| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Kamu İhale Kurumu c) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ç) Sermaye Piyasası Kurulu d) Gelir İdaresi Başkanlığı e) Türkiye İstatistik Kurumu f) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı g) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.
Sunumunuzu baştan sona izledik Değerli Bakanım. Yürek ferahlatan ifadeler vardı. Gerçi yaklaşık iki saattir içimizi karartan dillendirmelere muhatap olduk ama şükür ki hakikatler saklanamıyor, gizlenemiyor.
Özellikle, arkadaşlar...
CAVİT ARI (Antalya) - Doğruları söyleyince...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Gerçekler, gerçekler...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Cavit Bey, bak, bana laf atma.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşmayalım lütfen, hatibi dinleyelim.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, Değerli Bakanım...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Mustafa Bey hariç.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yirmi dakika düşün Mustafa Bey'in süresinden.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Mustafa Bey zaten bizden olduğu için onu ben bu işin dışına... Mustafa Bey'den istifade ettik.
Değerli Bakanım, ben biliyorum ki siz aforizmalarla konuşmaları seviyorsunuz. Şiirlere dönük çok ciddi bir kulak yatkınlığınız var. Ben de bir vurgu yapacağım. Belki şu iç karartan söylemleri de nakzederiz bu şekilde. Bir şair çok nefis bir dörtlük döktürmüş, diyor ki: "Her hatırladığında sevdiklerini / Elini yüreğine koy / Veda anı ile vefa yüreğinde yan yanadır / Her vedanın ardında vefa sınanır / Vefan kadar insansın." Bir başkasını da bir dadaş, zirve bir isim söylüyor, diyor ki: "İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah / Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah." Bu Ziya Paşa'nındı.
Değerli Bakanım, başlarken önceki Bakanımız Berat Bey'e yaptığı hizmetlerden dolayı şükranlarınızı ifade ettiniz, teşekkür ettiniz. Bu bir alicenaplık, elbette ki bu ak yüreklere has bir hususiyet; bunu yaptığınız için size minnettarım. Ben de bir vurgu yapmak istiyorum bu noktada. Ben beş yıldır Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Berat Bey Enerji Bakanlığında geldi, bütçelerini sundu, kanuni düzenlemelerde geldi, çok defa mülaki olduk, görüştük. Her defasında öğreten bir tarzı vardı, her defasında kendinden emin, yaptığı işi bilen bir tarzına şahit olduk. Dahasını söyleyeyim; hem Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçelerini tartışırken hem de Enerji Bakanlığı bütçelerinde muhalefetin acımasızca tenkitlerine çok susturucu, esaslı, bilgiye dayalı karşılıklar veriyordu ve şuna şahit oldum: Burada çok sayıda arkadaşımız var, onlar biliyorlar ki hakkı teslim etmek zorunda kaldılar. Bundan dolayı size ben minnettarım.
Tabii, muhalefet "öldük, bittik, yok olduk" teranesini hep dillendirdi bugüne kadar. Bunu biz de bir vesile altını çizerek söylemiştik. Rahmetli annemin hep altını çizerek dillendirdiği bir aforizma vardı: "Ben kız idim, o söz idi." Yıllardır bunu söylerler ama söyledikleri hakikat bulmaz. Hakikat nedir? Bizim yürüdüğümüz esaslı rotadır ve geldiğimiz noktada dünyaya parmak ısırtan hâlimizdir.
