KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, hoş geldiniz.

Sayın Bakan, siz, iki buçuk yıl önceye kadar askerdiniz ve üniforma giyiyordunuz ama üniformanızı çıkardınız, sizi takım elbiseli olarak gördük ilk kez külliyede, Cumhurbaşkanının yanında. Ve Ben o gün şöyle bir düşünceye kapılmıştım: Sayın Hulusi Akar üniformayı çıkardı. Tarihte de üniformayı çıkarıp siyasetçi olan pek çok asker vardır, bunları siz çok iyi bilirsiniz. Ve bu siyasetçiler, yani askerlikten gelip siyasete atanan askerler de savaşın yıkım olduğunu çok iyi bildikleri için yani savaşın sonuç olarak bir cinayet, insanların yıkımı, halkların yıkımı olduğunu bildikleri için savaş yerine barışçı siyasetler ortaya koyduklarının örneklerini gördük Sayın Bakanım. Mesela İzak Rabin bilirsiniz, asker kökenlidir ama üniformayı çıkarmıştır sonra Filistin meselesinin çözümü için mücadele etmiştir ve bununla ilgili İsrail radikallerinin, milliyetçilerinin hedefi olmuştur ama buna rağmen yılmamıştır ve Nobel Barış Ödülü'ne layık olmuştur. Maalesef, o hedeflerine ulaşamadan hayatını kaybetti. Mesela, De Gaulle de bir askerdir, üniformayı çıkardıktan sonra barış için mücadele etmiştir. Ancak Sayın Bakan, sizin sunumunuza baktığımda -bakın, iki buçuk yıl üzerinden geçti- bir üniformalı asker olarak bir sunum yaptığınızı gördüm. Yani şu kadar tank, bu kadar top, bu kadar füze, şurada şunu yaptık, burada bunu yaptık... Yani bir barış vizyonunu burada göremedim. Tamam, sorunlardan bahsetmişsiniz; işte, Libya'da sorun var, Ege'de sorun var, Akdeniz'de sorun var, Kıbrıs'ta sorun var ama bunların çözümüyle ilgili ortada herhangi bir cümle görmedim Sayın Bakan ve bununla ilgili açıklamalarınızda da herhangi bir şey duymadım. Aslında ben sizden bunları duymayı hayal ediyordum. Sorunlar var ve bu sorunları biz dedelerimizden aldık Sayın Bakan. Bakın, Kürt meselesini, Ermeni meselesini, Kıbrıs meselesini; Ege, Akdeniz, Kafkaslar... Bu meseleler nedeniyle ulus devlet kurulurken hep yıkımlar yaşandı, bir imparatorluk dağıldı, büyük felaketler, büyük yıkımlar yaşandı, bütün halklar felaketler yaşadı. Ulus devletten bize bakiye kalan sorunlar vardı, biz bu sorunları dedelerimizden aldık. Maalesef bu kafayla gidersek...

İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Biz dedelerimizden zafer aldık, zafer.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - ...biz bu sorunları çocuklarımıza bırakma riskiyle karşı karşıyayız. Bu anlamda bu sorunların çözüm vizyonunu hep beraber ortaya koymalıyız.

Değerli arkadaşlar, sabahtan beri sizleri de dinliyorum. Bakın, siyasetçilerin görevi çözümü ortaya koymaktır, hep beraber "Çözüm nedir?" bunun üzerine düşünmektir ama dinlediğim kadarıyla konuşmalarda hep "Bravo, ordumuz şöyle başarılı..." Tamam, ordu, asker görev yapar değil mi Sayın Bakan? Siyasetçi emir verir askere, der ki: "Git, şurada şurayı ez." Asker görevi alır ve gider ezer. Çünkü asker orada bir görev olarak bakar. Siyasetçi buna mecbur kaldığında belki bunu yapar ama mecbur kalmamak için neler yapacağını düşünmek de siyasetçinin görevidir yani bütün meselelerimizi nasıl çözeceğimize bakmak siyasetçinin görevidir.

