KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, değerli milletvekillerimiz ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Sağlık Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Ben de bir hekim olarak, aşağı yukarı otuz yıl Sağlık Bakanlığımızda hizmet vermiş biri olarak tabii ki hükûmetlerimiz döneminde Sağlık Bakanlığımızın nereden nereye geldiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılında Çin'de başlayıp tüm dünyaya yayılarak pandemi yapan Covid-19 virüsü sonucu dünyada 55,5 milyon kişi hastalanmış, 1 milyon 300 bin kişi hayatını kaybetmiş, maalesef ülkemizde de 417.500 kişi hastalanmış, 11.600 kişi de vefat etmiştir. Bu pandemi sürecinde hem bizler hem de dünya tecrübe sahibi olduk ve salgın hastalıklar karşısında her ülkenin vatandaşlarına karşı nasıl hizmet verildiğine bakıldığında, ülkemizin sağlık alanında hangi konumda olduğunu görme fırsatını da yakalamış olduk.

Ekonomik anlamda bize göre çok güçlü ve kişi başı sağlık harcamaları bizim 3-4 katımız olan İtalya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi ülkelerin vatandaşlarına ya yeterli sağlık hizmeti veremediğini ya da vatandaşlarının çok pahalıya sağlık hizmetleri almak zorunda kaldıklarını gördük. 2002 yılında iktidara geldiğimiz günden beri sağlık alanında pek çok değişim ve dönüşümün yaşandığını, pek çok yeniliğin yapıldığını, sağlık alanında verdiğimiz hizmetlerin önceki yıllara göre daha iyi olduğunu hep iddia edegeldik. Bu pandemi süreci Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlık alanında verdiği hizmeti diğer ülkelerinkiyle kıyaslama fırsatını vermiştir. Bu salgın sürecinde 82 milyon vatandaşımıza ve misafirlerimize sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın herkese ücretsiz ve daha kaliteli sağlık hizmeti verilmesi sağlıkta nereden nereye geldiğimiz açısından çok önemli bir testtir. Bundan yirmi otuz yıl önce vatandaşlarımız hastalandığında, ekonomik durumu iyi olan vatandaşlarımız bu yukarıda saydığımız ülkelerde olmayı isterlerken bugün, bu salgın sürecinde aşağı yukarı 115 ülkeden yaklaşık 70 bin vatandaşımız ülkemize gelmek istemiştir ve Türkiye Cumhuriyeti bunları ülkemize getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarında pek çok alanda olduğu gibi sağlık alnında da bir zihniyet değişikliğine ve yönetim şekli değişikliğine gidilmiştir. Neler değişti diye bakacak olursak; birinci basamak sağlık hizmetlerinde sağlık ocağı uygulamasından vazgeçilerek aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir. Sağlık ocağı sisteminde bir sağlık ocağında 6-7 hekim bulunmasına rağmen 1 poliklinik bulunduğu için hekimler sırayla sağlık hizmeti vermekteydi. Aile hekimliğine geçilmesiyle beraber hem hekimin bakacağı nüfusun belli olması sağlanmış hem de toplumdaki kişilere hekimini daha yakinen tanıma fırsatı verilmiştir. Ayrıca yeni sisteme geçildiğinde pratisyen hekimlerimize daha etkin ve verimli çalışma ortamı sağlanarak hem pratisyen hekimlere verilen statü ve ekonomik alandaki değerin arttırılması yanında hem de birinci basamaktaki sağlık hizmetinin daha çok yaygınlaştırılarak ikinci ve üçüncü basamağa düşen yükün azaltılması hedeflenmektedir. Aile hekimliğine geçilmesi ve toplum sağlığı hizmetleri biriminin kurulmasıyla koruyucu sağlık hizmetleri çok önem kazanmıştır. Bizden önceki konuşmacılar maalesef sadece yataklı tedavi hizmetlerine önem verildiğine atfetmektedirler. Bunun tamamen yanlış olduğunu, özellikle koruyucu sağlık hizmetlerinde AK PARTİ iktidarlarında çok büyük adımlar atıldığını biraz sonra sizlerle paylaşacağım.

