KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, çok değerli Millî Savunma Bakanlığı bürokratlarımız, değerli komutanlarımız, değerli milletvekili arkadaşlarım, basın mensupları; öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.

2019 kesin hesap ve 2021 bütçesinin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, konuşmama geçmeden önce aslında konuşmama bir soruyla başlamak istiyorum: Kadrolarınızın arasında, kadrolarınızdaki kadınlar arasında en yüksek rütbe nedir ve ne zaman bir kadın general göreceğiz diyerek konuşmama başlayayım.

Şimdi, Sayın Bakan, sizin de konuşmanızda belirttiğiniz gibi ülkemiz coğrafi konumu gereği her zaman birçok risk ve tehdidin altında. Ulu Önderimiz Atatürk'ün dediği gibi, "Yurtta barış, dünyada barış." ilkesinden ödün vermeden ve her zaman onu yol göstericimiz olarak kabul etmemiz koşuluyla toprak bütünlüğümüz, komşularımızla ilişkilerimiz, komşu ülkelerin toprak bütünlüklerinin korunması, çevremizde de barışın sağlanması açısından Türk Silahlı Kuvvetlerimizin güçlü olması, savunma sanayimizin gelişmesi, güçlenmesi ve dışa bağımlılığından kurtulması, azalması bizim için, hepimiz için çok önemli bir unsur. Bu bağlamda Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin de bu hâliyle bu durumu sağlayan bir bütçe olması gerekmektedir.

Şimdi, demek ki bu yıl bütçenizdeki yüzde 14'lük artışı uygun bulmuşsunuz çünkü bütçe konuşmanızda teşekkür ettiniz. Genel bütçedeki artışa baktığımız zaman genel bütçede geçen yıla göre yüzde 22'lik bir artış var yani sizin aldığınız yüzde 14'lük pay bu artışın altında olmuş oluyor aslında bakarsanız. 23 Ekim 2020 tarihi itibarıyla 95.911 yeni personel temininden bahsetmiştiniz yine konuşmanızda. Şimdi bunları da göz önüne aldığımızda yapılan tatbikatların son yıllarda çok arttığını da görüyoruz, başka dost ülkelere askeri eğitimler veriyorsunuz, çeşitli çalışmalar yani faaliyetler giderek artmakta. Bu açılardan da durumu değerlendirdiğimiz zaman aslında bu bütçenizin yeterli olup olmadığı hakikaten tartışmalı.

Artı, üzerine bir de şunu eklememiz gerekiyor Sayın Bakan: İktidarınız tarafından alınan yanlış siyası kararların getirdiği harcama yükleri de var Bakanlığınızın üzerinde maalesef yani işte Suriye meselesinde yaşanan yanlışlar, işte, S-400 meselesi diyebiliriz. Hatta S-400'lerle ben şöyle devam etmek istiyorum: Şimdi, S-400 meselesine baktığımız zaman -artık konuya herkes hâkim, çok kısa birkaç kelimeyle ben özetleyerek geçeceğim- S-400 satışından en kazançlı çıkan ülke hiç şüphesiz Rusya oldu yani Putin oldu bu işten kârlı çıkan. Öncelikle, Rus uçağının düşürülmesi olayında bizim erken beyanlarımız sonucunda birincisi, Rusya bize S-400'leri sattı. İkincisi, Türkiye'nin parasıyla Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'yla arasında bir çatlak oluşturdu. Üçüncüsü de Türkiye'nin F-35 savaş uçağı ve Patriot alımlarını önledi. Şimdi, bugün S-400 sorunu çözülememiş önemli ve büyük bir sorun olarak karşımızda. Geçen yılki bütçe görüşmelerinde de şunu ifade etmiştim: Umarım torbasında yatan, torbasında duran füzeler olmaz bunlar diye ama hâlâ o durumda. Konuşmanızda yine ABD Hükûmetinin F-35 programına ilişkin bir raporundan bahsettiniz yani Türkiye'yle olan ilişkisini durdurmasının üretimde riskler yarattığını bu raporda belirttiğini. Ümit ederiz ki bu rapor sonucunda bu F-35'lerle ilgili sorun çözülür.

