KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, sayın basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde 2018 yılının Ağustos ayından itibaren daralan toplam sanayi üretimi, 2019 Eylül ayından itibaren artmaya başlamış ancak bu yıl Mart ayında görülmeye başlayan Covid-19 salgını ve salgına karşı alınan ekonomik ve sosyal hayatı kısıtlayıcı önlemlerin olumsuz etkisiyle beraber Mart ayından itibaren tekrar daralmaya başlamıştır. Sanayi üretimi, Nisan ayında yıllık yüzde 31,3 daralmayla sert bir şekilde gerilemiştir. Atılan normalleşme adımlarıyla birlikte de sanayi üretimi Haziran ayından itibaren artışa geçmiştir. Ağustos ayında sanayideki yıllık büyüme çift haneye yükselmiştir. TÜİK tarafından geçtiğimiz cuma günü açıklanan verilere göre Eylül ayı sanayi üretimi yıllık yüzde 8,1 artmıştır, aylık artış ise yüzde 1,7 düzeyindedir. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, 2020 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,7 artmıştır. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 30,3 artmıştır. İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı Nisan ayı itibarıyla yüzde 61,6 düzeyine inmişken, daha sonraki aylarda sürekli artarak Ekim ayı itibarıyla yüzde 75,4'e çıkmıştır.

Sanayi üretimi açısından bir başka önemli veri olan İmalat Sanayi Satın alma Yöneticileri Endeksi verisi, Nisan ayında 33,4'le tarihî düşük seviyesine indikten sonra haziran ayından itibaren beş ay boyunca 50 eşik düzeyinin üzerinde değer almıştır. Temmuz ayında 56,9 değeriyle üretimdeki artış Şubat 2011'den beri en yüksek düzeyde gerçekleşmiştir. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi ve imalat sanayi performansında güvenilir referans kabul edilen PMI verisi son açıklanan rapora göre, Ekim ayında 53,9'a yükselerek Türk imalat sektörü performansında güçlü bir iyileşmeye, sektörün üst üste beş ay büyüme gerçekleştirdiğine, müşteri talebinin iyileşmeye devam ettiğine, yeni ihracat siparişlerinde artış olduğuna, firmaların üretim hacimlerini Ekim ayında da yükselttiğine, büyümenin hız kazandığına, istihdam yaratma hızının Şubat 2018'den beri en yüksek düzeye ulaştığına işaret etmiştir.

Yine, Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklim Endeksi Ekimde üst üste dört ay eşik değer 50'nin üzerinde gerçekleşerek ihracat pazarlarındaki talep koşullarının iyileşmeyi sürdürdüğüne işaret etmiştir. TİM verilerine göre 17,3 milyar dolarlık Ekim ayı ihracat rakamı aylık ihracat rekoru olarak tarihe geçmiştir.

Yine, elektrik tüketiminde Eylül ayı içinde tüm zamanların rekoru kırılmıştır. Son aylarda elektrik enerji üretimi ve tüketiminde meydana gelen artış sanayi ve ekonomideki büyümeye işaret etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; On Birinci Kalkınma Planı'nda rekabetçi üretim ve verimlilik temel eksen olarak belirlenmiş ve yerli üretimin artırılması, sanayileşmenin hızlandırılması ve imalat sanayi sektörüne odaklanılması öngörülmüş Türkiye'nin teknolojik dışa bağımlılığının azaltılması ve sanayide yapısal dönüşümün sağlanmasına yönelik sektörel önceliklendirme yaklaşımı benimsenmiştir. Bu çerçevede Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca hazırlanan ve ağırlıklı olarak teknolojik dönüşümü tasarlayan 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Belgesi'ni çok önemli görüyoruz. 18 Eylül 2019 tarihinde yayımlanan belgede ülkemizin küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı temin edecek kritik teknolojilere yönelik politikalar millî teknoloji hamlesi yaklaşımıyla yer almıştır. İmalat sanayisi, hızlı ve istikrarlı büyüme, cari açığı azaltma ve kalıcı istihdam yaratma ile teknolojik gelişim ve yenilikçilik gibi faktörler açısından kritik öneme sahiptir. Küresel ölçekte uluslararası rekabet baskısının giderek arttığı günümüzde imalat sanayisinde rekabet gücü belirleyicileri arasında en temel bileşenler olarak teknolojik dönüşüm ve yenilik yapma kapasitesi ön plana çıkmaktadır.