Aile sağlığı merkezleri aracılığıyla, tüm bebeklerimizin 2002 yılında 3,4 olan izleme oranı 2020 yılında 9'a çıkmıştır. Diğer taraftan, 6 yaşına kadar en az 7 kez ve çocukluk çağının sonuna dek de her yıl en az 1 kez olmak üzere sağlık kontrolü yapılmaktadır. Bunun neticesinde bebek izlenim oranı yüzde 93'e, tam izlenen çocuk oranı da yüzde 96,3'e çıkmıştır.

Burada iyi bir hizmet neticesinde dünyada önemli bir kriter olan bebek ölüm hızı, Türkiye'de 2002 yılında 100 bin canlı doğumda 31,5 iken bugün aşağı yukarı 6,7'lere düşmüştür. Hemen hemen de OECD rakamlarına yaklaşmış olması çok önemli.

Diğer taraftan, hamilelerin takibi bakımından da yüzde 70'lerdeki gebelerin doğum öncesi takip izlenimi yüzde 99,7'lere ulaşmıştır. Hastanede yapılan doğum oranları yüzde 75'ten yüzde 98,2'ye çıkmıştır. Yine, riskli gebelerin doğumlarının en uygun yerlerde yapılması sağlanmıştır ve bebek dostu hastane sayısı artırılmıştır. Bunun neticesinde yine önemli kriterlerden biri olan anne ölüm oranı da 100 bin annede yüzde 64 iken bu oran yüz binde 13,1'lere düşürülmüştür.

Diğer taraftan, yine koruyucu sağlık hizmetleri anlamında hamilelerimize, gebe ve lohusalarımıza ücretsiz demir ve D vitamini dağıtmaya devam ediyoruz.

Tüm bu yapılanlar neticesinde Türkiye'deki sağlıktan memnuniyet oranı iktidara geldiğimiz dönemde yüzde 39,5 iken bugün bu oranlar aşağı yukarı yüzde 70'lere tırmanmıştır.

Diğer taraftan, yine koruyucu sağlık hizmetleri bakımından gerçekten de aşılama çok önemli. Aşılama oranları yüzde 78 iken bugün aşağı yukarı bu oranlar yüzde 99'a çıkarıldığı gibi sadece aşılama oranları yükseltilmemiş, aynı zamanda genişletilmiş bağışıklama programına geçilerek boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, poliomyelit, hepatit B, enflüenza, hemofilüs enflüenza tip B, invaziv pnömokokal hastalık hepatit A, suçiçeği ve hepatit B aşılama programlarına geçilmiştir. Ülkemizde 5'li aşı oranları 2018 yılı itibarıyla yüzde 98'dir. Bu rakam gerçekten de birçok Avrupa ülkesinden de daha iyi konumda olduğumuzu göstermektedir.

Diğer taraftan, yine koruyucu sağlık hizmetleri bakımından yeni doğanlarda fenilketonüri, kistik fibroz, hipotiroidi, biyotinidaz, konjenital adrenal hiperplazi, yeni doğan işitme taraması gibi taramaların yapılmış olması da çok önemlidir. Yine, ilkokul 1'inci sınıftaki çocuklarımıza göz taraması da koruyucu sağlık hizmetleri anlamında çok önemlidir.

Diğer taraftan tabii ki, ölümlerin büyük bir kısmı kardiyovasküler hastalıklardan meydana geldiği için özellikle kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, obezite ve diyabet gibi kronik hastalıkların oluşumunu önleme ve bunlar için gerekli tedbir alma anlamında sağlıklı hayat merkezleri kuruldu ve bunların sayısı bugün 207'ye ulaştı. Bugün buralarda psikolog olsun, sosyolog olsun, diğer taraftan doktorlarımız olsun hizmet vermektedir. Bu da koruyucu sağlık hizmetlerimizde nereden nereye geldiğimizi göstermektedir.

