EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, bu maddeyle ilgili görüşlerimi geniş bir şekilde, geneli üzerine yaptığımız görüşmelerde zaten belirtmiştim. Şu anda teknik olarak da hem Sayın Girgin hem de STK temsilcileri bize gerçekten çok aydınlatıcı bilgiler verdiler. Aslında, durumun ne kadar tehlikeli ve riskli olduğu ortada.

İşverenler açısından sahadan aldığımız geri bildirimleri de paylaşmıştım, benzer bildirimleri Sayın Sibel Özdemir de paylaştı. Yani, işverenleri 2 gruba ayıracak olursak bir kısmı, kötü niyetli işverenler, bunu çok kötü niyetli kullanabilir. Evet, zaten böyle bir risk var. İkincisi, iyi niyetli olarak kabul edeceğimiz işverenler tarafından da bunun hiç de uygulanabilir olmadığı yönünde aldığımız geri bildirimlerin de bence değerlendirilmesi lazım. Çünkü, bu getirdiğiniz uygulama hem iş barışını bozacak hem İş Kanunu'na aykırı bir şekilde sistemi deforme edecek, geri dönülmez yaralar açacak ve siz bence elde etmek istediğiniz sonucu da bu madde uygulamaya geçtikten sonra elde edemeyeceksiniz.

Şimdi, çok açık bir şekilde, bu maddenin işsizlik rakamlarının düzeltilmesiyle ilgili olduğu açık, bunu bütün konuşmacı arkadaşlarımız da belirtti. TÜİK'in yayınladığı işsizlik oranları, zaten mevcut işsiz rakamlarını yansıtmaktan çok uzak ama belli ki TÜİK rakamlarını da bir kenara bırakırsak ülkeyi yönetenler, ciddi anlamda işsizlik rakamlarıyla ilgili, Türkiye'deki işsizlik sorunuyla ilgili çok ciddi bir sorun olduğunu fark etmiş görünüyor. Yani, bu getirilen kanun teklifindeki özellikle bu bahsedilen maddeler -28, 32 ve 16'ncı madde- sürekli bu kanun teklifi görüşülürken istihdamı arttırmak, istihdamı arttırmak, istihdamı arttırmak şeklinde...

Şimdi, değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz durum hakikaten çok sıkıntılı. Sayın Bakanımız, biraz önce yapmış olduğu konuşmada -bu varlık barışıyla ilgili maddede- hakikaten ders niteliğinde bir konuşma yaptı. Orada ülkeyi yöneten hâkim güçlerin ne hâle gelebileceğini çok iyi anlattı. İşte, şu anda da Türkiye'de, ülkeyi yöneten hâkim güçler artık ülkedeki fakir, işsiz, evine ekmek götüremeyen vatandaşın sorununu çözmek yerine, ben kendimi nasıl kurtarabilirim, şu işsizlik rakamlarını nasıl daha iyi gösterebilirim, iş dünyasına nasıl daha şirin görünebilirim... Yani, artık tamamen belli ki kendine odaklı -zaten bu belliydi- birtakım öngörülerle, birtakım kanun teklifleri hazırlatarak buraya gönderiyor.

Değerli arkadaşlar, ben aslında bu kanun maddesini kendi vicdanlarınıza da sunmanızı öneriyorum. Çok ciddi yaralar açacak, sonuç da alınamayacak. Hakikaten burada insanlara "İşini ve ücretini böl yani ekmeğini böl. Kıdem tazminatı hakkından vazgeç, sen geleceğini düşünme. Sen bunu böl, bir de bunu gönüllülük esasıyla yap." diyorsunuz. Bu nasıl olacak? Bunu da merak ediyorum ve sözlerimi bitirmeden önce şunu da sormak istiyorum: Sahada bir araştırma yaptınız mı? Bir gönüllük var mı sahada çalışanlarda? Böyle bir bildirim geldi mi size? Siz bunu sordunuz mu, gönüllülük esasıyla bir etki analizi yaptınız mı bu konuda, bu maddeyi getirirken? "Sayın çalışanlar, böyle bir madde gelirse siz bunu uygular mısınız, kısmi çalışmaya döner ve başka birisiyle ekmeğinizi bölüşür müsünüz?" diye sordunuz mu? Bir veri elde ettiniz mi? Açıkçası bunu da paylaşmanızı rica ediyorum.

Sayın Başkanım, bu madde çok ciddi anlamda sıkıntılı bir madde. Hakikaten, belki burada oylanacak, geçecek ama bizim bu kadar konuştuklarımızdan, söylediklerimizden sonra, STK temsilcilerinin bu kadar anlattıklarından sonra iş barışını ciddi anlamda bozacak ve uygulanamayacak böyle bir maddenin Genel Kurula gelmeden tekliften çekilmesini öneriyorum ben. Bu soruma da cevap bekliyorum.

Teşekkür ederim.