| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hakimler ve Savcılar Kurulu g) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ) Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 10 .11.2020 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller, Sayın Bakan, değerli misafirler ve değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, sözlerime toplumları bir arada tutan, düzen sağlayan, meşruiyeti inşa eden "adalet" kavramıyla başlamak istiyorum ve yine, iki düşünürün sözlerini sizlere hatırlatmak istiyorum: "Adalet olmadan düzen olmaz." Albert Camus. "Adaletin gecikmesi adaletsizliktir." Walter Landor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, adalet nasıl olacak peki? Türkiye'de toplumun, halkların, bireylerin adalete bakış açısı nedir? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki adalet anlayışı açısından, adalete bakış açısından maalesef Türkiye'de ciddi bir kaosla biz karşı karşıyayız. Adaletin ne denli önemli olduğuna, toplumları bir arada tuttuğuna, düzen sağladığına ilişkin olan verilerin tarihsel süreç boyunca insanlık tarihinin ve tarihsel süreç boyunca mevcut olan birikimin, mücadelenin sonucunda ortaya çıktığını hepimiz çok net bir şekilde biliyoruz. Yine, adalet tarihiyle ancak adalet olur. Adalet mücadelesinin ve adalet anlayışının ancak tarihsel süreciyle ölçülebilen bir kavram olduğunu burada belirtmek isterim. Bakın, Türkiye'de yaklaşık olarak otuz kırk yıldır olağanüstü bir adalet sistemiyle biz karşı karşıyayız. İkili bir sistemle biz karşı karşıyayız yani ikili bir adalet anlayışının uygulamasıyla maalesef biz karşı karşıyayız. Bir yandan çok acımasız, keskin bir adalet anlayışı, bir yandansa maalesef kamu görevlilerine gelince belli bir kesime, özellikle Kürtlere, muhaliflere yönelik bir adaletsizlik olduğu dönemde ise unutan, âdeta keskinliğini yitiren ve yanlı bir adalet anlayışıyla biz karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, tabii biz bunların her gün neredeyse farklı bir örneğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Şimdi, bu adaletin ne kadar gerçek anlamda yanlı işlediğini, ne kadar taraflı, ne kadar gerçek anlamda ikili bir sistem olduğunu en iyi anlayan biz, Halkların Demokratik Partisi olarak günbegün çeşitli operasyonlarla karşı karşıya kaldığımızı çok ciddi bir şekilde ve canlı bir şekilde yaşıyoruz ne yazık ki.
Şimdi, yine bir kavram, son yıllarda herkesin kulağında olan bir kavram: "Devlet unutmaz." "Devlet unutmaz." anlayışı sadece ve sadece -yine biraz önce belirttiğim gibi- bir kesime gelince, adalet anlayışı olunca devlet unutmuyor ama diğer tarafta belli bir kesime gelince, kamu görevlilerine gelince maalesef unutan bir adalet ve unutan bir devletle biz karşı karşıyayız.
Güven tablosunu birçok konuşmacı dile getiriyor. Sokağa çıktığınızda, halka sorduğunuzda gerçek anlamda adalete ne denli güvenin olmadığını çok... 7 yaşındaki çocuk bile sizi bu şekilde anlatacak ve anlatıyordur. Şimdi, aynı zamanda yanlı işleyen bir adalet uygulamasının milyonlarca insanın adalet duygusunu gerçek anlamda zedeleyen bir anlayışla bizi karşı karşıya bıraktığını çok net bir şekilde söyleyebilirim.
Şimdi, son yıllarda yine hukuk sistemine giren sulh ceza hâkimliklerinin olağanüstü yargı sistemine varmaya ilişkin olan bir yönteminin olduğunu ve maalesef siyasal iktidarın militanlaşmış bir sistemi, bir hâkimliği olduğunu da burada belirtmek istiyoruz.
Şimdi, Sayın Bakan biraz önce belirtti, çeşitli reformlardan bahsetti ama maalesef yine son yıllarda adalet duygusunu zedeleyecek, Türkiye'de adalete olan mevcut inancı da ortadan kaldıracak olan gözaltı sürelerinin on iki güne kadar uzatılması sistemi yine bu Hükûmet döneminde getirildi. Bakın, yine çok net bir şekilde can yakan önemli hususlardan bir tanesi, gizli tanık ve gizli yargılama sistemi getirildi bu süreçte. Yine değerli arkadaşlar, bu gizli tanık ve gizli yargılama süreci neredeyse infaz sistemine dönüştürüldü. Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin üst norm olan 6'ncı maddesine aykırılık net bir şekilde bu gizli tanık ve gizli soruşturmayla bizi karşı karşıya bıraktı.
