KOMİSYON KONUŞMASI

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Teşekkür ediyorum.

Öncelikle neden bu teklifin gelmesine ihtiyaç duyuldu. Öncelikle aslında biraz önce izah edildiği gibi "Özel kurumlar belli yıllar içerisindeki sürede devir-teslimlerde, trampalarda gelir vergisi elde edilmez." ifadesi ağırlık kazandı. Hatta Sayın Hamzaçebi'yle bile ben görüştüğüm zaman kendileri dediler ki: "Bundan vergi çıkmaz." Mali müşavirleri, bu şirketin ve Sultanbeyli'yle ilgili bu anlaşmayı yapan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzmanları arasındaki çalışmalarda yine böyle bir trampadan vergi çıkmaz çünkü aynı değerde bir arazi alınıyor, aynı değerde başka yerde bir arazi veriliyor. Vergi çıkmaz ifadesiyle prensipte mutabık kaldıkları 1.276 dönüm var. Yani vergi çıkmaz diyerek mal sahibi rıza göstererek bu trampa işlemine "Evet" dendi. Sonradan Gelir İdaresi Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı dedi ki: "Bu işte öyle sıkıntı olur. Bir bölümü bakın özel şahıs var, geçmiş dönemde alınan arazi var, yeni alınmakta olanlar var. Hâlâ şu anda el değiştiriyor. Orada tapusu olan vatandaşlar gidiyor, mevcut şu anda işgalci olan evi bulunup tapusu olmayan kişiler hisseli tapu alıyorlar, nereden buluyorlarsa. Bakın, bir özelliği anlatma açısından işin detayını bilmenizde fayda var. Buradaki 9 bin dönüm arazinin...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Nereden buluyorlarsa" orayı anlamadım, hisseli tapu nereden bulunur?

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Şimdi söyleyeceğim, şimdi onu söyleyeceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nereden bulunur? Tapudan alınır hisseli tapu.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Hayır, tapudan işte, kişileri nereden buluyor, onu kastediyorum. Tapudan alıyor, kişiler dışarıda. 22 parsel var toplamda, 9 bin dönümde. 1561 No.lu parsel 6 milyon metrekare bir parsel. 6 milyon metrekare parselde 2.124 hissedar var, 2.124. Demin Mehmet Bey bir eksik şey söyledi. "6.200 kişinin hisseli tapularına mülkiyet sorununu çözüyoruz." dedi. Yanlış, eksik daha doğrusu. 6.146 -yani 200 diyelim ortalama- hissedar var ama 200 bin kişi oturuyor orada. 200 bin kişinin oturduğu, ortalama 4 kişiden bölsek 50 bin hane demektir. 50 bin hanelik alanla ilgili kamulaştırmayı yaptığınız zaman devlet kamulaştırdı, nereyi kamulaştıracak, bu parseli kamulaştıracak, hisseli alan, yine mülkiyet sorununu çözmüyorsunuz ki tapu veremiyorsunuz. Ya 4706'ya göre ya belediyeye devredilerek tekrar ilgilisine satması lazım. Ne gibi? 2/B alanlarını bile vatandaş parayla satın aldı, el senetleriyle, aracılarla, muhtarlar eliyle, kimler eliyle almışlar. "Ben parayla aldım, işgalci değilim." dediler, hatırlayacaksınız. Ağrı'dan gelenleri de...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Burada yanlış var. İşte bu soruyu biraz pekiştirerek sorayım.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Ben sorulara bir cevap vereyim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ama bu soruya...

BAŞKAN - Sayın Zozani, bitirsin ondan sonra lütfen.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Müsaade edin Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Pekiştirerek sormak için...

