KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, hoş geldiniz Komisyonumuza. Sayın Bakan, artık tecrübeli bir Bakansınız, yaklaşık iki buçuk yıldır Bakansınız ve eleştirilecek iki buçuk yılınız var. İlk yıl sizi bir miktar eleştirmiştik ama insaflı eleştirmiştik. İkinci yıl bazı önerilerim olmuştu. Ancak görüyorum ki üçüncü kez bütçe sunuyorsunuz, benim önerilerimi pek de dikkate almamışsınız Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Takdir edilecek bir şey yok mu?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Var, takdir edeceklerimi söyleyeceğim ama benim önerilerimi pek de dikkate almamışsınız. İki yönde eleştireceğim Sayın Bakan. Bir: Gençlerin bütçesini iyi savunamamışsınız Sayın Bakan. Hani biliyorsunuz, bütçe tercihlerden oluşur, sonuç olarak siyasi tercihlerdir bunlar. Bu yıl saraylara, yandaşlara, faize çok büyük kaynaklar ayrılmış ama sizin bütçeniz enflasyon kadar bile artmamış. Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu milyonlarca gencimiz var ve isyan ediyorlar, iş bulamıyorlar çünkü. Üniversite mezunu oluyorlar gençlerimiz, her üniversite mezunu 2 gencimizden 1'i iş bulamıyor. İş bulamayan insan da borcunu ödeyemiyor, evlerine hacizler gidiyor. Şu borçları yapılandırma, yapılandırma nereye kadar? Gelin, bir sefer silelim diyoruz. Yalnızca bir yandaşa giden vergi affı, vergi istisnasını devre dışı bıraksak milyonlarca gencimizin borcunu silebiliriz. Bu tercih, bu bütçenizde yok.

İkinci eleştireceğim nokta, Sayın Bakan, bakın, 10 milyonluk bir Mercedes'le geldiniz buraya. İşte bu tercihlerden vazgeçmek lazım. Yalnızca tek bir Mercedes'le binlerce gencin Kredi Yurtlar Kurumundan borçları silinebilir. Bu tercihi siz yapsanız inanın çok önemli olur yani önce sizin yapmanız lazım. Milyonlarca genç işsizken o gençlerin Bakanının 10 milyonluk bir Mercedes'le gezmemesi lazım. "Mütevazı bir arabaya biniyorum, binlerce gencin borcunu sildim." derseniz inanın gelecek sene sizi en çok ben alkışlayacağım bu anlamda.

Sayın Bakan, ikinci konum da sunumunuzun içeriğiyle ilgili, geçen yıl eleştirdiğim her şey içinde duruyor. Ya Sayın Bakan, biz 3 kuşaktır "Bakın, toplumsal barışımızla ilgili sorunlarımız var." diyoruz ve çoğulculukla ilgili sorunlarımız var. Yani hepimizin kimlikleri var ve her birimizin kimliği onurumuzdur, öyle değil mi yani? Siz Müslümansınız, "Türk'üm." diyorsunuz; ben Hristiyan'ım ve Ermeni'yim. Siz Türklükle gurur duyarsınız, ben Ermenilikle duyarım ama hepimizin ortak bir kimliği var, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamız, öyle değil mi? Şimdi, bu konuda üç kuşaktır sorunlarımızı çözemiyoruz. Şimdi, dördüncü ve beşinci kuşak geliyor: Dördüncü kuşak gençler, beşinci kuşak çocuklar.

Sayın Bakan, bakın, size bir anımı anlatarak bunu anlatmaya çalışayım. Ben bir taksiye binmiştim daha genç yaşlarımda. Efendim, işte "Adın ne?" "Garo" demiştim. "O nasıl isim?" "E, ben Ermeni'yim." demiştim. Taksici bana "Estağfurullah ağabey." demişti. Yani Ermeni olmayı bir "Estağfurullah ağabey." demeye getirebilmişti veya "Ermeni'yim." dediğimde "Nereden geldiniz siz?" diye soruyorlardı. İşte "Erivan'dan mı geldiniz, oradan mı, buradan mı?" Ya, biz binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Bu toprakların her şehrinde vardık; medeniyetine, kültürüne bütün kimlikler gibi katkı sunduk demeye çalışıyorum ama bunu bilmiyor gençlerimiz.

