| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Devlet Personel Başkanlığı d)Sosyal Güvenlik Kurumu e)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .11.2020 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, çok değerli milletvekillerimiz, değerli basın mensupları; hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın 2019 kesin hesabı ve 2021 bütçesini görüşüyoruz.
Sayın Bakanım, çalışma, aile, sosyal hizmetler, sosyal güvenlik, çocuk, kadın, genç, yaşlı yani o kadar geniş bir kapsamınız var ki hakikaten neresinden başlayacağımızı, neresinden tutacağımızı biz de bilemiyoruz. Bu kadar geniş kapsamlı bir Bakanlığın bir arada olmasının sakıncalı olduğunu, yönetiminin zor olduğunu iki yıldır bütçe görüşmelerinde size hep söyledik ve aslında haklı olduğumuzu da geçen süre içerisinde yaşananlara baktığımızda görüyoruz.
Şimdi, Sayın Bakanım, 2021 bütçesi 155 milyar 11 milyon 61 bin TL olarak ayrılmış Bakanlığınızın. Hakikaten toplam bütçe içerisinde ayrılan en büyük bütçelerden biri. Ama bu 155 milyar, programlar dâhilinde bölündüğünde; ailenin korunması ve güçlendirilmesine 1 milyar 455 milyon 560 bin TL, kadının güçlendirilmesine 424 milyon 983 bin TL ayrılmış. Bu alanlara yatırımlarda ayrılan bütçeler de hemen hemen aynı oranlarda. Baktığımız zaman, kadının güçlendirilmesine ayrılan payın yüzde 1'in çok altında olduğunu görüyoruz. Aslında bu bütçelerin, ayrılan rakamların, hazırlanan rakamların ne kadar büyük olduğundan ziyade -her bakanlık görüşmesinde bunu özellikle belirtiyorum- nasıl kullanıldığı, nasıl harcandığı, hakkının verilip verilmediği hakikaten çok daha önemli diye düşünüyorum.
Şimdi, sunumuz, tabii, çok karışıktı ama birçok veri paylaştınız bizimle; onlarla ilgili de konuşacağım.
Konuşmamın geneline geçmeden önce, Sayıştay raporlarına çok kısa değinmek istiyorum. Bakanlığınızın Sayıştay raporlarıyla ilgili olarak arkadaşlarımız ağırlıklı konuştular, o yüzden ben Sosyal Güvenlik Kurumunun Sayıştay raporunda bir iki noktaya değineceğim Sayın Bakanım. Çünkü Sosyal Güvenlik Kurumunuz hakikaten zor durumda. Yani genel bütçeden her yıl ayrılan ve ödenen pay yükseliyor. 2021 yılı için de Cumhurbaşkanı Yardımcımızın açıkladığı rakam 259,7 milyardı. Şimdi, böyle sıkıntı içerisindeki bir Kurumun 165 milyar TL alacağının olduğunu da bu geçtiğimiz hafta Komisyonda görüştüğümüz torba kanundaki yapılandırma maddeleriyle gördük. Hakikaten Kurum, alacaklarını tahsil edemiyor ve 165 milyar TL alacağı var. Bu kadar alacağı varken -bir de Sayıştay raporlarına baktığımızda- sahip de çıkamıyorsunuz alacaklarınıza. Örneğin, bulgu 4'te kurumun bazı alacaklarının tahsilinde gecikmeler yaşanması gibi bir madde var. Kurumun alacaklarının bir kısmı süresi içinde takip edilmemesi nedeniyle zaman aşımına uğramış yani kaybetmişsiniz gerçekten tahsil edilecek o parayı ve baktığımız zaman da 1 milyar 573 milyon 866 bin gibi bir rakam. Yine, bulgu 6'da Ege Sigorta Anonim Şirketinden alacağın tahsil edilememe riskinin bulunması gibi şeyler... Yani hakikaten, Kurumunuzun bütçesine sahip çıkmanız gerekiyor. Bunları konuşmamız gerekiyor. Bunları tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor. Yani zor durumdayken, hele de böyle bir pandemi döneminde bütçe ve gelir dağılımı bu kadar adaletsizken öncelikle Kurumuzun, kurumlarınızın bütçesine sahip çıkmanız gerekiyor.