Tabii, diğer taraftan, sağlıklı beslenme ve hareketli hayatı önemsiyoruz. Bir, tuz tüketimini azaltıyoruz arkadaşlar. Bu AK PARTİ hükûmetlerinin yüz akı olan önemli projelerden biri de tütünle mücadeledir arkadaşlar. Tütünle mücadele anlamında AK PARTİ çok önemli adımlar attı, kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanması, ulaşım araçlarında sigara içilmesinin yasaklanması, özel araçlarda sigara içilmesinin yasaklanması, 18 yaş altı küçüklere sigara satılmasının yasaklanması gibi pek çok önemli adım attı. Çok önemli mesafeler katetmemize rağmen hâlâ istediğimiz yerde olmadığımızı düşünüyorum.

Diğer taraftan, uyuşturucuyla mücadele anlamında da Sağlık Bakanlığımız çok büyük hizmetler vermektedir AMATEM'lerle. Diğer bir önemli koruyucu sağlık hizmetleri ve erken teşhis anlamında kanserle mücadelede çok önemli adımlar atıldı ve bugün aşağı yukarı 178 merkezde erken teşhis ve tespit açısından taramalar yapılmaktadır, bunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer önemli hizmet, gerçekten de vatandaşlarımız için hayal olan evde sağlık hizmeti. Devlet; evlerinden ayrılamayan, yatalak durumda olan, kalkamayan vatandaşlarımızın ayağına gitti ve onlara önemli hizmetler sağladı arkadaşlar.

Diğer taraftan, gerçekten de acil sağlık hizmetleri anlatmakla bitirilmez. Daha önce acil sağlık hizmetleri, şehir merkezlerinde hizmet verirken 100 bin kişiye 1 ambulans düşerken bugün, Türkiye'nin her tarafına yaygınlaştırıldı ve kırsal kesimde de bu hizmet verilmeye başlanarak -hem de ücretsiz verilmiş olması çok anlamlı- bugün aşağı yukarı 14 bin kişiye 1 ambulans düştü ve kentsel kesimde 10 dakikada, kırsal kesimde de 30 dakikada hizmete ulaşım sağlandı. Bu oranlara da aşağı yukarı yüzde 96 oranında uyulmaktadır arkadaşlar. Bizim için hayal olan, daha önce Avrupa ülkelerinin ve gelişmiş ülkelerin uyguladığı uçak ambulanslar, helikopter ambulanslar olağan hâle geldi arkadaşlar. Bugün aşağı yukarı 17 helikopter ve 3 uçak ambulansla 2008 yılından beri kişinin herhangi bir statüsüne, sosyal güvencesine, eğitim durumuna bakılmaksızın kimin ihtiyacı varsa verildi arkadaşlar. Bu çok önemli bir şey ve 48.600 vatandaş bu yolla taşındı. Yine aynı zamanda deniz bot ambulanslarının devreye girmesi de çok önemli.

Kamu hastaneleri hizmetlerinde arkadaşlar -tabii süre çok kısıtlı, saymakla bitmiyor- yataklı tedavi hizmetlerinde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. İlk önce değişik kurumlara ait olan hastanelerin hepsi Bakanlık çatısı altında toplanmış, hastanelere yeni bir standardizasyon sistemi getirilmiştir. Her hekime bir poliklinik odası uygulaması ve hekim seçme hakkı verilmesi getirilmiştir. Dijital kayıt sistemine geçilerek yapılan tetkik ve tahlillerin sonuçlarını direkt hekimin bilgisayarına göndererek gereksiz zaman kaybı ve kâğıt israfından kurtulmuş, hastanelerde yapılan tahlil, tetkik ve görüntüleme sistemlerinin hem çeşidi artırılmış hem de en hızlı şekilde hizmet verilmesi sağlanmıştır.