Şu sunumunuzda size bir iki örnek vereceğim Sayın Bakanım, niye çoğulcu olmadığını sunumunuzun söylemek için. Çok örnek var da 2 tane vereceğim. Şimdi "Dini İlimler Atölyesi" demişsiniz Sayın Bakan, güzel olabilir. Yani gençlerimizin inançlarını öğrenmesi güzel ama aynen şöyle diyorsunuz: "Gençlerimizin dinimizi doğru kaynaklarla öğrenmeleri için şunları, şunları yapıyoruz." Geçen yıl da aynı cümleyi eleştirdim. "gençlerimizin dinimizi" diyorsunuz yani tek din var demek istiyorsunuz. Ya, bu tekçilik anlayışı sizin geleneğin eleştirdiği bir anlayıştı ama aynı anlayışa siz de devam ediyorsunuz. "Dinimizi" diyorsunuz. Oysa Türkiye'de dinler var, inançlar var, mezhepler var. Müslümanlar olduğu gibi evet, az sayıda ama Hristiyanlar da var, Museviler de var, Aleviler var, Sünniler var. İşte, bu çoğulculuğu gençlerimiz bilmiyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Mezhepler din değil zaten.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onun için Hristiyan duyunca "Estağfurullah ağabey." diyor "Nereden geldin?" diyebiliyor. İşte, yeni kuşaklara bunu anlatmalıyız.

İkinci vereceğim örnek "Dil Eğitimleri Atölyesi". Yine, sunumunuzdan, geçen yılda maalesef aynen vardı. Bakın, dil eğitimlerinde neleri öğretiyorsunuz: Osmanlıca, Farsça; güzel, bu toprakların kültürü ama bir de yabancı dilleri öğretiyorsunuz: İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Çince hatta Korece öğretiyorsunuz. Tebrik ediyorum, Korece bile öğretiyorsunuz. Ya, bu memlekette 20 milyon da Kürt var. Ya, bir Kürtçe atölyesi koysanız ne olur Sayın Bakan ya? Geçen yıl da önermiştim bir Kürtçe atölyesi. Korece bile öğreten Spor Bakanlığı bir Kürtçe, bir Ermenice, Lazca, Çerkezce atölyesi koysa ne olur?

Üç yıldır aynı şeyi söylüyorum. Üç yıldır aynı şekilde "dinimiz" diyorsunuz, üç yıldır Korece öğretiyorsunuz ama Kürtçe ve Ermenice öğretmiyorsunuz. Doğru değil Sayın Bakan bunlar. Çoğulcu bir bakış çerçevesinde bu adımları atmalısınız ki toplumsal barışımızı sağlayalım. Bakın, üç kuşaktır bizler başaramadık. Orada ak saçlılar var etrafınızda; görüyorum, onlar başaramadılar. Gençlerin sözünü dinleyin, çoğulcu bir kimliği, kültürü herkes bilsin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Talep yok, talep yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu topraklarda Ermeni'nin de, Laz'ın da, Çerkez'in de yaşadığını herkes görsün, herkes bilsin.