Sayın Bakan, mesela Ege'de gerilimde Yunanistan'la bir sıkıntı oldu, neredeyse -Allah korusun- savaşın eşiğine geldik. Kim faydalandı bu işten? Bakın, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Ruslar orada. Bir gerilim var ve ne oluyor? 90'larda da aynı politika vardı, Yunanistan gerilim sonucu F-16 alıyordu, biz F-16 alıyorduk. Şimdi de Fransızlar oraya Mirage savaş uçakları satacak değil mi? Biz de ona karşı diyelim ki başka uçaklar alacağız. İki halk da kaynaklarını silaha ayıracak. Burada kim kaybediyor? İki halk da kaybediyor.

Şimdi, Suriye politikamıza bakalım Sayın Bakanım. Ya, bu devletin bir hafızası var, ben bunu biliyorum. Osmanlı'dan devreden bir hafızası var, siz de orduyu Osmanlı ordusunun bir devamı olarak ortaya koyuyorsunuz. Osmanlı en çok kimle savaştı Sayın Bakan? Ruslarla savaştı, öyle değil mi? Ruslarla hep bir sıkıntı oldu ve ortaokul kitaplarında da bizim okuduğumuz "Rusların sıcak denizlere inme hedefi" diye bir hedef vardı. Bakın, bizim Suriye politikamızın -biz belki hamasetle baktık ama- sonucu ne oldu diye bakalım, bakın. Sonuçta kim kazandı? Rejim kazandı, sonuçta demokratik bir Suriye'ye ulaşılamadı, halklar yıkım yaşadı ama bir de Rusya kazandı. Rusya sıcak denizlere indi ve bizim politikamız sonucunda maalesef indi Sayın Bakan. Yani güney komşumuz şu anda fiilî olarak Rusya'dır. Ya Rus uçağı 27 Şubatta 35 askerimizi bombalamadı mı Sayın Bakan? Bununla ilgili bütün uluslararası ajanslar bu açıklamayı yaptılar, siz de bununla ilgili "Araştırıyoruz." dediniz değil mi o büyük felaketten sonra. Askerlerimiz hayatını kaybetti, Rusların o bombalamayı yaptığına dair pek çok iddia var, hâlâ bu açıklamayı yapmadınız. Yani askerlerimiz İdlib'de görev yapıyorlar ama Rusya'nın hegemonyası altında, Rusya'nın hava koruması altında bunu yapıyorlar ve Rusya'nın oyun kuruculuğunda yapıyorlar yani Suriye'de Rusya bir oyun kurucu.

Kafkas politikalarımıza bakalım. Bakın, Kafkasya'da Rusya oyun kurucudur Sayın Bakan, bunu bilmiyor olamazsınız. Her zaman, Sovyetler Birliği'nden beri -Sovyet Azerbaycan'ı, Sovyet Ermenistan'ı, Sovyet Gürcistan'ı- orada sorun alanları bırakmıştır ta Sovyetlerin kuruluşundan beri. Abhazya bölgesi, Osetya bölgesi, Dağlık Karabağ bölgesi sorun alanları olarak bırakılmıştır. Niye? Çünkü devletler arasında gerilim olsun; Gürcistan ile Abhazya arasında gerilim olsun, Azerbaycan-Ermenistan arasında gerilim olsun ve bu gerilim alanlarından ben o alanı hep yöneteyim diye bakmıştır, öyle değil mi? Sorunlar çözülmesin, devletler birbirine düşsün ve bu sayede ben Azerbaycan'a da silah satayım, Ermenistan'a da silah satayım; Azerbaycan üzerinde hâkimiyetimi kurayım, Ermenistan üzerinde de hâkimiyetimi kurayım diye. Burada oyunu kim bozabilirdi Sayın Bakan? Biz bozabilirdik. Bununla ilgili girişimlerde bulunuldu. Savaş sonrası Levon Ter-Petrosyan -bakın, şu savaşın sonucunda ulaşılan harita, Anadolu Ajansının haritası- buradaki, Dağlık Karabağ'daki şu anda ulaşılan noktayla ilgili öneride bulundu. Bütün bu reyonlardan çekilecekti, savaşsız olarak çekilinilecekti ve şu noktaya ulaşılacaktı: Laçın'dan bir koridor olacaktı, aynı koridor buradan da olacaktı. Kim bu koridorları kontrol edecekti Sayın Bakan, kim barış gücü olarak olacaktı belki orada? Türkiye barış gücü olacaktı. Öyle değil mi? Şu anda kim barış gücü olarak var sonuçta? Laçın koridorunda Ruslar kontrol ediyor, buradaki koridoru da Ruslar kontrol edecek. İki musluğu da Ruslar elinde tutacak, Ermenistan üzerinde de hâkimiyet kurmuş oldu, Azerbaycan üzerinde de hâkimiyet kurdu. Kim kazandı, kim kaybetti? Ruslar oyunu kurdu, maalesef iki halkı birbirine düşürdüler, iki halka da büyük yıkım yaşattılar, iki halktan da 4'er bin insan hayatını kaybetti. Hepsinin anısı önünde saygıyla eğiliyorum, hepsinin annelerinin, babalarının yaralarını sarmak için şimdi sorumluluk alma zamanı ama sonuç olarak oyunu kuran Ruslardı, ellerini kana bulamadılar, geldiler Azerbaycan'a tekrar girdiler. Azerbaycan'ı 2012'de terk eden Ruslar -o zaman çok önemliydi bu Azerbaycan için- şimdi tekrar Azerbaycan'a yerleşti Sayın Bakan.