Hasta hakları birimi kurularak vatandaşların hizmeti en iyi şekilde alması sağlanmış, hasta memnuniyeti ve çalışan memnuniyetine önem verilmiştir. Türkiye'deki sağlık memnuniyeti -daha önce de söyledim bunu- yüzde 39,5'tan 67'ye çıkmıştır.

Fiziki anlamda hastanelere yeni bir standardizasyon getirilmiştir. Tuvaleti, banyosu olan nitelikli oda sayısı 19 binden 147 bine yükseltilmiştir. Nitelikli yatak oranı yüzde 72'ye çıkmıştır.

Diğer taraftan arkadaşlar, tabii diyaliz hizmetleri dediğimizde, gerçekten de bugün 522 diyaliz merkezinde hastalar, ister özel merkezlerde olsun ister Sağlık Bakanlığının merkezlerinde olsun, hiçbir ücret ödemeden evinden alınıp diyalizi yapılıp evine götürülmektedir. Haftada yaklaşık 2-3 gün -yani mesafenin ne olduğunun hiçbir önemi yok- her vatandaşımıza bu hizmet verilmektedir arkadaşlar.

Diğer taraftan, ağız ve diş sağlığı konusunda çok önemli adımlar attık. Eskiden hastanelerimizin bir köşesinde sadece çekim işleri yapılırken bugün ağız ve diş sağlığı merkezleri ve hastaneleri kurarak buralarda tüm vatandaşlarımızın sadece çekim değil, diğer tedavilerinin, implant tedavisi, protez tedavisi gibi pek çok tedavilerinin yapılmasına da fırsat verdik arkadaşlar.

Diğer bir önemli özellik de yanık ünite sayımızı hızla artırıyoruz, 569'a çıkardık. Geçenlerde Uşak Devlet Hastanesine gittiğimde misafir anne odalarının gerçekten de otel konforunda olduğunu; çocukları hastanede kalmış, tedavi gören annelerin bekleyebileceği çok konforlu odaların olduğunu gördüm.

Diğer taraftan, mesela hastanede doğum yapan hastaları eskiden doğumhaneye gönderiyorduk, şimdi doğumhaneye göndermiyoruz. Her hastanın kendi odasında doğum yapmasını sağlıyoruz arkadaşlar. Bunlar çok büyük özellikler.

Diğer bir özellik, tabii ki organ naklinde çok önemli mesafeler katettik ve gönüllü bağışçılarımızdan 3.029 organ nakli yapıldı. Bu önemli bir şey arkadaşlar. Yine, diğer taraftan, kemik iliğinde kendi TÜRKÖK kemik iliği bankasını kurmuş olmamız, gerçekten de çok önemli diye düşünüyorum.

Diğer taraftan, Sağlık Bakanlığımızın çok önemli hizmetlerinden bir tanesi, e-Nabız sistemi arkadaşlar. Bu, gerçekten de gereksiz tahlilleri, gereksiz diğer radyolojik işlemlerin tekrarlamasını önledi. Bugün tüm vatandaşlarımız bu sisteme girerek -yanılmıyorsam, aşağı yukarı 27 milyon insanımız bu sistemi kullanmakta- daha önce kendisinin kullandığı, verilmiş olan tüm ilaçları, görüntülemeleri buradan görerek gereksiz tetkiklere ve tahlillere buradan sınırlama getirilmiş oldu. E-rapor sisteminin hayata geçirilmiş olmasını çok önemsiyorum ben. Yine, Tıbbi Cihaz Kurumunun çok önemli çalışmaları var. Burada yani millî cihazların üretilmesi konusunda da çok önemli çabalar sarf ediyoruz.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, burada şuna değinmek istiyorum ben, şunu da yadırgıyorum: Yani sağlıkta bu kadar önemli adımlar atılırken, vatandaşların hepsine bedava hizmet verilirken, 83 milyon vatandaşımız sosyal güvenlik çatısı altında toplanmışken bunu görmeyip bunun aksi yönde ifadeler kullanmayı gerçekten de ben hangi kelimelerle ifade edeceğimi bilemiyorum arkadaşlar; böyle bir şey olmaz.

