| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2020 |
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, çok kıymetli Komisyon Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bir taraftan Asya bir taraftan Avrupa kıtasının kesiştiği noktada, diğer taraftan mavi vatan ile Kıta Afrikası'na sınır, 3 kıtanın göbeğinde yer alan, her yönüyle stratejik konuma sahip bir ülkedir. Türkiye, aynı zamanda boğazlarıyla okyanuslara açılan, İpek Yolu güzergâhıyla Doğu Asya'ya uzanan, yine güneyde hilalibereket olarak nitelendirilen paha biçilmez coğrafyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Böyle bir coğrafyada bulunan ülke hem çok şanslı hem bir o kadar da riskli durumdadır. Yani, güzel bir ifadeyle "Yâri güzel olanın gözü uyku tutmaz." derler. Her an bir tehlikeyle, her an bir saldırıyla, her an yeni bir Sevr veya yeni bir Sykes-Picot'la karşı karşıya kalabiliyoruz.
Tarih boyunca devletler güvenliklerini önceleyen dış politika izlemiş ve buna göre savunma stratejilerini geliştirmiştir. Bir devlet ne kadar güvenliyse o kadar güçlü olur. Etrafımızda ateş çemberi oluşurken "Sin, külahın görünmesin." diyerek bu yangın ortamından kurtulamayız. Hâl böyleyken edilgen bir savunma yerine aksiyoner bir strateji izlememiz zaruridir, kaçınılmazdır. Bu minvalde geçmişten ders çıkarmalı, bizim ve bölge ülkelerinin tarihini iyice etüt etmeliyiz. Bu istikametten olaylara bakarsak Türkiye'nin son yıllarda yaşadıklarını daha iyi anlarız. Ülkemizin güvenliğini bölgesel gerçekler üzerinden değerlendirmeliyiz. Edirne'nin güvenliği Balkanların güvenliğinden, Diyarbakır'ın güvenliği Halep'in güvenliğinden, Kars'ın güvenliği Bakü'nün güvenliğinden geçmektedir. Artık, sınırlarımızda sınırlı bir güvenlik konseptiyle güvende olamayız. Ülkemizin güvenlik konseptinin sınırları ötesindeki güvenlikten geçtiğini unutmamalıyız. Misakımillî sınırlarımızın bu manada ülkemiz için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bölgenin bütünlüğü, millet kavramını manen idrak etmiş olanların bölgedeki birlikteliğinden geçer, şifresi ise tam manasıyla huzurdur. Bu huzur ortamı sağlandığında ülkemiz üzerinden uygulanmaya çalışılan planlar yırtılıp atılacak, kurulan oyunlar bozulacak, hainlerin ise keyfi kaçacaktır. Türkiye'nin, uydurulmuş ve sahte bir Orta Doğu kavramı içerisinde bölgeden uzaklaştırılmaya çalışıldığını çok iyi bir şekilde fark etmekteyiz. Son dönemlerde bunun farkına vararak bölgede aktif rol oynayan Türkiye'nin, aslında hedeflerine ulaşmak isteyenlerin başına da bela olduğu görülmektedir. Siyonistler tarafından oluşturulmak istenen "arzımevut" yani Tanrı'nın kendilerine vadettiği topraklar üzerinde bir cerrahi operasyon planlanmaktadır. Türkiye bu amacın önünde çok büyük bir engel olarak görülmektedir. Özellikle Filistin meselesi üzerinden örnek verecek olursak, Türkiye için Filistin meselesi oldukça önem atfetmektedir. Toplumsal olarak ele alındığında ünsiyet bağı sebebiyle duygusal bakılan bu mesele Türkiye'de devlet nezdinde akılcı ve stratejik açıdan ele alınmaktadır. Siyonistler, Tanrı tarafından vadedilen topraklara sahip olduklarında dinlerini tamamlayacaklarına inanmaktadırlar. Vadedilen topraklar, sözde PKK devleti oluşturulmak istenen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tamamını kapsamaktadır. Geçmişte, bugün ve gelecekte Türkiye, Filistin davasını desteklemeye devam edecektir. Millet kavramına sahip olan Filistin devletinin kendi topraklarında mücadeleye devam etmesi ve İsrail'in emellerine engel olması önemlidir. Filistin devleti mücadelesine ne kadar devam ederse Siyonist anlayışın hedeflerini gerçekleştirmesine o kadar engel olmaya devam edilecektir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye'yle tarihsel bağı olan Filistin devletine desteklerimiz devam etmelidir. Aynı şekilde Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve ülkemizin güneyindeki topraklar üzerinde PKK /PYD piyonuyla mihver bir devlet kurarak hedeflerini gerçekleştirmek isteyenlere engel olmamız gözden kaçırılmaması gereken tarihî bir adımdır.