Biraz önce Değerli Bakanımız Cevdet Yılmaz Bey'le bir küçük istişare yaptım. Ondan aldığım özel bir ifadedir, "PostCovid dönemi" dedi. İçinde bulunduğumuz hâli sadece Türkiye'ye has diye düşünürsek, Türkiye mihverinde ele alırsak yanılırız. Oysa sizin vermiş olduğunuz bilgiler var, belgeye dayalı bilgiler ve burada dünyayı tarif eden, dünyayı anlatan esaslı rakamlar verdiniz. Oraya baktığımızda Türkiye'nin iktisadi yönden çok ciddi bir mesafe aldığını... Elbette ki sıkıntılarımız var, elbette problem yaşıyoruz, bütün dünya bunu yaşıyor ama Türkiye dünyaya rağmen, dünyada âlâyıvala ile anlatılan, çok zirvelere konulan ekonomilerin diz çöktüğü noktada biz şükür gayet iyi gidiyoruz. Sizinle beraber çok daha iyi mesafe alacağımıza inanıyorum ben. Bakanımız Berat Bey bir gayret koydu, çok ciddi bir gayretti. Ben inanıyorum yetkinliğine ama sizin de bu noktadaki vukufiyetinizi ben biliyorum. Bir arkadaşımız -ismini de vereyim, kendisi burada yok, Abdüllatif Şener Bey- bir not düştü, efendim, "Her kalkınma planından sonra farklı rakamlar ifade ediyorsunuz, açıklıyorsunuz." Eyvallah, doğru diyor ama şunu söylemesi lazım: Ya arkadaş, her zaman diliminde yaşadıklarımız pişmiş tavuğun başına gelmeyecek kadar... Hakikaten dramatik şeyler oldu, bunu biz yaşamadık mı? Burada, biraz önce, Erhan Bey faizlerden bahsetti, "Yüzde 20'lere falan gidecek." dedi. Yani ben inanıyorum ki siz ona çok özel bir ket vuracaksınız, ondan eminim ama şu da bir vakıa: Bunları biz beraber yaşadık bu ülkede; faizlerin en az, en dip noktaya geldiği zaman dilimi ne zamandı? 2013 değil mi, 17 Mayıs 2013, yüzde 4,5'lara inmiş. Sonra ne yaşamışız? Gezi olaylarını yaşamışız, öyle değil mi? Yani bir netameli hâlle muhatap olmuşuz. Kim yaşatmış bunu? Aportta bekleyen Türk ve Türkiye düşmanları yaşatmışlar. Bunu hep beraber...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hadi be!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kim yaşattı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kim yaşattı peki? Güzel kardeşim, bunu söyleyenler... Gezinin faturasını biz biliyoruz, gezinin faturası, hesaplanan fatura 100 milyarları geçmiş, dahası var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kendi bu ülkenin...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O senin ezberin, başka bir şeyiniz yok. Söylemlerini ben biliyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Türkiye düşmanı değildir...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bundan beş sene önceki Garo Paylan'ın konuşmalarına bakın, bugünküne bakın, aynısını dillendiriyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen... Lütfen karşılıklı konuşmayalım Sayın Paylan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kaldı ki kardeşim, bak sen konuşurken ben laf atmadım; bak, ben dinledim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir'i dinleyelim lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yaptığın çok ayıp!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geziye Türkiye düşmanı diyemezsin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne yapıyoruz? Gezi olayları tam da Türk ve Türkiye düşmanlarının organize ettiği bir yapıdır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, efendim öyle bir şey yok
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onun ekonomik sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz, gördük bunları.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hiç bunları o tarafa koymayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Türk düşmanı diyemezsiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, sizin grubunuza sıra geldiğinde cevap verirsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başka bir şey söyledi. Arkadaşlar, Değerli Bakanım...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sizi rahatsız ediyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, siz devam edin lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben bu laf atmalardan sonra, ilave bir on dakika kullanmayı planlıyorum, Allah izin verirse. Dolayısıyla susturayım en azından.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, sağ olun.
