KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, öncelikle tekrar size hayırlı olsun. Umarım bütçe sonuna kadar gayet başarılı bir şekilde bu süreci devam ettiririz, bundan sonra da hep beraber Türkiye'ye katkılarımızı sunmuş oluruz.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli vekil arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlarımızın birçoğu aslında sabahtan beri değindi, dile getirdi. Biz burada aslında birçok konuyu gündeme getirdiğimizde, eleştirdiğimizde mutlaka bütçenin daha sağlıklı harcanması, ülkenin geleceği için kurgulanması ve hepimizi ilgilendiren konularda karşı çıktığımız başlıklar varsa iletmek, doğru bulduklarımızı söylemek... Ama az bir dönemde karşılaştığımız için, daha çok eleştirdiğimiz konular öne çıkıyor. Mutlaka -Sayın Aydemir de söyledi- yapılan şeyler var, doğru şeyler de var, desteklenmesi gerekenler de var. Bizim burada yapmamız gereken: Gerçekten "enerji" dediğimizde çok önemli bir konu. Bugün insanlar yeryüzünde yaşamak için enerjiye ihtiyaç duyuyorlar, bir taraftan da gelecekle ilgili problemleri çözmeye çalışıyorlar, enerji anlamında. Ama sizin işiniz gerçekten çok zor. Yani, ben düşünüyorum, neden çok zor? Bir taraftan nüfus artıyor, ihtiyaçlar artıyor, enerjinin aranması lazım, üretilmesi lazım, dağıtılması lazım ve bunu uygun bir maliyetle hem üretmek hem de vermek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne baktığımızda ilk yokluk dönemlerinde de bu konuda epey bir çaba harcanmış; Etibank diye bir kurum kurulmuş -Erol Hocayla biraz önce konuştum- birçok kısmı özelleştirilmiş, yanılmıyorsam sadece bor kısmıyla ilgileniliyor. Bugün geldiğimiz aşamada sizin Bakanlıkta eminim her gün telefonlarla gerek sizi gerek Bakan Yardımcılarımızı gerek bürokratları özel şirketler arıyorlar veya özel şirketlerle ilişkili birileri arıyor çünkü şu anda Türkiye'de -nasıl ki bu müteahhitlik konusu gündeme gelince- artık enerji denilince para akla geliyor, enerji şirketleri akla geliyor ve birçok kurum, burada çok ciddi paralar kazanabilme umuduyla, bu "müteahhit" dediğimiz kesim, "müteahhitler" dediğimiz kısım yavaş yavaş enerjiye yöneldiler. Yani siz rüzgâr enerjisine de baktığınızda, güneş enerjisine de baktığınızda, diğer yer altındaki kaynaklara da baktığınızda bizim -genellikle muhalif partilerin söylediği- "5 yandaş şirket" dediğimiz aynı isimlerle karşı karşıya kalıyoruz. Yani medya da var, müteahhitlik de var ve şimdi enerji de. Bu dolar mevzusu çok konuşuluyor; hepsine döviz üzerinden para ödeniyor yani nasıl ki havaalanlarında, köprülerde, bir kısım işlerde garantili sayı veriliyorsa enerjide de döviz üzerinden para veriliyor. O yüzden aramalar çok önemli, bunların verilmesi çok önemli.

Bir diğer önemli konu, pandemiyle beraber dünyada bir konu tartışılıyor: Doğayı nasıl koruyacağız, doğaya nasıl sahip çıkacağız? Çünkü enerji elde etmek için biz doğayı çok hor kullandığımızda kuraklıklar, seller ve bir yığın felaketlerle karşı karşıya kalabiliyoruz ve beraberinde şimdi dünya şunu tartışıyor: Gelecekte biz gıdayla ilgili ne yapabiliriz, tarımla ilgili ne yapabiliriz? Çünkü doğaya çok vahşice ve hunharca yaklaşmak, tahrip etmek aslında bizim gelecek mirasımızın tümünü yok etmekte. Enerjiye ihtiyaç var ama doğal olması lazım; "yenilenebilir" dedikleri, "doğayı koruyan" denilen bir tarza tümüyle dönüşmesi lazım. O yüzden Bakanlığın işi gerçekten çok zor.

Biz baktığımızda gerçekten şirketlere birçok konuda çok büyük kolaylıklar sağlanıyor -yani bu, sadece sizin Bakanlığınız için değil- vergide, SGK primlerinde, kredilerde, bankaların teminatlarında, özendirmelerde, birçok şeyde... Vatandaş aslında enerjiye çok ihtiyaç duyduğunda pahalıya satın alıyor ve sorgulayamıyor, birazdan onlara da değineceğim.