Şimdi, tabii bunlar ne anlama geliyor? Değerli arkadaşlar, bunlar şu anlama geliyor: Bazı yargılamalara gelince, bir kesime gelince -özellikle Kürtlere, HDP'ye, muhaliflere gelince- bu gizli yargılama sistemi, gizli tanık sistemi devreye giriyor ve gerçek anlamda adil yargılamayı ortadan kaldırıyor. Peki, bunlara örnek var mı? Bunlara sayamayacağımız sayıda örnekler var ama birkaç tane örneği huzurunuzda dile getirmek istiyorum. Bakın, 4 Kasım 2016 tarihinde partimize yönelik siyasi soykırıma ilişkin olan kısımda maalesef adalet işlemiyor. Kobani protestoları 6-7 Ekim 2014 tarihinde yaşandı, hani "Adaletin gecikmesi adaletsizliktir." diyoruz ya, bugün soruşturmalarla partimize yönelik bir operasyon hâline getirildi ve yine adalet işlemiyor. 2011 tarihindeki Roboski katliamı ile Ankara Gar katliamı, Suruç katliamı adalet bekliyor maalesef adalet buraya uğramıyor. Belediyelerimize kayyumlar atandı, 4 milyon insanın iradesi gasbedildi, burada yine adalet işlemiyor. İnfaz Yasası'nda ayrımcılık yapıldı, yine adalet işlemiyor. Cezaevlerinde hak ihlalleri diz boyu, yine adalet işlemiyor.
Bakın, "Adalet tarihiyle adalettir." diyoruz ya, 11 Eylül 2020 tarihinde Van'da helikopterden atılan Osman Şiban ve Servet Turgut'a adalet gelmiyor. 6 Aralık 2019 tarihinde Ağrı'nın Tutak ilçesinde 3 çocuk babası Murat Kaya katledildi. 12 Ağustos 2015 tarihinde Ağrı'nın Diyadin ilçesinde 15 ve 16 yaşlarında olan Muhammet Aydemir ve Orhan Aslan'a adalet ne yazık ki uğramıyor ve bu şahıslara adalet yok.
Peki, bunun yanında neleri yaşıyoruz değerli arkadaşlar? Bakın, demokratik siyasete yine operasyonlar var. Maalesef adalet, yargı mekanizması bir aparat olarak kullanılıyor ve yine bu alana ne yazık ki adalet uğramıyor.
Bakın, il ve ilçe eş başkanlarımız başta olmak üzere 2015 tarihinden bu yana 15.390 partilimiz gözaltına alındı, 3.664 kişi tutuklandı yine biz bu uygulamalarda da adaleti göremiyoruz.
Değerli arkadaşlar, 26'ncı ve 27'nci Dönemlerde milletvekillerimiz gözaltına alındı, tutuklandı maalesef biz bu alanda yine adaleti göremiyoruz. Peki, bütün bunlar varken biz neyin mücadelesini veriyoruz, nasıl bir adalet anlayışına kavuşacağız ya da adaletsizliği nasıl ortadan kaldıracağız? Bakın, yine dünyada örneği olmayan 1999'da Türkiye, ABD ve İngiltere gibi uluslararası güçlerin ortak operasyonuyla gözaltına alınan ve tutuklanan sayın Öcalan'a ilişkin tecrit devam ediyor ve mevcut tecrit ayyuka çıkmış durumda, yine ailesiyle görüştürülmüyor, avukatlarıyla görüştürülmüyor, yine burada da adalet yok değerli arkadaşlar. Peki, bu adaleti üst norm olarak uygulayacak olan Anayasa Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlarda adalet var mı? Maalesef...
OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Sayın Koç, süreniz doldu, lütfen tamamlayın.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Tamamlayacağım efendim. Bir dakikamız daha var.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sistemi niye getirildi? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türkiye'nin dosyaları neredeyse dünyada birinci sıradaydı. Bunları geciktirmek amacıyla Anayasa Mahkemesine başvuru sistemi getirildi fakat Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların büyük bir kısmı maalesef şu anda raflarda bekletiliyor ve mevcut olan dosyalar karara bağlanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Teşekkür ediyorum.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkanım selamlamak için...
OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Peki buyurun.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Değerli arkadaşlar, şunu ben belirtmek istiyorum. Bakın, eğer adaleti istiyorsanız, gerçek anlamda adalete olan güveni artırmak istiyorsanız bu ikili sistemden vazgeçmeniz gerekiyor. Bir tarafa, bir kesime, bir halka veya muhaliflere gelince başka bir adalet, başka bir kesime gelince başka bir adalet şeklindeki uygulamalara son vermeniz gerekiyor. Bize göre de yepyeni bir Anayasa'yla yeniden bir adalet anlayışının sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum.