KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, değerli komisyon üyeleri; hepinizi selamlıyorum.

Söz konusu gençler olunca, üzerine gerçekten çok ayrıntılı konuşmak lazım. Sadece Türkiye ölçeğinde değil dünyanın tamamında, toplumsal alanda, toplumun diğer tüm alanlarında gençler yüklenicidir, işçidir, çalışandır, öğrencidir. Yani toplumun birçok alanında birçok yükü gençler sırtlarına alırlar. Askerdir, polistir, öğretmendir. Ve şu an buraya bakıyoruz, yaş ortalaması gerçekten gençliği temsil ediyor mu? Maalesef, o yaş ortalaması çok yüksek. Gençler kendi sorunlarını, kendi problemlerini tartışabilmeli, konuşabilmeli, politik alana daha fazla sirayet edebilmelidir. Doğrudur, 2015 yılında, Anayasa Komisyonunda, HDP, o dönemde seçme ve seçilme yaşının 18'e indirilmesi gerektiğinden bahsederken Hükûmet yetkilileri buna karşı çıkmışlardı ama HDP'nin, partimizin verdiği mücadele sayesinde seçme ve seçilme yaşı Hükûmet tarafından 18'e indirildi; önemli bir adımdır, sadece bu görüntü itibarıyla kalmamalıdır. Gençler daha aktif bir şekilde tüm toplumsal alanlarda siyaset alanında, ekonomik alanda, spor alanında görevlerini yerine getirmeliler.

Sayın Bakan, pembe bir tablo çizdiniz. Gönül isterdi ki söyledikleriniz tamamıyla yaşamda kendine alan bulabilseydi, yaşamda yer bulabilseydi. Doğrudur, şehirlerde koca koca binalar var, il müdürlükleri var, il spor müdürlükleri var, güzel binalar da yapılmış ama gidin içine bakın, içeriğine bakın, maalesef, söylediklerinizden çok uzaktadır. Şimdi, biz, Türkiye'de bakınca, Türkiye nüfusunun neredeyse dörtte 1'i gençlerden oluşmaktadır. 2019 verilerine göre, 83 milyon nüfusumuzun 15-30 yaş aralığında 19 milyon 322 bin 983 genç bulunmaktadır, ülke nüfusunun yüzde 23'üne tekabül etmektedir. İşte, ondan dolayı söylüyoruz ki bu yüzde 23 nüfus, toplumun tüm alanlarında kendisiyle ilgili alınan kararlarda söz sahibi, yetki sahibi olması gerekiyor.

Gençliğin en çok muzdarip olduğu, yaşadığı sorunların başında eğitim sorunu vardır. Sayın Bakan işaret dilinden bahsetti, 12 dilden bahsetti; katılıyoruz, anlamlı buluyoruz, kıymetlidir ama bu ülkede yaşayan Kürt gençleri de vardır. Bence 13'üncü dilin de konuşulması, 13'üncü dilin de verilmesi ülke için daha birleştirici olabilir, daha kucaklayıcı olabilir, değil mi? Kürtçe dilini yok saymak, görmezlikten gelmek anlamsız bir durumdur. Yıllardır, yüzyıllardır birlikte yaşayan halk gerçekliği vardır. Bu noktada rolünüzü ve misyonunuzu oynamanız gerekiyor Sayın Bakan çünkü Gençlik Bakanısınız, bu ülkede yaşayan Kürt gençleri de vardır.

Bakınız, gençlerin eğitim hakkından kamusal bir anlayışla, eşit ve parasız olarak yararlanması, laik, bilimsel, demokratik ve kendi ana dillerinde eğitim almalarının sağlanması, onları sınırsızca sömürülecek bir kaynak olarak görmeyip birey olarak tanımak, istihdamları, iş güvenceleri, onurlu bir yaşam sürmeleri için adımlar atıldığında, gençlerin içine itildiği karamsarlığın da önüne geçmiş olacağız.