Buyurun, lütfen dinleyelim arkadaşlar.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben Gezi'deydim, bana devlet düşmanı...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim şunu söyleyeyim: Gezi olaylarının maliyetini hepimiz biliyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O olayları planlayanları söylüyorum, o plan özel bir plandı ve yaşadıklarımızı biz biliyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Planlayan kimse yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte söylüyoruz, çıkan sonuçları görüyoruz. Gezi olaylarından sonra Türkiye'nin de ekonomisinin geldiği noktayı konuşuyoruz biz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl bir üslup ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunlar... Aslında biliyor, bak İsmailciğim, İsmail Bey, bir saniye kardeşim. O hepsini biliyor, konuşmasında bir hususi not düştü, Değerli Bakanımıza döndü ve dedi ki: "Algı her şeydir." Eyvallah, bunların işi gücü algı; hakikatle uzak, yakın ilgileri yok. O yüzden de ben bu frekansta konuşanları söylüyorum, kendi ifadesidir. Ne diyor? "Algı her şeydir." Yaptığı algı, başka bir şey değil. Elbette ki tenkit edilecek taraflar var, şimdi Erhan Bey bana bakıyor, bir mevzuyu tenkit etti, "İtibardan tasarruf olmaz." demiş Sayın Cumhurbaşkanımız. Neye göre demiş bunu? Bu, bir milleti tarif etme, milleti temsil etme noktasında devlet adına konuşulmuş bir kayıt, düşülmüş bir kayıt ama hak veriyorum size ki israf haramdır. Kim ki o israf hâl üzere, müsrif hâl üzere yürüyor, haksızlık ediyor ama onu, bu "İtibardan tasarruf edilmez"e teşmil ettiğiniz an, doğrunuz da berhava oluyor Erhan Bey yoksa söylediğinize ben katılıyorum, kim ki müsriflik ediyor, haksızlık ediyor ama Cumhurbaşkanımızın kaydı çok esaslı, millî bir kayıttır ve söylenmesi gereken bir ifadedir. Onu yaptığımız için -şükür- geldiğimiz noktada ciddi mesafeler aldık, bugün sadece iktisadi sahada değil, hayatın hangi tarafına yönelirseniz yönelin, aldığımız mesafe ortada. Kaldı ki en önemli miyar, en önemli ölçü, en önemli kriter vatandaşın bakış açısıdır. Millet ne diyor arkadaşlar, millet ne diyor? Buraya yönelmek lazım, milletin ne dediğini biz biliyoruz, milletin içindeyiz. En mühim karine, milletin verdiği karnedir arkadaşlar. Karnelerimizi alıyoruz, sonra sıygaya çekilme noktasındaki hâlimize bakıyoruz. Elhamdülillah, bir özel sistem getirmişiz. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle meselelere nüfuz etme, problemleri anında çözme noktasında ciddi mesafe aldık. Dolayısıyla Allah'ın izniyle daha iyisi olacak. Elbet -diyorum ya, sıkıntı yok mu- sıkıntımız olduğu için Değerli Bakanımız anlatırken çok tafsilata girerek anlattı. Sıkıntıları izale edebilmek için algı yapmamak, hakikatleri ortaya koymak, destek olmak lazım, kayıt düşmek lazım. Mesela, Abdüllatif Şener Bey gene bir şey söyledi: "Şeffaf olmak lazım, hesap verebilir olmak lazım." Eyvallah, aynen böyle. AK PARTİ'nin zaten başarısının altında yatan temel sebep budur. AK PARTİ hiçbir zaman kapalı kapılar ardında -biraz önce faillerden birisi buradaydı- IMF'yle otel lobilerinde görüşme yapmamıştır. Ne yapmışsak açık yapmışız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şehir hastanelerini söyleyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ekonomiyi ecnebilere ihale etme gibi bir yaklaşımımız hiçbir zaman olmadı. Ne yapmışsak doğrusunu yapmışız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yap-işlet-devret'i söyleyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz, mesela, Cumhur İttifakı'yla bir çalışma yapmışız. Ne yapmışız? Anayasa değişikliğine dönük kayıtlarımız olmuş, millete gitmişiz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şehir hastaneleri sözleşmelerini söyleyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oysa sonra görüyoruz ki kapalı kapılar ardında envaitürlü Anayasa değiştirme çalışmaları yapılmış.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hangi kapalı kapılar ardında yapıldı?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Sındır, lütfen... Sayın Sındır, lütfen...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilemez." denen maddeleri değiştirilsin diye özel gayretler sarf edilmiş, metinler hazırlanmış.
Bak, bunları biz şimdi görüyoruz. Öyleyse bir şeyi söylerken hâlinize dönüp bakın. Burada, gene, bizim, rahmetli Ziya Paşa'nın çok özel bir sözü var ya: "Onlar ki laf ile verir dünyaya nizamat. Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde." Tam da böyle -gidiyor kardeşimiz- işleri güçleri budur. Yani karşı tarafa sözüm ona nizam verecekler oysa hanelerine baktıklarında -amiyane ifadesiyle, ben buradaki kardeşlerimi tenzih ediyorum- pislikten geçilmiyor. Öyleyse daha dikkat üzere tenkitlerimizi geliştireceğiz.
Bir başkası şunu söyledi, "Acımasızca eleştiri yapmak lazım." dedi. Acımasızca...
CAVİT ARI (Antalya) - Yakışmadı ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben sizi tenzih ettiğimi söyledim.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bize şahsen değil...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Pislik"ten kastımın ne olduğunu, yapılan faaliyetler, icraatlar olduğunu söyledim. Ne diyeyim peki, ne diyeyim?