Ülkemizde, 2019 yılında yüksek ve düşük teknolojili sektörlerin toplam imalat sanayisi ihracatından aldığı pay, bir önceki yıla göre kısmen artarken orta yüksek ve orta düşük teknoloji sektörlerinin payında azalma görülmüştür. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre ocak-eylül döneminde yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,4, orta ileri teknolojili ürünlerin payı yüzde 35,3, orta düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 27,7, düşük teknolojili ürünlerin payıysa yüzde 33,7'dir. Türkiye, bir teknolojik dönüşüm yaşamakla birlikte katma değeri yüksek ürün üretmekte zorlanan, katma değeri orta yüksek ve düşük teknolojilerde sıkışmış bir ülke görünümdedir. Bu süreçte yaratıcılığın yeterince desteklenmediği yahut bu desteğin sürece yansımadığı görülmektedir. Katma değeri yüksek teknoloji geliştirmek, yeni ürün ve süreç üretmek için yaratıcı fikir, araştırma, uygulama ve işin ticarileştirilmesi unsurlarının birlikte kurgulanmasını gerektirmektedir. Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payı artırılmalı, nispeten düşük teknolojili sektörlerde tasarım, markalaşma ve etkin pazarlama yoluyla katma değeri yüksek bir yapıya geçiş sağlanmalıdır.

Dünya ekonomilerini inovasyon yeteneklerine göre sıralayan Küresel İnovasyon Endeksi raporlarına göre Türkiye 2020 yılında bir önceki yıla göre iki sıra düşüş göstererek 131 ülke ekonomisi arasında 51'inci sırada yer almıştır, İnovasyon Girdi Alt Endeksi'nde 56'ncı sıradan 52'nci sıraya yükselmiş, İnovasyon Çıktı Alt Endeksi'nde ise 49'uncu sıradan 53'üncü sıraya gerilemiştir.

İnovasyon ve gelişmişlik seviyesi arasındaki korelasyona bakıldığında Türkiye, gelişim düzeyine göre inovatif açıdan düşük performans gösteren ülkeler arasında yer almaktadır. Son yıllarda inovasyon konusunda yapılan tüm çalışmalara ve desteklere rağmen arzu ettiğimiz performansa ulaşamamamızın, özellikle yaratıcı çıktılarda gerilememizin nedenleri kapsamlı bir çalışmayla ortaya konulmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.

AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2018 yılında yüzde 1,03 iken 2019 yılında yüzde 1,06'ya ulaşmıştır. Bu artış önemli ancak yeterli değildir. Özel sektörün toplam AR-GE harcaması içindeki payı 2018 yılında yüzde 60,4 iken 2019 yılında yüzde 64,2'ye ulaşmıştır. Benzer şekilde özel sektördeki AR-GE personeli istihdamında da önemli bir artış yaşanmıştır. Özel sektörde AR-GE merkezi belgesi alan işletme sayısı artmış olup Eylül 2020 sonu itibarıyla 1.236'ya ulaşmıştır. Bu merkezler ağırlıklı olarak makine ve teçhizat imalatı, otomotiv yan sanayisi, yazılım, bilgi ve iletişim teknolojileri, elektrik elektronik, tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Söz konusu merkezlerin nitelikli araştırmacı insan gücü kapasitesiyle AR-GE ve yenilik çıktılarının artırılması önem taşımaktadır.

Esasen ülkemizde AR-GE, yenilik ve teknoloji alanında büyük bir atılım yapılması gerekmektedir. Millî teknoloji hamlesiyle çok önemli çalışmalar yürütülmekte olup bunun sonuçlarını da yakın zamanda göreceğimize yürekten inanıyorum. AR-GE ve yenilik ekosisteminin odağında yer alan özel sektörün AR-GE kapasitesinin sağlanan destekler ve altyapı olanaklarıyla geliştirilmesine devam edilmelidir.

