KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, teşekkürler.

Sayın Bakan, aslında tam bir olağanüstü hâl dönemi yaşıyoruz. Olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım. Bütçeyle ilgili, arkadaşlarımızın bir kısmı da dile getirdi, sanayi ve teknoloji açısından, bir taraftan tümüyle teknik açıdan neler yapılabileceği düşünülürken bir taraftan da sanayi açısından neler yapılabileceği ele alınıyor. Birçok başlık da aslında sizin Bakanlığın himayesinde bulunuyor yani GAP'tan tutun, Doğu Anadolu Projesi'nden tutun, bilimsel faaliyetlerden tutun, birçok kuruluş da sizle beraber.

Benim ele almak istediğim birinci konu sizi çok ilgilendiren bu kalkınma ajanslarıyla ilgili. Kalkınma ajansları ilk oluştuğunda amaç daha çok sivil toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin katılımı, yerelden karar almak, desteklemek ve olabildiğince de sürdürülebilir bölgeler arası eşitsizliği gidermek açısından düşünülmüştü ve biz geldiğimiz aşamada -geçen yıl da dile getirmiştik- aslında 2015'ten beri kalkınma ajansları deyim yerindeyse size bağlı birer müdürlüğe dönüştü. Neden öyle oldu? Çünkü ben onlarla da konuştuğumda özellikle Karacadağ ve Dicle'yle ilgili konuştuğumda, bir, mesela yılda 2 kere toplanması gereken kurullar toplanmıyor ve biz aslında daha önce şunu söylüyorduk, olabildiğince onların da katılımı olsun diye. Artı, ayda bir toplanan kurullar toplandıklarında geçmişte karar alıyorlardı, şimdi aldıklarını size iletiyorlar, Bakanlığa, Bakanlığın bu kararı almasını istiyorlar. Böyle de olunca normalde onlar sembolik oturmuş oluyorlar.

Bir diğer problem, şunu söylemiştik, neydi? Yerel yönetimler, ticaret odası başkanları ve artı valiyle beraber oturuyorlardı ama şu anda zaten birçok ilde, benim dediğim yerlerde mesela Mardin için Dicle Ajansı'nda diyelim, Vali ve belediye başkanı aynı yani buna bir an önce sizlerin müdahale etmesi lazım. Nasıl müdahale etmesi lazım? Bir düzenleme ile yönetmelikle, olabildiğince sivil toplum, yerelden katılım ve projeler konusunda katkı sunmak lazım. Bu olmadığı zaman hem şeffaflığı konusunda hem yönetişimi konusunda hem de sürdürülebilirliği konusunda çok ciddi sıkıntılar çıkmakta veya kâğıt üzerinde size bağlı bir kurum, kuruluş gibi çıkmış oluyor, bunun düzeltilmesi lazım. Birçok oda başkanı "Kalkınma ajanslarının desteklenmesi gerekir, mutlaka birçok kuruma katkı vermesi gerekir." diye düşünüyor ama şu anda dile getirdikleri "Sadece kamu kurumlarına destek veriyorlar, kamu kurumlarına gerek bütçe ve insan kaynakları konusunda." Bunların daha iyi incelenmesi lazım, yerele katkı vermek lazım, desteklemek lazım yoksa bütün emekler boşa gitmiş olacak.

Bir diğeri, bu Avrupa Birliğinin IPA programlarıyla ilgili. Birçok bölgedeki iller çalışma yaptıklarında, proje hazırladıklarında bile mesela Diyarbakır Ticaret Odası -geçtiğimiz günlerde siz de oradaydınız, belki size de aktarmışlardır- bir İstanbul'daki üniversiteyle veya herhangi bir kurumla aynı şeye giremiyor, oralar tercih ediliyor. Bu, bölgeler arasındaki eşitsizliği daha da derinleştirmiş oluyor, bu destekler konusunda, buna yönelik bir düzenleme yapılması lazım.

Sanayi konusunda, organize sanayi konusunda geçen yıl konuşmuştuk, bazı düzenlemeler yapılmıştı ama şu anda birçok yerde, mesela tekstil sektöründe insanlar kaygılı. Olası bir durumda, pandeminin tekrar pik yapmasında ve kepenk kapanması durumunda ne yapacağız? Çünkü on ikinci aydan sonra bankalara ödemeleri başlayacak. Bunlarla ilgili bir çalışma var mı, yok mu? Kaygıları var, endişeleri var, öyle beklentileri söz konusu.

Bölgede yapılan düzenlemelerle ilgili bir diğer problem, banka kredilerinde ve teminatlarında ciddi problem yaşıyorlar. Çünkü geçmişte ödemelerde dengesizlik çıktığı için veya ödemelerinde gecikme olduğu için çoğunun sicillerinde bir bozukluk var. Banka sicil düzenlemesi çıkmasına rağmen bankalar buna uymamakta. Bununla ilgili bir düzenleme bekliyorlar ve bölgedeki en büyük problemlerden biri, ham madde çıktığı hâlde, mesela pamuk orada çıktığı hâlde bu pazar konusunda ciddi bir destek lazım, ciddi bir organizasyon lazım. Nitekim mesela benim vekili olduğum Batman'da organize sanayi var ama yol berbat, ışıklandırması berbat. Yani birçok problem, sadece sanayi bölgesini açmak değil onun beraberinde diğer koordinasyonu da sağlamak lazım öyle bir beklentileri var onların da.

