| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Gençlik ve Spor Bakanlığı b) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .11.2020 |
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz diyorum.
Güzel bir bütçe görüşme günü olur umarım, baştan bunu dileyeyim.
Şimdi, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; sözlerime 2020 başında yani bu yılın başında, bundan on ay önce gerçekleştirdiğiniz ve benim de gerçekten çok takdir ettiğim, beğendiğim bir çalışmanızdan söz ederek başlamak istiyorum. Arkadaşlar, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak 2020 Ocak ayında Ankara'da bir çalıştay düzenlendi. Bu çalıştay, Spor Kulüpleri ve Federasyonları Çalıştayı'ydı. Orada özellikle Türkiye'nin dört bir tarafından kulüp başkanları, yöneticileri ve çeşitli amatör branşlara mensup, federasyonlara mensup spor adamları vardı. Hatta benim kendileriyle görüştüğüm spor kulüpleri başkanları da oldu. Onlar hep bu toplantının çok verimli olduğunu, ortak masalarda -farklı farklı- işte Spor Bakanlığından yetkililerin olduğunu, diğer kulüplerin başkanlarının bir araya gelip sorunlarını tartıştıklarını söylediler, çok umutluydular. Ama daha sonra, ocak ayında olan bu toplantıdan sonra, on ay sonra bugüne geldiğimiz zaman, yine aynı bu, başlangıçta çok güzel dileklerde bulunan kulüp başkanlarıyla görüştüm, spor adamlarıyla görüştüm, o toplantıdaki sorunlarının çok çözüme kavuşmadığını ifade ettiler. Ben kendim de 1461 Trabzon Kulübünün Başkanlığını yapan bir kardeşinizim, biraz spor camiasının sorunlarına vâkıfım hasbelkader. Şeyi merak ediyorum... Tabii, bir pandemi süreci var. Pandemi sürecinde bu gerçeği de yabana atmamak lazım ama pandemi sürecini bahane etme kolaycılığına kaçmadan bu toplantıda dile getirilen sorunların çözümüne yönelik neler yapıldığını gerçekten merak ediyorum.
Bir de Sayın Bakanım, o toplantı sonrası, zannedersem 17 Ocak 2020 yani toplantıdan sonraki günlerde bir açıklamanız var. O da çok güzel bir açıklamaydı. "Spor Kulüpleri ve Federasyonları Yasası'nı bir an önce getireceğiz." demiştiniz. Bu, sadece bu yılın veya birkaç yılın değil, Türkiye'de spor kulüplerinin beklediği on yıllık bir beklentiydi ama on ay geçti üzerinden, onunla ilgili de bir faaliyet göremedik, bilmiyorum, bir taslak hazırlanmıştı. Türkiye'de futbol kulüplerinin durumu ortada, birçoğu borç batağında, sıkıntılar var. Bundan dolayı takımlarımızın aldığı yasaklamalar var, kulüplerimiz her geçen gün bir ekonomik batağın içine giriyor, tekelleşmiş bazı kulüp yönetimleri kontrolsüz harcamalar yapmaya devam ediyor, bir denetim mekanizması yok gibi. Bu yasanın akıbeti nedir, ne zaman çıkarmayı düşünüyorsunuz? Bu noktada, bizim de muhalefet olarak görüşümüzü alırsanız, Türk futbolu için, federasyonlar için hayırlı olacağını düşündüğüm bu yasanın çıkarılmasında biz de katkıda bulunalım. Lütfen, bizim de bu konuda fikirlerimiz alınırsa memnun oluruz. El birliğiyle bu yasayı bir an önce çıkaralım diyoruz, beklemeyelim diyoruz. Bunu da sizler buradayken ifade etmek istedim.
