KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız, Sayıştay Başkanımız, Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız, çok değerli milletvekillerimiz, bürokratlarımız ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mübarek Mevlit Kandili'mizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cumhuriyetimizin 97'nci kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle ve minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii Sayıştay çok önemli bir kurum ve Sayıştayın ilk tohumları 29 Mayıs 1962 yılında Sultan Abdülaziz Han döneminde kurulmuştur, o dönemde kurulan Divanı Muhasebat bunun temelini oluşturmaktadır, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte de devlet yapısına girmiştir. 1996 yılında 832 sayılı Sayıştay Kanunu'nda yapılan değişikliklerle Sayıştay, performans denetimini yapmak üzere yetkilendirilmiştir. 2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'yla bütçe dışı fonların kullanımını sonlandırılmış ve devletin tüm gelirlerinin harcamaları ve yükümlülükleri bütçe kapsamına dâhil edilerek yasal denetim garanti altına alınmıştır. Her kamu idaresi bünyesinde iç denetim birimleri kurulmuştur. 2010 yılında kabul edilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'yla, kamu kaynağı kullanılan tüm faaliyetler Sayıştayın denetimi kapsamına alınmıştır. Yine aynı kanunla, kamu iktisadi teşebbüslerini denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Sayıştay bünyesine dâhil edilerek dış denetimde ikili yapıya son verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii, Sayıştay kurumlarımızı denetlemekte ve buradaki aksaklıkları Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmektedir. Bununla ilgili de pek çok milletvekili Sayıştayımızın yaptığı denetlemelerle ilgili Sayıştay Başkanımıza teşekkür etti. Buradan şunu çıkarabiliriz... Yani muhalefetteki milletvekillerimiz kurumlarımızın özerk ve özgür olmadığını hep iddia ediyorlardı oysa Sayıştay Başkanlığımızın kendi alanında özgür ve özerk olarak, bağımsız olarak kendi işini yaptığını görmekteyiz. Bu diğer kurumlarımız için de aynı şekildedir. Eğer Anayasa Mahkemesi veya diğer mahkemeler muhalefetin hoşuna giden kararlar verdiği zaman adil oluyorlar ve bağımsız oluyor ama hoşlarına gitmeyen kararlar verdiği zaman bunlar bağımsız olmuyorlar ve bunların kontrol altında olduklarını iddia ediyorlar. Bunun tamamen yanlış olduğunu Sayıştayımızın denetlemelerinden de görmekteyiz.

Diğer taraftan, Kamu Denetçiliği Kurumuyla gerçekten de kamu kurumlarımızın işleyişi ile vatandaşlarımız arasındaki ilişkinin daha düzenli hâle getirilmesinin ve vatandaşlarımızın haklarını arayabilmelerinin yolu açılmıştır. 2013 yılında faaliyete geçen Kamu Denetçiliğine, gün geçtikte vatandaşlarımızın bilgisinin artması ve kurumun daha iyi çalışması neticesinde başvuru her geçen artmaktadır. Burada, tabii, şunu görmekteyiz biz... Yani bir milletvekillimiz "Kamu Denetçiliği Kurumuna vatandaşlarımızın başvurusu belli sayıdadır." dedi. Oysa istatistiklere baktığımız zaman; 2014, 2015, 2016 yıllarında 6 bin civarında başvuru varken 2017 ve 2018 yıllarında 17 bin başvuru olmuştur, 2020 yılında da, ekim ayı itibarıyla, 87.147 başvuru olmuştur. Aşağı yukarı bunların yüzde 77'si için tavsiye kararları alınmış, yüzde 93 kısmı da cevaplandırılmıştır. Burada şunu görüyoruz: Eğer bu Kamu Denetçiliği Kurumunu insanlarımız bir çözüm kapısı görmese buraya başvurmazlar diye düşünüyorum. Ben bu güzel çalışmalarından dolayı Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımıza da teşekkür ederim.

