| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2020 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.
Efendim, ben profesyonel olmasa da uzun yıllar futbol oynadım. Futbolun kurallarını, futboldaki jargonları, aşina olmam hasebiyle çok iyi biliyorum. Özellikle kullanılan bir kavram var, çok da hoşuma gider: "Topa sert girmek" ya da "adama sert girmek" Sevgili Alpaslan Bakanımız da bilir bunu. Mümkün mertebe adama sert girmemeye çalışan bir üslubu hayatın her sahasına yansıtmaya çalıştık. Futbol oynarken de kırmızı kart hiç görmedik elhamdülillah. Burada da siyaset yaparken adama sert girme yerine mevzuları ele almak, olaylara dönük yorum yapmak bizim esaslı yol haritamız oldu. Ara ara bütçe görüşmelerinde yahut da kanuni yapılanmalarda, görüşmelerde mevzudan şaşmadan, sadece o mevzuya dönük aktarımlar yapmaya çalışıyoruz ama öyle bir noktaya geliyorsun ki sabredemiyorsun, mecburen karşı taraftan yahut sizin tarafınızdan yapılan tespitlere ya katkı sunma ya da karşı bir şeyler söyleme ihtiyacı duyuyorsunuz. Az önce, aslında hiç girmeyecektim ama vicdan el vermiyor, milleti temsil ediyorsunuz, millet sizden böyle bir karşılık bekliyor, bir cevap vermeyi bekliyor, Paşinyan diye bir adam, perişan olmuş, sırtı yere gelmiş, mahvolmuş, yok olmuş, kahraman çıkarılmaya çalışılıyor ve orada, Türkler bir büyük zafer elde etmiş, Azerbaycan Türkleri, zaferi Ruslara teşmil etme, Ruslara mal etme gibi bir yaklaşım. Bunları reddetmek lazım. Ne adına reddetmek lazım? Hak, adalet adına reddetmek lazım. Ve burada, Bakanımız gözümüzün önünde, yanımızda, bire bir belgeyi, bilgiyi sunan insan ve imzayı atan insan, anlaşmaya imzayı atan insan, buna rağmen, efendim, biz orada dışlanmışız gibi bir resim ortaya konuluyor. Niye? Hazımsızlık. Arkadaşlar, şunu artık herkes kabul edecek; edilgen hâlden uzaklaştık, yön veren, tanzim eden bir ülkemiz var elhamdülillah. Her alanda bu böyle, hele savunma sahasında zirvelere yürüyoruz, dahası da olacak inşallah. Irkçı tarz; elhamdülillah, fersah fersah uzak olmuşuz; sadece AK PARTİ için söylemiyorum, bireysel, kendi adıma da söylemiyorum, Milliyetçi Hareket Partili kardeşlerim adına da söylüyorum, onları da çok yakından biliyorum, tanıyorum. Milletini sevmek, milletinin milletler camiasında mesafe almasını istemek, başka milletlere faul yapmadan, onları hor, hakir görmeden, bu hâl üzere yürümek, millet sevgisinden, millî duruştan neşet ediyor. Biz hep bunu yaptık, bunu hayata yansıttık. Onun içindir ki ben hemen hemen her konuşmamda vurguluyorum, Cenab-ı Hakk'ın inayeti, nusreti bizimle beraber oluyor. Ve ordumuz, elhamdülillah, şeref levhamız, her hâliyle, tarihte var olduğu zaman diliminden bu yana -yani, iki bin küsur yıl evvelinden bu yana- zulümle uzak yakın ilgisi olmamış, gittiği her yere adaleti taşımış bir yapı. O yüzdendir ki ilanihaye yaşayacak Allah'ın izniyle. Bugün eğer Azerbaycan bir zafer, bir galebe elde etmişse zulmün yansımasını Cenab-ı Hak öbür tarafa teşmil ettiği içindir. Biz millet olarak -sadece Türkiye'deki Türk milleti için söylemiyorum, dünyada yaşayan bütün bizi ifade edenler için söylüyorum ki- mazlum oluruz ama asla zulmetmeyiz. Her seferinde hakkı, adaleti üstün tutarız biz. Nereye gitmişsek oralarda adaleti açığa çıkarmışız biz, elhamdülillah. O yüzdendir ki işte böyle göğsümüzü gere gere kendimizi ifade edebiliyoruz. O yüzdendir ki gıptayla bakılan bir yapıyı ortaya koyduk. Daha önce -doğrudur- bir dönem çok edilgen bir yapımız vardı. Bir dönem "Efendim, birileri emretsin, buyursun, biz de 'Evet efendim.' deyip geçelim." derdik. O bitti, o hâl artık muhal arkadaşlar. Şimdi, lider bir ülke var, zirvelere yürüyen bir ülke var. Kalemde böyleyiz -bilgiyi ifade ediyorum- kılıç da böyleyiz, elhamdülillah; ekonomiyi tarif eden altın hâlinde de inşallah çok zirvelere gideceğiz. O yüzden tarif ederken, tanım yaparken ehliinsaf, ehlivicdan hâl üzere yapalım. Tabii, cevap vermeden de olmuyor. Bu Tank Palet Fabrikasıyla ilgili değerli milletvekilimiz Cemal Öztürk Bey çok tafsilata girdi, ayrıntılı bilgi verdi, kendisine minnettarım, teşekkür ediyorum ama konuşmacılardan birisi, o fabrikanın ortaklarından biri Sayın Cumhurbaşkanımızın teyzesinin oğlu olduğu için ora verilmiş gibi bir kayıt düştü. Zinhar doğru bir bilgi değil. Olmaz bu arkadaşlar, yani -Cumhurbaşkanımız burada yok- Ben söyledim, kayıtlara geçsin, kalsın." Arkadaşlar, biz onun yol arkadaşlarıyız, hakkı ifade edeceğiz. Neye göre söylüyorsunuz siz? Ortaklar orta yerde. Bir adamın Güneysulu olması onun Cumhurbaşkanının teyzesinin oğlu olmasını gösterir mi? Böyle bir ahlaki yaklaşım olabilir mi? Adam Erzurumlu, Erzurum'un herhangi bir yerinde herhangi bir güzel iş yapıyor, ben bunu elbette hemşehrim olarak sahiplenirim, elbette oradan pay sahibi olurum, ama bu benim akrabam değil. Yani hısımlık bile yok aralarında, bırakın akrabayı hısımlık bile olmayan insanları "teyze oğlu" diye tarif edip oradaki bir başarıyı negatif hâlâ çevirme, evirme yaklaşımı. Bunları her konuşmamızda söylüyoruz ama biteviye devam ediyor.
