| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Gençlik ve Spor Bakanlığı b) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .11.2020 |
ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, bakanlıklarımızın, kurumlarımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Tabii, gençler bizim her şeyimiz, gençler bizim istikbalimiz. Fakat maalesef, birtakım çalışmalara baktığımız zaman gençler mutsuz, işsiz ve yurt dışına çıkmakta çareyi buluyor olduklarını görüyoruz. Tabii, bunlara ilişkin şimdi uzun uzadıya değerlendirme yapılabilir. Fakat şimdi bir taraftan da gençliği konuşurken bazı arkadaşlarımızın "Ya, biz milletvekili seçilme yaşını düşürdük." diye bir şey söylemesi, bir savunma yapması ya da bunu bir icraat gibi ortaya koyması aslında hiçbir şeyi konuşmasak daha iyi olur gibi insanı da düşündürtüyor; böyle olmamalı.
Şimdi, bazı arkadaşlar da bir kısım çalışmalardan bahsetti. Benim de elimde MAK Danışmanlık şirketinin gençler üzerinde yapılmış bir çalışması var. Buradaki genç tanımı 18-29 yaş, 8 bin kişiyle yapılmış. Şimdi, burada benim dikkatimi çeken birkaç -tabii, büyük bir çalışma ama - şeyi söylemek istiyorum Sayın Bakan.
"Kendinizi dini inanca sahip bir kişi olarak tanımlar mısınız?" diye soruluyor bu gençlere. Bunların yüzde 83'ü "evet" diyor. Bu yüzde 83'e tekrar bu sefer "Sahip olduğunuz dini inancınız davranış ve tutumlarınızı etkiliyor mu?" diye soruluyor "Her zaman etkiler." diyenlerin oranı yüzde 15. Yani bu nasıl bir durumdur, ben bunu çok anlayamadım yani bu oranın çok düşük olduğunu düşünüyorum. Eğer bir şeye inanıyorsak onun bizim tutum ve davranışlarımızı etkilemesi beklenir. Sanki burada dindarlık konusunu çok önemsiyoruz, çok konuşuluyor fakat biraz içi boşaltılmış, altı boşaltılmış bir dindarlık anlayışı var gibi geliyor bana.
Şimdi, gençlere "Hayatınızı bir bütün olarak düşündüğünüzde ne kadar mutlusunuz?" diye soruluyor, mutlu olanların -uzatmamak için kısa kısa söyleyeceğim ama detaylarını arzu ederseniz verebilirim- oranı yüzde 26. Yani gençlerimiz mutsuz.
"Kendinizi başarılı olarak görüyor musunuz?" diye sorulduğunda -tabii, bu yaş grubu 18-29 yaş arası olduğu için bu soru bunlar için daha anlamlı- bu oran diğerlerine göre yine iyi, yüzde 52'si başarılı olarak görüyor ama gençlerin yüzde 48'i kendisini başarısız olarak görüyor.
Şimdi "Size geçici süreli değil de kalıcı olarak yurt dışına gitme imkânı sağlanmış olsa ülkeyi terk eder misiniz?" diye sorulduğunda -ifade "terk etme" ifadesi- yüzde 64'ü "Terk ederim." yüzde 14'ü "Ülkemde kalırım." yüzde 22'si de "Kararsızım." diyor. Yani tersinden bakacak olursak "Ben ülkede kalırım." diyenlerin oranı sadece yüzde 14, kalanı ya "Terk ederim." diyor ya da cevap veremiyor, kararsız. Tabii, bana göre bunlar hakikaten çok kötü oranlar.
Yurt dışına gitmek isteyenlere "Niçin gitmek istersiniz?" denildiğinde yüzde 59'u "Daha iyi bir gelecek için." yüzde 6'sı "Adalet ve eşitlik için." yüzde 15'i "Huzurlu hayat için." diyor ve yüzde 20'si de diğer, başka unsurları sayıyor.
Yani, böyle baktığımızda, Sayın Bakanım, bu konu, gençler meselesi önemli bir konu. Tabii, insanın her şeyi önemli fakat gençler istikbalimizse bu konuda çok daha farklı bir şeyler yapmamız lazım. Ancak siz bu bütçeyle ne yapabilirsiniz diye baktığımızda, mesela, sizin programlarınıza bakıyorum ben, Bağımlılıkla Mücadele Programı var. Zaten bütçenin geneli çok düşük de yani şurada, Bağımlılıkla Mücadele Programı'nda çok komik bir rakam var: Bütçe ödeneğiniz 3 milyon lira. 3 milyon lira -bazen bu milyon, trilyon, katrilyonlar karışıyor, anlaşılsın diye söylüyorum- Ankara'da iyi bir muhitte bir daire parası. Yani bir program uygulanıyor, Bağımlılıkla Mücadele Programı uygulanıyor, bugün Samsun dâhil ortaokullara kadar düşmüş uyuşturucu kullanımı ve sizin bu programda size tahsis edilen para veya sizin talep ettiğiniz, sizin bize bütçe diye getirdiğiniz rakam, sizin üzerine düşen sadece 3 milyon lira. Ha, o bütün programların tamamı da zaten 2,5 milyar lira, o da çok fazla bir şey değil. Yani Gençlik ve Spor Bakanlığı kurduk, hayırlı uğurlu olsun hakikaten ama Gençlik ve Spor Bakanlığına Bağımlılıkla Mücadele Programı'nda tahsis ettiğimiz para Ankara'da bir daire parası değil arkadaşlar.