Kamu destekleri küresel düzeyde rekabetçi, AR-GE ve yenilik yapabilme kabiliyeti yüksek, sermaye yapısı güçlü ölçek ekonomisinden azami düzeyde faydalanabilecek üretim yapılarını oluşturacak şekilde kullanılmalıdır. Desteklerin etkinliğinin artırılması ve ilgili taraflardaki farkındalık ve kapasitenin geliştirilmesi gerekmektedir. AR-GE, yenilik ve girişimcilik destek programlarına yönelik bir etki değerlendirme çalışması yapılmalıdır.

Özel sektörde araştırmacı insan gücünün sayısı ve niteliğinin artırılması kapsamında doktora öğrencileri desteklenmelidir. Üniversiteler bilgi ve teknoloji üretim merkezleri hâline getirilmelidir; araştırma altyapıları ve özel sektör arasında iş birlikleri ile bilgi ve teknoloji transferinin artırılmasına yönelik destek mekanizmaları uygulanmalı ve arayüz yapıların kurumsal kapasiteleri geliştirilerek etkinliği artırılmalıdır.

Yeni teknolojik ürünlerin ticarileştirilmesine hız kazandırmaya yönelik destek miktarı ve çeşitliliği artırılmalı, desteklerin kamu alımları mekanizmalarıyla tamamlayıcılığı sağlanmalıdır. Günümüzde yenilikçi teknolojilerin üretim yapısına entegre edilmesi rekabetçiliğin ve verimliliğin artışı için önem taşımaktadır.

On Birinci Kalkınma Planı'nda belirlenen öncelikli sektörler ve gelişme alanlarında teknolojik ilerlemenin sağlanması için ihtiyaç duyulan yatay teknoloji alanları ve dünyadaki teknoloji eğilimleri dikkate alınarak yapay zeka, nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik, büyük veri, enerji depolama, ileri malzeme, robotik, mikro/nano/opto-elektronik, biyoteknoloji, kuantum, siber güvenlik, sensör teknolojileri ve katmanlı imalat; kritik teknoloji alanları olarak belirlenmiştir.

Kritik teknolojilere ilişkin hazırlanan teknoloji yol haritaları esas alınarak uygulama planları hazırlanmalıdır. Kritik teknolojilerde insan gücü kapasitesi artırılmalı, araştırma altyapısı güçlendirilmelidir. Yapay zekâ, robotik, yüksek başarımlı hesaplama, fonetik, siber güvenlik, biyoteknoloji, kuantum ve katmanlı imalat başta olmak üzere kritik teknoloji alanlarında devam eden araştırma altyapı projeleri desteklenmelidir. Kritik teknoloji alanlarında AR-GE ve yenilik iş birliği yapılacak stratejik ülkeler belirlenmelidir. Üye olunan çok taraflı iş birliği platformları aracılığıyla sanayi ve üniversitelerin AR-GE ve yenilik iş birliklerine katılımı desteklenmeli ve yeni platformlara katılım için gerekli girişimler yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iş ve yatırım ortamını etkileyen bürokratik süreçlerin basitleştirilmesi, mevzuat düzenlemelerinin etkinliği ve öngörülebilirliğinin artırılması ve yatırım süreçlerini etkileyen maliyetlerin azaltılması önem arz etmektedir. Son dönemde iş ortamının iyileştirilmesi konusunda reform niteliğinde çeşitli düzenlemeler hayata geçirilmiş ve bu alanda ilerleme kaydedilmiştir. Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Yapma Kolaylığı Raporu'nda Türkiye, genel sıralamada 190 ülke arasında 2017 yılında 58'inci, 2018 yılında 43'üncüyken 2019 yılında 33'üncü sıraya kadar yükselmiştir, İş Yapma Kolaylığı Raporu'nda ülkemizin daha da üst sıralara taşınması için eylem planı uygulanmasına devam edilmelidir. Bu bağlamda, 2019 yılında yayınlanan Organize Sanayi Bölgeleri Yatırım Engelleri Araştırması da dikkate alınarak yatırım engelleri tümüyle ortadan kaldırılmalı veya en aza indirilmelidir.