Sizi ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama bu son dönemde pandemiyi fırsata dönüştürenler de çok oldu. Mesela biz bunu Ticaret Bakanlığı geldiğinde onlarla da konuşacağız. Fakat Türk Standartları Enstitüsü burada. Mesela maske; evet, burada sizin sunumunuzda da vardı, kitapçıkta da var. Ama Türkiye'de hangi maske hangi standartta satılıyor? Hiçbir denetim yok. Ya, inanın, isteyen evde istediği şeyi getirip takabiliyor, merdiven altı satabiliyor, istediği fiyata verebiliyor yani birçok üründe logo, pakette logolar olabiliyor, düzenleme olabiliyor. Koskoca Türk Standartları Enstitüsü niçin bu konuda bir düzenleme yapmıyor? Sadece standardı belirlemiş ama bunun koordineli bir şekilde, organize bir şekilde yapılması lazım. Yapılmadığı zaman isteyen istediği şekle dönüştürebilir. Hepimizi risk altına almış oluyor, bütün hepimizi risk altına almış oluyor.

Bir diğeri, tüketiciler açısından, sizi ilgilendirmese bile -bana göre ilgilendiriyor- Türk Standartları Enstitüsü açısından... Yani şu anda mesela pandemiyle beraber ekonomik problemler, bir taraftan üretim olurken de fiyatları kontrol etmek lazım. Tüketicilere yönelik gramajlar düşürülüyor ve fiyat aynı gösteriliyor. 10 gram, 50 gram... Bunlarla ilgili bir standart çalışması var mıdır, yok mudur, mevzuatı nedir, görüşüyorlar mı, görüşmüyorlar mı? İsteyen istediği şekilde gramajı değiştirebiliyor mu? Buna yönelik bir çalışma da yapılması lazım.

Bu yerli otomobil çok konuşuluyor. Fakat yerli otomobilin CEO'su diyelim, sorumlularından birisi, yanılmıyorsam, basından takip ettiğim Sayın Karakaş bir konuşmasında motorla ilgili Alman Bosch firmasıyla görüşüyoruz, bataryası için Çin'den altı firmayla görüşüyoruz, entegrasyon teknolojisi için yine Almanlarla görüşüyoruz, tasarım konusunda İtalyanlardan görüş aldık, mekanik aksam açısından İngilizlerle görüşüyoruz. Bunun neresini yerli diye tanımlayacağız? Yani bizim biraz önce, sabah söylediğimiz ileri teknolojik anlamda gelişmesi gerekirken, birçok şeyi yapmak gerekirken sadece patent almakla bunlar olur mu, olmaz mı? Bu olmuyor. Daha çok bunlara değinmek istediğim için söz aldım.

Türkiye'de en önemli sorunlardan biri, sizin açınızdan ve hepimiz açısından bölgeler arası eşitsizliği gidermek lazım. Bölgeler arası eşitsizliği gidermek için gerek sanayide gerek de diğer teknolojik alanlarda, özellikle Türkiye'de işsizliğin, yoksulluğun, istihdamın problem olduğu yerlerde daha fazla yatırıma destek vermek lazım. Şimdi, az önce tekstille ilgili konuştuk. Mesela Diyarbakır'daki tekstil organize sanayi bölgesi. Geçen elektriği söylemiştik, çözüldü o. Arkadaşlar şu anda mesela diyorlar ki: "Pandemi çıktığında bizimle beraber çalışan işçilerin çoğu yeni." Kısa çalışma ödeneğinden hiçbiri yararlanamayacak. Çünkü yeni açılmış. En azından yeni açılan organize sanayi bölgelerinde, bu pandemi sürecinde desteklerin nasıl olması lazım? Çünkü bir taraftan siz açılış yapıyorsunuz, oturuyorsunuz, anons ediyorsunuz; yirmi gün sonra, bir ay sonra kapatın dediğinizde oradakiler ne olacak? Bunlarla ilgili bir düzenleme yapmak lazım.

Bir de Sayın Bakan, özellikle -soru kısmına belki erken geçeceğiz- bu Gaziantep meselesi konusunda, yani 300 tane yeni yer açılacak, hemen peşinizden sosyal medyada, basında, birçok yerin aslında daha önce açıldığı, daha önce istihdam yapıldığı dile getirildi. Bununla ilgili bir açıklama yapsanız yani -Antep'ten arkadaşlarımız burada var mı yok mu- çok tartışıldı bu basında, size de gelmiştir.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Başkan açıklayabilir.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Nejat Bey mi?

Çünkü Antep'te, mesela, bir firma, fabrika sahibinin kendisi de açıklama yaptı. Yani özellikle açık yerlerin bir daha açılmış gibi, istihdamı olan yerlerin bir daha istidamı yapılmış gibi... Yani sonuçta sizi biliyoruz uzun süredir. Bu şeylerde doğru neyse odur. Bundan sonraki şeylerde insanlarda hep böyle tereddüt çıkar, doğru olmadığı konusunda endişeler çıkar.

Teşekkürler, sağ olun.