CAVİT ARI (Antalya) - Ne faaliyeti?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani söyleyeceğin bu mu?
CAVİT ARI (Antalya) - Ne faaliyeti?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Söyleyeceğin bu mu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şehir hastanesi sözleşmelerini söyle.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım lütfen...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte söylüyorum: Otel lobilerinde IMF'yle hesap tutmak pislik değil midir?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kapalı kapılar ardında şehir hastanesi sözleşmelerini söyle.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kapalı kapılar ardında "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilemez." denen maddelerini değiştirmeye çalışmak pislik değil midir? Bunlar yapılmış.
CAVİT ARI (Antalya) - Siz de varsınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi aşikâr oldu.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Heyete yakışmadı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen...
Sayın Aydemir, siz konuşmanızı yapın lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, Değerli Başkanım...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Böyle bir usulümüz yok. Karşılıklı konuşmayalım lütfen...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, bir konuşmacı şunu söyledi: "İktidar acımasızca eleştirilmeyi göze almalı." Eyvallah, biz zaten bunu yapıyoruz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İmamoğlu hakkında soruşturma açtınız ya.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Burada ne türden acımasızca eleştiriler yapıldığını biz biliyoruz, artı, yandaş medyayı açtığınızda, sabahtan akşama kadar, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün şu ak heyete nasıl böyle sebbedildiğini görüyoruz.
Bakın, birisi -ismini vermeyeceğim- ne diyor? Diyor ki: "Ülke batsa umurumda değil. Benim zoruma giden, Tayyip Erdoğan'a ağzının payını verecek haysiyetli bir adam yok mu?" Tabii, bu arada hakaret de ediyor, onu da söyleyeyim yani. Kime? Sizin cenaha hakaret ediyor, "Haysiyetli bir adam yok mu?" diyor. El insaf! Böylesine tenkitler getiren insanların var olduğu, varit olduğu bir ortamda acımasız daha ne eleştiri olacak? Yani daha sinkafın hangi türlüsü yapılacak arkadaşlar?
Şuraya geleceğim arkadaşlar: Ben aslında güzel bir hazırlık yapmıştım ama konuşmalar olunca hâliyle onlara da cevap vermek durumunda kalıyoruz Değerli Bakanım. Gerçi sizin yaptığınızın üzerinde hazırlık yapmak abesle iştigaldir ama benim de düşeceğim birkaç not vardı Değerli Bakanım.
Hususen, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın çiftçilere dönük yapmış olduğu yardımlar var -kayda geçmişsiniz- bu hakikaten zeminde müthiş bir karşılık buluyor. Türkiye tarımı, ziraati ciddi mesafe aldı, özellikle son bir yılda -sahada olan birisi olarak söylüyorum ki- ciddi bir karşılığı oldu. Ben Erzurum'dan biliyorum, hayvan sayısı -bulunduğumuz- bir önceki yıla göre neredeyse yarı yarıya artar hâle geldi. Bunlar, yapılan bu yardımların, bu desteklerin karşılığı olmuştur. Bu, sadece Erzurum'da değil bütün Türkiye sathında böyle. Yine, Halkbank kanalıyla, esnafa, bizden önce 150 milyonluk bir kredi sağlanmışken biz bunu 67 milyara çıkardık; dile kolay, dile. Bunları yapıyoruz biz. Bunları konuşmak lazım, hakikatlerle yüzleşmek lazım. Bunu yaparsak hep söylediğim gibi bir hâl üzere yürümüş oluruz. Nedir o hâl? Güzeli taklit; taklit edin, formatını değiştirin efendim, farklı bir dil kullanın ama bu hâli taklit edin, siz de mesafe alın, başarıyı oradan elde edin. Yoksa Gezi'yi sahiplenerek, kuytu köşelerdeki IMF'cilerle fiskos yaparak mesafe alamazsınız. Bu millet kendinden olanı biliyor, yüreğine raptettikleriyle beraber yürüyor ve daha çok yürüyeceğiz inşallah.
Değerli Bakanımızın tespitleri çok gerçekçiydi, tahminleri de öyle; mesela 2023 enflasyon oranından bahsetti, yüzde 5 gibi bir rakam dillendirdi, Allah'ın izniyle bu gerçekleşecek.
