KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Hocam Sayın Sındır'ın da sorduğu gibi, Avrupa ülkeleri ve Avrupa Birliği ya da Avrupa açısından, bizim de üyesi olduğumuz kurumlar açısından değerlendirme noktasında nasıl bir cevap vereceksiniz? Çünkü Avrupa Birliği son ilerleme raporlarına baktığınız zaman -uzun süredir inceliyorum raporları- ekonomi ve kurumsallık noktasında da Türkiye'de çok ciddi anlamda geriye gidişleri -yaklaşık beş altı yıl- belirtiyor rapor. Bundan yedi yıl ya da beş yıl öncesinde ekonomi noktasında bir iyiye gidişle ve kurumsallaşmayla ilgili övgüler alırken bugün ciddi düzeyde geri gidişler belirtilmekte. Raporda bize en çok rüşvet, yolsuzluk, şeffaflık, kurumsallaşma noktalarında ciddi uyarılarda bulunuluyor ki bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Şöyle ki: Kurumsallaşmadan daha şahsileşen bir yapıya döndüğümüz, bu da doğal olarak bir güven ortamı, özellikle ülkemize kaynak yaratılması... Çünkü maddenin temelinde bu var; ülkeye parasal bir girişin, bir sermaye girişinin sağlanması temel gerekçe maddenin içerisinde. Ancak çok farklı kaygılar dile getirildi bugün ve çok ciddi kaygılar bunlar ülkemiz adına çünkü ülkemizin bugün raporlara da yansıyan bir şekilde güvenli bir yatırım ortamı olmadığı, bırakın parasını getirmek, bu ülkeye gelip... Çünkü parasını getirmesinin sebebinde bir yatırım ortamına dönüşmesinin sağlanması istenecek, aksi hâlde ne olacak bu paralar, bu kaynaklar? Güvenli bir yatırım ortamını sağlayabiliyor muyuz biz? Bırakın uluslararası yatırımcıları, ulusal yatırımcılar... İşte, bugün, gidiyoruz, ülkenin farklı bölgelerindeki yatırımcılarla görüşüyoruz. Ben daha dün -belki 16'ncı maddede biraz buna vurgu yapacağım- Diyarbakır'daydım, seçim bölgemde, İstanbul'daydım; büyük yatırımcılarla görüştük. Kaygıları ne biliyor musunuz? Yani ulusal düzeyde yatırım noktasında çok büyük kaygılar varken, güven ortamı yokken, kurumsallaşma lağvedilmişken işte her şeyi bir kişinin iki dudağı arasındaki söze ve kurallara bağlıyoruz. Ne düşünüyor yatırımcılar? Bir gece yarısı nasıl bir kararname çıkacak ve nasıl bir karar alınacak, nasıl süre uzatılacak? Elde ettiğimiz teşvik devam edecek mi etmeyecek mi? Çünkü kurumsal bir mekanizma yok. Aşağıdan yukarıya giden bir talep, ihtiyaç ve bakanlık düzeyinde bir değerlendirme, genel müdürlük-bakanlık o aradaki değerlendirme, istişare mekanizması yok; yani kaygı ortamı. Demokratik işleyen kurumsal yapılar; evrensel ilkeler bunlar bildiğiniz üzere, hepimizin bildiği. Hukuk sistemi, adalet sistemi, güven veren bir ortam; bizim bunlara odaklanmamız lazım. Bunlarla ilgili yapısal ve bizleri gerçekten ciddi anlamda uyaran raporlara ya da bunları uygulamaya döndürecek yasalara ihtiyaç varken biz bugün... İşte, benden önceki bütün çok değerli konuşmacılar, muazzam derecede deneyime sahip Komisyon üyeleri ciddi kaygıları dile getirdiler.

Ben de bu anlamda Sayın Hocam Sındır'ın sorusunu tekrar ediyorum ve bu noktada gerçekten bu maddenin neleri getirip neleri götüreceği noktasında da iyi bir değerlendirme yapılmasını takdirlerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.