| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Sayıştay Başkanlığı c) Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .10.2020 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanım, Sayın Sayıştay Başkanım, Değerli Ombudsmanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, özellikle size hitap etmek istiyorum: Biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok önemli 2 görevi var; bir tanesi yasama, bir tanesi denetim. Kabul etmek lazım ki yasama açısından bu dönem zor, sıkıntılı bir dönem. Hepimiz açısından daha farklı, yeni bir yasama usulü var, farklı bir denetim usulü var. Denetimle ilgili olarak sunumunuzda bilgiler verdiniz ama sanki denetim sadece soru önergeleriyle kısıtlıymış gibi bazı bilgiler verdiniz. Oysa siz de gayet iyi biliyorsunuz, denetim sadece soru önergeleriyle kısıtlı değil, onunla ilgili eleştirileri de oldu arkadaşların ama. Biz yasama yaparken de kanun tekliflerini görüşürken de kamu kuruluşlarını denetlemeliyiz. Kamu kuruluşları nasıl çalışıyor, sorunları neler, sıkıntıları neler, özlük haklarıyla ilgili ya da çalışmalarıyla ilgili sıkıntılar neler; bütün bunları bilmek durumundayız, kanun teklifleri sırasında da kurumları masaya yatırmak durumundayız.
Tabii, bunlarla ilgili olarak -biraz sonra geleceğim- sağlam bilgi alabileceğimiz, bu konuda siyaseten bize bilgi verebilecek, hukuki bilgiler verebilecek kişilere de ihtiyaç var burada, şu anda sizin oturduğunuz yerde onların oturması gerekiyor ama maalesef yeni yasama şeklimizde böyle bir imkânımız yok, en büyük sıkıntılardan bir tanesi o; ancak ondan önce denetimle ilgili olarak ne tür sıkıntılar var, onları da kısaca anlatmaya çalışayım. Size ben birkaç kere yazdım, aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına da gönderiyorum. Mesela, Plan ve Bütçe Komisyonunun bazı görevleri var. Bazı kurumların Plan ve Bütçe Komisyonuna yani Türkiye Büyük Millet Meclisine altı ayda bir brifing verme yükümlülüğü var; bunlardan bir tanesi Sayıştaydır, bir tanesi Sosyal Güvenlik Kurumudur, bir tanesi Merkez Bankasıdır, yılda bir kere de Türkiye Varlık Fonudur Sayın Başkanım. Bunlarla ilgili biz toplantıları yapamıyoruz. Şimdi, Merkez Bankası Kanunu'nda var, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nda var -Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu getirilmiş- Sayıştay Kanunu'nda var. Şimdi, bunları nasıl yapmayız, nasıl bu toplantılar olmaz? Altı ayda bir yapılması gereken toplantılar, brifingler yapılmıyor. Bunu her hâlükârda yapmamız lazım. Bu, yasaların, bizim mevzuatımızın öngördüğü, gerçekten de gerekli olan hükümler, yapılması gerekir. Bunun yapılmaması aslında Türkiye Büyük Millet Meclisini, yasama kurumunu, yasama erkini zayıflatan konulardır.
Varlık Fonuyla ilgili olarak da geriden geliyoruz, orada da sıkıntılar var ama mesela, Merkez Bankasıyla ilgili daha henüz bu sene toplantı yapamadık, geçen yıllarda yapılan toplantılar aksayan toplantılar oldu sürekli olarak. Sayıştay toplantılarını da yapamıyoruz ama Sayıştay sağ olsun bize bazı kitapçıklar gönderiyor, bu eksikliği telafi etmeye çalışıyor ama yüz yüze olması, Sayın Başkanla beraber, yardımcılarıyla beraber görüşmemiz, konuşmamız, istişare edilmesi, doğrudan soru sorabilmemiz tabii ki çok daha farklıdır. Merkez Bankasıyla ilgili olarak da öyle, Merkez Bankasının durumu ortada. Konuşulması gereken çok konu var. Anayasa'ya göre para basma yetkisi bile Meclisindir, biliyorsunuz, o tarafa devrettik. Bütün bunların bile konuşulması gerekirken, bu konuları konuşamayan, pasif durumda olan bir Meclis var. Bütün bunlarla ilgili olarak bizim, denetim görevimizi yapıyor, yapabiliyor olmamız lazım.
