KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu maddenin temel yaklaşımı altı yüz gün iş yerinde çalışan 7,5 milyon kişinin büyük bir çoğunluğunun bu sertifikalarla eğitimlerini almış olma zorunluluğu getirilmektedir. Bunlardan resmî eğitim almış olanların önceki belgeleri geçerli olacaktır bu düzenlemeyle, ancak yine de oldukça büyük bir sayıda işçinin bu belgeleri olmadığından bu düzenlemenin çalışma yaşamını bir kaosa sürükleme ihtimalinin bulunduğunu belirtmekte fayda var. Yine de, 6331 sayılı Kanun'un iş güvenliği uzmanlarına ilişkin düzenlemesi gibi bu düzenleme de eğitim sürecini piyasalaştırmayı amaçlamakta, yeni sektör yaratmaktadır. Oysa düzenlemenin kamusal bir eğitim anlayışı çerçevesinde Millî Eğitim Bakanlığıyla ortaklaşa düzenlemesi gerektiğine inanıyoruz. Her şeyi özel sektöre havale ede ede bir taraftan Bakan diyor ki: "Para yok, oraya kaynak aktaramayız, oraya bilmem ne yapamayız." Millî Eğitimin bünyesinde buna benzer çok sayıda insana da ihtiyaç var. Kadro istihdamıysa devlete kadro alınsın, öyle bir eğitmenler alınsın. Ama bir taraftan hem kadro sorunu var hem bir taraftan bütün işleri ihale ediyoruz özel sektöre. Bu işi de artık özel sektöre bu kadarını da ihale etmeyin. Yani, anladık piyasacılığı ama yani taşeronu "Temizlik, güvenlik..." diyoruz ama bütün yaşamın bütün alanını artık piyasalaştırdınız. Bunu da en azından eğitim alanında piyasalaşmaktan vazgeçip doğru dürüst eğitiminin en azından Millî Eğitim tarafından verildiği, ilgili kurumlarca verildiği... Bakın, demin bir kadro geçti. Herkese kadro veriliyor, terfi ettiriliyor, tashih ediliyor, her şey yapılıyor burada bir tek iş geldiği zaman eğitim alanına eğitimle ilgili de iş özel sektöre devrediliyor. Sonra da, ondan sonra, bir dönem sonra gelecekler "Bu özel sektörde eğitim verenler devletin kadrosuna alınsın." diyecekler yani olacağı bu. Onun için şimdiden kestirmeden bu düzenlemenin böyle yapılması gerektiğini düşünüyoruz.