Bir başka arkadaşımız, konuşurken "şanlı ordu" tarifimizi "zanlı ordu" hâline çevirdiğimiz isnadında bulundu. Elhamdülillah her zeminde ordumuz için "şanlı" kavramını kullanmışız. Hiçbir zaman ordumuza "zanlı" yaklaşımını öngörmemişiz, ortaya koymamışız. Orduyu "zanlı" edenler... İşte, mazlum kardeşimiz burada, Ergenekondan yatmış arkadaşımız, geçen konuştum ben. Keşke, o ifadeleri kullananlar, bu arkadaşlarımız için o gün ne düşünüyorlardı, o gün bunlar için nasıl tarzı hayata geçirmişlerdi, hangi mektuplara imzalar atmışlardı bir daha burada terennüm etseler. İri iri konuşmak değil, herkes her şeyi biliyor ve arşivler herkesin elinin altında duruyor, bunu yapmamak lazım.
Değerli Bakanım, ben sizinle yurt dışına da geldim, tarzınızı biliyoruz, takip ediyoruz. Sadece siz değil, ekibiniz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde destanlar yazıyorsunuz, elhamdülillah. İnsanlarımızın yüreğinde yer bulmuşsunuz. Tam da bu arada aklıma bir isim geldi, destan zamanlarımızın başbuğlarından Yavuz Sultan Selim Han şirpençeyle kıvranırken Hasan Can'a dönüp diyor ki: "Hâlim nedir? Yaranın sonu nereye gider?" O da "Allah'la beraber olmak lazım Sultanım, Allah'la beraber olma zamanıdır." diyor. Tabii, o, celal hâliyle dönüp diyor ki: "Siz bugüne kadar bizi kiminle beraber zannederdiniz?" Buradan mülhem milletiz elhamdülillah, hem öyle bir milletiz ki asker milletiz. Hep ordumuzla beraber olmuşuz ve hep öyle olacağız inşallah.
Değerli Bakanım, vakit bitmek üzere, aslında bu fasılda söylenecek çok şey var, arkadaşlarımız da konuşacaklar ama ben bir şeyi özellikle sizden istirham ediyorum: Bir vakit bunu söylemiştim -bugün arkadaşlarımı aradım, bir sonuç alamamışız- ANT diye çok eşsiz bir kurumumuz var ordumuzu ifade eden, ordumuza destek veren bir kurumumuz; oranın Erzurum'da da bir yapısı var, orada birtakım akaryakıt aktarım boruları var, onların sivillere de açılması talebimiz vardı bizim. Daha önce Fikri Işık Bakanımızla konuşmuştuk, o çok müspet yaklaşmıştı ama son kertede araya yığınla iş giriyor ve bunlar bir şekilde unutuluyor. İstirham etsek buna dönük bir müzaheretiniz olursa çok memnun oluruz. O, sadece Erzurum için değil bütün Doğu Anadolu Bölgesi için iktisadi olarak ciddi katkı sağlayacaktır Değerli Bakanım.
Ben bundan sonraki süreçte de Cenab-ı Hak yolunuzu, izinizi her daim açık etsin diyorum. Bunu sadece ben demiyorum Değerli Bakanım, onu da söyleyeceğim, Şimdi, burada vakit yetmiyor ki söyleyeyim, Kürtleri ad edip Kürtlerin sanki hamisiymiş, daha hamisini de bırak kendisiymiş gibi ifade edenler, burada kullananlar var; ben üzülüyorum buna. Kürt kardeşlerimizin özellikle size çok yüksek duaları var, size karşı yürekleri bütünüyle açık, elhamdülillah. Onlar bu milletin esaslı bir parçası, Türk milletinin vazgeçilmez bir parçası. Onların da -ben çok yakın görüşüyorum, beraber oluyorum- duaları var. Allah'ın izniyle hep başarı sizinle olacaktır.
Son Karabağ başarısından dolayı hususen sizi, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve sizlerin şahsında Sayın Aliyev'i -o da bizim Cumhurbaşkanımız- ve Azerbaycan milletini tebrik ediyorum.
Bütçemiz de hayır uğur getirsin, bereket getirsin; saygılar sunuyorum efendim.