| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyon çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine, Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
NECİP NASIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bundan dört ay önce, 10 Temmuzda deprem riskine dikkat çekebilmek için Mecliste bir konuşma talep etmiştim ve o konuşmamda özellikle İzmir gerçeğini paylaşarak milletvekillerimizin dikkatini çekmeye çalışmıştım. 1998 yılında Türkiye'de Birleşmiş Milletlerin dünyada 9 belirlenmiş noktadan 1'i olan İzmir'de yapılan master plan çalışmasının 1999 yılında yayınlanan raporunda, İzmir'in 11 merkez ilçesinde 6,5 şiddetinde 17 tane fay gerçeğinin olduğu ve 6,5-7 şiddetinde bir deprem olduğunda, 11 merkez ilçede 20 bin kişinin can vereceği ve 1,5 milyon kişinin evsiz kalacağıyla ilgili bir rapor yayınlanmıştı. O rapora dikkati çekerek o zamanki İzmir'in nüfusunun 3 milyon 300 bin olduğu ve bugün itibarıyla 5 milyon civarına varan nüfusuyla yaklaşık yüzde 70 yapı stoku, dönüşüme ihtiyaç olan İzmir'de büyük bir felaket yaşanacağıyla ilgili ifadelerde bulunmuştum. Yaptığım çalışmalarda bir de kıyaslama yapmıştım. Gökan Bey'in geçen toplantıda ifade ettiği gibi İstanbul'u bu konuda daha hazırlıklı görmüştüm ama esas, depremin temel unsurlarını içeren ana konularda İzmir'de hiçbir şey yapılmadığını tespit etmiş ve maddeler hâlinde ifade etmiştim. Burada kısaca o 12 başlığı ifade edeceğim, etmemdeki gaye de şu: Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek olmadığı düşüncesiyle, bir de buraya davet edilecek otoritelerin, bu konuda sunum yapacak kişilerin bu başlıklar üzerinde değerlendirmesi. Ve bir önerim de İzmir'in pilot il olarak seçilmesinin Komisyona büyük faydalar sağlayacağı düşüncesi, biraz sonra o başlığı ifade edeceğim. O konuşmamdan sonra Genel Başkan Yardımcımız Hamza Dağ ile Murat Kurum Bakanımızı ziyaret etmiştik ve kendisine İzmir'in gerçek merkezinde olacak bir depremde milyonun üstünde can kaybımız olacağını -İzmir'in sahada mevcut yapı stokunu iyi bilen biri olarak- ifade etmiştim ve kendilerine İzmir'le ilgili bilgi verdikten sonra Sayın Bakanımız, Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürüne talimat vermişti ve İzmir'le ilgili iki ay önce özel bir stratejik plan hazırlamasını istemiştim. Bu arada tabii, Bakanımızın ifadeleriyle bunun bütün bileşenlerinin birlikte hareket etmesi gerektiğinde mutabık kalmıştık. Bu vesileyle de ben, İzmir'deki ilçe belediyelerimizi ziyaret etmeye başlamıştım. Oradaki gayemiz de şuydu: Bakanlık çalışma yapacak, belediyelerimiz çalışma yapacaklar, daha sonra İzmir'de yapılacak bir toplantıyla STK'leriyle, odalarıyla, belediyeleriyle ve Hükûmetiyle, Bakanlığıyla İzmir gerçeğini masaya yatıracaktık ama o gerçeğin masaya yatırılacağı süreç maalesef çok acı oldu. 116 canımızı kaybettik. Gerçekten de geçen hafta Sevda Milletvekilimizin ifade ettiği gibi millet olarak Bakanlığıyla, vatandaşıyla, STK'leriyle, belediyeleriyle tek bilek, tek yürek olduk.
Değerli milletvekilleri, yıkıntı sadece 7 noktada olmuştu. O, 7 noktada oluşan deprem -burada mühendis arkadaşlar bilirler- aslında bizim İzmir'in depremi değildi, o Sisam depremiydi, yani biraz önce Meclis konuşmamda da ifade ettiğim 17 tane fay hattından biri değildi. Mühendis arkadaşlar bilirler, "spektrum ivme katsayısı" diye hesaplarda kabullerimiz var. 1997 Deprem Yönetmeliği'nde 0,40; şu anda mevcut yapı durumunda 0,45 çöküntü bölgelerinde alınan o ivme katsayısı bu Sisam açıklarında olan depremin yansıması 0,10-0,15'ler civarında olmuş. Tabii, mutlaka burada yine bu konuyu araştıran ve bu konuda fikir beyan edecek otoriteler gelecektir, inşaat mühendisi olarak bizim de sahada gözlemlerimiz oldu. Şunu ifade etmek istiyorum: Oradaki korkutan konu, oradaki 1997-1999 Deprem Yönetmeliği öncesi 1975 Deprem Yönetmeliği'ne tabi ve ruhsatlı yapıların özellikle de 8 katlı "yumuşak kat" olarak tabir ettiğimiz yapıların çökmüş olmasıydı. Bütün bunları inşallah masaya yatıracağız ama bence İstanbul hazır, hâlbuki İstanbul'dan 2 fay hattı geçiyor, önemli bir kentimiz, büyük bir deprem riski var, o 2 fay hattı Marmara'dan geçiyor, İstanbul'un kuzeyi ikinci derece deprem bölgesi, hâlbuki İzmir'den 17 fay hattı geçiyor
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - İstanbul bir.
