baktığımda, Hükûmeti, başka yasa önerileriyle, teklifleriyle gelirken son derece -nasıl söyleyeyim- iradi kararları destekleyen bir biçimde kanunlar getiriyor önümüze yani bir anlamda, şimdi tartıştığımız, neoliberal perspektifin dışında bir anlayışla teklifler getiriyor ama bir yandan da böyle artık eskimiş, bir anlamı kalmamış ve kesinlikle net bir şekilde işveren sınıfının lehine olan ve olacak olan bir düzenlemeyi getiriyorsunuz.
Bakın, ben sizeşunu söyleyeyim: Burada sayısal çoğunluğuz var bu geçer ama emin olun Türkiye'ye büyük bir rahatsızlık veren bir konu hâline dönüşecek olan bir meseleye "evet" demiş olacaksınız. Çünkü gerçekten de şu anda Türkiye'nin, Türk ekonomisinin sorunları bu konuştuğumuz konuların tam aksine önlemlerle çözülecek sorunlardır. Yine altını çizerek söyleyeyim: Çalışanların gelirlerini düşürmek değil, çalışanların gelirini artırarak bir üretim ve gelişme yolu bugün Türkiye'nin, Türk ekonomisinin önündeki duran opsiyondur. Yoksa, efendim "Maliyetleri düşürelim, kâr marjları artsın, ondan sonra yatırım bekleyelim." falan böyle bir şey olmuyor, olmayacak da zaten. Olacak olan, dediğim gibi, zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul olacak diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.