Şimdi, Sayın Bakan, ben 2019 bütçesi görüşülürken yapmış olduğunuz sunum üzerinden biraz değerlendirme yapmak istiyorum. Evet, bugün gelecekle ilgili planlarınızı açıkladınız ama acaba o gün neler demişsiniz, bugün hangi noktadayız; bunları da bir değerlendirmek lazım diye düşünüyorum çok hızlıca. Örneğin, sunumunuzda "Çalışma hayatıyla ilgili Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında, istihdama ilişkin strateji hedeflerimizi gerçekleştiriyoruz." demişsiniz ve sendika verileri vermişsiniz. Kamu görevlileri sendikaları verilerinde sendikalaşma oranı bu yıl düşmüş, iki yıl önceye göre. İki yıl önce yüzde 67,65'ken 65,44'e düşmüş. OECD ülkeleri arasında, bugün, sendikalaşma oranı en düşük ülkeyiz. 12 Eylülde bile bu yoğunlukta grev ertelemesi yani yokken, sizin döneminizde 193 bin işçinin grevi ertelenmiş. 14,2 milyon işçinin de sadece 1,9 milyonu sendikalı. Hakikaten bu rakamlar bugün çok çarpıcı; bunları sanki çok iyiymiş gibi göstermek de bilmiyorum ne kadar doğru, bugün yaşananlara baktığımızda, özellikle sendikaların yaşadıklarına baktığımızda.
Şimdi, "Çocuk işçiliğine hayır." demişsiniz ve bu konuda hakikaten bazı hedefler koymuşsunuz, işte, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ortak Deklarasyonu falan. Bugünkü sunumunuzda da "5-17 yaş grubunda bu işçilik oranını 4,4'e düşürdüğünüzü" söylediniz, yani 1994'te yüzde 15,2'yken. Halbuki bunlar çalışması kanunen uygun görülen çocuklar üzerine ama Türkiye'de çocuk işçiliği sayılarına baktığımız zaman, 2 milyonun üzerinde çocuk işçi olduğunu görüyoruz. Çocukların yüzde 80'i kayıt dışı çalışıyor Sayın Bakan. Çalışma ve kayıt dışı çalışma yüzünden iş cinayetlerine kurban gidiyor bu çocuklar. Bu çocuklar bizim geleceğimiz, bu çocuklar bizim sayılarla ifade edebileceğimiz çocuklar değil, bu çocukların hakikaten kurtarılması 0gerekiyor. Yani, bu çocuklarla ilgili acaba ne yapıyorsunuz? Çocukların korunması ve gelişimi için yatırımlar bütçesinde 39 milyon TL bütçe ayırmışsınız; ne yapacaksınız mesela bu bütçeyle? Sonra, alt program hedefine baktığımız zaman, çocuk işçiliğiyle mücadele kapsamında "ulaşılan çocuk sayısı" diye bir bölüm var. 2019-2020'de 9 bin çocuktan bahsediyorsunuz. 2021'de 27 bine çıkıyor bu hedef. Bu çocuklara nasıl ulaşacaksınız, bu çocuklar hangi çocuklar? Yani, bu 2 milyonun içinde bu 27 bin çocuk hangi çocuk? Bu soruyu da cevaplandırmanızı istiyorum. Yani, bu sayılar yürüttüğünüz mücadelenin, bütçenin hiç de yeterli olmadığını ya da yanlış harcandığını gösteriyor.
Şimdi, diğer taraftan, yine sunumunuz üzerinden de gideceğim; bir yandan, tabii, "Emeklilerimizin daima yanındayız." dediniz ama bugün EYT mağdurlarını konuşuyoruz maalesef, EYT mağdurlarımız var.
Şimdi, yine, iş sağlığı ve güvenliği konusuna gelmek istiyorum izninizle. Bugün, hakikaten pandemi sürecinde de çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor iş sağlığı ve güvenliği alanında. 18 yıllık AKP iktidarı döneminde 24 binden fazla işçi, iş cinayetlerine kurban gitmiş. Bu alanda 2012'de çıkan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ilk çıktığı zamanlarda, evet, iyi uygulanırken sonradan aslında hiç de ilgilenilmeyen, aslında biraz da Bakanlığınız döneminde atıl bir alana, sizin için atıl bir alana dönüştürülmüş bir alan diye görüyorum ben.
