| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kurulu (Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (Özel Bütçe),(Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kalite Kurulu(Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Üniversiteler (Özel Bütçe), (127 Bütçe + 127 Kesin Hesap + 95 Sayıştay Raporu) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .11.2020 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İşin doğrusu, sabahtan beri arkadaşlarımız açıklıyorlar ve durumu değerlendiriyorlar, sizler de izliyorsunuz ama bir örnek vereyim: On sekiz yıllık bir iktidar, 7'nci Bakan sizsiniz. Benim 3 çocuğum var, şu anda 2'si üniversite mezunu, 1'i üniversitede okuyor. Hiç aynı sistemle okumadılar, hiç birisi aynı sınava giremedi, benzer sınava. On sekiz yılda hep değişiklik oldu. Bir eğitim hikâyesi var, bir reform var, her gelen Bakan "Daha iyi yapacağız, daha güzel yapacağız." dediler fakat geldiğimiz aşamada... Daha geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı "Tekrar eğitimde reforma ihtiyaç var." dedi. Bu neymiş ya! On sekiz yılda deneme, yanılma ve on sekiz yıl önce başlayanlar şu anda meslek sahibiler veya üniversite mezunular, işsizler. Hiç mi bunun planlaması, vizyonu yapılmaz? Hele hele 2023'ten söz edilirken böyle bir düşünce yok.
Bir taraftan da şöyle bir şey var: Bütçe meselesi. Gerçekten bütçeniz çok az, artması lazım çünkü bütçe artmadığı sürece siz kamusal eğitim veremezsiniz. Kamuda dezavantajlı kesimlerin ulaşabileceği bir eğitim sistemi oluşturamazsınız ve giderek günü idare etmeye çalışırsınız, daha çok proje bulmaya, fon bulmaya çalışırsınız. Ve bu ülkede giderek eğitime daha çok ihtiyaç varken, çağı yakalamak için daha özgürlükçü, daha adil, daha huzurlu ortama gitmek için eğitimin çok önemli olduğu bilinirken daha çok tasarrufa yönelmiş olacaksınız. Niçin tasarrufa yönelmiş olacaksınız? Çünkü kaynaklar eşit kullanılmayacak, kaynaklar daha çok personel ve belirlenen kurullara gidecek. Bütçenin artması lazım. Şimdi, her yıl Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmeden önce aslında sizler bir programa çıkıyorsunuz ve bir hazırlık yapıyorsunuz. Normalde aslında sizin ilk geldiğinizde çok iddianız da vardı, toplumun her kesimiyle buluşup millî eğitimi öyle yöneteceğinizi söylüyordunuz ama görüyoruz ki zaten Plan ve Bütçe Komisyonunda sivil toplum örgütleri yok, Meclise gidiş gelişler de az, bu hazırlıkların hangi aşamalarında sivil toplum örgütlerinden geri bildirim aldınız, kimlerden? Çünkü "eğitim" dediğiniz bir ekip hizmeti, en alttan en üste kadar. Yani "Önümüzdeki yıl, kimlerle, nasıl bir eğitim verebiliriz, bölgeler arası eşitsizliği nasıl giderebiliriz, bunları nasıl düzenleyebiliriz?" bunlarla ilgili bir hiçbir düzenleme yapılmadı. Geri bildirim alınmadığı zaman ilerisini göremezseniz, iyi bir yönetişim modeli söyleyemezsiniz.
Bir diğeri: Bu kaynaklarla beraber aslında kaynakların bir kısmının da devlet okullarına ayrılması lazım, devlet okullarının güçlendirilmesi lazım. Ama biz bakıyoruz ki giderek devlet okulları çok perişan. İsmine "devlet okulu" demişiz, ismine "cumhuriyet" demişiz, birçok isim takmışız, temizlik malzemesi yok, temizlik elemanı yok. Batman'da yoksulluk diz boyu, çocukların bu pandemi döneminde gittiklerinde ilk söyledikleri şey "Temizlik malzemesi yok, bize temizlik malzemesi bağışında bulunun." Hatta Batman'ın bir ilçesinde, Gercüş'te -ilçeyi de vereyim- öğretmenlere diyorlar ki: "Ya, velilerden para toplayamıyoruz siz para verin, bir temizlik malzemesi alalım." Yani, okul aile birliği, evet, Kadıköy'de, başka yerde, avantajlı yerde ama dezavantajlı yerde zaten bir problem, orada da bir şey sağlanamıyor.