NECİP NASIR (İzmir) - Bir mi?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - İstanbul hep bir.
NECİP NASIR (İzmir) - Kuzeyine ikinci derece diyorlar. Bizim İzmir'in doğudan batıya, kuzeyden güneye tamamı birinci derece deprem bölgesi. İkinci bölge değerlendirilir ama İstanbul'un bu şimdi sayacağım başlıklarla ilgili hazırlıklarının olduğunu ancak o çalışmalarım sırasında koordinasyonun ne olduğunu bilmiyorum, onun da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İzmir'in pilot il olmasını önermemdeki gaye, İzmir'de olmayan bu yapının tesis edilmesinin Türkiye'ye şamil olması hâlinde aslında bir yol alınacağı, bir de koordinasyonun sağlanması hâlinde sonuca gidileceğini düşünüyorum.
Birincisi, güncel deprem master planı çalışması İzmir'in olmadığını tespit etmiştim. Yani 1999 yılında Türkiye'de ilk defa yapılan master planının gelinen yirmi bir yıl içerisinde bir daha güncellenmediğini görmüştüm. Güncel deprem master planı deprem yerleşim alanlarının stratejik planlarıyla bütünleşik, deprem zararlarını azaltmayı hedefleyen deprem afeti olayının öncesi, anı ve sonrasında yapılacak çalışmaları ve alınacak önlemleri içeren, yaşam kalitesi artırılmış bir toplum oluşturma yönünde ilerleyen dinamik ve katılımlı bir planlama sürecini içeriyor. Yani birincisi, kentlerimizde, İzmir'de de güncel deprem master planının çalışmasının yapılması gerektiğini tespit etmiştim.
Yine, kent jeolojisi çalışmaları... Bu tespit ettiklerimi dillendirdiğim hâlde var olduğuyla ilgili bilgi gelmediğini de ifade etmek istiyorum. Belki bazıları vardır ama bir koordinasyon tanıtımı veya ulaşamadığımız için olmadığını düşünüyorum. Kent jeolojisi çalışması: Deprem, heyelan, kaya düşmesi -ikinci başlık bu- taşkın ve benzeri sorunların saptanması ve çözüm yöntemlerinin belirlenmesinin yanı sıra imar planlarına temel oluşturacak jeolojik haritaların yapılması. Bunun da olmadığını tespit ettim. Zaten her işin başı planlama. Maalesef, bizlerin Komisyonca bence şunu da artık gelinen bu yüzyıl itibarıyla ifade etmemiz gerekiyor: Artık 1.000'lik planlarla revizyon planlarının döneminin bitirilmesi gerektiğini, yerel yönetimlerin -gerçi 27'nci Dönemde çıkardığımız bazı düzenlemelere gidiyoruz ama- bunu artık birer gelir kaynağından uzaklaştırması gerektiğini, bütün şehirlerin bölgeleriyle bütüncül planlarının yapılarak şehirlerin anayasasının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizde hâlâ alt ve üst ölçekli planların olmadığını biliyoruz, şehir merkezlerimizde 5.000'lik planların olmadığını biliyoruz. Onun için kent jeolojisi çalışmalarının yapılmasını gerektiğini düşünüyorum.
Üçüncü başlık "mikro bölge çalışması." Biraz önce ifade ettim, bu depremde Bayraklı Çiçek Mahallesi'nde kaya düşmesini de yaşadık. Şimdi orada da hemen Bakanlığımız Çiçek Mahallesi'ne el attı. Kent jeolojisi çalışması olsaydı daha önce önlem alınabilirdi.
"Mikro bölge çalışması" üçüncü başlık. Mikro bölgeleme, yerleşime açılması düşünülen boş alanlardaki tüm afet tehlikelerini, yapılaşmış alanlarda ise tüm afet risklerini büyük ölçekli hâlihazır haritalar üzerinde belirleyen çalışmalara verilen genel ad olarak tanımlanıyor. Mikro bölge çalışmalarını da yapan gruplar kimse, onlarla görüşmek gerektiğini düşünüyorum.
