İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, Değerli Bakanım, şahsınızda ben de bütün heyete saygı sunuyorum.

Efendim, sunumunuzda ölçü tartı aletlerinden bahsettiniz, dikkatimi çekti benim. Uzun yıllar bu Bakanlığı ben bu kavramla hatırlıyorum. Yani eskiden Sanayi Bakanlığını -bizden önce, ak hareketten önce, ak iktidardan önce- ölçü tartı aletlerinin kontrolünü yapan bir Bakanlık olarak bilirdik; bir ilave işi daha vardı, kooperatiflere komiser tayin ederdi, onların kongrelerine komiser tayin ederdi.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yanlış biliyormuşsunuz!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, tabii, geldiğimiz noktada icat sahası, mucit ocağı oldu ya; muhalefet ne yapıyor? Muhalefet, ezberlerine devam ediyor, saraydan bahsediyor, tek adam iktidarından bahsediyor; zihin haritalarında hizmete dönük en küçük bir kırıntı olmayınca bu neviden küçültme, aşağıya çekme gibi bir yaklaşımı tercih ediyorlar. Bu sadece sizin Bakanlıkta değil, onu da söyleyeyim Değerli Bakanım. Bu arada bir şeyi not düşeyim ki siz iftihar ediniz: En az size dönük tenkitler geldi çünkü onlar da biliyorlar ki yaptıklarınız şahika, zirve işler. Bundan dolayı da biz, buradaki ekip sizinle iftihar ediyoruz. Onlar da ne kadar tenkit ederlerse etsinler, gene de yüreklerinde bir hak teslimi olduğunu biliyorum, görüyorum ben.

Bir arkadaşımız şunu söyledi: "Tenkit etmeyelim mi?" Elbette eleştirin, biz hep onu söyledik. Noksanımız yok mu? Var elbette. Noksanlarımızı dile getirmek lazım, bundan biz de lezzet alırız, bundan biz de haz alırız ve bundan biz de pay kaparız; zaten bakanlarımızın zihni buna çok açık elhamdülillah, özellikle genç, bu işe geldiğinden beri hakikaten çok özel bir zemin koyan Değerli Bakanımız gibi.

Bunu not düşeyim Değerli Bakanım, bir arkadaşımız sabah konuşurken -yani bunu ona cevap verme sadedinde söylemiyorum, geçtiğimiz bütçede de ben altını çizmiştim- özellikle bu kalkınma idareleri, kalkınma ajanslarıyla ilgili "Bunlar beyhude, gereksiz." gibi bir ifade geçti. Oysa ben şunu biliyorum ki bunlarla beraber, bu kurumlarla beraber zeminde, her ilde, bölgelerde âdeta planlama teşkilatları ihdas olundu. Oralarda çok nitelikli insanlar çalışıyorlar ve yereldeki bütün gelişmeleri en ince noktasına kadar takip ediyorlar. Bakın, mesela sizin arkanızda bir arkadaşım var benim, profesör, iktisadi ve idari bilimler fakültesinde profesör, DAP İdaresinin başında, daha önce KUDAKA'daydı, -kalkınma ajansındaydı- oraya çok özel hizmetleriyle şekil verdi, şimdi DAP'ta yapıyor bunu. Bunu sadece orada mı yapıyoruz? Her tarafta bunu yapıyoruz elhamdülillah. Dolayısıyla bu kurumların "fuzuli" diye algılanması doğru değil. Tam tersi -ben Erzurum'dan biliyorum, ben bizim bölgeden biliyorum, daha önce DOSİAD Başkanlığı yaptım- bu kurumlar sayesinde çok sayıda ilimiz ihya oldu, hakikaten çok özel zeminler buldu. Bundan dolayı bunların ayakta kalması lazım.

Ben şunu da biliyorum mesela: Bizim Erzurum Büyükşehir Belediyesi -işte elimde var- onlarca projeyi size göndermiş. Başka belediyelerimiz var; Palandöken, Yakutiye, Aziziye, hepsi size yönleniyor ve o kurumlar da ellerindeki bütçe imkânı kadar destek oluyorlar, proje geliştiriyorlar. Bu, çok büyük bir nimet. Dolayısıyla bunlara gözümüz gibi bakalım diye hususen not düşüyorum Değerli Bakanım.

Ekibiniz çok yetkin, çok donanımlı bir ekip var. İçlerinde Bakan Yardımcısı kardeşlerimizi ben biliyorum, ajans başkanlarını biliyorum ve hususen 3 ismi not düşeceğim. Birisi, burada beraber görev yaptık, her konuşmasında -genç olmasına rağmen- özel bir kıvam koyuyordu; Ebubekir Gizligider, şu an Genel Müdürümüz, Allah razı olsun. Bilal Macit var mesela, genç, bu Parlamentonun en genç milletvekillerinden birisiydi, Genel Müdürümüz. Hasan Basri kardeşim öyle, hepsi öyle. Ekibiniz hakikaten bulundukları yere şekil veriyor. Biraz önce söyledim ya, icat sahası yaptınız orayı, mucit ocağı yaptınız; bu yetmez mi? Bununla iftihar ediyoruz. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımız o liderliğiyle, o riyasetiyle hususen bir şekil verdi, hepimize şekil verdi, işte sizlere, Bakanlıklardaki kadrolarımıza bu şekli verdi. Bundan dolayı daha da mesafe alacağız Allah'ın izniyle.

Bir şeyi söyleyeceğim, bir arkadaşımız burada sabahleyin, yine, konuşurken, efendim, geçmişle bugünü kıyasladı ki ne yaptık filan diye. Tabii o inkârına ben... Hadi hep inkâr ediyorlar da bir şeyi özellikle söylemek lazım arkadaşlar, biz eşi menendi bulunmaz 4 tane imansız terörist yapıyla mücadele veriyoruz ve sadece PKK kitapsızlarına, bu vicdansızlara karşı bu ülke 2,5 trilyon dolar para harcamış. Ardından FETÖ gelmiş, DEAŞ gelmiş, envaitürden, her isimden kitapsız teröristlerle mücadele ediyoruz ve buralara kaynak aktarıyoruz. Öyleyse yapılanlar... Aslında bin yapıyoruz, milyon yapıyoruz bari hiç değilse bir gösterin ya, el insaf yani hep ehlivicdan olalım diyorum, ben bunun altını özellikle çiziyorum.

Değerli Bakanım, Allah'ın izniyle, bütçeniz yüzde 50 arttı, daha da artması lazım, inşallah artacak da, Cenab-ı Allah da inşallah bereketini buraya yayacak. Hayır uğur getirsin inşallah diyorum.

Herkese saygı sunuyorum.