Güzel Bakanım siz buradayken de ara ara hep söyleniyordu ya "2023 hedefleri" filan, biraz önce söylediğim işte o hedeflere aslında "ceteris paribus" -iktisatçılar biliyor- yani şartlar aynı kalmak kaydıyla yürünseydi 2023 hedeflerinin fevkinde bir noktaya gelecektik. Ne oldu? Dessaslık, iblislik, imansızlık, envaitürden terör örgütlerini bize karşı kullanma... Ta ki, kanlı bir ihtilale varıncaya kadar muhatap olmadığımız kalmadı arkadaşlar. Biz sükût ediyoruz, edepli insanlarız, alttan alıyoruz; biz hükûmet ediyoruz efendim alttan alalım ama nereye kadar ya hakikatleri de konuşmak durumundayız. Bunları yaşamadık mı? Sadece 2,5 trilyon dolar PKK kitapsızlarına harcanan bedel var, bu ülke bu bedeli ödemiş; FETÖ imansızlarının yaşattığını hepimiz biliyoruz: az önce Gezicileri söyledim; DEAŞ'ı bir tarafta, DHKP-C'si bir tarafta, bütün bunlara rağmen iktisadi kodlarımız o kadar muhkem, o kadar mükemmel ki Allah'ın izniyle şu sadmeyi de anlattıktan sonra çok daha ciddi mesafe alacağız. Zaten şu sıkıntılarla uğraşırken de yine de dünyaya rağmen, dünyanın bu yaşadığı bu problemlere rağmen ucundan kıyısından nasıl mesafe alırız diye başka şeyler de düşünüyoruz.
Biraz önce Değerli Bakan Yardımcımız Nebati Bey'le konuştum, ona söyledim, elime bir belge geçti, içimi açan, ferahlatan bir belge; kuvvetle muhtemel sizde yok. TÜRKŞEKER diye bir firmamız var bizim, öteden beri gelen şeker fabrikalarının şimdiki hâli TÜRKŞEKER. Yeni bir çalışma yapmış ve tanıtım yapıyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Kaç tane fabrika kurulmuş?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - TÜRKŞEKER ne yapıyor arkadaşlar? Sözleşmeli tarım diye bir konsept oluşturmuş; bununla beraber özellikle ziraatçılar zemininde, çiftçi zemininde önemli mesafe alıyor, kayıt düşüyor.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O tarımı yıllardır yapıyor, kurulduğundan beri yapıyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşım, olana, bir defa iyi olana lütfen... Güzel Hocam, sen bu işin profesörüsün.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, böyle bir usulümüz yok, her şeye böyle itiraz edersek bu görüşmelerimizi sağlıklı yürütemeyiz. Lütfen dinleyelim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, Değerli Hocam, siz bu işin profesörüsünüz; şeker fabrikaları ne yapıyordu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şeker fabrikaları yıllardır yapıyordu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Zirai ürün olarak sadece ve sadece şeker fabrikalarında dile getirilen kavram neydi? Pancardı değil mi, şeker pancarı; sadece ve sadece şeker pancarıydı.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Üretimde bütün desteği veriyordu, gübre...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oysa geldiğimiz noktada, bakın, yeni format alan, yeni hususiyet ifade eden hâllere bürünüyoruz, ekonomimiz her yönüyle çok ciddi mesafe aldı.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bırakın...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli vekillerim, lütfen...
Sayın Aydemir'i dinleyelim, daha sonra gerekirse bir araya gelip müzakere edersiniz ama böyle karşılıklı konuşamayız, lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, bu yatırım ortamını iyileştirmeye dönük yaptıklarınızı ben biliyorum. Bunların aksülameli, yansıması hakikaten çok özel, çok güzel oldu, bundan sonra da olacak. Zaten iş yapma kolaylığını not düşmüşsünüz. 43'üncü sıradan 33'üncü sıraya ilerlemişiz.
Maliyeden Ayşe Hanım da burada mı? Maliye sahasında yaptığınız birtakım kolaylıklar var. Bu muhtasar beyannameler ve prim hizmet beyannamelerinin birleştirilmesi mali müşavirler açısından o kadar değerli ki ve elektronik ortamda yapılan işlemler. Bir mali müşavir olarak söylüyorum arkadaşlar, meslektaşlarım adına söylüyorum ki, bu çok çok değerli ama yetmez Değerli Bakanım.
