MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Şimdi, Başkanım, ben de şunu sormak istiyorum.

Şimdi, burada, bu maddenin getirilmesinin sebebi, Nusret Bey anlattı, en azından o Sultanbeyli'yle ilgili bilgi sahibi olduğu için anlattı, çünkü ben İstanbul'u doğru dürüst bilmem, Sultanbeyli nerededir onu hiç bilmem, ama burada bir problemin çözülmesi için çıkış yolları aranmış, aranmış, en sonunda böyle bir maddeye gidilmiş, böyle bir çıkış yolu bulunmuş. Yani orada arsa spekülatörleri yahut da elinde en büyük arsa bulunanlar, buraların devrini yapmazlarsa burayı çözemiyoruz, devri yaptığı zaman da eğer bir vergi oluşuyorsa, adam bunu vermekten imtina ederse ve çözümün bir parçası olmaktan çekilirse, yine çözemiyoruz. Yani burada 6.200 hissedarın probleminin çözülebilmesi için bir çalışma bu.

Burada, sadece, bu istisnayla benim anlayabildiğim, o an için doğan, Mehmet Bey'in de endişe ettiği gibi, bir gelir artışı, rant, ne varsa, yani bir artış varsa, o an için bu trampadan dolayı gelir ve kurumlar vergisi alınmıyor, ancak daha sonra aldığı yerdeki arsa, trampa edilen yerdeki arsayı sattığı an, ister on sene sonra, isterse bir yıl sonra, isterse bir ay sonra, tapu eline geçtikten sonra sattığında, zaten onunla ilgili doğacak rantı, farkı ödeyecek, vergisini ödeyecek, kazandığı geliri. Bu sadece Sultanbeyli'deki problemin çözülebilmesine matuf, işi kolaylaştırmak amacıyla yapılmış bir şey. Doğru söylüyorsunuz, ben şimdi arkadaşlarla da konuştum, trampalarda nakdî bir gelir elde edilmiyor, onun için olmaması lazım belki de, yani bilmiyorum...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kanunu değiştirelim. Şimdi, bu duruma özel bir şey...

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Bu özel, doğru, ama onu...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Olur diyen çıksın.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Tamam, Aşkın Bey, doğrusunuz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ben yaptım oldu diye bir kanun çıkar...

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Hayır, hayır.

Aşkın Bey, bu çözümlerden bir tanesi, sizin de bir öneriniz varsa ki Sultanbeyli'de herhâlde...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Trampa yapılsın, itirazımız yok.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Ama o zaman yanaşmıyor vatandaş.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Niye yanaşmasın, yanaşır.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Yanaşmadığı için, bu çözüme...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şirket almış, toplamış...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Mehmet Bey, şirkete söz mü verilmiş?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Yok canım, böyle bir söz mü verilir şirkete, öyle bir şey yok.

Şimdi, arkadaşlar, çözümden yana mıyız, yoksa çözümsüzlükten yana mıyız?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Çözümden yanayız.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - O zaman, işte, görüşün, siz de görüşün.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bu işin genel kurallarına göre...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Adam satacağını bilmiyor mu? Bir şekilde vergi ödeyeceğini bilmiyor mu?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Şu anda herhâlde tıkandı ki o noktaya geldiler, ama Nusret Bey bilgi verir mi bilmiyorum.