| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Sayıştay Başkanlığı c) Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .10.2020 |
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
En başta olduğumu düşünüyordum, sayın vekilim öyle söylemişti. Sanırım en sona bıraktınız, bunun için de teşekkür ederim(!)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Efendim?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - En başta olduğumu söylemişti sayın vekilimiz ama en sona kaldım.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Kim söylemişti?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Siz araya gittiğinizde yerinize bakan Sayın Ünal Vekilimiz o listeden öyle söylemişti ama ben arkadaşlarıma eğer bir hak geçmişse helal ediyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Değerli Kardeşim, Değerli Vekilim; şimdi, burada, ben söz verirken parti parti veriyorum. Örneğin, CHP'den bir arkadaşa söz verirsem, HDP'den bir arkadaş varsa, yeni bile gelmiş olsa ona, söz veriyorum; İYİ PARTİ'ye söz veriyorum, AK PARTİ'ye... Böyle dolanıyoruz. Dolayısıyla sizin yerinize Sibel Hanım konuştu.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Sağ olun, kabul ediyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Yani böyle bir hak geçme falan yok. Sibel Hanım'ın yerine de konuşabilirdiniz, ondan sonra İYİ PARTİ'ye, AK PARTİ'ye şimdi, size geldi...
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Hayır, hayır. Öyle bir şey yok.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - ...HDP'den olsaydı HDP'ye söz verecektim. Böyle bir yöntem izliyorum.
Buyurun.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sibel Vekilim gayet nazik ifade etti. Hani Komisyon dışında olan arkadaşların konuşma hakkına dair bir şerhi oldu. Bunu, siz, sözle olmasa bile hissiyatla da hissettirmiş bulunuyorsunuz. Yani Sibel Vekilime bu konuda katılıyorum samimiyetle. Ben, ilk gün de buradaydım, bugün de buradaydım ama pandemi sebebiyle olabilir, birçok gerekçesi olabilir ama bunu bize hissettiriyorsunuz. Yani Komisyon dışından gelip de burada konuşma yapan arkadaşlara "Aman ne gerek vardı canım."ı ben hissettim. Bunu samimiyetle paylaşıyorum, siz kabul etmeyebilirsiniz bu hususu.
Şöyle paylaşmak isterim: Ben Kamu Denetçiliği Kurumuna dair konuşmak istedim. Bugün bütçesini gördüm. Kamu Denetçiliği Kurumuyla birlikte mesai yapmışlığımız var Karma Komisyonda. Çok güzel bir uygulaması var ve biz parti olarak Kamu Denetçiliği Kurumuna olumlu bakmaktayız. Her ne kadar kuruluş usulü, seçim usulü, belirleme usulü tamamen iktidar tekelinde olmuş olsa dahi bu kurumun kıymetli olduğunu ve daha geliştirilmesi gerektiğini ve bütçesine daha fazla katkı sunulması gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi, şöyle: Hukukun, bugün, iktidarın sopası hâline gelmiş hâlde olduğunu düşünen bir vekil olarak Kamu Denetçiliği Kurumunun idare ile vatandaş arasında, kısmen bir nefes alma köprüsü olması sebebiyle kıymetli olduğunu ve böyle kurumların, benzer kurumların, demokratik bir ülkede daha fazla güçlendirilmesi gerektiğini, daha sağlıklı bir kuruluş şemasıyla daha güçlü olması gerektiğini savunuyoruz. Şimdi, şöyle bir husus hatırlıyorum: İçişleri Bakanlığı Adalet Bakanlığına bir yazı göndererek "Şu şu şu mahkemeler bizim idaremiz aleyhine çok fazla hüküm kuruyor." diye resmî bir şikâyeti hatırlıyorum. Şimdi, geldiğimiz noktada idare hukukunun, idare mahkemesinin asli görevi evet, buyken buna bile katlanamaz hâlde bir iktidar var. Bugün, iktidarın sopası hâline gelmiş bir hukuk sisteminde, Kamu Denetçiliği Kurumunun bağlayıcı olmamakla beraber kararlarına saygı duyuyorum ama tabii ki cesur kararlar almasının önünün açılması, daha cesaretli davranmasının da desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum. Pratikte sayın kurumunuza bir başvuruyu yönlendirdim ama cevabında lehte mi aleyhte mi bir hüküm kurmuş, ben bunu anlayamadım. Yani, cesur davranamadığını, maalesef, iktidar erkinden kurumun da çekindiğini o kararda gördüm. Keşke, iktidar erkinden çekinmeyen daha güçlü bir kurum olsa.
Şimdi, şuraya gelmek istiyorum: Meclis Başkanımızın aslında, hepimizin Meclis Başkanı, hepimizin hakkını hukukunu savunan bir Başkan olmasını arzulardım ama Sayın Berberoğlu dosyasında; ta ilk aşamasında Meclis gündemine getirmesiyle, sonrasındaki Anayasa Mahkemesinin kararına uymayan yerel mahkeme kararına herhangi bir tepki koymaması ve Enis Berberoğlu'nun vekillik hakkını savunmaması sebebiyle de... Her ne kadar benim vebalim varsa da onda, Enis Bey'in hakkının ve vebalinin en çok bu dönemin Meclis Başkanımızda olduğu düşüncesindeyim.
Onun dışında, Sayıştaya dair de birkaç sözüm olacak: Şimdi, Sayıştay elbette ki cumhuriyetten önceki köklü kurumlarımızdan biridir. Sayıştay raporlarının bize ulaşan kısımlarını basında, kamuoyunda paylaştığımız zaman, RTÜK'ten bunların paylaşılmaması konusunda bir uyarı "tweet"i gelmişti, biz bunları yaşadık. Oysaki Sayıştay gerçekten kıymetli ve bağımsız denetim yapması gereken bir kurumken RTÜK'ün dâhi baskısını üzerinde hissettiği -ki o da devletin bir kurumu- hâlde bile mevcut raporları kısmen de olsa rahatlıkla dile getirebilmesini saygı duyulacak bir işlem olarak görüyorum. Gerçekten zor şartlarda çalıştığınızın ve -ya işte- söylemek istediğiniz, yazmak istediğiniz çok şey var ama yazamadığınızın farkındayız. Biz öyle görüyoruz, öyle değerlendiriyoruz. Yakında "Anayasa Mahkemesinin şeklini değiştirelim, yapısını değiştirelim." gibi bir atraksiyonun Sayıştay üzerine de -biraz daha derinlemesine rapor yazarsanız- geleceği kanaatindeyim.
Şöyle toparlayayım: Hani, sayın vekilim "Biz iktidarız ve o yüzden kanun tekliflerinin yüzde 94'ünün bizim tarafımızdan gelmesi gayet olağan, bunda ne var ki?" dedi ya Sayın Aydemir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bir saniye efendim, ilave süre veriyorum.
Buyurun.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Oysaki biz biliyoruz ki on beş, yirmi gün boyunca burada çalışacağız, şurada bir virgül değiştiremeyeceğiz; geçecek, göreceğiz. Genel Kuruldan da bir virgül değişmeden geçecek.
Şimdi, istişare... Diyorsunuz ya "Biz kendi aramızda konuşuyorduk." Evet, haklı diyoruz. İşte, sabahki vekilimiz konuştu "Kendi aramızda konuştuk." Evet, haklı dedik. Keşke kendi aranızda konuşmasanız da bunu dillendirseniz ve bir istişare yoluyla çözüm ortaklığımız olsa ve bizim de katkı sunma imkânımız olsa. Yüzde 50 oy alıp da yüzde 94'le kanun teklifi... Böyle bakılırsa hakkaniyetli gelmiyor.
Son olarak şunu söyleyeyim: "Cumhurbaşkanlığı sistemi sanki çok kötüymüş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor." dedi az önceki sayın vekilimiz. Algı yaratılmaya çalışılmıyor, gerçekten parlamenter rejime göre çok çok kötü bir sistem, hatta sistemsizlik diyebiliriz.
Sabrınız içini teşekkür ederim.