Ekonomide uzun dönemde istikrarlı bir büyümenin sağlanması, sanayide üretim, ihracat ve istihdamın artırılması bakımından özel sektör yatırımlarının desteklenmesi önem arz etmektedir. Yatırım Teşvik Sistemi olarak adlandırdığımız 2012 yılında uygulamaya konulan karar kapsamında öngörülen destekler esas itibarıyla teşvik sisteminin ana omurgasını oluşturmaktadır.

Yapılan son düzenlemeyle, Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi 2017 çalışmasına göre bölgelerinde değişiklik olan illerin yeni bölgelere dağılımı yapılmış, il ve ilçelerin gelişmişlik düzeyine göre yapılan sınıflandırma sonucu 53 ilde bulunduğu il sıralarına göre görece daha az gelişmiş 263 ilçeye bulunduğu ile göre daha fazla destek sağlanacaktır. İlçe bazlı yeni sistemde belirlenmiş ilçelerde yapılan yatırımlar bir alt bölge teşvikinden faydalanabilecektir, ayrıca, belirlenmiş ilçelerin OSB'lerinde yapılan yatırımlar ise iki alt bölge teşvikinden faydalanabilecektir. Uygulama 2021 yılı başında başlayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilçe bazlı yeni sistemi destekliyoruz ancak ilçeler arasındaki bazı eşitsizlik ve çelişkilerin mutlaka giderilmesi gerekmektedir. Şöyle ki: 31 ilçesi bulunan Konya'nın yeni sisteme göre 19 ilçesi bir alt bölge teşvikinden yararlanacaktır. SEGE-2017 çalışmasına göre gelişmişlik düzeyi bakımından Konya'nın 1 ilçesi 1'inci, 3 ilçesi 2'nci, 8 ilçesi 3'üncü, 12 ilçesi 4'üncü, 7 ilçesi de 5'inci kademede yer almaktadır. Esasen ilçelerin bulundukları kademeye göre ilgili bölgesel teşviklerden yararlandırılması daha adaletli olacaktır. Ayrıca, Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir gibi ilçelerimizin gelişme potansiyeli yüksektir. Gelişme potansiyeli yüksek olan ilçelerin bu durumu mutlaka dikkate alınmalıdır. Yine, Akören ilçemizin aynı durumu devam etmekte; Akören ilçemizin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi bakımından Konya merkez ilçeleriyle aynı bölgede değerlendirilmesinin anlaşılır hiçbir tarafı yoktur, ya bir atlama ya da değişkenlerin hesabında bir hata olduğunu düşünüyoruz. Akören merkez ve mahallelerinin yerinde görülmesi hâlinde bu durum daha net olarak anlaşılacaktır.

Diğer yandan, teşvik verilecek sektör ve projelerde mutlaka seçici olunmalı, iller bazında sektör seçiminde ilin farklılığını ve rekabet üstünlüğünü yansıtan sektörler dikkate alınmalıdır, teşvik ve destek programlarının etkinliği ölçülmeli, teşvik uygulama politikalarının etki değerlendirilmesi yapılmalıdır, verilen teşviklerin getirisinin ne olduğu iyi analiz edilmeli, teşvik politikaları buna göre belirlenmelidir. Bölgesel kalkınma politikaları ve bu kapsamda yürütülen projeler bölgesel ve bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Kalkınma ajansları bölgelerindeki kamu kurumlarına, mahallî idarelere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına ve özel sektöre mali ve teknik destek sağlamaktadır. Kalkınma ajanslarında sonuç odaklı program yönetimi yaklaşımına geçilmiş, 2020 yılı çalışma programları sonuç odaklı programlar bazlı olarak hazırlanmıştır. Sonuç odaklı program uygulamasına devam edilmelidir, kalkınma ajansları tarafından yönetim danışmanlığı alanında destek programları tasarlanarak uygulamaya konulmalıdır.

Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla KOP, DAP, DOKAP ve GAP projelerine yönelik bölgesel planlar uygulanmaktadır. Bölge kalkınma idareleri geçici süreli olarak kurulmasına karşın projeler bitirilemediğinden görev süreleri sürekli uzatılmaktadır. Bölge kalkınma idareleri ve kalkınma ajanslarının kurumsal yapıları, görev ve yetkileri gözden geçirilerek daha etkin ve verimli çalışmalarına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Personel sıkıntısı yaşayan bölge kalkınma idarelerinde sektör uzmanlarının çalıştırılması önem arz etmektedir. Ancak çalışanların özlük hakları çok yetersiz durumdadır. Bölge kalkınma idareleri personelinin özlük hakları mutlaka iyileştirilmelidir. Bölge kalkınma idarelerinin içerik, kapsam ve yönetim standartlarını belirleyen rehbere uygun olarak hazırlanmış yeni nesil eylem planları yürürlüğe konulmalıdır.

Ülke sathında daha dengeli bir yerleşme düzeni sağlanması ve göçün kademeli olarak yönlendirilebilmesi için nispeten geri kalmış ve göç veren bölgelerde bölgesel çekim merkezi niteliğini haiz şehirlerin katma değeri yüksek üretim, ihracat, istihdam, verimlilik, teknoloji ve yenilikçilik kapasitelerinin arttırılması amacıyla uygulanan Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı'nı Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz; programın amacı doğrultusunda uygulanmasına devam edilmelidir.

İmalat ve ihracat odağı niteliğindeki şehirlerin orta yüksek teknolojili ürünlerde değer zincirlerinin daha üst aşamalarına çıkması ve küresel değer zincirleriyle bütünleşmesi için kurumsallaşma, pazarlama, yenilik ve ulaşım altyapılarını desteklemek ve bu şehirlerde yaşam kalitesini yükselterek nitelikli iş gücü istihdamı artırmak üzere tasarlanan Üreten Şehirler Programı'nı da çok önemli görüyoruz.

Ülkemiz Türkiye'nin önünde, Anadolu'yu yeniden şaha kaldırmak için yeni bir fırsat vardır. Ülkemizde mekânsal gelişme için plan hazırlanmalı, küresel rekabet gücü yüksek yeni odaklar oluşturulmalıdır. Marmara havzası ağır sanayi yatırımlarından dolayı sıkışmıştır; sürdürülebilir kalkınma için, sanayinin Konya, Kayseri, Mersin, Gaziantep gibi Anadolu'daki yeni merkezlere doğru kaydırılması gerektiği açıktır. Bu kapsamda uygulanacak politikalar ve alınacak tedbirler bölgelerin ve ülkemizin kalkınmasına ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Konya, küreselleşme sürecinde dünya ticaretini ve teknolojisini yakından takip ederek düzgün sanayi altyapısıyla modern sanayileşmeyi yakalamıştır. Konya, tamamen öz imkânlarıyla geliştirdiği sanayisi, organize sanayi bölgeleri, 2 adet teknoloji geliştirme bölgesi, KOBİ'lere dayalı altyapısı, nitelikli iş gücü, üretim ve ürün çeşitlendirme potansiyeliyle Türkiye'de oldukça önemli bir yerdedir. 7 Ocak 2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı'yla Selçuklu ilçemizde belirlenen alan Konya Teknoloji Endüstri Bölgesi olarak ilan edilmiştir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza, Bakanlık personelimize ve tüm emeği geçenlere Konya olarak teşekkür ediyoruz. Konya Teknoloji Endüstri Bölgesinde robot, nanoteknoloji, yapay zekâ, savunma, uzay ve havacılık projeleri başta olmak üzere, ileri teknolojili çalışmalar gerçekleştirilecektir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, iki dakika ek süre veriyorum, tamamlarsanız...

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bir iki cümlem kaldı Sayın Başkanım.

Yaklaşık 4 bin kişinin istihdam edileceği bölgede, 700 milyon dolarlık yatırım yapılması beklenmektedir. Bölgede yer alan ASELSAN Konya Silah Sistemleri Fabrikasının temeli de geçen yıl atılmıştır.

Sayın Bakanım, Bakanlık ve kurumlarınızın bütçelerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.