Sabahleyin televizyonlardan bahsedildi. Benim geldiğim dönemde de değerli arkadaşlar, Meclis Televizyonu vardı. O zamanlar bütçe başlamadan önce bütün Plan ve Bütçe Komisyonunda taraf olan partilerin temsilcileriyle beraber bir açık oturum yapılırdı. Açık oturumlar yapılırdı Meclis Televizyonunda, bütçe tartışılırdı öncesinde, sonrasında da yine aynı şekilde bir tartışma programı olurdu Mecliste. bu, halka da duyurulurdu. Daha sonra açık oturumlar kaldırıldı, sadece her gruptan bir milletvekilinden görüş alınmaya başlandı, ondan sonra o da terk edildi. Yani demokrasinin beşiği olan, demokrasiye sebep teşkil eden bütçe hakkıyla ilgili olarak Meclis son on yıldan beri -benim gördüğüm kadarıyla, on yıldır buradayım- pasif kalıyor yani bunun canlandırılması gerekir. Sizin başında bulunduğunuz bu kurum çok büyük bir güce sahip, bundan gurur duymamız lazım ve o gücü mümkün olduğunca da hissettirebilmemiz lazım.
Şimdi, kesin hesap kanunu: Mesela, biz bu sene, biliyorsunuz, 2021 yılının bütçesini yapıyoruz, 2019 yılının da kesin hesabını denetliyoruz. 2019 yılında 1 trilyon 70 milyara yakın, galiba o civarda bir para -100'ün altında bir para- harcanmış idare tarafından, yürütme erki tarafından; bunu denetleyeceğiz, bizim adımıza, Meclis adına bu denetimi Sayıştay yaptı. Sayıştay raporları var, denetçilerin çok kıymetli raporları var, bu raporların çok daha fazla ele alınması lazım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay'ın kendisine de söyledim, sunumu vardı, inanın, sunumunda üç cümle geçiyor kesin hesapla ilgili bölüm, üç cümle, başka değil, hâlbuki kesin hesap için -dediğim gibi- 1 trilyonun üzerinde bir para harcanmış, verilmesi gereken hesap var. Sayıştayın raporlarında 6.549 hata saptanmış idareyle ilgili, mahallî idareler dâhil ama. Biraz önce Sayın Başkan sunumunda da anlattı, tespitleri sunumunda var, onlarla ilgili üç cümle, üç cümle. İdarede bunlar neden oluyor, neden bu sıkıntılar yaşanıyor, bir sorun mu var, bir sıkıntı mı var, liyakatle ilgili bir sorun mu var, teknolojiyle ilgili bir sıkıntı mı var, yeteri kadar ödenek mi ayrılmıyor bu kurumlarda; bunları Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla konuşamadık. Niye konuşmuyoruz, bunları konuşmamız lazım, bizim asıl görevimiz bu, hepimiz bunu yapmaktan gurur duyarız. Aramızda belediye başkanlığı yapmış milletvekilleri var, inanın, belediyelerde kendi bütçeleri çok daha fazla konuşuluyor, didik didik ediliyor ve daha anlamlı sonuçlar alınıyor. Biz niye bunu yapmayalım? Bunu millet adına yapıyoruz, millet iradesini ortaya koyuyoruz, çok daha başarılı bir şekilde yapmamız lazım.
Yine, vakit almadan söyleyeyim, mesela ödenek üstü harcama var. Bu senenin -hatırladığım kadarıyla- 42 milyar 700 küsur milyon bir ödenek üstü harcaması var. Yani Meclisin verdiği harcama yetkisinin üzerinde harcama yapmışlar 42 milyar 700 küsur, bunun tamamlayıcı ödenekle bu kanunla kabul edilmesi lazım. Yani en ufak bir bilgi verilmiyor "Böyle bir şey oldu, bu kadar fazla harcama yaptık ama sebebi budur, şuralara harcadık." denmiyor.
Yine arkadaşlarımız anlattı, geçen hafta çıkan bir kanunla 2020'nin borçlanma yetkisi artırıldı. Bu, bütçe kanunuyla geliyor. Burada sayın bakanlar geliyor anlatıyorlar nereye harcayacaklarını güya, en azından mantık olarak öyle ama bu kanunları çıkarırken kimse gelip de "Bize verdiğiniz ödenek yetmedi, borçlanma yetkisi az geldi, onun için yeni bir borç talep ediyoruz, bütçe açığı artacak, onu da şuraya harcayacağız, şunun için, yanlış hesaplamışız, harcamalarımız şuraya olacaktır." demiyor. Sayın Başkanım, bunlar muhakkak bizim talep etmemiz gereken konular, illa Anayasa Mahkemesinden dönmesine gerek yok, bizim onları geri çevirmemiz lazım; daha farklı, ek bütçe olarak buraya getirmeleri lazım; ne olacak, sonuçta çıkar, bir problem yok ki.
