AHMET KAYA (Trabzon) - Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Trabzon'da hayvancılık faaliyetleri için yem bitkisi ekimi yok denecek kadar azdır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan bakanlar kaba yem ihtiyacını yaylalardan, fındık bahçelerimizdeki fındık altı otlarından ve dışarıdan satın alma yoluyla karşılamaktadırlar.

Yem giderlerini değerlendirdiğimizde, yaylalarımızın ve meralarımızın hayvancılık faaliyetleri ve hayvansal üretim için büyük bir nimet olduğunu görüyoruz. Fakat, özellikle büyükbaş hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız barınma sorunu nedeniyle yaylalardaki otlak alanlardan yeterince yararlanamamaktadır. Hayvanlarını yaylalara araçlarla günübirlik taşımaları da hem çok maliyetli hem de mümkün değildir. Bu nedenlerle ve aslında çoğunlukla da mecburiyetlerden dolayı Karadeniz'in bereketli yaylalarında yaylacılık geleneğini asırlardır yaşatan vatandaşlarımız yaylalarda hayvanlarının güvenli bir şekilde barınmasını sağlamak, hayvanlarından elde ettikleri süt, peynir, tereyağı gibi ürünleri muhafaza etmek ve kendilerine barınabilecekleri yer temin etmek amacıyla tamamen hayvancılık faaliyetleri için kullandıkları yapılar inşa etmek zorunda kalmışlardır. Bazıları da mevcut eski yapılarını tadilatla kullanılabilir hâle getirmiş ve ahır gibi eklentiler yapmıştır fakat gelin görün ki bu binaların çoğu sorgusuz sualsiz yapılan şafak operasyonlarıyla yıkılmıştır. Tabii, burada şu tespiti de yapmak zorundayız: İmar barışıyla meralar ve yaylalarımızda çarpık yapılaşmanın önü açılmıştır ve bazıları bunu fırsata çevirerek otlak alanlarında katlı evler yapmıştır. Bu talana elbette mâni olunmalı, yaylalarımız korunmalıdır fakat bu yapılırken çok seçici davranılmalıdır. 2019'un Kasım ayında Trabzon'da yaylacı vatandaşlarımızın dişinden tırnağından artırarak, tereyağı, süt satarak yaptıkları, dedelerinden, atalarından kalan yayla evlerini yıktılar. Kışın ortasında Düzköy'de, Köprübaşı'nda, Şalpazarı'nda Maçka'da ve Sürmene ilçelerimizde vatandaşlarımızın yayla evleri yerle bir edildi. Bakanlık olarak sizler hayvancılığı destekliyorsunuz, buna teşekkür ediyoruz fakat 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 20'nci maddesi yaylalarda ev ve ahır benzeri inşaatların yapılamayacağını söylüyor. Bu kanun neden günün ihtiyaçlarına göre revize edilmiyor, düzenlenmiyor? Yaylacılarımız bu kanun varken ne yapsın, nasıl yapsınlar? Yaylaya gittiklerinde dışarıda mı yatsınlar, çadır mı kursunlar? Hayvanlarını nerede barındırsınlar? Sütünü, peynirini, tereyağını nasıl muhafaza etsinler? Evet, yaylalarımız korunsun ancak, yaylacılık yapan, geçimini hayvancılıkla sağlayan insanlarımız için de mutlaka bir çözüm yolu bulunsun, bu insanlarımız mağdur edilmesin.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; bölgemizin kadim kültürü olan ve yüz yıllardır süregelen yaylacılık geleneğinin sürmesini istiyoruz ve bunun için sizlerden yardımcı olmanızı rica ediyoruz.

Bakınız, az önce değindiğimiz Mera Kanunu'yla ilgili 19 Mart 2020'de bir kanun değişikliği teklifi verdim, bunu da dikkatlerinize sunuyorum. Bu teklifimizi hazırlamadan önce yaylalarımızda yaylacılarımızla toplantılar yaptık, onların önerileri ve yaylalarımızın korunup kollanması hassasiyetlerini birleştirerek teklifimizi hazırladık. Bu kanun teklifimizi dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Bakanım, Toprak Mahsulleri Ofisi 31 Aralık 2020 tarihine kadar fındık piyasasında olacağını ve fındık alacağını açıklamıştı. Şu anda yabancı alıcılar pusuya yatmış bu tarihi bekliyorlar. Neden? Çünkü TMO fındık alım sezonunu kapattığı anda fındık fiyatlarının otomatikman düşeceğini biliyorlar ve bunu fırsata çevirerek düşük fiyattan fındık almak istiyorlar. Lütfen, onlara bu fırsatı vermeyelim. TMO'nun çıkıp nisan ayına kadar fındık alacağını ve piyasada kalacağını açıklaması durumunda düşen fındık fiyatları değil, yabancıların ucuza fındık alma oyunları olacaktır. Bunu da bilgilerinize sunuyorum ve bütçemizin memleketimize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.