Değerli arkadaşlar, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz. Bu kapsamda birkaç başlık altında, özellikle amatör spor kulüplerimizin sporcularının, başkanlarının, yöneticilerinin, futbolcularının yaşamış olduğu mağduriyetleri de dile getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, bu yıl yeni sezonda profesyonel ligler işte önce seyircisiz, sonra kontrollü olarak başlatıldı, sonrasında localar açılarak müsabakalara kısmi olarak seyircilerin alınması sağlandı ama özellikle futbol, işte basketbol, salon sporları da böyle seyircisiz, taraftarsız çok keyifli değil. İnşallah, bu corona belasından bir an önce kurtulunur da taraftarların olduğu bir şekilde müsabakalara devam ederiz. Ancak burada amatör ligler ve BAL liginin durumu henüz netleşmedi Sayın Bakanım, burada bir gelişme yok. Zannedersem, önce "3 Aralık 2020 tarihinde ligler başlayacak." denmişti, amatör ligler ve BAL ligi için böyle bir tarih verilmişti, daha sonra bunlara 2021 Ocak ayı sonunda, işte o günkü pandemi şartları göz önüne alınarak, yetkililer ve kurumlarla görüşülerek müsabakaların başlatılması konusunda bir duyuru yapılmıştı. Şimdi, mart ayından bu yana doğru geldiğimiz zaman, özellikle bu son günlerde salgının artma hızı var, bunu da dikkate alırsak, BAL ligi ve amatör ligleri ne zaman başlayacak, nasıl başlayacak? Bu noktada şöyle düşünüyorum: Sadece sizlerin yani Gençlik ve Spor Bakanlığımızın değil ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığını, işte Bilim Kurulunu ve İçişleri Bakanlığının ortak kararıyla bu liglerin başlamasına karar verilebilir diye düşünüyorum. Bu noktada diğer bakanlıklarla bir çalışmanız var mı? Amatör liglerin ve BAL liginin başlamasıyla ilgili bir yol haritanız var mı? Bunu niçin soruyorum? Ben futbolun beşiği olan bir şehrin milletvekiliyim, Trabzon Milletvekiliyim. Trabzon'a her gittiğim zaman, bana "Amatör küme ne zaman başlayacak? BAL ligi ne zaman başlayacak?" diye soruluyor. Bu noktada en azından yakın bir zamanda kamuoyuna bir bilgi verilirse iyi olur diye düşünüyorum.
Bu noktada bir şeyi daha hatırlatmak isterim. Eğer bu amatör ligler başlayacaksa, BAL ligi başlayacaksa, arkadaşlar, bu pandemi sürecinde spor müsabakaları öncesi Covid testlerinin yapılması gerekiyor. Sayın Bakanım, bu Covid testlerinin de bir maliyeti var, özellikle amatör kulüplerimiz üzerinde bu maliyet, hatta BAL liginde bile bu maliyetin çok fazla olduğunu biliyoruz. Bu noktada Sağlık Bakanlığıyla bir iş birliği yapılabilir mi veya yapıyor musunuz? Bu konuda şu anda, başlamadan önce, bu amatör kümedeki takımlarımızın "Bu maliyetin altından nasıl kalkarız?" korkusu var. Bunu sadece BAL ligi ve amatör lig için de düşünmeyelim, 2. Lig'de bazı kulüpler, hatta 3. Lig'deki kulüplerin birçoğunda bu Covid maliyetleri epeyce bir yekûn teşkil ediyor. Şöyle düşünelim: İç sahada daha fazla sayıda insana test yaptırmak zorundalar çünkü sporcular, işte malzemecisi, stat görevlileri; dış sahaya gittiği zaman belki bu biraz daha düşüyor. Ben 3. Lig'de mücadele eden bir iki kulüp başkanıyla görüştüm, sadece bir maç için -iç saha-dış saha, deplasman ortalamasını alsak- bu Covid masrafının, giderinin 10 bin lira civarında olduğunu söylediler. E, şunu da biliyoruz: Bu pandemi sürecinde liglerimizde hafta içinde de müsabakalar oluyor yani bir ay içerisinde bir kulübün 7-8 tane maçı oluyor. Şöyle ortalama aldığınız zaman sadece Covid testi masrafı, gideri 80 bin lira civarında. Bu noktalarda Sağlık Bakanlığıyla iş birliği yapılarak bu kulüplerimize bir kolaylık sağlanabilir mi? 2'nci Lig'deki ve 3'üncü Lig'deki bazı kulüplerin böyle bir talebi var. Yani, Süper Lig'i ve 1'inci Lig'i burada söylemek istemiyorum ama hem amatörün hem BAL liginin hem de 3'üncü ve 2'nci Lig'deki takımların Covid testi maliyetlerinden dolayı sıkıntıları var, bunu ifade edeyim.