Bir diğer konu: ÇED raporlarından söz ediyoruz, ÇED raporları çok konuşuluyor. Aslında en güzel şey bir yerde, bir işlem yapılıyorsa orada yaşayanlarla beraber konuşmak lazım -yani ben sağlık çalışanıyım, nasıl ki bir kişiye ameliyat edilmeden önce ameliyat konusunda bilgi verilmesi lazım, imza alınması lazım, onay alınması lazım- eğer Rize'nin bir köyünde, Erzurum'da, diyelim ki Diyarbakır'da, Batman'da bir şey yapılıyorsa oradaki köylülerle, insanlarla konuşmak lazım; konuşulmadığında, onlar ile Jandarma karşı karşıya olduğunda birbirlerine kimsenin itham yapmasına gerek yok ve şirket sahipleri orada olduğunda bunu izah etmeye gerek yok, bu doğru bir şey değil. Şirketlere ne deniliyor? Az önce Sayın Aydemir de "Cennet, cehennem" dedi; şirketler için, özellikle atıkları atmak için, nükleer atıklar için Türkiye bir cennet ama biz Türkiye'de yaşayan yurttaşlar için bir cehennem sağlıyoruz gelecek açısından. Yani herkes nerede, nasıl saklar, nasıl atar, ne yapar diye kimse sorgulamıyor, doğru dürüst denetlemiyor ve şirketler bunu böyle tanımlıyor. Az önce arkadaşlarımız söylediler, torba yasada konuşulan 6'ncı maddeyle ilgili sanki onlara imtiyazlar sağlanıyor, geçici alanlar tahsis ediliyor. Biz, Türkiye'de her "geçici" denilen şeyin aslında birilerine kapı açmak olduğunu anlıyoruz; kapı açılıyor, birileri zorlanıyor ve o kapı açıldıktan sonra içeriye başka şekilde girilmeye çalışılıyor.

HES'ler konusunda çok konuşuldu, bir şey yapıldı ama Sayın Bakan, inanın, biz çocukluğumuzda, okuduğumuzda işte "Türkiye'deki nehirler" dediğimizde, "Dicle, Fırat" dediğimizde, arasında kalan "Mezopotamya" dediğimizde gerek Dicle ve Fırat olsun gerek Türkiye'deki birçok yer olsun nehirlerin kolları kesiliyor, yani bir beden gibi düşünürseniz kolları, ayakları kesiliyor; irili ufaklı, her yere HES yapılıyor ve siz Türkiye'deki enerji üretimine baktığınızda, arkadaşlar, bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri "Evet, ihtiyaç var ama belli bir oranın üzerinde çok çok üretilen şeyler var." Bir HES yapılırken bazı şeyleri de korumak lazım. "Anadolu" dediğinizde, "Türkiye" dediğinizde, "nehirleri" dediğinizde," yer altı" dediğinizde "coğrafyası" dediğinizde, "tarihî, turizmi, kültürü" dediğinizde, bir HES adına, enerji adına kollarımızla, ayaklarımızla kimse uğraşmasın. Kolu ayağı alınan Dicle,Fırat olsun, Kızılırmak olsun, Karadeniz'deki birçok şey olsun, tarımı yok oluyor, doğal örtüsü yok oluyor, hayvancılığı yok oluyor, köylüleri göç etmek zorunda kalıyor ve bu süreçte aslında tercihimizin de nereden nereye geldiğini görüyoruz.

"Elektriğe ihtiyaç var, diğer konulara ihtiyaç var..." DEDAŞ konusu -bütün arkadaşlarımız da dedi- gerçekten bir felakete dönüşmüş. Nasıl ki birçok problem şirketler tarafından size aktarılıyorsa, eminim birçok yurttaş da DEDAŞ'la ilgili sizi veya bürokratları arıyorlar. Birçok yerde problem var. Ben geçtiğimiz hafta sonu Haymana'ya gitmiştim. Haymana'da yonca ekenler şunu diyordu: "Biz, artık, elektrikten dolayı su parasını ödeyemiyoruz. Yoncayı her suladığımda 5 bin lira para ödemek zorunda kalıyorum. Artık ben yoncayı sürmek zorundayım çünkü giderek hayvanlarımı satmaya başladım." Buna bir düzenleme getirmek lazım. Düzenleme yapmadığımızda, ürettiğimiz enerji çiftçinin, köylünün hanesinde yaşayanların aleyhine dönüşürse içinden çıkamayız. DEDAŞ'a neden değiniyorum? Arkadaşlarımız çok değindiler, bir kâbusa dönüşmüş ve birçok kolaylığı da oraya sağlıyorlar. Bakın, Sayın Bakan, normalde EPDK'nin onları denetlemesi lazım. Yüzde 40'dan fazla bir problem çıktığında muaf tutuluyor, DEDAŞ birçok konuda muaf tutuluyor. Orada muaf tutulması gereken birileri varsa oradaki yoksul halktır, çiftçilerdir, onlara kolaylık sağlamak lazım; bu yapılmıyor.