Geldiğimiz aşama ne oldu? Ücretsiz kitap dağıtımı olması gerekirdi, devam etmesi lazım. Ücretsiz kitap çok iyi bir şeydi ama okullar ücretli oldu yani kitap ücretsiz ama okullar ücretli oldu ve giderek bu özendirilir gibi oldu. Ya, pandemide bile özel okullar sanki özendirilmiş gibi oldu. Buna siz özen göstermezseniz yoksullar daha yoksul kalacak, dezavantajlı kesimler daha dezavantajlı kesim olacak çünkü eğitimde sizin fırsat eşitliği tanımanız lazım, fırsat eşitliğine pozitif ayrımcılık yapmanız lazım, onlara daha çok olanak yaratmanız lazım ama biz bunu yapamadık, giderek daha da sıkıntılı oldu.
Ve zaten özel eğitimlerle ilgili devasa sorunlar var, onlara da girsek... Yani Sayın Bakan bunu çok daha iyi biliyor. 1999'da bir okul açmak için teminat vermek lazımdı, kaldırıldı 2007'de ve -sabahleyin de arkadaşım söyledi- sokak ortasında okul açılmaya başlandı. İki katlı binalara okul yapılmaya başlandı. Herkes şimdi kapatıyor, iflas ediyor, teminat yok, hiçbir güvence yok, öğretmenler perişan, öğrenciler perişan, size dilekçeler geliyor, bize dilekçeler geliyor ve çözüm bulunmaya çalışılıyor. Ya, bir taraftan zaten kurumlar batarken peki o öğrenciler ne olacak? Hiç kimse bunu düşünmüyor. Siz bunun önlemini almadığınızda, sadece veliler üzerinde bir özendirme yarattığınızda hiçbir amacına ulaşmamış oluyor.
Arkadaşlarımız az önce de söyledi, öğretmenlerle ilgili bir düzenleme yapılması lazım, siz bunu yapmadığınız zaman olmaz. Aynı okulda çalışıyorsunuz, aynı işi yapıyorsunuz, aynı branştasınız, biriniz uzman, biriniz kadrolu, biriniz sözleşmeli, biriniz geçici sözleşmeli, biriniz geçici. Ya, bunun bir izahı yok. Aynı okulu bitirmişsiniz, aynı kurumda çalışıyorsunuz, aynı derse giriyorsunuz. Siz bunu düzenlemediğiniz sürece eğitimde başarıya ulaşamazsınız. Çalışma ortamını bozuyorsunuz, çalışma ortamındaki barışı bozmuş oluyorsunuz. Bir an önce bunlara el atmak lazım ama bunun arkasında sadece siz değil, sadece Millî Eğitim değil, kısmi esnek çalışmayı bütün Türkiye'ye bu Hükûmet, iktidar yaymak istiyor, her yerde bunu yaymak istiyor ve şimdi Genel Kurulda görüşülüyor, tekrar birçoğu esnek çalışmayla ilgili. Bunu yapmadığınız zaman, eğitimde, sağlıkta bunu yaparsanız, temel şeylerde çok geriye gitmiş olursunuz.
Türkiye İstatistik Kurumu çalışma yapıyor, soruyor, "Çocuklarınızın eğitim durumundaki en büyük problemler nedir?" anket yapıyor, işte, ulaşımında, beslenmesinde, gidiş gelişinde çok ciddi problemler var; hiçbirisine bir çözüm bulunmuyor. Görüyoruz ki yoksullar, dezavantajlı kesimler hep daha dezavantajlı.