"Gençlik Programı" diyorsunuz, Gençlik Programı iddialı bir program ismine baktığınız zaman, işte, parası 1 milyar lira. Yani biz bunun 100 katını her yıl gereksiz yere birkaç tane müteahhide ödüyoruz Sayın Bakan ve toplam bütçeniz 23 milyar lira, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü olmamış olsa zaten bütçenizde de bir şey kalmıyor, transfer ve borç verme kalemlerinden gençlere verdiğimiz o paralar var.
Şimdi, tabii, böyle olunca hakikaten söyleyecek çok da fazla bir şey yok. Şunu söylemiyorum elbette: Yani sizin Bakanlığınız, bütün kaynaklarını, her şeyini gençlere harcayacak değil ama sizin bu kaynaklarınızın çok yetersiz olduğunu söylemek lazım ve tabii gençlerin -işte, öz önce baktık, sabahtan beri diğer arkadaşlar da konuşuyor- değişik şekillerdeki gençlerin -zaten gençler işsiz- yani o dar tanımlı işsizlik tanımında bile gençlerin 1/3'ü, üçte 1'i "Ne eğitimdeyim ne de istihdamdayım." diyor, onu geniş tanımlı olarak aldığımızda o oran çok daha yüksek ama onu hesaplayacak veri elimizde olmadığı için o kısmını hesaplayamıyoruz.
Şimdi, dolayısıyla, gençlerle ilgili mutlak suretle diğer Bakanlık nezdinde, işte, Millî Eğitim Bakanlığı nezdinde, ne bileyim ben, işte, Sağlık Bakanlığı nezdinde, diğer bakanlıklar nezdinde de mutlak surette yapmanız gereken çok iş olduğunu düşünüyorum.
Şimdi "yetenek yönetimi" diye bir şey var gençler için. Mesela, bakıyorsunuz, 12-16 yaş arası şampiyonalarda gençlerimiz çok başarılı fakat daha sonraki yaşlarda bu başarının devam etmediğini görüyoruz. Yani bu yetenekleri gereği gibi yönetemeyip bunları profesyonel bir hayata geçiremediğimizi burada müşahede ediyoruz.
Şimdi, tabii, biraz da bölgemle ilgili, seçim bölgemle ilgili konulara girmek istiyorum. Tabii, Samsun bir tarih kenti, bir kültür kenti ancak bir spor kenti de, spor sevdalısı bir şehir de. Geçmiş zamanda baktığımızda, Samsun'da, aslında, özellikle, salon sporlarında ciddi bir ivme vardı fakat bunların son dönemde epeyce bir zayıfladığını görüyoruz. Tabii, aslında, Samsun'dan 2 Spor Bakanı çıkardığımız için -kendilerine teşekkür ederiz- onun da etkisiyle Samsun'da inşaat anlamında ciddi bir spor altyapısı var. Tabii, her şeyi inşaat olarak da görmemek gerekiyor, o ayrı bir konu. Girdi odaklı bakışı hiçbir zaman benimsemiyoruz, önemli olan ne tür sonuçlar aldığımız. Fakat bu spor tesisleri, Sayın Bakanım, verimli kullanılamıyor, birçoğu atıl duruyor. Bunu lütfen pandemiyle ilişkilendirmeyin, bu pandemi öncesi... Vereceğim örneklerin zaten hepsi 2019 ve öncesine ilişkin olacak çünkü pandemiden dolayı 2020 için sağlıklı bir analiz yapacak durumumuz yok. Bu potansiyelin Samsun'da harekete geçirilmesi lazım çünkü hakikaten, tarihî güzelliği var, tarihî zenginliği var, kültürel zenginliği var, şehir, kent, güzel. Dolayısıyla buraya, Samsun'a, birçok ulusal ve uluslararası turnuva getirilebilir.