Bir de talebim var mali müşavirler adına. Talebimi niye burada dillendiriyorum? Çünkü mali müşavirler odasının üstünde bulunanlar, maalesef, mali müşavirlerin problemlerine bigâneler. O yüzden biz diyoruz ki bu odalar...
CAVİT ARI (Antalya) - Nereden biliyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben takip ediyorum, benim üyesi olduğum oda. Ben biliyorum kardeşim, benim üyesi olduğum oda, sana mı söyleyeceğim ben? Benim bildiğim şeyler ya! (Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Vekilim, böyle her konuya itiraz edersek olmaz. Bakın, siz konuşurken...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sana mı söyleyeceğim? Her şeye müdahale ediyorsun ya! (Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yapmayın, yapmayın. Lütfen ikili konuşmayalım. Size sıra geldiğinde cevap verirsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O yüzden ben diyorum ki Değerli Bakanım, bu barolarda uyguladığımız sistem odalarda da uygulanmalı, odalarda da olmalı bu. Yoksa böyle yan gel yat... Yaptıkları bu yıllardır. Gele gele nasıl olsa salgın...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, süreniz doldu. İki dakika ek süre verdik Sayın Vekilim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, iki dakikalık süre yetmez çünkü konuşturmadılar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz de en verimli şekilde kullanırsınız.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama ben gene de bitirmeye çalışacağım, efendim, bitirmeye çalışacağım.
Bakın, yanımda bir başka mali müşavir kardeşim var, o da bana hak veriyor ve bir ifade kullandınız: "Mükellef Hakları Kurulu." Sağımda, solumda mali müşavirler, bakınız, Mükellef Hakları Kurulu oluşturmuşsunuz. Bu çok çok saygıdeğer Değerli Bakanım. Bunun da mutlaka, efendim, çok daha böyle lezzet verir bir hâl alacağını ben biliyorum. Daha uzatırım ama burada bir şey daha söyleyeceğim.
Başka kurumlar sunumlarını yaptılar. Hepsine minnettarız, hepsine çok teşekkür ediyorum. Nitelik ifade eden isimler; başta Bakan Yardımcılarımız olmak üzere bütün ekip çok kaliteli. İçlerinde bir tanesi de benim arkadaşım, sınıf arkadaşım, birlikte Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde aynı sınıfta okuduk: Efendim, Ali Fuat Taşkesenlioğlu. Ben de onunla gurur duyuyorum sınıf arkadaşım olması hasebiyle, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Onun da sunumunu dinledim. Allah'ın izniyle bu kadro, bu ekip iktisadi vasata çok özel bir zemin getirecek ve beş yıldır dinlediğim, biteviye dinlediğim ezberler gene ters yüz olacak; yine AK PARTİ iktidarıyla, ak davayla, Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber milletimizin yüzü gülecek ve çıktığımız o zirvelere, doruklara yürüme hâlimiz, serencamımız çok daha ileri noktalara, çok daha hız alarak gidecek.
Değerli Başkanım, size de minnettarız, teşekkür ediyoruz. Alicenap hâliniz var, kibarlığınız var. Bu arada Bakanımız diyecek ki "Ben öyle değil miydim?" O da öyleydi ama Bakanımız biraz daha böyle sert şey yapıyordu.
Ben, efendim, başarı hep sizinle olsun diyorum Değerli Bakanım çünkü içimizden çıktınız, oradaki başarınız bizi bire bir ifade edecek inşallah. İnanıyorum, ben muhalefetteki arkadaşlarımızın da size inandığını biliyorum, özel sohbetlerimizde söylüyorlar ki "En nitelikli isimlerden birisi bu işin başına geldi." Allah'ın izniyle burada yüzümüzün akıyla bir başarıyı ifa da edeceğiz. Bütçemiz de bereketli olacak, hayır, uğur getirecek inşallah. İktisadi kodlarımız şu anki bulunduğumuz hâlden çok daha güzel bir noktaya varacak. Size hayırlı uğurlu olsun diyorum, bereket getirsin. Ekibinizle beraber saygı sunuyorum size ve buradaki bütün heyete.
Efendim, saygılarımla, sağ olun.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz, sağ olun Sayın Aydemir.
Böylece 18'inci Birleşimimizin Birinci Oturumundaki müzakerelerimizi tamamlamış bulunuyoruz.
Şimdi bir yemek arası veriyoruz.