Bu EBA'yla ilgili arkadaşlarımız çok dile getirdiler. Sayın Bakanım, biz Plan ve Bütçe Komisyonunda, birçok yerde birçok kuruma vergi muafiyeti getirdik. Euro bugün 10 lira olmuş. Hükûmet, iktidar insanlara "3 çocuk doğurun." dedi. 3 çocuğu var ve evde bilgisayar yok. Öğretmenin bilgisayarı yok. Sanki herkeste mobil telefon var. Hiç kimsede mobil telefon da yok. Velhasıl diyelim ki var... Mardin'in, Batman'ın köyünde hâlâ elektrikler gidiyor, internete erişim çok zayıf. Bunu sizin araştırmalarınızdan ben okudum. Yani Marmara Bölgesi'nin Güney Doğu Anadolu Bölgesi'yle ciddi bir internet farkı var. Burada EBA'yı nasıl uygulayacaksınız? Hele ana dil meselesine hiç girmiyorum. Ana dil meselesinde bu uzaktan eğitim sürecinde geçmişte öğretmenle öğrenciler, veliler bir diyalog geliştiriyorlardı -o zaten en temel hak- bununla ilgili hiçbir şey yok. Covid tümüyle bu işi daha da dezavantajlı konuma soktu. Neden dezavantajlı konuma soktu? Avrupa Birliği ülkelerinde Türkiye'yle kıyaslama yapılmış, yoksullukta eğitime erişim oranında Türkiye yüzde 48 oranında daha başarısız. Giderek bu Covidle beraber... İşte, deprem de başladı. Siz olağanüstü süreçler için, salgın, deprem gibi süreçler için bir şeyi düşünmezseniz gerçekten geleceğimiz felakete ilerler. Onun için, ciddi planlamalar yapılması lazım. Temizliğinden eğitimine kadar sosyal, psikolojik desteğine kadar her ortamının düşünülmesi lazım.
Sayın YÖK Başkanım burada, dönem dönem görüştük ve ben kendisini sayarım. 1923'ten iktidarın geldiği on sekiz yıla kadar 77 üniversite açılmış, maşallah, her kente bir üniversite açılmış. Sonra da diyoruz ki: "Niye ilk 500'te üniversitemiz yok?" Sonra da "A" üniversitesinde on dört yıldır veterinerlik fakültesi var, 1 tane öğrenci alınmamış. "A" üniversitesinde bir fakülteye yedi yıldır öğrenci alınmamış. Hayalet üniversiteler, hayalet fakülteler... Böyle bir izah olmaz. Peki, ne olmuş? Sizin yanınızda ÖSYM var, ölçmesi lazım, değerlendirmesi lazım, geçen yıldan hangi branşlara, neye ihtiyaç var, ona göre önlem alması lazım. Ki Sayın Bakan bunu çok iyi biliyor, velilerle çalışmak lazım, ona göre çalışmak lazım. Ya, hâlâ öğretmen olmak isteyenler var, hâlâ yüz binlerle izah edemediğimiz atanamayan öğretmenler var.
Şimdi, Sayın Çelebi dedi "Kürtçeyle ilgili kaset..." falan... Ya, geçen yıl -bu öğretmenlerden söz etmiştim- 20 bin tane atama yaptınız.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın İpekyüz, lütfen toparlayabilir miyiz.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Tamam, toparlıyorum Sayın Başkan.
20 bin öğretmenden sadece 1 tane Kürtçe bilen öğretmen atadınız; Yirmi binde 1. Ya, bunun izahı olmaz. Bir taraftan siz bölüm açıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Özgürlük var, yasak yok." Yirmi binde 1. Bunun adı ayrımcılıktır. Niçin ayrımcılıktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bağlıyorum Sayın Başkan.
Kitaplarda 2019'da "İslamiyet bu topraklara geldiğinde Türkler, Araplar, Berberiler ve Kürtler için beraber kabul ettikleri..." 2020'de bu çıkarılıyor. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Giderek her şeyi kısıtlama ve inkâra mı götüreceksiniz? Tam tersine özgürlükleri artırmanız lazım, siz bunu yapmadığınızda olmaz. Zaten YÖK'e değinmeye gerek yok, YÖK'le ilgili.
Benim asıl değinmek istediğim konulardan birisi de... Kanun hükmünde kararnameyle ilgili binlerce mağdur öğretmen var, sizin onlarla ilgili düzenleme yapmanız lazım. Her seçim döneminde 3600'le ilgili bir beklenti var, düzenleme yapmak lazım.
Birçok arkadaşımız dile getirdi, barış akademisyenleriyle ilgili... YÖK Başkanı da burada, üniversite gerçek değerine kavuşmak istiyorsa üniversitenin özerk ve özgür olması lazım, olmadığı zaman depremi de olur, salgını da olur, perişanlığı da olur, yoksulluğu da olur, geri kalmışlığı da olur, ayrımcılığı da olur.
Bütçenin artması lazım eşit, özgür herkesin nitelikli eğitime ücretsiz şekilde ulaşması için.
Teşekkür ediyorum.