Bir de amatörde futbolcularımızın, sporcularımızın sağlık sorunları var. Bu arada, amatörde bir sağlık garantisi, güvenliği olmayan futbolcularımızla ilgili bir uygulamanız var, bu güzel bir uygulama çünkü Bakanlığınız ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılan bir protokolle bunların sağlık hizmetleri karşılanıyor, bu güzel bir çalışma. Orada unutulan bir şey var galiba; antrenörlerin, hocaların böyle bir hakkı yok; bilmiyorum, eğer yanlışsam düzeltsin arkadaşlar. Sizin Sağlık Bakanlığıyla yapmış olduğunuz protokolde, futbolcuların bu sağlık hizmetinden faydalandığını ama antrenörlerin, hocaların faydalanmadığını biliyorum yani oyuncusu faydalanıyor hocası faydalanmıyor. Amatör liglerde hocalık yapan bu arkadaşlarımızın, en azından sözleşmelerinin devam ettiği sürece, futbolcuların faydalandığı bu sağlık hizmetlerinden faydalanmasının iyi olacağını düşünüyorum, böyle bir çalışma olursa sevinirim.
Bu noktada bir de şeyi arz edeyim Sayın Bakanım, birkaç yıl evveline kadar amatör kulüplerimize malzeme yardımı yapıldığını biliyorum ama son birkaç yıldır bu malzeme yardımlarının yapılmadığı söyleniyor. E, takdir edersiniz amatör takımların, işte bir futbol takımını ele alırsak, sezon öncesi hazırlığında bunun eşofmanı, konçu, dizliği, forması, ter idmanı atleti -artık amatör takımların da bunun belli yaş gruplarına göre takımları- var, bunlar maalesef bu amatör takımlarımız için çok büyük bir meblağ tutuyor. Daha önce yapılan yardım var ama bu yardımın kesildiğini söylediler, eğer devam ederse iyi olur çünkü amatör takımlarımızı yaşatmak zor. Eskiden bizde şöyle oluyordu genellikle, Trabzon'dan örnek vereyim: İşte bir kulüp var, amatör takım, daha önce babası onun başkanlığını yapmış, dedesi kurucusu olmuş, öyle bazı aileler sahipleniyor ama bunu her yerde bulmak mümkün değil. Bu amatör takımlarımızın en azından malzeme sıkıntısını giderme noktasında çalışmalar olursa iyi olur düşüncesindeyim.
Bu noktada bir şeyi daha arz etmek isterim; belediyelerin bütçelerinden spora ayrılan bir pay var. Bildiğim kadarıyla bu pay büyükşehir belediyelerinde yüzde 7, il belediyelerinde yüzde 12 oranındaydı. Yalnız uygulamada şöyle bir şey görüyoruz: Bunu belediyeler genellikle kendi bünyelerinde, çeşitli branşlarda kulüpler oluşturarak onlara kullanıyorlar. Burada nasıl bir iş birliği yapılacak, nasıl bir düzenleme yapılacak, bunu siz daha iyi takdir edersiniz. Bürokratlarımızla bir iş birliği yapılsa, kanunda belirtilen miktarın belli bir kısmının, belediyelerin etki alanındaki amatör kulüplere verilmesi sağlansa iyi olur; bu şekilde bu amatör takımlarımızın ekonomik sıkıntıları da belki bir nebze giderilmiş olur.
Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; amatör müsabakalarda, amatör liglerde sağlıkla ilgili birtakım sorunlar var, onları arz etmek istiyorum. Tabii bu amatör liglerdeki müsabakalar çok yoğun oluyor. Buralarda yaşanacak olan -Allah göstermesin- herhangi bir çarpışmaya, herhangi bir ayak kırılmasına, özellikle dil kaçması dediğimiz hadiseye -ki çok yaşanıyor, benim kendi şehrimde de yaşandı- anında müdahale edilmesi lazım. Bu noktada şöyle şikâyetler var Sayın Bakanım: Orada hazır bulunan sağlık personelinin yetersiz olduğu, çok kısa süreli birtakım kurslarla belgelendirilip orada olduğu yönünde bir şikâyet var.
