| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kurulu (Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (Özel Bütçe),(Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kalite Kurulu(Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Üniversiteler (Özel Bütçe), (127 Bütçe + 127 Kesin Hesap + 95 Sayıştay Raporu) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .11.2020 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, kıymetli hazırun; hoş geldiniz.
Sayın Bakanım, şu andaki tablonuzda göreve geldiğiniz tarihlerdeki kamuoyunun size bakış açısını bir karşılaştırırsanız aslında yapmış olduğunuz faaliyetin hangi safhada olduğunu siz bizden daha iyi anlayacaksınız. Göreve başladığınız zaman sizden objektif bir hizmet beklenebileceği konusunda kamuoyunda olağanüstü bir algı vardı. Ama gelin görün ki devletin resmî kurumu Sayıştayın kendi raporlarında, yaptığınız işlemlerin liyakatsiz kadrolar tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Sayıştayın ortaya koymuş olduğu rakamlarda neredeyse yapmış olduğunuz işlemlerde yüzde 30, yüzde 40 civarında liyakatsiz kadro kullandığınız tescil edilmiş vaziyette. Bir ilçe millî eğitim müdürlüğü bünyesinde 127 personelin 38'inin liyakate uygun olmadığı bu raporlarda belirlenmiş vaziyette. Liyakatsizlik demek Sayın Bakan, adaletsizlik demektir. Eğitimde adaletsizliği çocuklarımız zaten yaşıyorlar. Eşit koşullar altında eğitim verilmeyen bir ülkede yaşadığımızı artık hepimiz görüyoruz ama özellikle kadrolarda partizanlıkla ve liyakatsizlikle eğer bir tablo ortaya çıkarıyorsanız ita amiri olarak bire bir sorumlu olduğunuzu da kabul etmeniz gerekir Sayın Bakanım.
Eğitimde ikinci adaletsizlik safhasını açıkladık: Özel okullardaki derslik, öğretmen ve kamu okullarındaki derslik ve öğretmen farkı olarak ortaya çıkıyor. Kamu okullarında ortalama 26 öğrenci 1 dersliğe düşerken özel okullarda ortalama 10 öğrencinin düştüğü açık, net. Üstelik kamu okullarında olağanüstü adaletsizlik var. Mesela benim seçim bölgem, İstanbul 3'üncü bölgede bazı okullarda 70-80 öğrenci eğitim alıyor. Şimdi, Covid koşullarında da bunu çözeceğiniz iddiasıyla yola çıktınız yani bu 70-80 öğrencinin bir derslikte bulunmasının ötesinde çok daha az sayıda öğrencinin ders alabileceği bir sistem arayışı içine girdiniz ve uzaktan eğitimle alakalı da bir çalışma yaptınız. Sayın Bakanım, 21'inci yüzyıldayız ve Türkiye bu anlamda da sınıfta kalmış vaziyette. Sakın ola burada birtakım rakamlarla beraber kafa karıştırmaya kalkmayınız. İşin gerçeği şu: Eğitim yılının başında açıkladık, 3 milyon 17 bin 718 öğrencinin evinde internet yok. Bunun canlı örneği yine benim seçim bölgemde yaşandı. Benim seçim bölgemde, Esenyurt'ta babası komşusundan internet hattı çekmek için çatıya çıkınca babasının peşinden çıkan günahsız bir çocuk, Çınar Mert hayatını kaybetti. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin aslında bu dönemle alakalı en büyük eleştirisidir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle beraber Parlamentonun bugüne kadar eğitimi yazboz tahtasına çeviren, her Bakan geldiğinde "Bu eğitim olmaz kardeşim, bu nedir?" deyip yeni bir modeli on sekiz yıllık iktidarınız döneminde başımızda deneyen modelin aynı zamanda tezahürüdür ve sorumlusu Parlamentoyla birlikte iktidarınızdır. 750 bin öğrencinin evinde televizyon yok. Dersliklere baktığımız zaman Türkiye'de pandemi koşullarında eğitim yapabilmeniz için 57 bin dersliğe ihtiyaç var. Yine pandemi koşullarında eğitim verebilmeniz için 92 bin öğretmene ihtiyaç var, 60 bin yardımcı personele ihtiyaç var. Sayın Bakan, bunlar hiç yokmuş gibi uzunca bir süre Hükûmetinizin başka işlerle uğraşıp eğitim dönemi başında öğrencilerimizi bu olumsuz koşullara mahkûm etmesini hangi gerekçeyle açıklayacaksınız? Millî Eğitim Bakanlığına harcanması gereken paraların iktidarınızın bu topraklardaki ölçüsüz kabadayılıklarıyla savunma harcamalarına ayrılması zorunluluğuyla mı açıklayacaksınız? Çocuklarımızın geleceğini kendi kendinize yarattığınız birtakım sorunlarla harcadığınız paralar karşılığında yok etmekle mi açıklayacaksınız? Türkiye'nin bağımsızlığı 5 başlık altında tehdit altındadır. Dış politika da dâhil olmak üzere ekonomisi, adaleti vesaire bütün bunları saydığımız zaman kötü yönetim ama en büyük tehdit, şu anda Türkiye'de en büyük tehdit, eğitimle alakalıdır. Sayın Cumhurbaşkanına bile kendinizi beğendiremiyorsunuz. On sekiz yıldır ülkeyi yönetiyor, o da "Eğitim politikaları başarısız." dedi.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, lütfen tamamlayalım efendim. Son sözlerinizi alalım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bize göre çok başarısızsınız. Zaten rakamlar bunu ele veriyor. PISA'da 72 ülke içerisinde; matematikte 52'nci, okumada 50'nci ve diğer konularda 49'uncu sıradasınız. Şimdi burada bize öyle bir hikâye anlatmanız gerekiyor ki, bu önümüze koyduğunuz bütçeyle değil, biz size inanalım. Yoksa Sayın Bakanım, sizin eğitim politikalarınıza bizim bir inancımız kalmadı, daha fazla yıkım yaratmak yerine hiçbir şey yapmayın daha doğru olacak diye düşünüyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Teşekkür ediyorum efendim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben teşekkür ediyorum.