Sayın Bakan, iktidarınız, gençlerin yaşadığı sorun ve sıkıntıları çözmek yerine, maalesef, onları derinleştirmiş ve kangren bir hâle getirmiştir. Gençler işsizlik, yoksulluk, madde bağımlılığı, baskı ve geleceksizlik kıskacına alınmış durumdadır. Sindirilmeye, dinamizmi yok edilmeye çalışılan bir gençlik ve bu gençlik şahsında "geleceksizleştirilmeye" çalışılan bir toplum durumu vardır. Bakınız, 15-30 yaş aralığından bahsediyoruz, çok uzun değil on yıllık bir süre zarfında çok etkili konumlara, pozisyonlara geleceklerdir. Daha demin arkadaşımız da bahsetti, yapılan araştırmalar, artık gençlerin ülkede kendilerine yaşam alanı bulamadıkları için, kendilerini ifade edemedikleri için yüzde 70'inin Avrupa'da, farklı bir ülkede yaşamaya "evet" dediğini gösteriyor. Bunun çok ayrıntılı bir şekilde sorgulanması, tartışılması gerekiyor.

Bakınız, ben bölgeden bahsedeyim. Madde bağımlılığı... Uyuşturucu, esrar, bonzai, adını sayabilirsiniz. Şu an, burada bahsettiğiniz, madde bağımlılığıyla ilgili ayırdığınız bütçe gerçekten çok yetersiz. Çok uzağa gitmeye de gerek yok, Ankara burada, Güvenpark burada, Dikmen tarafına da gidebilirsiniz, Cebeci tarafına da gidebilirsiniz. Parklarda güpegündüz gençlerimiz esrarın içinde, esrar kullanmaktadırlar. Ankara'nın merkezinde bunlar olmaktadır, ülkenin başkentinde bunlar olmaktadır. Benim bölgemde de gidin, bakınız, Urfa, Mardin, Şırnak her köşebaşında bir MOBESE vardır, her köşebaşında. Ama bu işi kullanandan ziyade bu işin ticaretiyle ilgilenenler, bu işi organize eden, koordine edenlere dönük bir politika var mıdır acaba? Çünkü bu uyuşturucu ve madde bağımlılığı direkt gençleri hedef aldığı için sizi ilgilendiren boyutuyla müdahil olmanız gerekiyor.

Bakınız, İçişleri Bakanı yetkililere talimat veriyor: "Nerede görürseniz ayağını kırın." Devlet yönetimi, devlet aklı, devlet mantığı; uyuşturucunun önüne geçmek için, uyuşturucunun yaygınlaşmasının önüne geçmek için ayak kırmakla mı bu işi çözecek? Bu işin ticaretini yapan devasa bir sektör hâline gelmiş, uluslararası bir ticaret boyutu vardır. Bakınız, ben size şuradan bir örnek de vereyim. Şimdi, bu ticareti kim yapıyor, nasıl yapıyor? Siz durumun farkındasınız.

SALİH CORA (Trabzon) - Evet, farkındayız.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Bakınız, Lice'de bundan birkaç ay önce cezaevi aracında uyuşturucu taşıyan jandarma yetkilileri yakalandı, tutuklandılar, 4 kişi orada tutuklandı. Cezaevi mahkûm nakil aracında ifşa olduğu için gereği yapıldı. Sayın Vekil, ifşa olduğu için. İfşa edilmeyenler, basına yansımayanlar, görünmeyenler ne oldu acaba? Bir devlet yetkilisi, en üst düzeyde o bölgede güvenlikten sorumlu ama esrar, madde ticareti içerisinde cirit atıyor. Bunun gibi onlarca, yüzlerce durumlar var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Satmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Satanın Allah belasını versin.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Allah belasını verir mi vermez mi bilmiyoruz. Devletin bir görevi var, devlet bunun önünü alacak, devlet bu noktada çalışacak. Bu işin içinde...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Biz gereğini her zaman yaparız.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın milletvekilleri, sakin olalım lütfen. Sayın milletvekilleri, lütfen...

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Bağırabilirsiniz, çağırabilirsiniz. Biz düşüncemizi söyleyeceğiz, konuşacağız.

Bakınız, bu esrar gibi, haşhaş gibi durumlar, ben devletin tamamına mal etmiyorum ama devlet içerisinde bir mekanizmanın da bunun önünü açtığını açık ve net bir şekilde söylüyorum. Öyle hamasetle bakıp "Ayaklarını kırın, şunu yapın, bunu yapın." değil, hukuk var, hak var, adalet var, usulüne göre bu ticaretin önünde durabilirsiniz.