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Sayın Zozani, bakın, sorduklarınızın tümü aslında var. Mesela Ağrı'dan gelen vatandaş el senediyle kimisi tapu almış, hisseli almış, benim orada hissem vardı 100 metrekarelik, hissemi sattım, onun üzerine vatandaş bina yaptı ama kısmen ona aittir veya değildir, hissenin nerede olduğu belli değil. Vatandaş iyi niyetli, Anadolu'dan gelmiş, Sultanbeyli ucuzdur, güzel bir bölgedir, tapusu da vardır, tapusu olmayan yerlere devlet zaten nasıl olsa araziyi veriyor diyerek hazine arazilerini işgal ediyor...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Anadolu'dan gelen 100 metrekare sahibini tartışmıyoruz ki biz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Esas mağdur onlar zaten.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - 1953 yılında tapular iptal edildi. Otuz dört yıl mahkeme devam etti, 104 vâris vardı o zaman, 104 vâris.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Onlar vergi ödemiyorlar zaten.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Bakın, müsaade edin, 104 vârisin üzerinde devam eden mahkemeler otuz dört yıl sonra, 1988 yılında 104 vâris tapularını ellerine aldılar. Devletin tapusu ama gittiler, baktılar ki işgal edilmiş, o zaman işgal edenlere, bir bölümlerine sattılar onlar. Yani hissedar dediğimiz asıl vârisler ana kök tapu sahiplerinin vârisleri bunları sata, sata, sata 6.146 kişiye sattılar. Toplam 9 bin dönüm. Bunun 3 bin dönümünü mevcut orada işgalci olanlara sattılar, yani işgalci olanların 3 bin dönümünde olanlar para vererek tapulu mülk dediler, geri kalan kısımlar aslında 6 bin dönüm üzerinde olanlar ise tapusuz ama ben parayı verdim diyor. "Kime verdim?" El senedi. İşte devlet bunu çözmek için belediyeyle iş birliği yapmak suretiyle böyle bir trampa işlemini yapacaktı. Neden geciktik? Niçin bu maddenin gelmesine gerek kaldı? Mali müşavirler arasındaki ihtilaftan. Kime sorduysak "Vergi çıkmaz, çıkmaz." Birileri "Çıkar." birileri "Çıkamaz..."

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Mali müşavire değil, Maliyeye soracaksın.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Hayır, onu ben sormuyorum. Ben bilgi olarak söylüyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kim yapıyorsa o soracak.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Sordukları zaman en sonunda, bakın, mutabakat yapıldı bu özellikle 76 dönüme 1.300 dönüm Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili tapu sahipleri arasında protokol imzalandıktan sonra tam devir-teslim işlemi yapılacağı an Maliye devreye giriyor, diyor ki: "Bundan vergi çıkar." Vatandaş da diyor ki: "Ben hem özel şahsım hem şirketim. Özel şahıs olarak yüzde 10 tapulu mülküm var, değer olarak yüzde 5. Yüzde 5'ine ödeyeceğim, yüzde 15'ine ödemeyeceğim aynı alanda. Bu eşitsizliktir. O zaman ne olacak? Ya o vergi kadar miktarı fazla vereceksiniz bana, 10 dönüm, 15 dönüm." Ona Çevre ve Şehircilik Bakanlığı asla razı olamıyor. Bihlun Hanım'ın sorduğu soruya da bu vesileyle cevap vereyim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üç ayrı lisanslı kuruma Sultanbeyli'de değerleme esaslı fiyat tespiti yaptırıyor, en ucuzunu teklif ediyor. Diğer taraftan da aynı şekilde şirketlere değerleme yaptırıyor, en yüksek fiyatı alıyor. Sultanbeyli'nin imar mevzuatının en düşük hakkını veriyor, diğer taraftan hazine en yüksek hakkını veriyor. Dolayısıyla kamunun menfaati burada. Yani kendi arazisini en yüksek bedelle devrediyor, aldığı araziyi en düşük bedelle alıyor. Örneği orada ortada. Bunu gören aslında şirket sahibi öyle olduğunu bildiği için, Sultanbeyli'de aslında her gecikme süreci aleyhimize gidiyor devlet adına. Niçin? Bölgeye yatırım geliyor. Şimdi teleferik diyorlar, işte otoban bağlantısı yapıldı, anaarter yapıldı, AVM'ler yapıldı, belediye hizmet getirdikçe Sultanbeyli arsaları yükseliyor. Yani o gün, atıyorum, 10 liraya, 30 liraya, 40 liraya alınan arsa şu anda 400 lira, 500 lira, bin lira, 1.500 lira, 5 bin lira olan yer var, 5 bin lira metrekaresi, 10 bin lira...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz de onu söylüyoruz, işte aynı şeyi söylüyoruz.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Ama hayır, şimdi 10 bin liraya göre alırsa devlet yıkılır burada. Böyle bir şeyi yapamaz. Yani kamulaştırmada söylüyorum. Onun için vatandaş bunu gördüğünden sözleşmeyi de imza attığı için geri adım atamıyor ama o zaman hem ona çıkacak, buna çıkmayacaksa vergi muafiyeti getirin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vatandaşınkinde sorun yok diyoruz, şirketin var. Aynı şeyi söylüyoruz.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Aynı vatandaş hem vatandaştır hem şirketi vardır veyahut bir başkaları vardır. İsim önemli değil burada. Bizim için...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Gerçek kişilerle sorun yok.

NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Bizim için önemli olan, bakın, 6.200 hissedar, 200 bin Sultanbeyli mülkiyet ve imar sorununu çözmek, çarpık yapılaşmaları düzenlemek. Sayın Zozani'nin söylediği gibi de belediyenin oradaki niyeti şu: Mevcut vatandaşın tümünü, orada iskân edecek dönüşüm alanı yapma şansına sahip. Yerinde dönüşüm uygulayacak. Ne zaman? Mülkiyet sorunu çözülmeden imar mevzuatını uygulayamazsınız ki. Mevzuatı uygulamak için önce mülkiyet sorulur. Devlet dahi kendi arazisi olsa bile imar planı olmazsa, mülkiyet konusu çözülmezse orman alanında bir yatırım yapamazsınız. Mutlaka mülkiyet sorununu çözeceksiniz. Yani burada birinci esas mülkiyet sorununu çözmek, kamu menfaatini gözetmek, vatandaşın hakkında adaletle çözmeye katkı sağlamak. Burada birisi alışveriş yapmış, birisi önermiş, toplatılmış, ayrılmış, gitmiş, satmış, şu anda da satıyorlar, vatandaşa mülkünü satma diyebilir misin? Satıyor "Hisseli olarak ben alıyorum, sana ne?" diyor. Ya kardeşim, orada bir dönüşüm uygulanacak, yarın öbür gün zarar edeceksin. "Ben mülk sahibi olacağım, devletin tapulu mülkü elimde dursun, yarın öbür gün devlet bu işi halleder." diyerek arazi satın almak isteyenler ve alanlar var şu anda. Ne diyeceksiniz onlara? Dolayısıyla olayın özünde bir, SPK tarafından tespit edilen firmaların adaletle uyguladığı fiyatların kamu menfaatine olan yerleri düşük, satışta değerleri yüksek almıştır.

Bir son bilgiyi daha vereyim. Bu işlemler tamamlandığı zaman, şu anda mutabık kalınan alanların toplam metrekare alanı yüzde 85'tir, yani yüzde 85'i çözülüyor, yüzde 15'i hâlâ mevcut sağda, solda olan hissedarlar var. Kim olduğu belli değil. Onu da belediye yüzde 85'ini çözdüğü zaman zaten güçleniyor, sistem kurulmuş oluyor; bir. Belediyenin eline nakit gelmiş oluyor; iki. Kamulaştırma şansı da doğuyor ve yüzde 85'ine yüzde 15'i tabi olması çok kolay olacağı için çözümün tamamen sonucuna varma imkânı doğuyor. Aksi takdirde itirazlar, kamulaştırma bedellerinin artırılışı, uygulama alanlarındaki kişilerle muhatap konusu, vesairelere baktığınız zaman bu bir on sene daha sürer. Olay takdirlerinize.