Şimdi, mesela şöyle bir şey var sunumunuzda: "Sosyal tarafların talepleri ve salgın sürecini de dikkate alarak 2020 yılı içinde 1 kanun, 6 yönetmelik, 3 tebliğ, 3 tebliğ değişikliği yapıldı." Şimdi, bu 1 kanun, herhâlde, 50'den az çalışanı olan iş yerlerinde iş yerlerinin, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almasının 2024'e ertelenmesi olmalı yani. Çünkü o kanunda değişiklik yapıldı. Burada "sosyal tarafların talebi" tanımını anlayamadım ben, kimdir o sosyal taraflar? İşverenler. Yani tek bir taraftan bahsediyoruz herhâlde? Çünkü çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verenlerin buna çok ciddi itirazları oldu. O yüzden, bu "sosyal taraflar talebi" yanlış bir beyan Sayın Bakan, onun da altını çizmek istiyorum.
Sürem çok kısıtlı olduğu için bir konuya daha burada değinmek istiyorum: Örneğin, bir "Yer altı kömür veya yer altı metal madeni işlerine, iki yıl boyunca, yaklaşık 80 bin avroya varan, geri ödemesiz bir hibe desteği veriyoruz." dediniz. Bu güzel bir şey aslında baktığımızda, güzel bir proje gibi görünüyor ama burada da soru işaretlerimiz var açıkçası. Bu 80 bin avroluk hibe hangi şirketlere verilecek? Yani yerli şirketler, yabancı şirketler... Bunun yanında denetim görüldüğü kadar kâğıt üstünde daha çok yapılıyor, ben sitenize de, bu projenin internet sayfasına da girdim baktım inceledim, sahada denetim yapacak mısınız? Özellikle bunu sormak istiyorum. Salgın nedeniyle iş müfettişlerini sahadan çektiniz, denetimleri nasıl yapacaksınız Sayın Bakan, bu 80 bin avronun denetimini nasıl yapacaksınız, nasıl adaletli bir şekilde dağıtacaksınız? Açıkçası bunu da merak ediyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Emecan, lütfen tamamlar mısınız.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlıyorum.
Yine, 2017'de hedef koymuşsunuz, ne demişsiniz? "Önceliğimiz işsizlikle mücadele ve istihdam." Ama o alanda da istihdam verilerine baktığımız zaman sınıfta kaldığınız görünüyor. Sayılara çok girmeyeceğim, arkadaşlarımız paylaştılar bugün geniş tanımlı işsiz sayısı 9,8 milyona yükselmiş. Bunun yanında, bu, yeni geçirdiğimiz ve şu an Mecliste görüşülen torba kanunla da işçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve emeklilik haklarını gasbetmeye yönelik bir torba yasayı görüşüyoruz. Hakikaten işsizlikle mücadelede çok yol aldığınızı söyleyebiliriz. Kayıt dışı işçi çalıştıran işverenlere de sigorta primi indirimi, teşvik ve desteklerden yararlanma ödülü veriliyor bu kanun teklifiyle.
Sayın Bakan, siz neresindesiniz, destekliyor musunuz hakikaten bu uygulamaları, inanılır gibi değil. İşçinin alın teri, İşsizlik Sigortası Fonu bugün işveren sigortası fonuna dönüşmüş durumda Sayın Bakan. Sayın Bakan, dinlerseniz sevinirim.
Şimdi, işsizlik hayatına baktığımız zaman da yine, iki yıl önceki sunumunuzdan sonra işsizlikle mücadeleniz sonucunda son altı yılda işçi intiharları da 5 katına çıkmış. 2013 yılında 15'ken 2018 yılında 73 işçi intihar etmiş. Biliyorsunuz, aile intiharları oldu, siyanürle intiharlar oldu bunları konuştuk. Yani bu intiharlar acaba niye oluyor? Bu Bakanlığınız bu kadar iyi iş yapıyor ve çalışıyorsa biz bunları niye bugün hâlâ konuşuyoruz diye sormak istiyorum.