Kanun yapma sürecinde de, burada iktidara mensup çok değerli Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımız var, hemen hemen hepsi oraya oturdular, kanun tekliflerini savunmaya çalıştılar. Ama mesela en son cuma günüydü, Cemal Bey orada oturuyordu. Mesela sonradan gelen yapılandırmayla ilgili, vergi yapılandırılmasıyla ilgili kanun teklifi; eksikleri var, ihtilaflı alacaklar mesela; herkes tarafından ihtilaflı alacakların da ya da matrah artırımının da orada olması talep ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Cemal Bey'in bir vekil olarak ona cevap verebilmesi "Hayır, Maliyenin durumu budur, gelirimiz giderimiz şudur, onun için bunu kabul etmiyoruz." demesi mümkün müdür? Orada oturan bürokratların da -aynı şekilde- böyle bir yetkisi yok. Bu yetki siyasi bir yetkidir, siyasi bir kararı gerektirir, orada bir siyasinin oturması lazım. Bizim de ona halktan gelen, milletten gelen talepleri iletebiliyor olmamız lazım ki kanun çıkaralım. Yoksa ne anlatacağız? Çok fazla bir şey iletemedik, kaldı. Yani bu hem iktidara mensup milletvekillerini hem bizleri zor durumda bırakıyor. Kanun yapma usulü, yasama usulü bu şekilde olmamalı.
Yine, geçen hafta geçirdik; performans esaslı program bütçeye geçildi. Hemen yanınızda, sağınızda oturuyor, Sayıştay Başkanlığının bu konuda görüşü bile alınmıyor. Onlar denetleyecekler, onlardan daha iyi bilen yok. Hem denetimini yapacaklar hem en iyi şekilde bilenler onlar ve görüşleri alınmıyor. Bu da olmaz. Bir kamu kurumu yasa ihtiyacını tespit eder öncellikle. Bir eksiği vardır mıdır, teknolojideki gelişmeler, zaman vesaire bazı ihtiyaçlar... Kanun gereği ortaya çıkarır ve bunu en iyi uygulayan bilir. Onlardan ağırlıklı olarak talep gelir, bütün dünyada da böyledir. Onun için daha önceki Anayasa'da bir teklif vardı, bir tasarı vardı. Şimdi, teklif gerçekten tam bir orta oyununa döndü. Yani bir anlamı yok bu şekilde yasa yapmanın. Muhakkak ki idareden gelmesi lazım, zaten öyle oluyor ama onu sanki birbirimizden saklıyormuşuz, bilmiyormuşuz gibi oyun oynuyoruz. Bunun, bunların değişmesi lazım. Bu konuda sizin Başkanımız olarak öncülük etmeniz lazım.
Geçen hafta gelen, yine torba kanundaki kanunlardan bir tanesi Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüydü. Daha önceki kanunda da vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, bir dakikanızı alayım, kapatacağım ben de.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü... Anayasa'ya göre, biliyorsunuz, kamuyla ilgili pozisyon ihdas edilirken görev, yetki tanımı tam olarak yapılır. "Yapılmamış, bu eksiktir." diyoruz. Ne kadar Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü ihdas edileceği de yok kanunda. Bunları "Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle tamamlayacağız." diyorlar. Ya, bir kanunun yarısı Mecliste yarısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle olur mu, yapılır mı? Böyle bir mantık olur mu? Yapıyorsak ya biz yaparız ya orası yapar. Sonuç olarak, yasama organı da burasıdır, burasının yapması lazım bana göre ama yarı yarıya bölüşmek... Bundan daha büyük bir garabet yoktur. Bütün bunların düzelmesi lazım, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile Meclis kanunlarının... Ki sabah Sayın Bakanım Abdüllatif Şener'de bahsetti, kıyalarla ilgili çıkan kararnameler falan var yani bir yetki aşımı da söz konusu, bu konunun da ayrıca düzenlemesi lazım. Bu konuda sizin aynı zamanda konuyu bilen birisi olarak, hem de o koltukta oturan birisi olarak daha fazla hassasiyet göstermenizi de bekliyoruz.
Evet, süremi aştım. Diğer konulara, diğer kurumlarımıza da girmeyeyim.
Çok teşekkür ederim. Bütçelerimizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.