Ayrıca oradaki sağlık malzemesi ekipmanında da yetersizlik var. Buradaki sahalarda görev yapan sağlıkçılarımıza malzeme tedariki sağlanmalı, serum aparatı, tedavi sedyesi veya kalp için şok aleti bunlara destek olarak verilse iyi olur diye düşünüyorum. Tabii, gönül ister ki her amatör müsabakada bir ambulans hazır bulunduralım ama ben bu konuyla ilgili zatıalinize bir soru önergesi vermiştim. Birçok bakanlıktan cevap alamadık ama sizden cevabımızı da almıştık, onu da burada ifade edeyim. Tabii, bunun birtakım zorlukları var, onu da anlayışla karşılıyorum ama en azından bu hizmeti veremiyorsak orada hazır bulundurduğumuz sağlık personelinin kalifiye, işini bilen ve sağlık ekipmanının da tam teçhizat olmasını sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
Şimdi değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde de iktidarın yani AK PARTİ iktidarının spora, kulüplere bakış açısıyla ilgili bazı tespitlerimi ifade etmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bugün gördüğümüz şu: Maalesef Türkiye'yi idare edenler, sporu siyasi iktidarın mevzi kuvvetlendirme mecrası olarak görmektedir. Ben olayı böyle tahlil ediyorum. Şimdi iktidarın her şey üzerinde hâkimiyet kurma arzusu ve isteği ne yazık ki sporda da kendini gösteriyor ve göstermeye devam ediyor. Özellikle futbolda bunu yaşadık ve maalesef de yaşamaya devam ediyoruz. Ben bu her şeye hâkimiyeti iki şekilde değerlendiriyorum.
Birincisi, doğrudan hâkimiyet; ikincisi, dolaylı hâkimiyet. İsterseniz bu iki kavramı biraz açayım. Bugün baktığımızda Türkiye Futbol Federasyonunu, Başkanını, yöneticilerini, kurullarını âdeta bürokrat atar gibi belirleyen bir iktidar mekanizması var. Hatta o kurulların yedeklerinde kimlerin olacağına, onların sırasına bile siyasetin karıştığını biliyoruz. İşte, bu, bana göre bir doğrudan hâkimiyettir. Anadolu'da binlerce taraftarı olan şehir takımları var, bunlar alt liglerde mücadele ediyorlar, orada oynuyorlar. Anadolu'daki binlerce taraftarı olan birçok şehir takımı alt liglerde oynarken, yakınlarınızı kamu kaynaklarını kullandırarak Süper Lig'de kulüp sahibi yaparsanız ve ona da "Benim kulübüm." derseniz kulüp üzerinde de doğrudan hâkimiyet kurmuşsunuz demektir. Çünkü her şeyiyle sizin olan bir kulüp ve bu kulübün yer aldığı yarışmayı yani ligleri idare eden, düzenleyen, kurallarını koyan ama sizin atadığınız bir federasyonunuz varsa bunun adı da doğrusu "yıldızlı doğrudan hâkimiyettir" diye düşünüyorum.
Bunun yanında bir de dolaylı yoldan hâkimiyet konusu var. Onu da şöyle izah edebilirim: Siyasi iktidar kulüpler üzerinden dolaylı bir hâkimiyet kurmak istiyor. Peki, "Bu nasıl olur?" diye sorarsanız bu, kulüpler borçlandırılarak gerçekleştiriliyor. Kulüpler borçlandırılıyor, borçlandırılınca da gideceği yer yine siyasi mekanizma, oraya gitmek zorunda. Bu karşılıklı bir döngü yani iktidar sahipleri de bundan çok memnun; bazı kulüpler de bundan çok memnun gibi geliyor çünkü borç alan emir alır, borç alan biat eder, borç alan dik duramaz, doğru konuşamaz; paranın geldiği yere, yöne yakın durur maalesef ülkemizde Türk futbolunda bugün de bunu çok sıkça görüyoruz ve yaşıyoruz. Birçok konuda olduğu gibi özellikle bu futbolda da artık gerçeklerle yüzleşmeliyiz diyorum.
Değerli arkadaşlar, ben bugünkü konuşmamı genellikle futbol ve kulüplerle ilgili şekillendirdim. Diğer konularda benden sonra konuşacak partimize mensup arkadaşlarımız fikirlerini beyan edecekler. Bu noktada 2. Lig ve 3. Lig kulüplerimizin yaşadığı ekonomik sıkıntıları da bir nebze olsun dile getirmek isterim: Bildiğimiz gibi bu kulüplerimizin İddaa'dan bir gelirleri var yani İddaa'ya girdikleri hafta aldıkları para gerçekten bu kulüplerimiz için çok önemli. Ben de kulüp başkanı olduğum 2009-2010 yıllarında hep bu hafta İddaa'da var mıyız, yok muyuz, önce ona bakardım, sonra İddaa'ya girmişsek de "Para ne zaman gelecek?" diye sorardım. Benim dönemimde galibiyete ve beraberliğe para veriliyordu, şimdi güzel bir uygulama oldu yani mağlup olan takıma da para veriliyor. Dış sahada galip olan takım 65 bin lira, iç sahada galip olan 55 bin lira, beraberlik hâlinde 45 bin lira ve mağlup takıma da 35 bin lira para veriliyor. Sayın Bakanım, bu para böyle kulüpler için çok önemli. Bu uygulama... Sordum arkadaşlara, yedi yıldır bu ödemelerde yani İddaa'dan gelen gelirlerde bir artış olmadığını söylediler yani yedi yıldır fiks bu rakamlar. Hatta bir kulüp başkanıyla konuştum bana aynen şöyle dedi: "2012'de, 2013'te mağlup olduğumuzda -en basitinden alalım, en azından alalım- 35 bin lira para alıyordum. Bununla 30-40 adamın maaşını, asgari ücretini ödeyebiliyordum." -yani o günkü asgari ücret üzerinden- Bugün 2020, aradan yedi sekiz yıl geçmiş, mağlubiyet sonrası 35 bin lira aldığım zaman ancak, bununla beraber o gün 39-40 kişini parasını öderken bugün 11 kişinin -yani çalışanı kastediyor- aylığını ödeyebiliyorum." Yani şunu vurgulamak istedi: Yedi sekiz yıldır aynı miktarda olan İddaa gelirlerinin bugünün şartlarına göre artırılmasını talep ediyorlar. Bunu da burada ifade etmek istedim.