Dördüncü başlık, "Yer bilgi sistemi." Coğrafi bilgi sistemleri, yeryüzüne ait bilgileri belirli bir amaca yönelik olarak toplama, bilgisayar ortamında depolama, güncelleştirme, kontrol etme, analiz etme ve görüntüleme gibi işlemlere olanak sağlayan bir karar destek sistemidir. Bunu kuracak, var ise İstanbul'dan örnek alarak olmayan yerlerde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu söylediklerimin hepsini İstanbul'da tespit ettim ama İzmir'de ulaşamadığımı ifade etmek istiyorum veya bütün ülkemizdeki illerde de olmadığını da düşündüğümü ifade etmek istiyorum, olanlar da varsa hakkını helal etsin.
Şimdi, bir de tsunami tehlikesi çalışması... Tsunami, başta deprem olmak üzere yanardağ patlaması, heyelan gibi doğal olaylar sonucu büyük denizlerde meydana gelen dalgalardır. Değerli milletvekilleri, Meclisteki konuşmamdan sonra İzmir'e gittiğimde hem de mühendis arkadaşlarımdan bazıları alaycı bir şekilde "Ya, Necip ağabey, burada, İzmir'de tsunami olur mu?" demişti. Maalesef üzülerek söylüyorum, Seferihisar'da 1 canımızı, teyzemizi alan tsunamiyi de orada görmüş olduk.
Diğer bir başlık "deprem hasar analizi." En olası afete en iyi şekilde hazırlanmak için afetin hangi bölgeleri, hangi tipteki yapıları en çok etkileyeceği ve bu afetin nasıl bir ekonomik bilanço çıkaracağını afet olmadan önce tahmin edilmesiyle ilgili senaryoları kapsıyor.
Diğer bir başlık, "Afet risk, gösterge sistemi çalışmalarının yapılması" teknik adıyla "MegaİST" diye nitelendiriliyor. Mega şehir gösterge sisteminin temel amacı, bütünleşik afet risk yönetiminin yürütülmesi aşamasında süreçteki tüm adımlar için ve diğer planlama gösterge süreçlerinde temel olarak kullanılabilecek bir gösterge sistemi kurulmasıdır. Karar vericiler ve yöneticilerin gerek en doğru afet risk yönetimi stratejilerinin belirlenmesinde gerekse kaynakların kullanımında ve yatırım kararlarının alınmasında öncelikleri belirlemek, rasyonel ve analitik bir veri tabanı olması özelliğiyle kentsel dönüşüm çalışmalarına nerelerden başlanacağı konusunda belirleyici olmak ve alınan kararların toplum nezdinde güvenilir ve kabul edilebilir olmasına olanak sağlamak, destek vermek, belli zaman periyotlarında ilerlemeleri izlemek ve alınan kararların doğrulamasını yapmak, afet risk yönetimi sürecindeki sorumlu ve ilgili tüm paydaş birimlerimiz arasında iletişimi ve koordinasyonu sağlamak ve risk yönetimi üzerine farkındalığı artırmak, yerli ve yabancı yatırımcılara kentin risk profili hakkında bilgi sağlayabilmek, farklı kurumlar tarafından gerçekleştirilen benzer ve ilgili uygulamaların tanınmasını, anlaşılmasını ve uygun biçimde dokümantasyonunu gerçekleştirmeyi hedefleyen bir çalışma sistemidir, bunun sağlanması lazım.
Değerli milletvekilleri, Gökan Bey de geçen hafta ifade etti, gerçekten kısa süreli İzmir'de ulaşım sıkıntısı yaşandı ama sahada olan birisi olarak ve ilk saatinden itibaren AFAD kriz merkezinde ve sahada olan biri olarak şunu müşahede ettim: Gerçekten de geçmiş depremlerin hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız hem AFAD ve bağlı kurumlar ve Jandarmamıza, UMKE'ye ve buna benzer sivil toplum kuruluşlarına çok büyük bir birikim oluşturduğunu gördüm. Aksi takdirde hazırlıksız bir ortamda, bu tarzdaki çalışmaların olmadığı bir ortamda orkestra şefi gibi sevk ve idare eden o anlayış, o birikim olmasaydı 107 vatandaşımızı kurtaramayabilirdik -ki bu yüzde 50'ye tekabül ediyor- 116 canımızı kaybettik, orada bunun da önemini görmüş oldum.
Yine, diğer bir başlık "erken uyarı ve acil müdahale sistemi." Erken uyarı amaçlı istasyonlara ulaşan deprem dalgasını P ve S bileşenleri arasındaki saniyeler mertebesindeki zaman farkından yararlanılarak sistemin çeşitli kritik tesislerin kontrollü kapatma işlemlerinin devreye girmesi için bilgi aktarmasını sağlayan sistemdir. Bunun da sağlanması lazım, o da bizde yok.
