HASAN BALTACI (Kastamonu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, Sayın Bakan yeni görevinizde başarılar diliyorum.

Bu tek adam rejiminde bir gece ansızın oturduğunuz koltuklar değişebiliyor ama değişmeyen bir şey var, Türkiye'yi hâlâ karanlıkta ve keyfinizce yönetmeye devam ediyorsunuz. Hâlbuki siz, bugün, buradaki sunumunuzda, "öngörülebilirlik" "şeffaflık" "hesap verilebilirlik" gibi kavramlardan bahsettiniz. Hatırlarsanız bundan on dokuz yıl önce, partinizin kuruluşunda Genel Başkanınız da "öngörülebilirlik" "şeffaflık" "hesap verilebilirlik" gibi kavramlar üzerine konuşuyordu. Eğer bu on sekiz yıllık iktidarınızı hiç yaşanmamış varsaymış olsaydık kendi içinizde gerçekten tutarlı olduğunuz söylenebilirdi. Oysa on sekiz yıllık iktidar profilinize baktığınızda, örneğin dipsiz, karanlık bir kuyuya benzeyen Varlık Fonu konusunda henüz hesap vermediniz, örneğin pazarlık yoluyla ihale edilen ve büyük çoğunluğu 5'li yandaş şirketlere verilen ihalelerle ilgili henüz hesap vermediniz. "Şeffaflık" diyorsunuz ama örneğin kamu-özel iş birliği yoluyla yaptırılan yollar, köprüler ve hastanelerin sözleşmelerini bile henüz açıklamadınız. Sayın Bakan, yaptığınız sunumda güvenden bahsediyorsunuz ama sadece "tweet" attığı için ya da sokak röportajında düşüncelerini ifade ettiği için muhalif, yazar ya da siyasetçi olduğu için tutuklanan, soruşturmaya uğrayan ve gözaltına alınan binlerce insan var.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu yalan, doğru değil.

HASAN BALTACI (Kastamonu) - Yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorken, muhaliflerin mülklerine keyfinizce el konulabiliyorken, Merkez Bankasının döviz rezervleri eksiyi gösteriyorken, ucuz iş gücü olarak piyasaya sürdüğünüz mülteci emeğiyle sanayiyi ayakta tutmaya çalışırken, genç işsizlik oranı yüzde 30'ları geçmişken, atama bekleyen on binlerce öğretmen, mühendis, sağlıkçı, tekniker, teknisyen varken, bu ülkenin gençlerinin yüzde 68'i başka bir ülkede yaşama hayali kuruyorken, devlet kurumlarında liyakat bitmişken, salgın döneminde üretim düşmüş, işsizlik artmışken, 2021 yılı bütçesinde vergi oranları yüzde 16,7 artıyorken kime nasıl güvence vereceksiniz Sayın Bakan? İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz artık döviz-faiz-enflasyon denklemiyle çözülemeyecek kadar derinleşmiştir. Daha fazla vergi toplamak da çözüm olmayacak çünkü artık kimsede kan alacak damar kalmadı.

Son günlerde yargıda ve ekonomide yapılacağı söylenilen reformlar da kimseyi ikna etmeyecek. Çünkü artık bu ülkenin bakan değişikliğine değil, düzen değişikliğine ihtiyacı var; reformlara değil, köklü çözümlere, ekonomide ve yargıda esaslı devrimlere ihtiyacı var. Büyük sermaye gruplarının değil, işçilerin, emekçilerin, çiftçilerin, kadınların ve gençlerin güvene ihtiyacı var Sayın Bakan. Bu ülkenin birbirine omuz atan bakanlara değil, üreten ve üretecek olanlara omuz verecek bir iktidara ihtiyacı var. Bu ülke daha fazla saray entrikalarını seyredemez Sayın Bakan.

Son olarak şunu söyleyebilirim: Bugünden garanti olan, açık ve şeffaf olan ve öngörülebilir olan tek bir gerçek var Sayın Bakan, o da muhalefet koltukları sizi bekliyor.