Bakın, anlaşma diyorsunuz, anlaşmada ne var Sayın Bakan? Anlaşmanın maddeleri burada, Türkçe çevirisini aldım, Rusçasına da, İngilizcesine de baktım. Anlaşmada "Türkiye" ifadesi geçmiyor, tamamen Rusya Federasyonu Barış Gücü olarak... Rusya Federasyonu Barış Gücü, efendim, hem Laçın koridorunu kontrol edecek hem Nahçıvan'la Azerbaycan arasındaki koridoru kontrol edecek diye geçiyor. Yani iki musluk da Rusların elinde. Böyle baktığımızda kimler imzacı Sayın Bakan? Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya sonuç olarak anlaşmada, Türkiye yok.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "Türkiye, barış gücünde yer alacaktır." Siz de açıklamanızda dediniz ki: "Türkiye anlaşmanın uygulanmasını gözetmek üzere barış gücünde yer alacaktır." Bugün, Sayın Lavrov, Rusya Dışişleri Bakanı açıklama yaptı, elinizde vardır sizin, "Türk gözlemciler Dağlık Karabağ'a giremeyecek." dedi. Aynen, net bir açıklama. Daha önce de sözcüleri açıklama yapmıştı, Dışişleri Bakanlığı sözcüleri. Bakın, ne diyor: "Azerbaycan topraklarında gözlem merkezi kurulacak." Bakın, Azerbaycan topraklarında, Karabağ demiyor. Azerbaycan Bakü'de veya herhangi bir yerde bir gözlem noktası kurulacak, bir ofis yani kurulacak. Yani sahada, Karabağ'da bir barış gücünden bahsetmiyor. Bakü'de muhtemelen bir ofis kurulacak. Orada kameralar olacak, Karabağ'da kurulmuş kameralar; orada Türk ve Rus subaylar kameraları izleyecekler, yapacakları görev bu. Yani bunun adı "barış gücü" değil. "Bölgeye uzak bir noktada kurulacak." diyor. Kim belirliyor bunu? Ruslar belirliyor. İşte, oyunu kuran Ruslardı, iki halkı birbirine düşüren Ruslardı, Azerbaycan ve Ermenistan'da kontrolü sağlayan Ruslardı. Geriye 1993'te de anlaşması yapılabilecek.

2008'deki futbol diplomasisini hatırlar mısınız Sayın Bakan? Aynen şu nokta anlaşılmıştı. Bu noktaya, savaşsız olarak bakın, bu noktaya gelinecekti. Hem Nahçıvan'a geçiş sağlanacaktı hem Dağlık Karabağ'a bir koridor olacaktı, kontrolü Türkiye sağlayacaktı. Kapıları açacaktık. Sayın Abdullah Gül bu konuda çok büyük çabalar gösterdi; kapılar açılacaktı, ticaret sağlanacaktı, boru hatları geçecekti, kara yolları geçecekti, Kafkasya'nın hâkimi -hâkimi şu anlamda söylüyorum, ben işgal anlamında asla söylemiyorum- barışı sağlayan gücü de Türkiye olmuş olacaktı.