Diğer bir konu, üniversite. Herkes bu yollardan geçti, biz de üniversite okuduk. Oradaki yurtlar, kredi meselesi, gençlerin yaşadığı sorunları ortalama herkes bilmektedir. Şu an öyle bir tablo çiziyorsunuz ki insanın gidip o yurtlarda kalası geliyor. Yani öyle bir durum yok, kesinlikle öyle bir durum yok. Bakın, doğrudur; rakamsal olarak, veri olarak bazı durumları artırmış olabilirsiniz. Öyle bir durum olsaydı, çizdiğiniz pembe tablo olsaydı, daha yeni bahsedildi, genç işsizler oranı yüzde 26,1'e yükselmiş Sayın Bakan. Üniversiteden mezun olan öğrencilerin arasında her 4 üniversite mezunundan 1'i işsiz.

Bakınız, burada cinsler arasında da bir dengesizlik durumu var. Genç kadın işsiz oranı yüzde 29,3. Burada da cinsler arasında bir ayrımın olduğunu görmekteyiz ve biz, üniversite açtık doğrudur, son on sekiz yılda belki birkaç katına çıktı. Bu üniversiteler açılırken hiçbir altyapı oluşturulmadı Sayın Bakan. İnsanlar üniversiteye nasıl başlıyorsa öyle bitirmektedirler. 7 milyonun üzerinde üniversite öğrencisi var şu an, Anadolu Üniversitesi açıköğretimi de dâhil ettiğimizde. Oradan mezun olan öğrencilerin, nitelikli bir eğitim olmadığı için, toplumsal yaşamda, iş yaşamında o eğitimin karşılığı olmadığı için, maalesef, şu an mezun olan öğrencilerin büyük bir kısmı işsizdir. Bu işsiz öğrencilerimizin 6 milyar TL kredi borcu vardır. Bir gecede koca koca holdinglerin sıfırlanan vergileri vardır milyarlarca lira. Bence bir hamle yapılabilir, bu kredi borçları silinebilir. Bu, aslında iktidar için de önemli bir durum olur, orada bir karşılığınız olur. 6 milyar borcu, öğrencilerimizin üzerinden bu yükü kaldırırsınız, orada iktidarın da bir karşılığı olmuş olur. Ama hayır. Ne yapacaksınız? Şirketlerin milyarlarca lira vergisini bir gecede ortadan kaldıracaksınız. Devam edebilirsiniz, tabii ki yetkiniz var, iktidardasınız.

Bir de ben, partimizin, HDP Gençlik Meclisi üyelerinin son dönemlerde kaçırılması, kendini MİT mensubu olarak tanıtan ve onları kaçırıp tehdit eden, yasa dışı bir şekilde ajanlaştırmasına -gerçi, ajanlaştırmanın yasalı nasıl, o da ayrı bir durum da- buna dönük açıklamalar yapmanız gerekiyor. Çünkü, partimizde siyaset yapmak isteyen gençler ve sizin de çok sıkıntı yaşadığınız bu Z kuşağından bahsediliyor, son dönemdeki gençlerin otoriteye karşı... Sadece sizin otoriteniz değil, genel itibarıyla bu Z kuşağı otoriteye karşı, baskıya karşı, özgürlük alanlarının kısıtlanmasına karşıdır; en büyük karşıtlıkları sizedir. Biliyoruz yani "dislike" meselesini biliyoruz, Cumhurbaşkanımız da üzülmüştü orada. Ama biz, partimizde siyaset yapan genç arkadaşlarımıza karşı ırkçı yönelimleri, politik yönelimleri kabul etmiyoruz. Bakınız, son bir yıl içerisinde onlarca HDP Gençlik Meclisi üyesi, kendisini kolluk ve MİT elemanı olarak tanıtan kişilerce kaçırılmaktadır. JİTEM'vari bir yöntemle kaçırılan bu gençler işkenceye maruz kalmakta, tutuklama ve ölümle tehdit edilerek kendilerine ajanlık dayatılmaktadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onlar PKK'nın ajanlarıdır ya, PKK kaçırmıştır onları.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın milletvekilleri, sakin olalım.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Ülkemizde, gençlerin bunca sorunu varken, bunları çözme noktasında hiçbir irade beyan etmeyen iktidar partimizin gençlik meclisi çalışmalarını kriminalize etmeye çalışmaktadır. HDP Gençlik Meclisi, örgütlü olduğu her yerde -bakınız Sayın Bakan- madde bağımlılığına, taciz ve tecavüz politikalarına karşı, işsizlik ve yoksulluğa karşı, asimilasyon politikalarına karşı kapsamlı çalışmalar yürütmektedir; bu çalışmalar demokratik, legal, meşrudur.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Diyarbakır annelerinden ne zaman bahsedeceksin?