Şimdi, 2019'da şöyle bir hadise yaşanmıştı -ben bunu size soru önergesiyle de sormuştum, cevap verildi ama cevapta benim sorduğum soruların cevabı yok, o ayrı bir konu- Samsun'da bir okçuluk tesisi var, bırakın Avrupa'yı, dünyanın sayılı tesislerinden bir tanesi. Fakat Samsun'da, burada, mesela 2019 yılında, hemen hemen hiçbir faaliyet yok; 10 tane faaliyet öngörülmüş, 5 tanesi daha sonra değişik nedenlerle başka illere -illerin ismini de saymakta bir beis yok; Bursa, Ordu ve Antalya illerine- kaydırılıyor. Yani öyle bir tesiste belki sadece 5 tane turnuva yapılıyor veya faaliyet yapılıyor, bunun en az 20 katının yapılması lazım. Her defasında böyle bir şey konuşulduğunda bir çim saha problemi çıkıyor. Ya, bu kadar tesis yapmışız, para harcamışız, yani çim sahasıyla ilgili bir sorun varsa lütfen bu çim saha sorunu da halledilsin. Dolayısıyla bu konuya bakmak lazım. Tabii, amacı dışında kullanımlar var yani orada -parti ismi vermeyeyim ama onu tahmin etmek zor değil- düğün yapılıyor, çim sahada düğün yapılıyor. Artık kalanını siz düşünün; Türkiye'de, okçuluk tesislerinde düğün yapılıyor.
Şimdi, diğer bir husus, buz pateni tesisimiz var, bu da güzel bir tesis. Geçen yıl şöyle bir olay yaşadık biz: Turnuva için tesislere, Samsun'a geliyorlar fakat sporcular yoldan geriye döndü. Niye geriye döndü? İşte, bütün bağlantıları yapılmıştı, otel hazırlıkları, şunlar bunlar filan derken... Efendim, tesisin fişi çekilmiş, buzlar erimiş dolayısıyla "Şu anda sağlıklı bir şekilde spor yapılacak veya turnuva yapılacak bir durum yok." diye sporcular yarı yoldan geri döndüler. Yani biz Samsun'da bu sıkıntıları yaşıyoruz, bu rezaletleri yaşıyoruz. Tabii, bunlar Federasyondandır, Bakanlığınızdandır değil, şey değil... Yani bu yatırımları koruma, kollama ve bu yatırımları efektif bir şekilde kullanma yükümlülüğü sizin Bakanlığınızda olduğu için söylüyorum ben bunları.
Şimdi, diğer bir husus, golf sahamız var, çok güzel bir golf sahası var. Geçen gün burada Turizm Bakanı "Golf sahası ihtiyacı var." dedi. Samsun sahası da çok iyi fakat bu da yeterince kullanılamıyor. Ya, buralara para harcamışsınız, Allah razı olsun, yapılmış edilmiş. Önceliktir, değildir; Samsun'un önceliği belki farklıydı ama zamanın parasıyla 80 milyon lira bu golf sahası için harcandı. Şimdiki Adalet ve Kalkınma Partisi Belediye Başkanı "Bunu -Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yaptırılmış bu golf sahasını- yıkacağım." diye seçimde taahhüt etmişti yani böyle de bir durum... Ondan sonra, fakat herhâlde yıkmaktan vazgeçti. Zaten yapmaya yönelik bir vaadi olmadı, hep yıkma yönünde oldu.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, Sayın Usta, normal süreniz bitmiştir. Tamamlamanız için bir dakika ek süre veriyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yani, şimdi, Sayın Bakanım, buralara sahip çıkalım lütfen. Yani bir yandan Turizm Bakanı "Bizim golf sahası ihtiyacımız var." diyor, Samsun'daki golf sahası bomboş duruyor. Yani o zaman bu turnuvaları, yapılacak işleri, her neyse bunları -maç mıdır, iş midir- buralara kaydıralım. Yani, bakın, bu yatırımları biz -cari açık veren bir ekonomiyiz- yabancının parasıyla yapıyoruz. Dolayısıyla bunları, başkasının kullandığının 40 katı kadar daha verimli kullanmalıyız çünkü bunlar borç alarak yaptığımız yatırımlar. Fakat bunun örneklerini Erzurum için vermek mümkün, Trabzon'daki tesisler için mümkün. Yani bir defalık yapılan işler için dünya kadar para harcanıyor, bununla ilgili Devlet Planlama Teşkilatının çok güzel tezli çalışmaları da oldu, onlara bakabilirsiniz fakat bu verimsizliğe bir dur demek lazım. Özellikle Samsun özelinde söyleyecek olursak, sizden istirham ediyorum yani bu federasyonlarla lütfen temasa geçilsin. Yani hepimizin kenti, burada da işte 1 milyon 300 bin insan yaşıyor, bu yatırımlar atıl kalmasın. Samsun güzel bir şehir, Samsun'un zaten ekonomik olarak da bunlara çok çok ihtiyacı var. Dolayısıyla sizler tarafından yapılan bu tesislerin daha verimli kullanılması konusunda Bakanlığınızdan da gayret beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Ben Komisyonumuzu ve bütün arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.