| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kurulu (Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (Özel Bütçe),(Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kalite Kurulu(Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Üniversiteler (Özel Bütçe), (127 Bütçe + 127 Kesin Hesap + 95 Sayıştay Raporu) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .11.2020 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım, kıymetli YÖK Başkanı, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii, beş dakikalık süre son derece dar bir zaman süresi ama hem YÖK hem Millî Eğitim Bakanlığını değerlendirmek çok zor, kısaca değerlendireceğim.
Bu sözleşmeli öğretmenlik, kadrolu öğretmenlik falan artık dilimizde pelesenk oldu. Bu sözleşmeli çalışma, istihdam türü, maalesef, AK PARTİ'nin çalışma hayatına hediyesi. Tabii, seçim dönemi yaklaştıkça bu konuda adımlar atılacağını düşünüyorum ama seçimi beklememek lazım ya, bunlar bizim evlatlarımız, bunu çözmek lazım.
Şimdi, Sayın Bakan, şu raporunda -özellikle mi belirtmiş, ben mi öyle anlıyorum bilmiyorum da- bütçeyi şöyle ikiye ayırmış: "Yüzde 84,3 diğer şeyler, eğitim yüzde 15,7" demiş. Ya, diyor ki: "Kardeşim, bana ne kadar bütçe verirseniz o kadar iş yaparım." Ben böyle okuyorum. Yani geçen seneki yatırım bütçesinden biraz fazla ama yine de Sayın Bakan dikkat çekmiş yani Millî Eğitim Bakanlığı: "Eğitime sadece yüzde 15,7 bütçe ayırmış. Ben de buna göre çalışırım." diyor. Bu, budur; bunun başka bir anlamı yok.
Köy okullarının açılması önemli bir adımdır, bunun mutlaka takip edilmesi lazım. Şu ana kadar kaç köy okulu açıldı bilmiyorum ama çok fazla değil herhâlde 6 bin civarında diye duydum ama teyit edemedim. Bütün köy okulları açılmalı. Yani 2 öğrenci bile olsa oraya verecek bizim öğretmenimiz var, ataması yapılmayan yüz binlerce evladımız var, feryat ediyorlar, 60 bin öğretmen atama talebi var, bu talep görülmüyor. Aslında gençliğin bir istihdam talebi var, bütün gençlerimizin büyük bir istihdam talebi var, öğretmenlerimizin de haklı olarak bir talebi var. Sayın Bakanı doğrudan ilgilendiren bir konu ama tabii, işin mali boyutu da var ama bu problem devam etsin diyebileceğimiz bir durum değil bu, Türkiye bunun altında kalır. Yani genç istihdam konusunu çözemeyen Türkiye'nin "Savaşta barut bitti" durumuna düşeceğini hepimiz biliyoruz.
Sayın Bakanım, öğretmen meslek kanunuyla ilgili çok iddialı başladınız ama hâlen problem çözülmedi. Öğretmen meslek kanunu, ben inanıyorum ki birçok problemi çözecek. Yani birtakım, böyle, demir kertiği gibi kurallar koymamız lazım yani öğretmenin göreve adım attığı andan emeklilik sürecine kadar her merhalesini, böyle, demir kertiği gibi düzenleyen bir kanun çıkarmamız lazım.
Şimdi, bakın, öğretmen alıyoruz, mahrumiyet bölgesine atıyoruz, diyoruz ki: "Sen burada beş yıl çalışacaksın." Ama böyle olmuyor. On yıl çalıştığı hâlde tayin yaptıramıyor, istediği yere gidemiyor. Hâlbuki öğretmen orada kaç yıl çalışınca hangi bölgelere tayin isteyebileceğini bilmeli, ona göre göreve başlamalı. Sayın Bakanım, bu yıllardır konuşulur, yıllardır ifade edilir ama bugüne kadar çözülmedi. Bunlar kurala bağlanacak şeyler.
Millî Eğitim Bakanlığının en büyük problemi kuralsızlık; kuralsızlık çözülmediği sürece efendim şunu istediler yapayım, bunu istediler yapmayayım" mantığıyla yani rüzgâra göre bir karar verme anlayışı olduğu sürece bu öğretmenlerimizin sızlanmaları, şikâyetleri hiç bitmez.
Ek ders ücretleri konusu bu pandemi sürecinde ciddi problem. Sayın Bakanım, yıllarca bu işleri yaptık. Öğretmenin eline haftalık ders dağıtım çizelgesini verirsiniz ve onun üzerinden ek ders ödenmesi talimatı verirsiniz, bu kadar basit. Yani bunu bu kadar uzatmanın bir alemi yok, efendim "Canlı ders verdin, bilmem ne yaptın." filan, bunun altından çıkamayız. Haftalık ders dağıtım çizelgesini mevcut öğrenci durumuna, sınıfa, dersliklere göre öğretmene vereceğiz ve bunun üzerinden ek ders dağıtımını halledeceğiz, ek ders ücretini de buna göre ödeyeceğiz; bu kadar basit. Bunu para vermekten kaçmak olarak anlıyoruz biz artık yani "ne kadar az para veririz öğretmene, o kadar iyi" mantığıyla.
Yönetici atama konusu hâlâ düzelmedi. Bu ilk düğmedir, yönetici atama konusu yani at yiğide göre kişner. Dün benim de çok sevdiğim ülkücü, Türk milliyetçisi bir kardeşim arıyor beni -Sayın Bakanıma da attım, ili vermeyeceğim, Sayın Bakanım biliyor- AK PARTİ ilçe başkanı istemiyormuş efendim, vali de uygun görmüş, almışlar, araştırmacı kadrosuna çekmişler. Niye?
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Koncuk, süreniz tamamlandı, lütfen tamamlar mısınız.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Türk milliyetçisi, ülkücü diye. Hâlâ mı ülkücülük suç bu ülkede ya? Türk milliyetçisi olmak hâlâ mı suç? Ben bunu kabul etmiyorum. Sayın Bakanım, bu işi takip ediyorum, lütfen düzeltin.
Üniversiteler arasında çok konu var da Sayın Başkanım, asıl bir konu var, ben eski sendikacı olunca bu yönleri çok dikkatimi çekiyor. Üniversiteler arasında bir yer değiştirme yönetmeliği yok. Bunu sendikalarla oturup bir değerlendirmek lazım, bunu görmezden gelemeyiz. Yani yer değiştiremiyor bir üniversite rektörü, torpil bulması gerekiyor falan, bunu bir kurala bağlamak şart oldu. İnşallah düzelir.
Bir de son KPSS sınavında "master" kitapçık ile adayların çözdüğü soruların soru dizilimleri, cevap anahtarının dizilimleri farklı. Maalesef ÖSYM bugüne kadar buna tatminkâr bir açıklama yapamadı. Bu nasıl çözülür, bilmiyorum.
Saygılar sunuyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.