GAP konusunda biz zaten konuşacağız ama enerji kısmı bitmiş, sulama konusunda hiçbir şey yapılmıyor. Enerjinin yüzde 80'i bitmiş, yüzde 20'si sulama konusunda kalmış. Bunu niçin söylüyorum? Sayın Bakan, ben Batman Milletvekiliyim. Batman-Diyarbakır bölgesinde Ilısu Barajı nedeniyle bu yıl su tutuldu ve sonra bırakıldı ve bırakıldıktan sonra, biz, Tarım Bakanı Pakdemirli'yi aradık, dedik ki: Bu pandemi döneminde iki ay veya üç ay üreticiyi koruyun. Buğday eken var, mısır eken var, pamuk eken var, seracılık yapanlar var. Evet, Su İşleri istimlak etmiş ama demişler ki: "Bu yaz su gelmesin, iki ay." Su verildi. Size ulaştılar. Devlet Su İşleriyle konuştuk -Tarım Bakanlığı tarafından bize aktarılan- Ilısu Barajı yetkilileri dediler ki: "Biz yapmayacağız." Bütün topraklar su altında kaldı, bütün ürünler gitti ve şu anda su çekildi, her şey güllük gülistanlık.

Şimdi, eğer Enerji Bakanlığı Tarım Bakanlığıyla koordinasyon yapmazsa o topraklar bu yıl da ya ekilecek tekrar gidecek ya da çiftçiye yön vermemiz lazım, köylüye "Biz, şu mevsimde vereceğiz, vermeyeceğiz." diye. Bir taraftan da bunu yapmak lazım. Bunu da size söylemek istiyorum.

Hasankeyf konusunda...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, normal süreniz dolmuştur. Bir dakikada toparlayabilirseniz...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hasankeyf dışında -Sayın Bakan da bilir Bingöl'den- Muş, Diyarbakır ve Batman'ı ilgilendiren bir vadi var "Geliye Goyan" diye. Bakın, ben fotoğrafları göstereyim, arkadaşlarım da izlesin. Bakın, Kurşunlu Şelalesi diyoruz. Şu anda, burada da HES yapılması için çalışma yürütülüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin il genel meclis üyeleri özel idarede karşı çıktılar, Valilikte. Birçok siyasi parti, muhtarlar karşı çıkıyor, hâlâ HES yapılmaya çalışılıyor. Ya, tarihî, kültürel birçok çalışma yürütülebilir. Bunları biz yürütmezsek, önlemezsek gerçekten toplumu tümüyle germiş oluyoruz.

Enerji ise... Mesela, biz bu dönemde pandemiyle ilgili konuşuyoruz. Doğal gaz konusunda bir fiyat düzenlemesi yapalım insanların daha fazla doğal gaz alması için. Biz, insanlara "Evinizde kalın, izolasyona önem verin, temizliğe dikkat edin, her zaman ellerinizi yıkayın, etrafı temizleyin." diyoruz. Şimdi, bunlar nasıl ısınacaklar, elektriği nasıl kullanacaklar? Bununla ilgili bir düzenleme yapmazsak...Ama evde kal, hayatı pahalı yaşa. Evde kal, istediğin çileyi çek; bu olmaz. Evde kalana -biz nasıl ki kısa çalışma ödeneğinin yetersiz olduğunu söylüyoruz, birçok düzenlemenin de- onlara doğal gaz, elektrik ve diğer enerjiler konusunda destek olunması lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, toparlayabilirseniz lütfen...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yani enerjiyle ilgili birçok konuya değinmek lazım. Bunlar başlı başına problemler. Özellikle yurttaşların dikkate alınıp şirketlerden daha çok yurttaşın tercihini dikkate almak lazım.

Teşekkür ediyorum.