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Evet, arkadaşlar, son süreçte, kaçırılan gençlerden birkaçının beyanına bakalım, tam anlaşılsın. Bakınız Büşra Kuyun... HDP parti meclisi üyesi, Gençlik Yürütme Kurulu üyesi, 5'inci ayın 4'ü 2020'de Van'da kaçırılıyor. HDP Gençlik Meclisi faaliyetlerini yürütmemesi ve şehri terk etmesi isteniyor kendisinden. Şehri terk etmediği takdirde çantasına silah konulup farklı suçlamaların üstüne atılacağı ve tutuklanıp bir daha da cezaevinden bırakılmayacağı belirtiliyor. Bu gibi karanlık durumlar çok fazla. Birkaç tanesini daha belirteyim, belki siz de bu noktada bir şeyler söylersiniz.

Serhat Aktemur, HDP'nin Merkez Yürütme Kurulu üyesi, Gençlik Meclisimizin Eş Sözcüsü. 9'uncu ayın 18'i 2020 tarihinde, Diyarbakır'da, kendisini MİT mensubu olarak tanıtan 3 kişi tarafından kaçırılarak yüzü kapalı bir şekilde saatlerce işkence ve tehditlere maruz bırakılmıştır. Kendisine ajanlık dayatılmış ve sonra da şehir merkezinden kilometrelerce uzak, sapa bir yere bırakılmıştır.

Muhammet Mahmut İlhan, 8'inci ayın 12'si 2020 tarihinde -arkadaşlar, bunlar somut veriler, arkadaşlarımız suç duyurusunda bulundu- Ağrı'da kendisini polis olarak tanıtan kişilerce alıkonulmuştur. Kendisine, HDP Gençlik Meclisi faaliyetlerinin yasak olmadığı söylenmiştir. HDP Gençlik Meclisinin çalışmaları ve gençlik meclisi üyeleriyle ilgili Emniyete sürekli bilgi aktarması istenmiş, bunu yapmadığı takdirde kendisinin veya ailesinin başına bir şeyler geleceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, Musa Taştan, Özer Yıldırım, Cihan Çitgez, Lider Polat ve daha birçok gençlik meclisi üyemiz kaçırılarak tehdit edilmiştir. (AK PARTİ sırlarından gürültüler) Arkadaşlar, öyle bağırmakla çağırmakla kimseyi sindiremezsiniz, korkutamazsınız. Bakın, spor yani daha bu... Zorlanınca şunları söylüyorsunuz: "Hamaset, PKK, dağ, cemaat..." değil mi? Zorlanınca, alan bulamayınca o alana giriyorsunuz.

Sayın Bakan, bölgemizde Amedspor var, isminden niye bu kadar rahatsız bir önceki kayyum, Diyarbakır Valisi? Amedspor'a teklifle gidiyor, "İsminizi değiştirin, biz size belediyelerin, valiliklerin yereldeki kulüplere yaptığı yardımın tekrar önünü açalım." diye. Amedspor ile Diyarbakırspor arasında hiçbir fark yok; biri Türkçe ifade ediliyor, Amedspor da -genel itibarıyla- Diyarbakır isminin Kürtçe adıdır yani. Durum...

(Gürültüler)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok. Bakınız, Amedspor, Cizrespor futbolcularına neler yapılıyor Sayın Bakan?

SALİH CORA (Trabzon) - Zilyet farklılığı var.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sizin Bakanlığını yaptığınız futbol kulüpleri... Etkiniz var, yetkiniz var, müdahale edebilirsiniz.

(Gürültüler)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Hikâye anlatıyorsunuz. "Çocuklar ölmesin, maça gitsin." demişler, çok mu kötü bir slogan ya? Bakınız "Çocuklar ölmesin, maça gitsin."

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Çocuklar parmaklıkların arkasında, siz nelerden bahsediyorsunuz?

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Bakınız, yasal bir futbol takımıdır, 2. Lig'dedir, başarılı bir kulüptür. Siz burada farklı şeylerle itham ediyorsunuz, resmî olarak bu ülkenin bir kulübüdür.