Diğer taraftan, burada bir milletvekilimiz -tabii, belki yanlış anlaşıldı- dedi ki: "Devlet, millet için vardır." Biz de aynı şeyi söylüyoruz: Devlet, millet için vardır fakat bizim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi temsil eden devletimize karşı girişilen her türlü hainliğe karşı da biz her türlü cevabı veririz; biz bu pencereden bakıyoruz. Tabii ki millete hizmet konusunda devlet mutlaka millet için, vatandaş için vardır diye düşünüyorum.

Diğer taraftan, bir milletvekilimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik politikaları izlediğini ve silahlanmaya çok para ayırdığı, diyalogdan yana olmadığı gibi bir ifadede bulundu. Tabii, Türkiye Cumhuriyeti, tüm vatandaşlarını, 82 milyonu kucaklamakta ve barış içinde, kardeşlik içinde yaşamanın teminatı olarak kendisini görmekte. Bu yönde de Hükûmetimiz önemli adımlar atmakta fakat bunun suistimal edilmesine asla fırsat vermeyecektir ve diğer taraftan da Türkiye'mizin, ülkemizin üzerine, geleceğine dair birtakım planları bozmak niyetindedir. Varlığımız, birliğimize ve geleceğimize yönelik tehditleri kaldırmak için tüm gücümüzle bunlarla mücadele etmek Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevidir.

Değerli Meclis Başkanımız, gerçekten de burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 önemli asli vazifesi var: Bir tanesi, yasa çıkarmak, yasama görevi; bir tanesi de denetleme görevi. Bu görevleri bizler ifa ederken bize her türlü ortamı sağladığınız için, başta zatıaliniz olmak üzere, tüm çalışanlarımıza, tüm emek veren kardeşlerimize ben şahsım adına şükranlarımı arz ediyorum.

Diğer taraftan, tabii ki bazı milletvekillerimiz şunu ifade etti: Yasama daha önceki dönemde sanki parlamenter sistemde çok iyiymiş de bu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçince çok kötü olmuş gibi bir algı yaratılmak isteniyor gibi ben gördüm. Tabii -24'üncü Dönemde de milletvekilliği yaptığım için- parlamenter sistemde de, bu sistemde de aslında yasa yapma yönünden hiçbir fark yok arkadaşlar. Burada, birtakım olumsuzluklar var. Bizi, burada, esas tutan, fikren olmamızı gerektirirken burada fiziken bizi bağlayan bir sistem var Sayın Başkanım. Biz, fikirlerimizle burada olmak istiyoruz. Sadece bedenen bizi burada tutan ve bizi buraya bağlayan bir sistemin doğru ve akılcı olmadığına inanıyorum. Diğer parlamenter sistemlerde olduğu gibi, görüşmelerin belli günlerde, oylamaların da belli günlerde olmasını arzuluyoruz.

Diğer taraftan, yeni geçilecek dijital sistemde de milletvekillerinin Parlamentonun içinde olduğu sürede ve hangi kanunun orada görüşüldüğünü, hangi önergenin verildiğini takip etmesi açısından mutlaka masalarında bir dijital sistemin olması gerektiğinin milletvekillerine daha faydalı olacağını düşüyorum. Eğer, sadece amaç oy kullanmaksa bizim, yani odada veya Meclisin içinde olmamızın hiçbir hükmünün olmadığını ve bu kolaylığın da milletvekillerine sağlanması gerektiğini ben düşünüyorum. Tabii ki yasamada sorunlarımız -İç Tüzük kaynaklı bazı sorunlarımız- var. Ama şunu da hiç unutmamak lazım: Eğer siz, bir kanunun sadece diyelim ki "ama" ibaresini değiştirip "fakat" hâline getiriyorsanız ve aynı anlamlara gelebilecek değişiklikler yapacak önergeler veriyorsanız, yürürlük maddesinde dahi önergeler veriyorsanız; bunu ben şuna benzetiyorum: Diyelim ki herhangi bir rahatsızlığı olan bir çocuk ağladığı zaman bu önem taşır ve ailesi onunla ilgilenir ama çocuk gerekli gereksiz her şeye ağlıyorsa kimse bunu dikkate almaz. Burada, tabii ki muhalefet partilerimizin de bu yönden kendilerini "check" etmelerinin gerekli olduğunu ben düşünüyorum.

2021 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.