Şimdi, yine, savunma sanayisiyle ilgili konuşmanızda "Yerlilik ve millîlik oranımız yüzde 70'ler seviyesinde." dediniz ancak bu yüzde 70'in içinde savaş uçaklarının ve füzelerin olmadığını düşünürsek ve hâlâ kendi savaş uçaklarımızı ve füzelerimizi yapamadığımızı düşünürsek hangi düzeyde bir yerlilik ve millîlikten söz ediyoruz? Bunu biraz daha detaylı açıklarsanız... Tabii, elbette ki İHA'ların, SİHA'ların yapılıyor olması, bu alanda güçleniyor olmamız, bunları hiçbir şekilde küçümseyemeyiz, çok çok önemli adımlar ama bu yüzde 70 oranı biraz abartılı geldi bana. Önümüzde bu konuda almamız gereken çok yol olduğunu düşünüyorum.

Sayın Kuşoğlu da konuşmasında uluslararası bir rapordan bahsetti, Türkiye'nin savunma gücü alanında sıra düştüğünden, 9'uncu sıradan 13'üncü sıraya düştüğünden bahsetti. Bu, bizim için, sizin için aslında çok önemli bir kriter olmalı diye düşünüyorum.

Burada, tabii, yerlilik ve millîlikten bahsederken Tank Palet Fabrikasından bahsetmeden olmuyor. Maalesef iktidarınız dönemindeki özelleştirme patlamasından Tank Palet Fabrikası da nasibini aldı ve hâlâ bu tankların teslim edilmesini bekliyoruz. Bu konuda da daha detaylı bilgi verirseniz sevinirim.

Sayın Bakan, şimdi, kadrolarınızla ilgili bir iki konuya da değinerek devam edeceğim. Biraz önce Sayın Çelebi çok detaylı bir şekilde açıkladı. Benim de notlarımda vardı bu konu, bu Yüksek Askerî Şûrada aralarında kurmayların da bulunduğu 600 albayın emekliye sevk edilmesiyle ilgili.

Şimdi, Fetullah terör örgütünün etkin olduğu dönemde kendilerinden olan subayları kurmay yapmaları sonucu 15 Temmuzdan sonra bunların Türk Silahlı Kuvvetleriyle olan ilişkilerinin kesilmesinden dolayı bu sayıların azaldığını biliyoruz. Şimdi, bu gerçek ortadayken ben de sormak istiyorum: 600 albayın birden resen emekli edilmesi Türk Silahlı Kuvvetlerini zafiyete düşürmüyor mu? Bu emekli edilen tecrübeli subayların yerinin nasıl doldurulması düşünülüyor?

Bir de basına yansıyan bir konu vardı. Corona salgını nedeniyle gemilerde sekiz ay karantina altında tutulan personel bulunuyordu. Bunların aileleriyle olan ilişkilerinin kesilmesi, bildiğim kadarıyla mavi vatan savunması kapsamında yürütülen bir durumdu ama normalde personel değişimi yapılabilecekken bunun yapılmamış olması, tabii, orada birtakım sıkıntılar doğurmuş belli ki. Elbette ki Türk askeri fedakârdır, cefakârdır ve sorumluluk sahibidir ama yine de oradaki arkadaşlarımız için, askerlerimiz için belki belli bir oranda maddi ve manevi tazminat düşünülebilir diye düşünüyorum açıkçası.

Şimdi, Sayın Bakan, biraz Sayıştay raporlarına değinmek istiyorum kalan süremde çünkü önemli bulgular var Sayıştay raporlarında da. Mali tabloların doğru bilgileri içermesi Bakanlığınızın gelirlerinin ve harcamalarının da doğru idare edilmesi sonucunu doğurur. Bu hakikaten çok önemli. Ancak, Sayıştay denetimleri sonucu, mali tabloların doğru bilgileri içermediği yönünde birçok bulgu var elimizde. Örneğin, Bakanlık Sayıştay raporunda bir iki önemli bulgu, bir tanesine Sayın Sındır da değindi, özellikle 5. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğündeki zimmet olayıyla ilgili. Ben başka bir konuya değineceğim.