Heyelan tehlikesi çalışması: Heyelan riski olan alanların tespit edilerek deprem öncesi ve sonrası oluşacak durumun senaryosunun oluşturulması, bu da ayrı bir başlıktı.
Geçici toplanma ve barınma alanı ihtiyaç analizleri: Acil toplanma alanları, afet sırasında ve sonrasında insanların ivedilikle ulaşması gereken afet riski taşımayan güvenli alanlardır. Biz, burada şunu gördük, vatandaşlarımızın da talebi oydu: Genelde yıkıntı bölgelerinin yanında, hemen hızlı bir şekilde kim ulaştıysa çadırları kurdu hatta yıkıntı alanlarının bitişiğine, talep öyleydi. Bu arada ilimizin diğer ilçelerinden deprem korkusuyla evlerine giremeyen vatandaşlarımız dahi oraya intikal ederek orada, o çadırlarda kalmaya başladılar ama belirlenmiş alanlar olmadığı için bir yağmur yağsaydı veya kış olsaydı çok kötü şartlarda sıkıntılar yaşanabilirdi. Havanın güzel olması, o süreci biraz daha rahatlattı. Onun için bu alanların ihtiyaç analizlerinin de belirlenmesi gerekiyor.
Diğer bir başlık: "Yapı güçlendirme çalışmaları." Bir yapının veya yapı elemanlarının deprem yükleri karşısında kendilerinden beklenen performans seviyelerini sağlayabilmesi için yapılan iyileştirme müdahalelerini analiz ederek bu durumda olan yapıların tespit edilmesini sağlayan bir çalışmanın olması gerekir.
Ve son başlık şu değerli milletvekilleri: "Kentsel dönüşüm stratejik planı." Deprem riski altındaki yapıların ve alanların dönüşümü, sel ve heyelan riski altındaki alanların dönüşümü, tarihî kent merkezleri ve meydanların dönüşümü, sanayi alanlarının taşınması ve dönüşümü ve bunun gibi durumların tespit edilerek planlanması başlıklarıyla ilgili neler yapılabileceğini... Eğer bizler... Gerekeni işi iyi bilenlerden ve İstanbul'dan da örnekler alarak, hiç uygulanmayan... Bunda pilot ilin İzmir olmasını talep ediyorum. Yıllardır da bir inşaat mühendisi, betonarmenin depreme karşı dayanımını ve sonuçlarını bilen biri olarak bu konu da İzmir'de yıllardır ifade ettiğim bir konu. Rabbim nasip etti, Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekili olarak geldik ve bu Komisyonda bulunduk. Bu vesileyle de ben İzmir'in çalışmalarımızda örnek olabileceğini düşünüyorum. Eğer bunları netleştirir, koordinasyonları bütün birimler arasında -bakanlıklarıyla, Hükûmetiyle, devletiyle, milletiyle, STK'leriyle, vatandaşıyla, yerel yönetimleriyle- sağlarsak, birlikte adapte edersek bir daha böyle acılar yaşanmayacağını düşünüyorum. Yine, bu Komisyonda ifade etmek istiyorum ki İzmir'in yüzde 70'e yakın yapı stokunun sıkıntılı olması nedeniyle oluşabilecek bir depremde, gerçek İzmir depreminde hakikaten, millet olarak ve ülke olarak büyük acılar yaşarız. Onun için, Komisyonumuzdan çalışmanın ana temelinde -yeni de olması vesilesiyle- İzmir'in baz alınmasını tekrar arz ediyorum.
Kentsel dönüşümle ilgili ilerleyen süreçlerde Komisyonda düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Biraz önce ifade ettim, Sayın Bakanla depremden önceki -10 Temmuz konuşmamdan sonraki- konuşmamda bir çalışma yapılsın diye düşünmüştük. Maalesef, işte... Demin de ifade ettiğim gibi, belediyelerimizle, yaklaşık 9 ilçe merkez belediyemizle, Bakanlığın bütün teknik birimleriyle, Büyükşehir Belediyemizin teknik birimleriyle ve gelen ilçe belediyelerimizin teknik müdürleriyle görüşmeler yapıldı. Kentsel dönüşümün sosyal bir proje olduğunu, ilçeye, ile, bölgeye göre farklılıklar göstereceğini biliyoruz. İnşallah, ilerleyen süreçte de ilaçlar noktasında da düşüncelerimi ifade edeceğim.
Biraz uzun oldu, teşekkür ediyorum.
Komisyonumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.