2018'de bir fırsatı daha teptik. Sayın Paşinyan seçildi, yüzde 75 oyla seçildi. "Ön şartsız hazırız konuşmaya." dedi. "Bütün reyonlardan çekilmeye hazırız." dedi ama maalesef bütün ülkelerdeki milliyetçiler çözüm istemezler. Ermenistan'da da milliyetçiler, aşırı milliyetçiler çözüm istemiyordu. Paşinyan buna rağmen sorumluluk aldı. Azerbaycan'da da çözüm istemeyenler vardı. Maalesef burada da vardı Sayın Bakan ve sonuçta insanlar hayatını kaybetti, çocuklarımız hayatını kaybetti, yıkım yaşandı Sayın Bakan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, normal süreniz bitmiştir.

Bir dakika ek süre veriyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bu masayı biz kurabilirdik. Kafkasya'da sonuç olarak oyun kuran biz olabilirdik. Oyunu Ruslar kurdular, halkları birbirine düşürdüler ve sonuç olarak bu savaşın tek kazananı Ruslar oldular.

Bakın, demek ki biz savaşa girerken -yani girilebilir ama- sonuçları ne olur diye düşünmek lazım. Suriye'de düşünmedik, sonuç olarak Ruslar ellerini kana bulamadan... Bakın, Türkiye ve Suriye halkları kaybetti. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Ruslar ellerini kana bulamadan Suriye'nin hâkimi oldular. Kafkasya'da Gürcistan politikasına bakın. Gürcistan'ı yerle bir etti Ruslar. Ukrayna politikasını bakın, Ukrayna'ya hâkim oluyor. Belarus'a bakın, Belarus'un hâkimi oluyor. Azerbaycan ve Ermenistan'a da bu politikalar sonucunda hâkim oldu.

Yani bir adım atarken biz acaba tek bir tarafı tutarsak, tek bir tarafa kardeşimiz dersek, öbür tarafı yok sayarsak -oysa Ermeni vatandaşlarımız da var, Azeri vatandaşlarımız da var- sonucu ne olur diye düşünmemiz lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, ilave süremiz de bitti.

Toparlarsanız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, son cümlelerimi söylüyorum. Teşekkür ederim.

Yani bütün politikalarda Sayın Bakan, size önerim, Hükûmetinize önerim, bütün milletvekili arkadaşlarıma önerim: Barışın kaybedeni yoktur Sayın Bakan. Barışçı politikaları zorlamalıyız. Bunun için de ırkçı, milliyetçi, mezhepçi bakıştan çıkmalıyız. Biz çok kimlikli, çok kültürlü bir imparatorluğun bakiyesiyiz. (Gürültüler)

İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Ya, ne diyorsun sen ya!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çok kimlikliyiz, çok kültürlüyüz.

İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Terörist Ermenistan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çok dinliyiz, çok inançlıyız, çok mezhepliyiz. Bu anlamda Azeriler de kardeşimiz, Ermeniler de kardeşimiz, Boşnaklar da kardeşimiz, Sırplar da kardeşimiz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Paylan.

Sağ olun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - ... Kürtler de, Süryaniler de, Araplar da kardeşimiz diyen bir anlayışa ihtiyacımız var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Böyle bir vizyona ihtiyacımız var. Bu vizyona girersek Sayın Bakan, oyun belirleyici oluruz. Aksi takdirde başkalarının kurduğu oyunlarda piyon oluruz. Ben hep beraber arkadaşlar, siyasetçi olmayı öneriyorum, diplomasi uygulamayı öneriyorum, bütün sorunların diplomatik yollarla çözülmesi için barışçı bir vizyonu ortaya koymayı öneriyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, Sayın Paylan...

Süreyi çok aştık Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) -Hepinize saygılar sunarım.