Diğer taraftan, 2003-2020 yılları arasında arkadaşlar, tam 3.604 sağlık tesisi yapmışız; bunlardan 2.439'u birinci basamak, 1.165'i ikinci ve üçüncü basamak. Tam 677 hastane, 386'sı ek bina, 102 ağız ve diş sağlığı merkezi yapmışız arkadaşlar.

Ben şu örneği vereyim arkadaşlar: Şimdiye kadar Uşak merkezde aşağı yukarı 33 bin metrekare kapalı alanlı hastane vardı ve son AK PARTİ iktidarları döneminde 130 bin metrekare kapalı alanlı, yine aynı kapasiteye sahip 700 yataklı bir hastane yapıldı arkadaşlar. Şunu söyleyeyim ben size arkadaşlar: 2000 yılından önce yapılmış, 2000'de yapılmış, 90'da yapılmış, 70'de yapılmış, 1950'lerde yapılmış hastanelerin hepsi depreme dayanıksız çıktı. Dolayısıyla ben şunu ifade etmek istiyorum arkadaşlar: Uşak merkezde yatak sayısı artmış görünmüyor ama biz 700 yatağı sıfırdan nitelikli yatak olarak yapmışız. Sadece Uşak merkezde mi yapmışız? Eşme'de 60 yataklı yapmışız, Banaz'da 60 yataklı yapmışız, Karahallı'da yapmışız, Ulubey'de yapıyoruz ve Sivaslı ilçemizde yapıyoruz. Ben şunu ifade etmek istiyorum arkadaşlar: Bugün Türkiye'de bizden önceki dönemlerde bu depreme dayanaklılık konusunda çok intizam gösterilmediği için -tabii, 99 depreminden sonra belli adımlar atıldı- eskiden yapılmış yapıların hepsini yenilemek gerekiyor arkadaşlar. Dolayısıyla tüm cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış yapıları siz tekrar yeniden yapacaksınız. Bunu kendi kaynaklarınızla yapmak mümkün mü? Belli bir yere kadar, biraz önce saydığım rakamlarla, Sayın Bakanlarımız, hükûmetlerimiz bunu yapmış.

Şimdi, diğer taraftan, sağlıktaki tüm bu kadar iyilikleri, güzellikleri, vatandaşın memnuniyetini, gerçekten de çalışma ortamlarındaki iyiliği, hepsini görmüyorsunuz, sadece burada yapılmış olan şehir hastanelerine kafayı takmışsınız.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Hepsi zarar ediyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, böyle bir usulümüz yok, karşılıklı konuşmayalım.

Buyurun.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bugün şehir hastanelerini eğer devlet kendi imkânlarıyla tek tek yapsa her yıl bir hastane veya iki yılda bir hastane yapar. Şimdi, ihtiyaç çok fazla, bu ihtiyaçları karşılamak için o günkü tercih edilen sistem kamu-özel ortak iş birliğiyle bu yapılmış olabilir. Tabii ki kurlardaki birtakım artışlardan dolayı... Eğer kurlar yerinde kalsaydı bu cazip olacaktı.

CAVİT ARI (Antalya) - TL'yle niye yapamıyorlar sözleşmeyi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, siz devam edin.

Lütfen karşılıklı konuşmayalım.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Arkadaşlar, şimdi, şöyle bir şey: Kamu-özel ortak iş birliğinde Türkiye'de çok iyi olan şeyler de vardır, devletin zarar ettiği şeyler de vardır. Ben size şöyle söyleyeyim: İstanbul Havaalanı aşağı yukarı kırk altı ayda tamamlandı. Bugün Almanya gibi güçlü bir ülke 2006 yılında başladığı havaalanını on dört yılda bitirdi. Bak, şimdi, iyi olanları, güzel olanları söylemiyorsunuz ama bunu kümülatif değerlendirmek lazım. Türkiye'deki tüm kamu-özel ortak iş birliklerini kümülatif değerlendirmek lazım arkadaşlar.