En son olarak -sürem çok azaldığı için- kadın konusuna değinmek istiyorum. Çünkü hakikaten bir kadın milletvekili olarak şu anda kadının korunmasıyla ilgili, kadının güçlendirilmesiyle ilgili ayırdığınız bütçeye baktığımız zaman ve kadının geldiği noktaya baktığımız zaman hiç de ölçülü olmadığını görüyoruz. Şimdi, Onuncu Kalkınma Planı'nda "toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı ve toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme varken On Birinci Kalkınma Planı'nda bu kaldırıldı Sayın Bakan, bu yok edildi. Bunun arkasından İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açıldı, bunun arkasından nafaka tartışması başladı. Kadının kadınla mücadele, kadının güçlendirilmesini biz bu şekilde mi yürüteceğiz? Yani, baktığımız zaman kadınları erkek şiddetinin farklı biçimlerinin hedefi hâline getiren en önemli nedenler kadınların ekonomik olarak güçlendirilmemeleri ve ekonomik olarak erkeklere bağlı olarak kalmalarıdır. Bugün hâlâ biz bu sorunları konuşuyorsak eğer demek ki bir yerlerde yanlış yapılıyor, bu bütçeler yanlış yerlere harcanıyor, doğru işler yapılmıyor. Bugün kadın işsizliği 2014'ten 2019 yılına kadar yüzde 52 artış göstermiş. Kadın, iş hayatında hâlâ dezavantajlı grup olma özelliğini koruyor. Covid-19 döneminde de, daha önceki dönemlerde de eğer bir işveren iş yerinde bir sıkıntıya düşüyorsa ilk önce kadın çalışanlarını işten çıkarıyor ve hâlâ aynı işe, eşit işe eşit ücretin verilmediğini görüyoruz biz. Şimdi, iş yaşamında erkeklere öncelik verilmesi, işlerin "erkek işi" olarak tanımlanması kadınların önünde çok ciddi bir engel oluşturuyor gerçekten.
Şimdi, "aile" kavramını hepimiz önemsiyoruz, aile hepimiz için çok önemli bir kavram gerçekten; aile birliği, dayanışma, bunlar bizim kültürümüzde olan şeyler. Ama siz kadını "aile" kavramının içine Bakanlığınız altında sıkıştırırsanız işte o zaman bunun olumsuz sonuçlarını başka şekilde karşımızda görmeye başlıyoruz. Kadını bir birey olarak, güçlendirilmesi gereken... Biraz önce çocuk işçilerden bahsettik, çocukların ezilmesinden bahsettik. Çocukların ezilmesi çocuk işçiliğinin azalmasında da kadının ekonomik olarak güçlendirilmesinin mutlaka olumlu yönleri olacaktır. Hiçbir şeyi birbirinden bağımsız düşünemeyiz Sayın Bakanım. O yüzden, bu konularda özellikle sizlerden, özellikle sizden çok daha duyarlı olmanızı bekliyoruz çünkü kadın cinayetlerine baktığımız zaman da 2009 yılında 109 kadın öldürülmüş, 2019 yılına geliyoruz -on yıl sonra- bir yılda 474 kadının canı alınmış.
Konuşmama son vermeden size bir şey daha sormak istiyorum: Bir konuşmanızda şüpheli ölümlerin de kadın cinayeti olarak anıldığını söylemiştiniz, hatta buna isyan etmiştiniz, kadın örgütlerini bu şekilde suçlamıştınız. Lütfen bu konuda elinizde bir veri varsa bunu paylaşır mısınız bizimle? Yani bu "şüpheli" diye tanımladığınız ölümler hangileridir, nedir? Kadın cinayetlerindeki artışı görmezden gelemezsiniz çünkü sizin iktidarınız döneminde 7 kat artış olmuş.
O yüzden, bu bütçenizin daha dengeli kullanılması gerekirdi; ailenin korunmasına ve güçlendirilmesine, kadının güçlendirilmesine, çocukların korunmasına ve gelişimine çok daha büyük bir bütçe ayrılması gerekirdi.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet Sayın Emecan, lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tabii, diğer sosyal haklar ve sosyal yardımlarla ilgili son bir şey söylemek istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen ama.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son bir cümle.
Sayın Bakanım, sosyal yardımları artırmakla övünemezsiniz. Benim bir hayalim var, cümlelerime de bu hayalimi paylaşarak son vermek istiyorum. Benim hayalim: "Bu ülkede artık sosyal yardımları azalttık çünkü ülkemizde sosyal refah arttı, adil bir paylaşım var, biz de artık sosyal yardım miktarını düşürdük." diyen bir Bakanla karşılaşmak istiyorum. Böyle bir yönetim hayalim var, böyle bir Türkiye hayalim var. O yüzden lütfen sosyal yardım rakamlarının artışıyla övünmeyin, bunu azaltmakla övünmeye çalışın.
Komisyonu saygıyla selamlıyorum. Bütçenizin de hayırlı olmasını diliyorum.