| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .10.2020 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkanım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekillerimiz, Değerli Bakan Yardımcım, Strateji ve Bütçe Başkanım, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tekliflerinin görüşmelerine başladık. Yaklaşık bir ay süreyle Komisyonumuzda, bir o kadar da Genel Kurulda teklifi müzakere edeceğiz. Hayırlı, uğurlu ve bereketli olmasını temenni ediyorum.
Bütçe görüşmeleri Hükûmetin vizyonunun ortaya konulduğu, Parlamentoda milletin temsilcilerine, dolayısıyla da millete hesap verilen bir platformdur. Hükûmetin yapacağı icraatların yol haritası olan bütçe teklifinin isabetli olması elbette tüm milletimizin hayrına olacaktır.
Değerli katkılar yapıyor sayın milletvekillerimiz. Elbette şu ana kadar ağırlıklı olarak muhalefet tarafı konuştuğu için hep bardağın boş tarafı gösterildi. Bu bütçe kanunu teklifi AK PARTİ hükûmetlerinin 19'uncu ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de 3'üncü bütçesidir. Bizim demokrasi tarihimizde bu kadar uzun süreli bütçe yapan bir hükûmet, bir parti olmamıştır. Ben bütçeyi müzakere ettiğimiz bu esnada geçmişe bir göz atarak bardağın dolu tarafını da size arz etmek istiyorum.
2003-2019 arasında görülmemiş boyutta küresel krizlere rağmen Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 5,3 oranında büyümüştür. Ekonomik büyüklük olarak 2001 yılında, dünyada 23'üncü sırada yer alan ülkemiz 16'ncı sıralara kadar yükselmiştir ve Türkiye'de son günlerdeki döviz kurlarındaki aşırı artışa rağmen 2019 yılı itibarıyla yine de 23'üncü sıradan 19'uncu sıradadır.
Dünyada büyüklük ölçeğinde kullanılan bir başka sıralama ölçütü ise bildiğiniz gibi, satın alma gücü paritesidir. Türkiye, satın alma gücü paritesine göre 2001 yılında 17'nci sırada iken 2019 yılı itibarıyla 13'üncü sıradadır.
Küresel krizden sonra 2010-2019 döneminde, ortalama yüzde 5,8 oranında büyüdük. Dünyadaki pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık. 2018 yılında ortaya çıkan ekonomik sorunlara karşı alınan tedbirlerle, bu sorunların olumsuz etkilerini 2019 yılının ikinci yarısından itibaren atlatmaya başladık, 2019 yılının ikinci yarısında başlayan toparlanma sayesinde yılı binde 9 oranında büyüyerek kapatmayı başardık.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınına rağmen üçüncü çeyrekte başlayan güçlü toparlanma sayesinde 2020 yılını da pozitif büyümeyle kapatacağımızı öngörüyoruz.
Son on yedi yılda yapılan atılımlarla alt orta gelir grubunda olan ülkemiz üst orta gelir grubuna yükselmiştir. Millî gelirimizi 3,2 katlayarak 238 milyar dolardan 2019 yılındaki hesaplamalara göre 760 milyar dolara çıkarmışızdır. Refah artmış, kişi başına milli gelirimiz 2001 yılında 3.100 dolar iken bu seviyeden yaklaşık 3 kat artarak 2019 yılında 9.213 dolar seviyesine çıkmıştır. Yine, satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelirimizi 9279 dolardan 28.424 dolara çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelirde 2001 yılında Avrupa Birliğinin ortalama gelirinin yüzde 39,4'ü düzeyindeydik, 2019 yılında yüzde 61,2 düzeyine çıktık.
2021-2023 dönemi için öngördüğümüz yıllık ortalama yüzde 5,3'lük büyüme hedefiyle, ekonomide yeniden dengelenmeyi sağlamayı ve refah seviyemizi daha da artırmayı amaçlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; istihdamın artırılmasına yönelik politikalarımız doğrultusunda 2005 yılında iş gücüne katılım oranı yüzde 44,9 iken 2020 yılı Temmuz ayında yüzde 50,3'e yükselmiştir. Son on beş yılda 2005 yılı Ocak ayından itibaren iş gücüne toplamda 10 milyon 800 bin kişi katılmıştır. Kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı 2002 yılında yüzde 23,3 iken 2019 yılında yüzde 34,4'e yükselmiştir. 2009-2019 arasında, son on yılda yaşanan küresel krizlere rağmen 7,5 milyon ilave istihdam oluşturulmuştur. Bu da göstermektedir ki Türkiye ekonomisi yaklaşık olarak yıllık ortalama 750 bin ilave istihdam oluşturmuştur. Bu seviyeyle küresel kriz sonrasında en yüksek istihdam artışı sağlayan OECD ülkesi olmuşuzdur.