Size bir de teşekkür edeceğim Sayın Bakan. Garbis Zakaryan'ın cenazesinde yan yanaydık, kilisedeydiniz ve millî boksörümüz, millî formayı taşımış bir insan. Şimdi onun ama biraz buruklukları da vardı biliyorsunuz. Yani millî formayı giymişti, onurla bunu taşımıştı, her zaman gururla bunu taşıdığını söylemişti. Ama şunu demişti: "Ya, ben bir sporcu yetiştirdim, boksör Cemal Kamacı. O da millî oldu ve al bayrağı gururla taşıdı. Cemal Kamacı benim öğrencimdi. Onun adına spor salonu yaptılar. Ben de millî sporcuydum, benim yetiştirdiğim Cemal Kamacı'nın adına spor salonu oldu. Benim adıma olmadı." Buruk gitmişti Sayın Bakan. Sizden hassaten... Önemli bir şey olarak değerlendiriyorum, Garbis Zakaryan da bu ülkenin bir değeri aynı Cemal Kamacı gibi. Bu konuda bir adım atsanız, inanın, benden gelecek en büyük alkışı alacaksınız.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Olacak, olacak.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Getirirseniz destekleriz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Destekleyin ya! Gelin, destekleyin.

Sayın Bakan, uyuşturucu konusunda da size bir, iki uyarı yapmıştım geçen sene. Bakın, doktorlukta da öyledir -hekimler burada- önleyici hekimlik önemlidir. Yani bir insan uyuşturucuya bağımlı olduktan sonra adım atmak çok da bir şey ifade etmiyor çünkü çocuk ona kapılmıştır, pek çok tedavi yöntemi... Ama önleyici hekimlik spor konusunda olur. Amatör spor kulüpleri borç altında Sayın Bakan, çok zorlanıyorlar. Şu bütçenizde amatör kulüplere çok düşük bir para var; 120 milyon lira mı nedir. Binlerce kulüp var, zorlanıyorlar.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Pandemi var, pandemi var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye şu bütçeye 1 milyar lira sokamadık. Bakın, önerge vereceğiz destekleyin. Bütün arkadaşlar desteklesin. Amatör kulüplerimize 1 milyar lira dağıtalım, yüz binlerce, milyonlarca çocuğumuzu spora alıştırsınlar. İnanın, bakın... Ben sporcuydum. Yirmi yıl basketbol oynadım; on beş, yirmi yıl da spor yöneticiliği yaptım. Ne benim arkadaşlarım uyuşturucuya alıştı ne bizim yetiştirdiğimiz binlerce çocuk alıştı, hiçbirinin uyuşturucuyla işi olmadı. Spor yapan bir çocuğun o sosyal ortamda asla uyuşturucuyla işi olmaz. Bu anlamda önleyici hekimlik spordan geçer, amatör spor kulüplerinden geçer, eğitimden geçer. Amatör spor kulüpleriyle ilgili önerge vereceğiz. Gelin, 1 milyar lira yapalım arkadaşlar, bu desteği artıralım.

Sayın Bakan, bir önerim daha olmuştu. Bu sınav konusunda demiştim ki: "Ya, bu sınavlara çocuklarımızı kaptırıyoruz." Bakın, ben yüzlerce yetenekli çocuğu sınav yüzünden kaybettim. Anne, baba diyor ki: "Sınava çalışsın." Alıyor çocuğunu, yetenekli çocuğumuzu ve dershaneye gönderiyor. "Dershaneleri kapattık." diyorsunuz, Allah'ınızı seversiniz, efendim, burs merkezi, şu merkezi bilmem ne diye devam ediyor, çocukları sınava yarış atı gibi koşturuyorlar. Ben hâlâ çocuklarımızı kaybettiğimizi düşünüyorum.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Sporcu bursu var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, bu anlamda sporcu bursundan öte, bu sınavlarda bir ek puan mı olur, ne olursa, bir sistem, bir yöntem... Benim inanın içim yanıyor. Millî sporcu olacak, NBA'ye gidecek çocuğu kaptırdım, yüzlerce böyle çocuğu kaptırdık. Bunları kaptırmayalım. Yani bununla ilgili bir yöntem hâlâ ortaya koymadınız, bunu hassaten sizden rica ediyorum.