Bu bağlamda, güvenlik, sadece devletin belirlemiş olduğu sınırlarda güvenli olmaktan ibaret değildir. Bir devletin güvenlik sınırı ne kadar uzaktaysa o kadar güvendedir. Her yönüyle aktif ve hareketli siyasi fay hatları üzerindeki bir bölgede yer alan Türkiye, sadece Filistin devletine verdiği destekleriyle de yetinmemelidir. Zira, son dönemlerde yıllarca Batı'dan şamar yiyen Orta Doğu ve Afrika'daki ülkeler Türkiye'nin oluşturduğu stratejik faaliyetler münasebetiyle bölgede güvenlik çemberlerini artırmaktadır. Bu nedenle Türkiye'nin güvenliği Misakımillî sınırlarının ötesinden başlar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin dört bir tarafını güvence altına alan barış, güven, huzur ve istikrar içerisinde yaşamasını teminat altına almak için yapılması gereken bu güvenlik çemberini çok daha geniş bir perspektifte çizmektir. O yüzden Libya'da, Suriye'de, Afganistan'da, Bosna'da, Azerbaycan'da, Akdeniz'de, Irak'da hatta Katar'da olup bitenlere duyarsız, bigâne kalamayız. Sahada ve masada güçlü olmak için her aşamada güçlü olmalıyız. İnsanî ve girişimci adımlarımızı da sürdürülebilir kılmalıyız. Dünyanın her bir tarafında mazlum milletlerin yanına koşmalıyız. Her alanda gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizle stratejik faaliyetlerin içerisinde yer almalıyız. Gönül coğrafyamızla irtibatımızın kesilmesi şah damarımızın kesilmesidir çünkü ülkemizin güvenlik sınırının ne kadar güvende olduğu gönül coğrafyamızın huzuruyla mümkündür. Gönül coğrafyamız huzurdaysa, güvendeyse sınırlarımız güvendedir.
Değerli milletvekilleri, bu minvalde olaylara yaklaştığımızda daha güçlü olmak zorunda olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Çünkü Türkiye tezlerinde de haklıdır. Siz, Türkiye'nin terörle mücadele etmesini istemiyorsunuz, Türkiye'nin güçlü olmasını istemiyorsunuz. Yerli ve millî silahları üretmemiz, bu manada teknolojimizi geliştirmemiz gerekmektedir. Bunu ne kadar engellemeye çalışsanız da başaramayacaksınız. Haksızlıklar karşısında dilsiz şeytan olmayacağız, kör ve sağır davranmayacağız. Hiç kimse kusura bakmasın; bugün, Libya'da eğer biz Libya mutabakatını sağlamamış olsaydık Akdeniz Körfezi'ne sıkışmış bir Türkiye olacaktı. Orada darbeci Hafter güçleri karşısında millî hükûmet desteklenmemiş olsaydı bugün çok farklı bir fotoğrafla karşı karşıya kalacaktık.
Aynı şekilde, Katar'da bir darbe planı yapıldığında Türkiye Katar'ın yanında yer almasaydı bugün Arap coğrafyasının Türkiye'ye bakışı çok çok daha farklı bir noktaya taşınacaktı. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kararlı adımlar atmaya devam etmektedir.
Bakın, Venezuela'da birileri çıkıyor, oranın meşru devlet başkanı seçilmiş Başkan Maduro karşısına bir adamı başkan olarak atıyor. Atayabildiler mi? Türkiye'nin, Cumhurbaşkanımızın kararlı iradesiyle işte bunu gerçekleştiremediler.
Aynı şekilde Suriye'den bizim çekilmemizi istiyorlar. Orada mağdurların hakkını, hukukunu savunan bir Türkiye vardır. Suriye'den Türkiye çekilmediği müddetçe orada kendi planlarını gerçekleştirmek, orada oluşturacakları kurtlar sofrasını, orada oluşturacakları masada Türkiye dışındaki bir tezi gerçekleştirmelerine fırsat vermemekteyiz.
Doğu Akdeniz'de aynı şekilde planları yine bozan Türkiye olmuştur. Kuzey Irak'ta İsrail bayraklarıyla uydu bir devlet kurulmasına Türkiye'nin kararlı tutumuyla müsaade edilmemiştir. Yani, şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Türkiye her alanda, her yerde vardır. Arakan'da da vardır, Avrupa'da veya Orta Asya'da, nerede bir mağduriyet varsa Türkiye haklının yanında, hakkın yanında olmaya devam edecektir. Türkiye'yle bu manada kimse başa çıkamaz. İfadelerde özellikle PKK terör örgütüne hiçbir şey söylemeden Türkiye'yi hedef alan açıklamalar olmuştur. Biz PKK'nın da PYD'nin de kökünü kazımaya kararlıyız. PKK'nın, PYD'nin çapulcularına biz pabuç bırakacak bir ülke değiliz. Siz değil miydiniz IŞİD'le danışıklı dövüş yapan, IŞİD'e alan açıp PYD'nin ilerlemesine göz yuman? Ne zaman IŞID'le orada etkili bir mücadeleyle sahadan sildik, perde aralandı ve tiyatro ortaya çıktı. Biz, o topraklarda hem güvenliğimizi sağladık hem Suriyeli misafirlerin bir kısmının vatanlarına geri dönmelerine imkân hazırladık, bir terör devleti kurulmasını engelledik. Şimdi, samimi olanların teşekkür etmesini bekleriz. HDP gölge etmesin, HDP'nin bir teşekkürünü beklemiyoruz ama CHP'den, İYİ PARTİ'den bu manada bir teşekkür beklerdik.
Millî Savunma Bakanlığının yeni konseptle çok daha güçlü olduğunu düşünmekteyim ve Millî Savunma Bakanımız hem sahada Mehmetçik'in yanında hem masada ülkemizin yanında güçlü duruşuyla beraber ülkemizi en güzel şekilde temsil etmektedir. Bu manada, bu bütçenin Millî Savunma Bakanlığımıza anasının ak sütü gibi helal olacak bir bütçe olmasını temenni ediyorum. Bütçeniz hayırlı ve bereketli olsun, hayırlı olsun.
Teşekkür ediyorum.