Ayrıca, sezon başında Türkiye Futbol Federasyonundan bu kulüplerimize gelen bir para var. İşte, bu nedir? Seyahat, sponsorluk, isim hakkından dolayı bir gelirleri var. Futbol Federasyonu bunu önceleri, sezon başında belli bir miktar gönderiyordu, sonrasında işte, bir iki parça hâlinde gönderiyordu ama burada bugün kulüplerin sıkıntılarının olduğunu, bu paranın Türkiye Futbol Federasyonundan gelmediğini söylediler. Ben de "Bunun nedeni nedir?" diye sorduğumda, orada da BeIN Sports'la TFF'nin arasında yaşanan anlaşmazlığı gösterdiler. Şu anda yargıya taşındığını da biliyorum ama hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem Hükûmet yetkilileri bu noktalarda bir inisiyatif alsınlar -düzelteyim- alsalar iyi olur. Nihayetinde, Katarlı bir yayın kuruluşu bu kuruluş.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, normal süreniz dolmuştur.
Tamamlamanız için iki dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir Katarlı yayın kuruluşu BeIN Sports'la kulüpler arasındaki ve Futbol Federasyonu arasındaki anlaşmazlık biterse en azından TFF'nin de eli rahatlar, TFF'nin eli rahatlarsa kulüplerimizin eli rahatlar diye söylüyorum.
Konuşmamı uzattığımın farkındayım ama konuşulacak daha çok konular var. Son bir şey söyleyeyim, onu da kendi seçim bölgemden söyleyeyim: Trabzon'umuzun Akçaabat ilçesinde cumhuriyetle yaşıt bir kulübümüz var: Akçaabat Sebatspor. 1923 yılında kurulmuş bir kulübümüz. Akçaabat bir futbol şehri, spor şehri. Oradan çok kıymetli sporcu, futbolcu arkadaşlarımız, ağabeylerimiz, büyüklerimiz yetişti. Fakat Akçaabat'ta bir stadyumumuz vardı, bu stadyumumuz millet parkı yapılmasından dolayı yıkıldı. Bizim Akçaabat ilçemiz Türkiye'de 4 tane ilden nüfus olarak fazla olan bir ilçemiz, Akçaabat ilçe ama Türkiye'de 4 ilden fazla nüfus yoğunluğu olan bir ilçemiz. Akçaabat'ımız stadını istiyor, Akçaabatlı stadını istiyor. Bu stadyum sadece Akçaabat için değil, onun hemen yanındaki ilçelerimiz için de çok önemlidir. Bu noktada bir çalışmanız var mı? Ne düşünüyorsunuz? Bir planlamanız var mı? Bu Akçaabatlının ve Trabzon'daki futbolseverlerin, futbol düşkünlerinin... Çünkü futbol bizim hayat tarzımız Trabzon'da. Biz nişan, düğün tarihlerimizi ona göre ayarlarız, sorarız: Pazar günü nişan... Pazar günü nişan da oğlum, iç sahada mıyız, dış sahada mıyız? Yani öyle bir şehirde yaşıyoruz biz, onun için bu hassasiyetlerimizi dikkate alırsanız çok memnun oluruz diyorum.
Tekrar bu bütçemizin memleketimize, ülkemize, spor camiamıza, futbolumuza, diğer branşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.