Biliyoruz, zorlanıyorsunuz. Bakınız, Deniz Naki "barış" dediği için ülkeden gitmek zorunda kaldı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Zorlanan sensin.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Yani sizi rahatsız edebilir, düşüncenize katılmayabilir, sizin gibi ideolojik şekilde... Farklı düşünebilir ama farklı düşüncelere de saygı göstermek lazım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Terör rahatsız ediyor bizi.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Şurada Dalkurd, İsveç Ligi'nde; bir önceki dönem 1. Lig'deydi, şimdi bir alt ligde mücadele ediyor. Arkadaşlar, Dalkurd'un bahis sitelerindeki ismi 1'den 9'a kadar sıralanmış. Yazıklar olsun! İsim burada arkadaşlar, yazılabilir; İsveç 1. Ligi'nin takımı, şu an orada bir takımdır, ismi böyle. Türkiye futbol tarihinde acayip bir durum, bence müdahale edin. Birleştirici olması gerekiyor ya sporun, bence birleştirici olması gerekiyor. Bu noktada rol ve misyonunuzu oynamanız lazım. Bakınız, geçen sene bu Dalkurd Spor Kulübü Çin'den, dünya devi Huawei'den sponsorluk teklifi almış, onun karşılığında 40 bin dolar da hesabına para yatırılmış. Bakanlıklar devreye girmiş, Türkiye devreye girmiş, "Siz bu sponsorluğu iptal etmezseniz, sizin ülkedeki operasyonlarınızı durduracağız." diye. Arkadaşlar, sizin gibi düşünmeyenleri, siz farklı şeylerle itham ediyorsunuz. Dar dünyanızda tıkılmışsınız, dünyadan izole olmuşsunuz, bu kafayla bu ülke büyümez.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sözlerimizi tamamlayalım lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Evet, tamamlıyorum.

Arkadaşlar, yerelde gidin, bakınız; Urfa'dan da bahsediyorum, Şanlıurfaspor borç batağında boğulmuştur, belki size de sirayet etmiştir çünkü benim şehrim. Rantın merkezi hâline gelmişler Sayın Bakan, rantın merkezi hâline gelmişler. Bir spor kulübünü batırmak için insan elinden geleni bu kadar mı yapar? Şu an Urfa gençleri -büyük bir taraftar kitlesi de var- 3. Lig'de maç yapmaktadır, 3. Lig'de oynamaktadır. Bu dönem ligden düşme olsaydı oradan da düşecekti. Bakınız, orada spora, futbola önem verilmediği için, siyasi mekanizmanın merkezi hâline getirildiği için, şu an o takım etrafında kenetlenen gençlerin hepsi uyuşturucu madde bağımlısı hâline gelmişlerdir.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Ek süre verdim, tamamlayalım.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Başkan.

Bu noktada, yereldeki BAL liginin durumu ne olacak? Amatör liglerin durumu ne olacak? Bu noktada, bir an önce bir kararın verilmesi lazım, doğrudur, Covid-19 nedeniyle bu ligler başlamadı, bir belirsizlik durumu vardır, bir an önce kamuoyu bilgilendirilmelidir. Covid-19 Süper Lig'i de etkiliyor, 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig... Yani bir tek BAL ligi ile amatör kulüpleri mi etkiliyor? Şu an onların da önüne bir yol haritasının bırakılması gerekiyor. Söylediğiniz sözlerin bir kısmına sporun birleştirici olması gerektiği noktasında katılıyorum. Herkes, ideolojik düşüncesine göre, politik yaklaşımına göre zorlanabilir ama kapsayıcılık, kucaklayıcılık biraz daha esneklik ister, politik öngörü ister. Sizin kapsayıcı olmanız futbolun geleceğine, gençliğin geleceğine bir yatırım olabilir. Bu noktada, herkesin rol ve görevini hakkıyla yerine getirmesi gerekir. O yerellerde yaptığınız, spor için kurulan binalar, tesisler faaliyete geçirilmeli, liyakati olan insanlar göreve getirilmelidir.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sözlerimizi tamamlayalım lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Bakınız, imamların bir kısmı hastalıklarından dolayı rapor almaktadır. Yerelde, gidin bakın, geçtikleri kurum spor kurumları, Spor Bakanlığının kurumları... Yani orada bir liyakatin olması gerekiyor. Buna el atmanızı tavsiye ederim.

Kendinize iyi bakın. Herkese başarılar diyelim.