Son olarak Sayın Bakan, siz Spor Toto Genel Müdürüydünüz. Yani sonuç olarak bir kumar alışkanlığı kamu eliyle yürütülüyor Spor Toto üzerinden. Ya, burada, bir ibareniz var yine sunumuzda: "Yasa dışı bahisle mücadele." diyorsunuz. Ya, Allah'ınızı severseniz, günah dediğinizin yasa dışısı yasalı mı olur veya ne bileyim alkolün yasa dışısı yasalı mı olur? Kötü alışkanlıktır bu; yasal, yasa dışı elbette olmasın. Ya, kumar alışkanlığı yasal olmalı ama bunun reklamını yapmak ne oluyor Sayın Bakan? Geçen yıl da söylemiştim; burada arkadaşlar bir yasaya destek verdiler, AK PARTİ'li ve MHP'li arkadaşlar beraber, yasa dışı kumar reklamını yasaklayan bir düzenlemeye "evet" dediler. Ya, dedim ki arkadaşlar: "Gelin yasalını da yasaklayalım ya." "Prime time"da her gün İddaa da İddaa, Spor Toto, Sayısal, bilmem ne diye reklamlar çıkıyor. Çocuklar da bunu görüyorlar -okulların etrafında- gidiyorlar, İddaa oynuyorlar. Günah değil mi, yazık değil mi çocuklarımıza? Niye yasal kumarın reklamını yasaklatmıyorsunuz Sayın Bakan ya? Bakın, gencecik çocuklar İddaa bayilerinin önündeler, İddaa oynuyorlar, harçlıklarını oraya veriyorlar. Bu kötü alışkanlıkları ediniyorlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, normal süreniz dolmuştur.

Bir dakika ek süre veriyorum, toparlayınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bir şey daha söyleyeceğim; bakın, utançla söylüyorum: Varlık Fonumuz stratejik planında ne diyor biliyor musunuz? "Türkiye at yarışı bahislerinin pazar büyüklüğünü büyüteceğiz." diyor. Yani Varlık Fonu, kamunun bir kurumu "At yarışlarının payını büyüteceğiz." diyor. Bakın, hedef olarak "Sektörü büyütmek ve uluslararası standartlara taşımak." diyor. Yani kumarı büyütmeyi hedefleyen bir kamu kurumu var. Siz Spor Toto Genel Müdürüydünüz, yani siz hasılatınız arttığında seviniyor muydunuz? Ben üzülürdüm vallahi. Elbette onu büyütme hedefi olabilir ama nasıl ki alkol alışkanlığını azaltmak, sigarayı azaltmak gibi bir hedef varsa kumarı azaltmak gibi de bir hedefimiz olmalı. Bu yönde stratejik hedefiniz nedir? Siz, eski Spor Toto Genel Müdürü olarak böyle bir adım atsanız inanın çok puan kazanırsınız ama Varlık Fonunun hedefi kumarı büyütmek. Başkanı kim? Recep Tayyip Erdoğan. Varlık Fonunun Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kumara karşı olduğunu biliyoruz ama Varlık Fonunun hedefi ne?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, ek süreniz de bitti toparlarsanız...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlıyorum Başkanım.

Varlık Fonunun Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kumarı büyütmeyi hedefliyor, bu olamaz. Bunu herhâlde Recep Tayyip Erdoğan duysa büyük bir kıyamet kopar diye düşünüyorum. Bu anlamda Sayın Bakan, vallahi yaşlanmış iktidarınız, biraz yıpranmış iktidarınız gençlere pek bir hedef ortaya koyamıyor, "dislike"larla karşı karşıyasınız, biliyorsunuz. Gençlere daha çok dokunan, gençleri barış içinde yaşatan ve gelecek umudu veren bir Gençlik ve Spor Bakanı olmanız lazım. Bunun için de bütçenizin artması için önerge veriyoruz ama yalnızca bütçenizin artması değil içeriği de çok önemli. Toplumsal barışa harcayın, gençler için harcayın, spor için harcayın, kötü alışkanlıklardan uzak dursun diye harcayın.

Teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Bütçeniz hayırlı olsun.