AK PARTİ iktidarıyla ihracatımızı iktidar döneminde 5 kat artırmışız. Dış ticarette küresel çapta atılımlar yaparak yeni ihraç pazarları kazandık. Teknolojik dönüşümü ihraç ürün kompozisyonuna yansıttık. 2002 yılında 36,1 milyar dolar olan ihracatımızı 2019 yılında 180,8 milyar dolara ulaştırdık. 2002-2019 döneminde ortalama olarak yüzde 66,9 olarak gerçekleşen ihracatın ithalatı karşılama oranı 2019 yılında eriştiği yüzde 86 oranıyla 2018 yılının 9,4 puan, 2002-2018 ortalamasınınsa 20,2 puan üzerinde gerçekleşmiştir. 2002 yılında sadece 9 fasılda 1 milyar doların üzerinde ihracat yapabiliyorken 2019 yılı itibarıyla bunu 37 fasla taşımışız. 2019 yılı itibarıyla 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiren sektör sayısı -2019 yılında- 23'e ulaşmıştır. Türkiye genelinde uygulanan ihracat eğitimleri ve teşvikler sayesinde 2019 yılında ihracatçı firma sayısında yüzde 9,3'lük artış sağlanmıştır; hülasa, Türkiye, ihracat yapmayı öğrenmiştir. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 8'ken 2019 yılı itibarıyla bunu 40'a yükseltmişiz. Yine 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısı 5 iken 2019 yılı itibarıyla bu, 19'a yükselmiştir. Ülkemiz küresel ihracattan binde 55 pay alırken 2019 yılı itibarıyla bunu yüzde 72 artırarak binde 95'e taşımışız. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan motorlu kara taşıtları ihracatımızı 2019 yılında yaklaşık 7 kat artırarak 26,9 milyara çıkarmışız. Bütün bu gelişmelerin sonucunda, dış kırılganlığın önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilen cari işlemler dengesi 2019 yılında 8,5 milyar dolar fazla vermiş; böylece cari dengenin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2018 yılına göre 3,7 puanlık bir iyileşme göstererek yüzde 1,1 olarak gerçekleşmiş.
1992-2002 yılları arasında 11,6 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekebilen Türkiye bu büyüklüğü 2003-2018 döneminde 18 kat artırarak 217,9 milyar dolara ulaştırmıştır.
2003 yılından önceki son on yedi yılda yıllık enflasyon ortalaması yüzde 66,33'tü. 2003 yılından itibaren geçen on yedi sene boyunca yıllık enflasyon ortalaması yüzde 9,62 olarak gerçekleşmiştir.
Faiz bütçesinden vatandaş odaklı bütçeye geçişi sağlayarak oluşturulan mali alanla memurlarımızı, asgari ücretlilerimizi, engelli vatandaşlarımızı, yaşlılarımızı, işçilerimizi, esnafımızı ve çiftçilerimizi unutmamışız, enflasyon karşısında ezdirmemişiz. 2002'de en düşük memur maaşı 392 liraymış, şimdi 3.719 lira; reel artış oranı yüzde 75. Net asgari ücret 184 liraymış, şimdi 2.325 lira; reel artış oranı yüzde 132. Engelli aylığı 25 liraymış, şimdi 811 lira, reel artış oranı yüzde 510. Yaşlılık aylığı 25 liraymış, şimdi 678 lira, reel artış oranı yüzde 410.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Doları söyle, doları!
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sana da geleceğim, merak etme.
En düşük SSK emeklisinin maaşı 257 liraymış, bugün 2.147 lira, reel artış oranı yüzde 54. En düşük BAĞ-KUR tarım emeklisinin maaşı 66 liraymış bugün 1.513 lira, reel artış oranı yüzde 323. En düşük BAĞ-KUR esnaf emeklisinin maaşı 150 liraymış, şimdi 1.942 lira, reel artış oranı yüzde 138'dir. Bütün bu kesimlerimizin alım gücünde çok önemli iyileştirmeler yapmışız.
Değerli milletvekilleri, bütçeyle ilgili büyüklüklere gelirsek; 2002 yılında yüzde 11,5 olan merkezi yönetim bütçe açığının millî gelire oranı 2019 yılında yüzde 2,9 seviyesine gerilemiş. 2020 yılı itibarıyla, Covid-19 salgınına karşı alınan önlemlerin de etkisiyle bütçe açığının millî gelire oranının 4,9 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 2002'de merkezi yönetim harcamalarının yüzde 43,4'ü, neredeyse yarısı faize gidiyordu, 2020 yılı itibarıyla da bu oran yüzde 11,3'e indirilmiş. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7'si faiz harcamalarına gidiyordu, bu oran 2020 yılında yüzde 17,4'e kadar indirilmiş. Faiz gelirlerinin millî gelire oranı 2002 yılında yüzde 14,4 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 2,8'e gerilemiş. Faiz giderlerinin millî gelire oranı yüzde 14,4 kalsaydı eğer, 2002-2020 döneminde 1.1 trilyon TL tutarında faiz ödemek yerine 5 trilyon tutarında faiz ödenecekti. 2002 yılında yüzde 72,1'e ulaşan AB tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire oranını 2020 yılının ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 39,4'e düşürmüşüz, bu oranla Avrupa'nın en iyi olan ülkeleri arasındayız. 2002 yılında hazine ortalama dokuz ay vadeyle borçlanabiliyordu, 2020 yılı ilk dokuz ayı itibarıyla nakit iç borçlanmamızın ağırlıklı ortalaması otuz iki aya çıkmıştır. 2002'de bu borcun faiz oranı yüzde 57,8'di, bugün ise yüzde 9 dolaylarındadır. Yani hem uzun vadeli borçlanıyoruz hem de bu borcun faiz oranını düşürmüşüz. 2020 yılı ilk dokuz ayında nakit iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama faiz oranı yüzde 8,59'a gerilemiş.