Şimdi, Sayın Bakanım, ben şunu da ifade etmek istiyorum. Gerçekten de arkadaşlar kıskandıkları için midir, yoksa dünyayı bilmedikleri için midir, nedendir bilmiyorum ama şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten de şu Covid salgını sürecinde dünyaya örnek bir tedbir aldınız, gerçekten de hem 16 bin filyasyon ekibimizle ve HES Kodu uygulaması sistemiyle ve gerçekten de bu işleri çok yakinen takip ederek dünyaya örnek oldunuz. (HDP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, bunun tabii... Dünya sizi takdir ediyor, vatandaş takdir ediyor ama muhalefet takdir edemiyor, etmesini de beklemiyoruz arkadaşlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, normal süreniz tamamlanmıştır. Bir dakika ek süreniz var, toparlayın lütfen.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İki dakika Başkanım.

Sayın Bakanım, öncelikle bu güzel hizmetleri verdiğiniz için başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sağlık Bakanımıza, sizlere, ekibinize canıgönülden teşekkür ederim. Canla başla çalışıyorsunuz. Allah yolunuzu, bahtınızı açık etsin.

Ben, sağlık çalışanlarımızla ilgili iki hususu dile getirmek istiyorum. Birincisi şu: Sayın Bakanım, şimdi, burada bizim sağlık çalışanlarımızın, özellikle hekimlerimizin bir bordrolu maaşı var, bir mecburi döneri var, bir de üzerine kazandığı döneri var. Şimdi, toplamda maaş ve mecburi döner sermayeye baktığınız zaman maaşlar normal fakat bunlar emekliliğe yansımadığı için bu arkadaşlar gelecek yıllarda mağduriyete uğrayacaklar. Bizim tavsiyemiz şudur: Bu zorunlu döner sermayenin de merkezî bütçeden ödenmesi ve dolayısıyla da bu hakların özlük haklarından kaybolmaması.

Sayın Bakanım, bir diğer şey şu: Şimdi, diyelim ki bir hekim 3 bin lira zorunlu döner sermaye alıyor. Bunun üzerine de diyelim ki 3 bin lira normal döner sermaye alsın, 6 bin lira. Bu hekim arkadaşımız izin kullandığı zaman sanki 6 bin lira üzerinden hesap yapılıyormuş gibi... Diyelim ki günlük 200 lirasını kesiyorsunuz, oysa alacağı olan 3 bin liranın üzerinden kesseniz... Burada bir mağduriyet var, ben bunun da düzeltilmesini istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayınız lütfen İsmail Bey.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Bakanım, ben burada bu zorlu süreçte canla başla çalışan tüm sağlık çalışanlarımıza, hekimlerimize, hemşirelerimize, yardımcı sağlık personellerimize; oradaki temizliği yapan arkadaşlarımızdan, bilgi işleminden tutun ameliyathanede çalışan tüm kardeşlerimize, yoğun bakımda çalışan kardeşlerimize canıgönülden teşekkür ediyorum. Onların hakkı asla ödenmez.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, teşekkür ediyoruz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Arkadaşlar "Biz tükendik." diyorlar ama Sağlık Bakanlığı çalışanlarımız, sağlıkta çalışanlarımız Türkiye'yi hiçbir zaman da zor durumda bırakmamıştır. Nasıl bu milleti askerlerimiz Çanakkale'de "Biz yorulduk, bıktık." diye bırakmadıysa, ben aynı şekilde bırakmayacağını düşünüyorum ve bunlara canıgönülden teşekkür ediyorum. Hepsinin başımızınız üzerinde yeri vardır diyorum.

2021 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.