Millî Savunma Bakanlığının raporunda, Sayıştay raporunda Karpuzkaldıran Özel Eğitim Merkez Komutanlığındaki pide fırın iskele gazinosu işletmesini yapan firma işçilerinin alacaklarını ödememiş. İşçiler alacakları için dava açmışlar ve bu alacakları bakanlık ödemek zorunda kalmış. Şimdi, bu alacaklarla ilgili Sayıştay raporuna göre taşeron şirkete ve bu durumdan sorumlu personel hakkında rücu davası açılması... Bu konuda son durum nedir? Nasıl bir aksiyon aldınız? Bu rücu davaları özellikle bu taşeron firmaya açıldı mı, açılmadı mı bunu da paylaşırsanız sevinirim açıkçası.

Yine, döner sermaye hesaplarıyla ilgili yapılan denetimlerde yıl sonu kârlarının hazineye hatalı miktarda aktarılmasıyla ilgili bir konu var. Şimdi, bu konuda yapılan denetimlerde bahsi geçen işletmelerin yıllık kârlarının tamamı değil, yüzde 20'sinin hazineye yatırıldığı tespit edilmiş. Hâlbuki kanunla da belirlendiği gibi bunun tamamının aktarılması gerekiyor, kâr elde edilmesi durumunda hazineye aktarılması gerekiyor.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Emecan, tamamlayalım lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Burada, tabii, çok yüksek rakamlar var. Yani baktığımız zaman, mesela, 26 döner sermaye işletmesinin elde ettiği net kâr 37 milyar 674 milyon 562 iken 7 milyar 534 milyon 912 bin lira aktarılmış. Mesela -hemen hızlı geçeceğim- Ankara ve İstanbul özel bakım merkezi döner sermaye işletmesinin aynı şekilde 201 milyon 763 bin TL'si aktarılmış, 378 milyon 669 bin TL iken. Yine, Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü dönem net kârı 11 milyar 437 milyon 894 binmiş, yine Askerî Veteriner Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı döner sermeye işletmesinin de net kârı 3 milyar 175 milyon 873 binmiş. Bu aktarılan miktarlar harcamalarda kullanıldığına göre "Neden tamamı aktarılmadı?" diye de sormak istiyorum.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Emecan, ek süre verdik, tamamlayalım lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlıyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Onun dışında şöyle: Akaryakıt İkmal ve Nato Pol Tesisleri İşletme Başkanlığının Sayıştay raporunu incelediğimiz zaman da muhasebe sisteminizin kötü işletildiği, kötü olduğu görülüyor açıkçası. Yani burada da bulgulara bakınca, mevzuat gereği oluşturulan fonların öz kaynaklar yerine kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarda izlenmesi... Mesela faaliyetlerin barındırdığı riskler gereği oluşturulan dâhilî fonun diğer ihtiyaçlar için kullanılması, tehlikeli maddelerin taşınması veya dağıtımına yönelik taşıma işleri için belirlenen askerî bir teminat limiti var burada, 10 milyar 800 bin TL tutarında karşılık ayrılmış. Fon hesabınız zaman zaman yönetim kurulu kararı doğrultusunda diğer ihtiyaçların temini için de kullanıldığı görülüyor.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Teşekkür ederiz Sayın Vekilim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlıyorum.

O nedenle de tabii, bakiye hesaplarında ciddi hatalar tespit edilmiş. Şimdi, mali tabloların hatalı bilgi vermemesi, doğru bilgiler vermesi noktasında bu Sayıştay raporlarındaki bulguların da aslında ciddiye alınması gerekiyor çünkü sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe denetim hakkını Sayıştay kanalıyla gerçekleştiriyor. Bu hakka da saygı duyulması açısından ben Bakanlığınızın bütçesinin yeterli görmesek de hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.