Değerli milletvekilleri, bütün bunlara ilaveten; tarımda, gıdada, imalat sanayisinde, savunma sanayisinde, girişimcilikte, KOBİ'lerde, ulaştırmada, lojistikte, enerjide, madencilikte, turizmde, hizmet sektöründe, adalet hizmetlerinde, güvenlik hizmetlerinde, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında, eğitimde, kültürde, gençlik ve sporda, sağlıkta, sosyal korumada, kadın, aile ve çocuk konusunda, yaşlılar ve engelliler konusunda, istihdam konusunda, çalışma hayatında AR-GE'de ve yenilik alanında, çevre konusunda, mekânsal planlamada ve şehircilik alanında, kentsel dönüşüm ve konut alanında, kırsal kalkınma alanında... Bütün bu alanlarda AK PARTİ hükûmetleri devrim niteliğinde işler başarmıştır.
Tabii söylenecek çok şey var. Sayın Bekaroğlu ben burada yokken bana sataşmış, demiş ki: "Bana katılıyor." Mehmet Bey'le bizim geçmişimiz epey eskidir; aynı üniversitede beraber hocalık yaptık. Sağ olsun, onun dışında sosyal alanlarda da birlikte çok faaliyetler yaptık.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Öztürk, sataşmadım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Biliyoruz, biliyoruz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Dolayısıyla, Mehmet Hoca beni çok sever, ben de onu severim ama benim "siyah" dediğime o mutlaka "beyaz" der, onun "beyaz" dediğine ben mutlaka "siyah" derim, öyle bir şeyimiz de var, hatıralarımız çok. Elbette benim kötülüğümü istemez, mutlaka benim iyiliğimi söylemiştir. Ama tabii ki muhalefet, demokrasilerde vardır, demokrasinin güzelliği bu. Elbette dünya cennetten ibaret değil. Bütün bu olumlu yanlar yanında eksiklerimiz de olur, muhalefet bunun için var, sizler değerli katkılarda bulunuyorsunuz. Biz iktidar grubu olarak Hükûmetimizin yaptığı, yapacağı bu hizmetlerin arkasındayız, onlara güveniyoruz.
Ben yeri gelmişken bir teşekkürü ifade ederek sözlerime son vereceğim -aslında söyleyeceğim çok şey var- 22 Ağustos 2020 tarihinde Giresun ilinde büyük bir sel felaketi yaşadık. O sel felaketi görülmemiş bir olaydı. Bir yılda yağması gereken yağmur bir saatte yağdı, öyle düşünün ve birçok ilçemiz, köyümüz, yolumuz sel felaketinde tahribata uğradı. Devlet bu ki, Hükûmet o kadar güçlü ki anında Giresun'un yardımına koştular. Ben buradan bütün Giresunlular adına, milletim adına, halkım adına başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza... Kendileri teşrif ettiler, Sayın Cumhurbaşkanım teşrif ettiler, bakanlarımız ilk saatten itibaren gece gündüz demeden oradaydılar. Yaklaşık on beş gün Sayın İçişleri Bakanımız, Tarım Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız, adını şu anda saymaktan âciz olduğum genel müdürlerimiz, devletimiz Giresun'da yanımızdaydı. Devletimizin gücünü orada gördük, hissettik; acılarımızı paylaştılar, bize hissettirmediler. Ben tekrar teşekkür ediyorum.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını dilerken Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız 2020 yılı bütçe teklifinin sunumunda "Teklifin temel misyonu, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir yeniden yapılanma sürecinde bulunduğumuz bir dönemde Türkiye ekonomisinin yoluna daha güçlenerek devam etmesini sağlamaktır." şeklinde bir ifade kullandı. Yine ifadesinde, bütçemizin maksadının, amacının salgının etkisiyle yeniden şekillenen küresel dünya düzeninde ülkemizin hak ettiği yeri alması olduğunu söyledi. Salgın tüm dünyada hayatı, üretim ve ulaşımı durdurmuşken hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye'nin bütçesi, olarak ifade etti. Ben kendisine, ekibine teşekkür ediyor, kendilerini tebrik ediyorum.
Evet, 2021 yılı bütçesi, dünyanın en güçlü ülkelerinin şaşkınlık içinde olduğu bir dönemde bütün yatırımlarıyla, şehir hastanelerinden otoyollara, fabrikalardan barajlara kadar pek çok eseri hizmete açarak hizmete devam eden dirayetli bir Hükûmetin bütçesi olduğuna inanıyor ve tekrar ülkemize, milletimize, bütün insanlığa hayırlar getirmesi temennisiyle hazırunu saygıyla selamlıyorum.