KOMİSYON KONUŞMASI

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Evet, dört dakikada ne anlatacağız bakalım, keşke siz de bir şey söyleseydiniz bu sürelerin uzatılmasıyla ilgili.

Tabii, sorumluluğunuz neredeyse Sayın Cumhurbaşkanından bile daha fazla Sayın Bakan, bu zorlu görevde size ne kadar şans dilesek az kalır; aile, çalışma, kadın, sosyal hizmetler, hepsi sizde.

Anayasa madde 17'yi hatırlatarak kadınların yaşama hakkına dikkat çekeceğim çünkü devletin bu noktada tüm mekanizmalarıyla kadın cinayetlerini önleme, bizim yaşam hakkını koruma konusunda anayasal bir sorumluluğu var. Tabii, ne yazık ki kadınların yaşam hakkı sizin bu iş çokluğu yüzünden âdeta araya kaynıyor, öyle gözüküyor ve "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uçacağız, bürokrasi azalacak." denildi ama azalan, kadın katillerine hükmedilen cezalar oldu. Bugünkü konuşmanızın oldukça küçük bir bölümünde kadınlara yer verdiniz ve sürekli olarak ailenin gücünden bahsettiniz ama unutmayın Sayın Bakan, önemli olan bir birey olarak kadının varlığıdır. Kadınları sadece annelik gibi geleneksel bakım rolleriyle tanımlamaktan ve politikaları lütfen bu şekilde anlatmaktan bari siz vazgeçin diyorum.

Sayın Bakan, güvensizlik yaratan başka bir konu daha var: Bakanlığınızın ve diğer bakanlıkların açıkladığı verilerle sivil toplum kuruluşlarının açıkladıkları veriler. Neden bu kadar farklı bu veriler? Bu çelişki Bakanlığınız açısından bir başarı değil, tam tersine büyük bir güvensizlik ortamı yaratıyor. Bu yılın daha ilk on ayında 417 kadın erkekler tarafından katledildi ve her zamanki gibi çoğunluğu evlerinde öldürüldü, bu büyük bir üzüntü ve utanç bence toplumumuz açısından. Atılması gereken adım aslında son derece basit: İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması, bu kadar basit, zaten 6284 sayılı Yasa'da da bu sözleşmeye atıf var. Başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere tüm yasaların uygulanması ve uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi sizin elinizde. Sözleşmenin bizatihi kendisini tartışmak zorunda bırakıldığımız bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki. Bu anlamda GREVIO raporu diyor ki: "İstanbul Sözleşmesi'nin bakış açısını dahi siz anlayamamışsınız." Bu, şu demek: Şiddetin bir eşitsizlik sorunu olduğunun anlatılması gerek, bu anlaşılmamış Sayın Bakan, bu sizin Bakanlığınızın görevi. İstanbul Sözleşmesi diyor ki: "Toplumsal cinsiyet eşitliği bütün politika ve önlemlerde ana ilke olarak kabul edilmelidir." Siz "toplumsal cinsiyet eşitliği" demekten ısrarla kaçınsanız da bu çalışmaları gerçekleştirmek durumundasınız.

Ayrıca uygulamalarda da tabii, çok eksiklikler var, vakit olsaydı da keşke anlatsaydık sizlere. Mesela cinsel şiddet kriz merkezleri ülkemizde hâlâ neden kurulmadı? ŞÖNİM'ler kadınların rahatlıkla ulaşabileceği yerlerde neden değil? Alo 183 hattı bilinmeli, yaygınlaştırılmalı ve siz bununla ilgili farkındalık yaratmalısınız. Yine, dönüyorum, pandemi döneminde ev içi şiddet ne kadar arttı? Bununla ilgili ne gibi önlemler aldınız? Kadına yönelik sosyal yardımları artırdınız mı? Sığınmaevine yerleşmek isteyen kadınlara yönelik süreçleri kolaylaştırdınız mı? Şiddete uğrayan kadınların başvurabileceği hastaneleri belirleyip duyurdunuz mu yoksa tacize uğrayan kadına görevliler "Bu saatte orada ne işin vardı?" diyerek yargı dağıttı ve buna izin mi verildi?

Susmayın Sayın Bakan, bunlar olurken lütfen susmayın. Kadınların nafaka hakkı elinden alınırken lütfen susmayın. Haklarını savunmak için sokakta eylem yapan kadınlar ters kelepçeyle gözaltına alınırken lütfen susmayın. İstanbul Sözleşmesi'ne göz dikilmişken lütfen sessiz kalmayın.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bankoğlu, lütfen tamamlar mısınız.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Önce bir kadın ve sonra bu işin Bakanı olarak lütfen seyirci olmayın. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanabilmesi için bir anne ve bir yurttaş olarak destek verirseniz Türkiye tarihine altın harflerle adınızı yazdıracaksınız Sayın Bakan ve tüm kadınlar adına biz de o zaman size teşekkür edeceğiz. Gücünüzü, etkinizi kullanın ve inisiyatif alın.

Teşekkür ederim.